Çarşamba, Mayıs 22, 2024

Kömür ocaklarının otomat işçileri

Bartın’daki işçi cinayetlerinden sonra madencilik sektöründe maden çalışmaları için alınan önlemlerin sıklığı bir daha gündeme geldi. Kubilay Kaptan farklı kurumlardan alınan raporları derleyerek Türkiye’de bu sektörün nasıl kuralsız ve denetlenmeden çalıştığını yazdı.

2010 yılında Türkiye Maden Mühendisleri Odası haziran ayında bir rapor yayınlıyor. Raporun ismi “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu.” Rapordan birkaç satır:

Madencilik sektöründe yaklaşık 120.000 kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir. Madencilik istihdam ağırlıklı bir sektördür. Sektörde çalışan 1 kişi diğer yan sektörlerde çalışan 12 kişiye istihdam sağlamaktadır. Ülkemizde işsizliğin önlenmesi için yeni istihdam alanlarının yaratılması zorunludur. Bunun için de en önemli sektörlerden biri madenciliktir.

  • 1995 yılında 25.628 olan istihdamın, %94,4 artışla 2008 yılında 49.487’ye ulaştığı,
  • kamuda istihdam artışının olmadığı, 1995 yılı rakamlarını koruduğu, buna karşın özelde istihdamın ise 1995’ e göre dört kat arttığı,
  • toplam istihdam içerisinde 1995 yılında %59,5 olan kamu payının 2008 yılında %30,4’e düştüğü, %40,5 olan özel payının ise %69,6’ya ulaştığı görülmekte olup, özellikle yeraltı yöntemiyle çalışılan işletmelerde istihdam edilen işçilerin büyük çoğunluğu (yaklaşık %70 ilkokul/ortaokul mezunudur.

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca 772 adet Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmesinde Proje Denetimi yapılmıştır. Bunlardan 250 adet kömür işletmesi verilerine göre;

  • İşletmelerin 7’sinde teknik nezaretçinin bulunmadığı,
  • patlayıcı madde kullanılan 101 kömür işletmesinin %77’sinde patlayıcı madde deposunun bulunduğu,% 23’ünde ise depo olmadığı,
  • yeraltı kömür işletmeciliği yapılan 157 işletmenin, ancak %57’sinde gaz ölçümü yapıldığı,%43’sinde ise herhangi bir gaz ölçümünün yapılmadığı görülmektedir.

Rapor devam ediyor;

  • kömür üretimi yapılan 250 işyerinde 37.114 kişinin çalıştığı,
  • İşletme belgesi gereken 240 işyerinin, %83’ ü olan 200 işyerinin bu belgeye sahip olmadığı, (maden işletmeleri için İşletme Belgesi alma zorunluluğu kaldırıldı)
  • çalıştırdığı işçi sayısına göre iş yeri hekimi çalıştırılması gereken 86 iş yerinin %20’sinde işyeri hekiminin bulunmadığı,
  • çalıştırdığı işçi sayısına göre iş sağlığı ve güvenliği kurulu bulunması gereken 86 iş yerinin %18’inde kurulun bulunmadığı görülmektedir.

Aynı raporun değerlendirme bölümünde ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nde değişik kazalarla ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporlarında;

Yeraltı işletmeleri için;

  • Uygun ve yeterli tahkimat yapılmamaktadır. Özellikle üretim bacalarında ve kılavuz arınlarında gereğinden de fazla açıklık bırakılmakta, akıcı arınlarda kapak tutulmamakta, akıcı tavanlarda sürme kama tekniği tam olarak uygulanmamaktadır.
  • Uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca ve kılavuz arınlarındaki metan geliri deşarj edilememektedir. Tali Havalandırmanın yanlış uygulanmasına (çok uzun boru hatlarında engellenemeyen kaçaklar, kısa devreye yol açan ek tali vantilatörler gücü çok az ya da gereğinden fazla tali vantilatörlerin kullanılması), bu sebeple metan yanması ve grizu patlamaları meydana gelmektedir. Bağımsız havalandırma ilkesinden verilen ödünler özellikle çok sayıda iş yeri ve işçinin etkilendiği büyük kazalara neden olabilmektedir.
  • Üretim iş yerlerinde nefeslik ve kaçamak yolu olarak kullanılmak üzere yer üstü bağlantısı ikinci bir yol bulunmamaktadır. Bu sebeple kaza durumunda kurtarma çalışmaları zorlaşmakta ve bazen olanaksızlaşmaktadır. İşçiler ocaktan acil ve güvenli bir şekilde tahliye edilememektedir.
  • Tehlikeli gazlar için bazı büyük işletmelerde “sürekli gaz izleme sistemi” kurulu olup, erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple, tehlikeli gazların sürekli takibi yapılamamakta, gerekli tedbirler zamanında alınamamakta ve tehlikeli durumlarda ocağın acil tahliyesi sağlanamamaktadır.

Bu kadar rapora, uyarıya rağmen ihmaller sonucu gerçekleşen olaylarda yitirdiğimiz, işverenler tarafından birer otomat gibi çalıştırılan işçilerimiz için “İşin doğasında var,” denmesi kabul edilebilir bir tavır değildir.

  • Grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan AlSz ve kendiliğinden emniyetli elektrik donanımın ve devre kesici donanımların zamanla ve tamir-bakım gördükçe bu özelliğini yitirmesi iyi denetlenmeyen bir husustur.
  • İlkyardım ve tahlisiye istasyonlarının kurulmaması, mevcutların ise uygun nitelikte olmaması nedeniyle kaza sonucu kurtarma ve ilk yardım işlemleri zamanında yapılamamaktadır.
  • Ocakta uygun vasıfta gaz ölçüm cihazının bulunmaması, her vardiyada muntazam aralıklarla gaz ölçümlerinin yapılmaması, ferdi maskelerin bulunmaması ve/veya kullanılamaması, çalışanların CH4 (metan), CO (karbonmonoksit), CO2 (karbondioksit) ve diğer tehlikeli ve zararlı gazlarda etkilenmesine neden olmaktadır.
  • Patlayıcı maddelerin ocaklarda kullanılabilecek özellikte olmaması, yetkisiz ve ehliyetsiz kişilerce ateşlenmesi, kurallara tam uyulmaması, ateşlemelerde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması nedenleriyle ciddi kayıplarla sonuçlanan kazalara sebep olmaktadır.
  • Yangın ve patlamadan sağ olarak kurtulanlar, yeterli eğitim ve tatbikatların yapılmaması nedeniyle oluşan panik sonucu bireysel oksijen maskelerini kullanamamakta, güvenli çıkış yollarını bulamamakta ve bu durum ölümleri arttırmaktadır.

2021 yılında Türkiye Maden Mühendisleri Odası mart ayında bir rapor yayınlıyor. Raporun ismi “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu.” Rapordan “Yaşanan İş Kazalarının Başlıca Teknik Nedenleri” başlıklı kısmı paylaşıyorum:

  1. Uygun ve yeterli tahkimatın yapılmaması.
  • Madenciliğe başlamadan önce hazırlık safhasında pek çok sahanın zemin etüdü/kaya mekaniği analizi raporları hazırlanmamakta, hazırlansa dahi bu raporlarda yer alan teknik bilgiler ve öneriler ışığında tahkimat tasarımı ve uygulaması yapılmamaktadır.
  • Özellikle üretim bacalarında ve kılavuz arınlarında gereğinden fazla açıklık bırakılmakta, akıcı arınlarda kapak tutulmamakta, akıcı tavanlarda sürme kama tekniği veya bir başka önleyici teknik tam olarak uygulanmamaktadır.
  • Ayaklarda ‘ilerleme kadar göçertme/dolgu yapılması’ kuralı uygulanmamaktadır.
  • Göçertmeli ayaklarda ayak göçük hattının projesine uygun oluşturulamaması, domuzdamlarının yük almaması gibi sebeplerle arın patlaması, göçük, tavan ve yanlardan malzeme düşmeleri meydana gelmektedir.
  • Uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca ve kılavuz arınlarındaki metan geliri deşarj edilememektedir.
  • Tali havalandırma yanlış uygulanmaktadır (çok uzun hatlarda engellenemeyen kaçaklar, kısa devreye yol açan ek tali vantilatörler, gücü çok az ya da gereğinden fazla tali vantilatörlerin kullanılması).
  • Havalandırma mühendisliği kapsamında detaylı ölçümler yapılmamakta, optimize edilmiş hava akış hızı belirlenmemekte ve anlık takip sistemleri kurulmamaktadır.
  • Bağımsız havalandırma ilkesinden verilen ödünler özellikle çok sayıda iş yeri ve işçinin etkilendiği metan yanması ve grizu patlamaları gibi büyük kazalara neden olabilmektedir.
  1. Tehlikeli gazlar için bazı büyük işletmelerde ‘sürekli gaz izleme sistemi’ kurulu olup, erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple, tehlikeli gazların sürekli takibi yapılamamakta, gerekli tedbirler zamanında alınamamakta ve tehlikeli durumlarda ocağın acil tahliyesi sağlanamamaktadır.
  2. Ocakta uygun vasıfta gaz ölçüm cihazının bulunmaması, her vardiyada muntazam aralıklarla gaz ölçümlerinin yapılmaması, oksijenli ferdi maskelerin bulunmaması ve/veya kullanılamaması, çalışanların CH4 (metan), CO (karbon monoksit), CO2 (karbondioksit), H2S (hidrojen sülfür) ve diğer tehlikeli ve zararlı gazlardan etkilenmesine neden olmaktadır.
  3. Grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan ex-proof ekipmanın ve devre kesici donanımların zamanla ve tamir-bakım gördükçe bu özelliğini yitirmesinin önüne geçilememektedir.
  4. Patlayıcı maddelerin grizulu ocaklarda kullanılabilecek özellikte olmaması, yetkisiz ve ehliyetsiz kişilerce ateşlenmesi, kurallara eksiksiz olarak uyulmaması, ateşlemelerde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması ciddi kayıplarla sonuçlanan kazalara sebep olmaktadır.
  5. Kömürün kendiliğinden yanmasının erken tespit edilmesi ve mücadele yöntemi ile ilgili prosedürler oluşturulmamakta veya uygulanmamaktadır. Diğer yandan malzeme ve ekipmanın neden olduğu yangınlara (bant, vantüp, hortum, motor yağı, vd.) karşı uygun malzemeden yapılmayan ve görece daha ucuz olan ekipmanların tercih edilmesi yangından dolayı emekçilerin ölüme varan etkilenmelerine neden olmaktadır.
  6. Hidrojeolojik etütlerin yapılmamış olması, yeraltı sularının tahliye edilmemesi ve üretim alanları ile eski imalatlar arasında yeterli topuk bırakılmaması su baskını riski oluşturmaktadır.
  7. Çalışanların ocak içi eğimli yollarda malzeme taşınan vagonlara veya uygun olmayan bant konveyörlere binmeleri, vagon kaçmalarına karşı tedbirlerin alınmaması, yol genişliklerinin yeterli olmaması, nakliyatla ilgili ölümlü ve uzuv kayıplı iş kazalarını meydana getirmektedir.
  8. Üretim iş yerlerinde nefeslik ve kaçamak yolu olarak kullanılmak üzere yer üstü bağlantısını sağlayan ikinci bir yol iş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda oluşturulmamaktadır. Bu sebeple kaza durumunda kurtarma çalışmaları güçleşmekte ve bazen olanaksız olmaktadır. İşçiler ocaktan acil ve güvenli bir şekilde tahliye edilememektedir.
  9. Yangın ve patlamadan sağ olarak kurtulanlar, yeterli eğitim ve tatbikatların yapılmaması nedeniyle oluşan panik sonucu oksijenli ferdi kurtarıcılarını (OFK) kullanamamakta ve güvenli kaçış yollarını bulamamaktadır. Bu durum ölümleri arttırmaktadır.
  10. İlkyardım ve tahlisiye istasyonlarının kurulmaması, mevcutların ise uygun nitelikte olmaması nedeniyle kaza sonucu kurtarma ve ilk yardım önlemleri zamanında yapılamamaktadır.
  11. Özellikle patlatmalı üretim yapılan yer altı ocaklarında kavlak ve çatlak kontrolü ya yapılmamakta ya da yeterince titizlikle yapılmamaktadır.
  12. Gaz ve su geliri olabilecek yerlerde (eski imalatlar vs.) kontrol sondajları yapılmamaktadır.

Bu iki rapor dışında 2008-2022 arasında resmi kurumların, üniversitelerin, özel kurumların hazırladığı sayısız rapor var ve hepsi benzer sorunları tespit etmiştir. Bu kadar rapora, uyarıya rağmen ister Soma’da, ister Bartın’da, ister farklı bir yerde, ihmaller sonucu gerçekleşen olaylarda yitirdiğimiz, işverenler tarafından birer otomat gibi çalıştırılan işçilerimiz için “İşin doğasında var,” denmesi kabul edilebilir bir tavır değildir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI