Salı, Mayıs 7, 2024

Bana bir kitap oku ama depremi anımsatmasın

Afet sonrasında çocukların travma sonrası stres bozukluğunun tetiklenmemesi için uzmanlar ayrıca çocuğun “şimdi”de kalması gerektiğini bir süredir vurguluyorlar. Dolayısıyla, çocuğa sunulan edebiyat eserlerinin de deprem anında yaşananları veya sonrasındaki kurtulma sürecini anımsatmaması gerekiyor.

 

“Dünyada kişi için doğup büyüdüğü yeri kaybetmekten daha büyük bir acı olamaz.”

Euripides, MÖ. 431

 

Deprem sonrasında afet bölgesine Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardım paketleri arasından çocukların ruh sağlığı konusunda iki konu ön plana çıktı: oyuncak ve kitap seçimi.

Çocukların akrabalarını, arkadaşlarını, öğretmenlerini, hatta anne, baba ve kardeşlerini yitirdikleri bu hassas dönemde depremi ve soğuğu anımsatacak oyuncak ve kitaplardan uzak durulması ve yardım paketlerinin titizlikle hazırlanması, son aşamada da varış noktasında dikkatli bir gözle son incelemenin ve ayıklamanın yapılması gerektiği uzmanların üzerinde birleştiği bir nokta.

Enkazdan vinçler yardımıyla kurtulmuş bir çocuğa vinç veya kamyon verilmesi, evi kendisi içindeyken kâğıttan kule gibi devrilen bir depremzede çocuğa lego ve benzeri hediyeler gönderilmesi, çocuklara ikincil travma yaşatma riski doğurabilir.

Çocukların zaten yaşadıkları kaosu, yitimleri, yalnızlığı, kimsesizliği ve evsizliği anlamlandırmada oldukça zorlandıkları bir dönemde çocukların duygularına hitap eden ve onları geçmişe sürüklemeyen kitap ve oyuncakların seçiminde konunun uzmanlarına danışılması bu açıdan kritik.

Geçtiğimiz günlerde deprem bölgesine gönderilmek üzere bekleyen bir yığın hediyenin sosyal medyaya yansımasının ardından, söz konusu gönderinin sahibine hediyelerin arasındaki vinç, kamyon, lego gibi oyuncakları ayıklamasını önerdiğimde “bize öyle gelmiyor”, “siz nereden bileceksiniz”, “çocuk her oyuncakla mutlu olur” şeklindeki tepkiler almış olmam, bu konuda ciddi bir bilinçlenme ve her şeyden önemlisi “dinleme” eksiğimiz olduğunu gösterdi.

YAŞA GÖRE AYRIŞTIRILMASI ÖNEMLİ 

Her şeyden önce, bölgeye gönderilecek kitapların okul öncesi, ilkokul ve ortaokul olarak ayrı ayrı paketlenmesi önemli. 0-12 ay aralığındaki bebeklerin dokunabilecekleri, hijyenik, bez kitaplar gerekirken, 0-24 ay için akıllı kartlar veya hareketli kitaplar tavsiye ediliyor.

2-5 yaş aralığı için masal ve hikâye kitapları, 3-5 yaş aralığı için resimli hikayeler önerilirken, 5 yaş üzerine doğru ilerlerken duygulara yönelik kitaplarda hassas bir seçimin önemi giderek belirginleşiyor.

Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi’nden Hatice Kapusuz, bu dönemde çocuklarla travma, kayıp, yas gibi konular üzerine konuşmayı kolaylaştıran, çocuklara duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmede yardımcı olacak kitapların önemine dikkat çekiyor.

Ayrıca her kitabın her yaş kategorisine uygun olduğu gibi bir yanılsamaya da kapılmamak gerekiyor. Her çocuğun biricikliği ve her yaş grubunun da ayrı ruhsal/sosyolojik/bilişsel gelişmişlik düzeyleri olduğu düşünülerek, çocukların kayıpları, travmaları ve gelişim düzeyleri göz önüne alınarak farklı gruplarda kitap okuma seanslarına dahil edilmeleri önemli.

Kitapların çocukların erişebileceği bir yerde olması, çocukların ihtiyaçları olan kitaplara yönelmelerini de kolaylaştırır.

TETİKLEYİCİ UNSURLARA DİKKAT!

Burada kilit nokta, Kapusuz’un da önemle vurguladığı gibi, hiçbir kitapta çocuk için “tetikleyici bir unsur” olmaması. Bu da çocuklarla temas halindeki sivil toplum çalışanlarının ve gönüllü öğretmenlerin bu süreçte kitapları titizlikle incelemesi ve olası riskleri göz önünde bulundurarak her kitabı “araç çantasına” eklememesini gerektiriyor.

Depremde annesini yitiren çocuğa okunacak kitap ile depremde enkaz altında günler sonra soğuktan titreyerek bulunan çocuğa okunacak / armağan edilecek kitabın farklı olması önemli. Benzer şekilde depremzede bir otizmli çocuğa okunacak kitapla, hiperaktivite bozukluğu olan bir depremzede çocuğa okunacak kitap da birbirinden ayrıştırılmalı.

Deprem sonrası uyku sorunu yaşamamış bir çocuğa kâbus odaklı kitapların okunması bu açıdan gereksizdir. Benzer şekilde, Kapusuz’un da belirttiği gibi, karanlıktan korkmayan çocuklara deprem sonrası karanlık korkusu kitaplarının okutulması, çocuğun olmayan bir korkuya kapılmasına yol açabilir. Dolayısıyla, gözlemlemek ve duygusal ihtiyaca göre kitap seçiminde bulunmak gerek.

Geçtiğimiz gün, en sonunda donarak ölen Kibritçi Kız’ın masalını afet bölgesine götüren umursamazlık ve kayıtsızlık ürünü influencer’lara bilinçli ve aydın kesimin verdiği tepki bu açıdan anlamlıydı. Deprem bölgesinin kuralsız bir alan olmadığı, herkesin zaman zaman “vicdan rahatlatmak” adına elinde bir top kek veya herhangi bir pedagojik değeri olmayan bilakis zararı olan kitap veya oyuncaklarla orada “boy göstermesi”nin yanlış olduğu, ortak bir bilinçlenme ile daha net anlaşılacak.

Çocukların bu hassas dönemde sümen altı etmiş oldukları duygularını tanıma ve ifade etmeleri için bu kitaplar tüm çocuklarda okunabilir ve ardından da bu kitaplar temelinde etkinlikler üretilebilir.

ONAYLANMIŞ BİR KİTAP LİSTESİ HAZIR

Kapusuz, meslektaşları Efsun Sertoğlu ve Selen Yüksel’in de katkısıyla deprem bölgesindeki çocuklar için kitap seçkisini kısa süre önce metinleştirerek bloğunda yayınladı. Birçok uzman gözünden süzülerek gelmiş ve listelenmiş bu kitapların izinden gitmekte yarar var.

Çocukların duygularını açığa çıkarmada yararlı olacaklar arasında; Gergedan Yayınları’ndan Tavşan Dinledi veya Ağır Çanta, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Ponpon’un Duyguları, Mavi Bulut Yayınları’ndan Gönül Kuşu, Yapı Kredi Yayınları’ndan Git Burdan Öfke veya Şekerli Yağmurlu Tarifler bunlardan sadece birkaçı. Her biri gerek yazar gerek yayınevi, gerekse çocuk edebiyatı alanında uzmanlaşmış editörler tarafından yüz binlerce imbikten geçirilmiş kitaplar…

Sürüdeki arkadaşlarından farklı olan koyuncuğun, duyguları değiştikçe renginin de değiştiği, neşeli olduğunda pembe, üzgün olduğunda gri göründüğü, koyuncuğun bir gün kendi gibi değişik duygulara sahip arkadaşlar bulma yolculuğuna çıktığında karşısına farklı farklı duygulara sahip hayvanların çıktığı Ponpon’un Duyguları sayesinde kim bilir kaç çocuk deprem sonrası içine gömdüğü kaygı ve endişelerini dile getirmek için güç kazanacak.

Benzer şekilde en sevdiği oyuncağının kendisiyle oyun oynamak istememesi karşısında öfkeden kıpkırmızı kesilen, ağlayan, yerde yuvarlanan Gülse’nin yaşadığı duygu değişimleri de depremzede çocukların duygularını tanımlamak için aracı olabilir.

DUYGULARI TANIMAK İÇİN KİTAP TEMELLİ ETKİNLİKLER

Çocukların bu hassas dönemde sümen altı etmiş oldukları duygularını tanıma ve ifade etmeleri için bu kitaplar tüm çocuklarda okunabilir ve ardından da bu kitaplar temelinde etkinlikler üretilebilir. Ancak burada da kitabı okuyan yetişkinlerin bunu büyük bir sorumluluk bilinciyle yapması, iyi bir gözlemci olması ve en başta fark etmediği risk unsurlarını çocukların biricikliği özelinde fark ettiğinde kitap okuma seanslarını da farklılaştırmaları önemli.

Yas, travma ve kayıp üstüne kitaplar ise, beş yaş üstü yaş grubuna tavsiye ediliyor. Bunlar arasında Nesin Çocuk’tan Boşluk, Can Yayınları’ndan Ben’in Gemisi, Gergedan Yayınevi’nden Annem Her Yerde ve daha nice kitap önerisi var.

Örneğin “annen melek oldu, sen akşam uyurken başucuna gelecek” şeklinde ifade edilen ve pedagojik açıdan hatalı umut verme taktiklerine karşılık “Annem Her Yerde” kitabını dinleyen çocuk Yolanda’nın annesini arama yolculuğuyla kendi duygu durumu arasında bir özdeşleşme kurabilir. Zira bu kitap 5 yaş üstü çocuklar için ölüm kavramını anlamaya yönelik eğitici ve bilimsel bir referans kitap olarak anılıyor.

Oysa, L. Frank Braum’un Oz Büyücüsü’nde “ev gibisi yoktur” sözü, evini ve sıcacık yastığını yitirip çadırlarda yaşamak zorunda kalan çocuklar için bir başka duygusal fay hattı yaratabilir.

Korku ve kaygı temalı çocuk kitapları listesinde ise, Yapı Kredi Yayınları’ndan Leo’nun Kabusları’ndan Nesin Çocuk Yayınları’ndan Hışırtı’ya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Akıllı Tilkinin Masalı’na dek birçok kitaba başvurulabilir.

Deprem sırasında uykusunun en güzel yerinde telaş içerisinde odasından kaçan ve kendisini binanın dışına atar atmaz binasının yerle bir olduğunu gören depremzede çocuğun o günden beri yaşadığı kâbusları anlamlandırmasında, onun gibi gecenin bir yarısı uykusundan dehşet içinde uyanan Leo’yu tanımak ve onun bu kabuslarla başa çıkma stratejilerini öğrenmek de yararlı olacaktır.

Afet sonrasında çocukların travma sonrası stres bozukluğunun tetiklenmemesi için uzmanlar ayrıca çocuğun “şimdi”de kalması gerektiğini bir süredir vurguluyorlar.

“ŞİMDİ”DE KALMAK

Afet sonrasında çocukların travma sonrası stres bozukluğunun tetiklenmemesi için uzmanlar ayrıca çocuğun “şimdi”de kalması gerektiğini bir süredir vurguluyorlar. Dolayısıyla, çocuğa sunulan edebiyat eserlerinin de deprem anında yaşananları veya sonrasındaki kurtulma sürecini anımsatmaması gerekiyor.

“Bugün günlerden ne?” diye soran Winnie the Pooh’a “Bugün günlerden bugün,” diye cevap veren Piglet’e Pooh’un dönerek, “En sevdiğim gün,” demesi gibi… Alice Harikalar Diyarı’nda adlı kitaptaki o ünlü pasajda söylendiği gibi: “Düne geri dönmenin bir yararı yok. Çünkü o zaman başka bir insandım.” Çocukların “bugün”de kalması gerekiyor.

Kapusuz’un dikkat çektiği bir diğer eksiklik ise, çocukların deprem sonrasında fiziksel otonomilerini kaybetmemeleri ve bu farkındalıklarını destekleyecek kitapların da kullanılması gereği.

Zira birkaç hafta önce kendi sıcak odasında en sevdiği ayıcığına sarılan bir çocuk şu anda kalabalık çadırlarda bedensel sınırlarının kolaylıkla ihlal edilebildiği ortamlarda yaşıyor. Bu da kaçınılmaz olarak cinsel istismar ve daha nice riski beraberinde getiriyor. “Hayır Diyen Şövalye”, “Benim Süper Bedenim”, “Bedenim Bana Ait” gibi kitaplar bu yüzden çocuklara bu dönemde aileleri veya sivil toplum çalışanları tarafından okunarak bedensel haklarının farkına varmalarını desteklemek adına kritik önemde.

Eğer grup aktivitesi olarak okunuyorsa, bu tür kitapların ardından çocuklara söz hakkı tanınması, bilinçaltına ittikleri veya ifade etmede çekindikleri deprem travmaları veya çadırlarda yaşadıkları hak ihlallerini uzmanlara ve yetkililere aktarmada önemli bir taşıyıcı rol üstlenebilir. Örneğin çadırda birkaç gün önce bir yakını tarafından bedenine dokunulduğunu çocuğun ifade etmesi ve yetkili bir sivil toplum çalışanından bu konuda yol göstericiliğini istemesi, etkili ve doğru seçilmiş bir çocuk edebiyatının kolaylaştırıcılığıyla sağlanabilir.

Özellikle 11 yaş sonrasında ise depremzede çocukların yaratıcı baş etme becerilerini destekleyecek kitaplar ve Kız Çocuk ve Erkek Çocuk Hakları Bildirgeleri gibi çocukların afet sonrasında haklarını anımsatan kitapların çocuklarla çalışma yapan kişiler tarafından da içselleştirilmesi gerekiyor. Kitabın saygın bir yayınevi tarafından yayınlanmış olması da güvenilirliğini arttırıyor.

Dolayısıyla ortada uçsuz bucaksız bir okuma alanı var ve bu sonsuzluğun tehlikeli sularında yüzerken travmaları yeniden hortlatmamak da hepimize düşüyor. Depremzede çocuklara ise Winnie The Pooh’tan bir mesaj var: “İnandığından daha cesursun, göründüğünden daha güçlüsün, sandığından daha akıllısın.” 

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI