Haftanın Çevirisi | Demiryolu ablukası: Yerlilerin direnişi Kanada devletini sarsıyor – John Clarke

Şubat ayının başlarında, Kanada’nın sömürge polis kuvveti RCMP, boru hattının inşasının önünü açmak üzere British Columbia’da Wet’suwet’en halkının toprak savunucuları kampına baskın düzenledi. Açıkça, bu baskıcı eylemin sorumlusu olan siyasal karar alıcıların hiçbiri, baskının Kanada boyunca bu kadar güçlü dayanışma eylemleri dalgasına neden olacağını düşünmemişlerdi. Protestolar ve yürüyüşler süregidiyor, ancak, en görünür şekliyle demiryolu ağını abluka altına alarak ekonomik faaliyetin aksatılması taktiği odak noktası. Wet’suwet’en halkına saldırılara çekip çıkarmacı (extractive) kapitalizmin kar gereksinimi öncülük ediyorsa, oluşan direniş de en etkili karşı saldırı olarak mal ve hizmetlerin akışını hedefe yerleştirdi.

2018 Ekim’inde British Columbia eyalet hükûmeti, kuzey BC’den, Kitimat’ta inşa edilecek 40 milyar dolarlık bir ihracat tesisine sıvılaştırılmış doğal gaz taşıyacak 670 km’lik bir boru hattının yapımını onayladı. BC’de Yeni Demokratik Parti (NDP) iktidarda, bu nedenle Kanada’nın sosyal demokrat partisinin “BC’de en fazla karbon salımı yapana, bir demet hükûmet sübvansiyonu” temin etmek üzere federal Liberallerle ortaklaşması utanç duyulası.

En başından bu yana, çevresel olarak yıkıcı bu projenin yerli topraklarından geçirilmesinin büyük bir sorun teşkil edeceği açıktı. Kanada’nın geri kalanından farklı olarak BC, Kraliyet ile yerli halklar arasında herhangi bir anlaşmanın olmadığı tartışmalı ya da “teslim edilmemiş” topraklar üzerine inşa edildi. Bunun nedeni bölgedeki sömürgeleştirme sürecinin bilhassa acımasız ve ölümcül olmasıydı. 1862’de Victoria’da çiçek hastalığı görüldüğünde, hastalığa yakalanan yerliler, hastalığı yaymaları için BC’nin içlerine sürüldüler. Sonuç olarak, ö dönem bölge nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ına denk düşen sayıda insan, yani en az 30 bin kişi öldü. Bu başarılı soykırımı takiben, anlaşmalar sömürgeciler için gereksiz göründü. 1864’te toprak amiri Joseph Trutch, “Yerlilerin kendilerinin olduğunu iddia ettikleri topraklar üzerinde hiçbir hakkı yok” sonucuna vardı.

Trutch ve dostları, yaptıklarının niyet edilmemiş bir mirasının 21.yüzyılda ortaya çıkmasına hiç şüphesiz üzülürlerdi. Wet’suwet’en halkı, Coastal GasLink projesinin geçmek durumunda olduğu teslim edilmemiş 22 bin kilometrekarelik toprak üzerinde egemenlik iddia ediyor. Dahası, neredeyse yirmi yıl önce, Delgamuukw kararında, Kanada Yüksek Mahkemesi bu topraklar üzerinde Aborijinlerin hakkı olduğu kararına vardı. Coastal GasLink ve savunucuları, yirmi yerli kabile konseyini kendileriyle anlaşma imzalamaya zorladıkları ve onları kandırmış oldukları olgusuna sığınıyorlar. Ancak bu kabileler Yerli Yasası’na göre sadece faaliyet sürdükleri rezervler üzerinde otorite sahibi konumundalar. Bir bütün olarak Wet’suwet’en toprakları üzerinde egemenlikleri yokken, Halkın soydan gelen şefleri Kanada’nın öncesine giden ve çeşitli mahkeme kararlarının halen geçerli olduğunu teslim ettiği bir egemenlik iddiasına sahipler. Bu liderler kesin bir şekilde boru hattı projesine karşılar ve ne Ottawa’daki Trudeau Liberalleri, ne BC hükûmeti, ne de boru hattı şirketi, Kanada’nın imzalamış olduğu BM Yerli Halkların Hakları Bildirgesi gereği olan “özgür, mukaddem ve bilgi edinilmiş rıza”ya sahipler.

Direniş ve Dayanışma

RCMP’nin toprak savunucularının üzerine salındığı vahşi kibir o kadar şaşırtıcı ve sersemleticiydi ki, bundan sorumlu olanların elinde patladı. Wet’suwet’en’e 2019’un Ocak ayındaki bir saldırı sonrasında RCMP planlayıcılarının öldürmek için ateş etmeye hazır oldukları ortaya çıkmıştı. Toplantı notlarında keskin nişancıların yerleştirilmesi anlamına gelen “ateşli gözlem gerekli” ifadesi bulunuyordu. Şimdiki son baskını takiben, dürbünlü silahını, silahsız savunucular üzerinde gezdiren bir polisin videosu ortaya çıktı. Kendi kadim topraklarını korumaya çalışan insanlar üzerindeki, askerileşmiş polisin yaptıklarının görüntüleri ve anlatılanlar öfke uyandırıcı oldukları kadar can acıtıcılardı da. “Bu topraklar Wet’suwet’en toprakları. Bizler silahsızız. Bizler barışçılız. Sizler işgalcisiniz” diye bağırıyordu soydan şeflerden birisinin kızı olan Eve Saint. Daha sonra medyaya açıklamasında, “Tüyü kaldırıp bağırdım, çünkü topraklarım elimden alınıyor ve yapabileceğim hiçbir şey yok. Halkımızın karşılaştığı, böyle bir şiddet. Bu benim DNA’mda ve beni canevimden vuruyor. (Sömürgecilerle) karşılaştığımızdan bu yana halkım bu acıyı çekiyor” dedi.

Devlet gücünün söz konusu çirkin kullanımı Justin Trudeau’nun ikiyüzlülüğüyle daha alçak ve iğrenç bir hale büründü. Trudeau, Yerli haklarının ortadan kaldırılması uğraşının bütünüyle parçası olmasına karşın “uzlaşı” destekçisi olarak görünmeye çalışıyor. Sert eylemler ülke çapında sahne alırken, verilen karşılık kayda değer ve güçlüydü ve bir siyasal krize yol açtı. BC’nin NDP’li eyalet başbakanı John Horgan’ın, hükûmetinin tahttan konuşmasını engelleyen dayanışma gösterisi nedeniyle “morali bozuldu”. Eyalet çapında bir günlük gösteriler BC hükümet binalarını hedef aldı. Vancouver Limanı abluka altına alındı. Ülkenin diğer tarafında, Halifax’ta, Ceres konteynır terminalini “Kanada’yı Durdur’” yanı sıra “Neredeyiz? Mi’kmaqi’de! Saygı Duy Yerlilerin Egemenliğine!” sloganları atan protestocular kapattılar.

Ancak büyük ekonomik etki doğuran ve olayları siyasal kriz düzeyine taşıyan şey demiryolu ablukaları oldu. Doğu Ontario’da, Tyendinaga Mohawk Bölgesi’nde yaşayanlar Toronto’yu, Ottawa ve Montreal’e bağlayan hayati bir koridorda tren trafiğini neredeyse iki hafta boyunca engellediler ve ulusal ölçekte etki yarattılar. Mohawk’lar orayı terk etmelerini emreden bir mahkeme kararını, kendi topraklarında ne yapacaklarını Kanada mahkemelerinin söyleme hakkı olmadığı gerekçesiyle tanımadılar ve Wet’suwet’en halkının talepleri karşılanana kadar hiçbir yere gitmeyeceklerini açıkladılar. Kanada’daki diğer bir dizi demiryolu ablukasıyla birlikte, eylemlerinin ekonomik etkisi devasa oldu ve artmaya devam ediyor. “Odun, selüloz ve kağıt üreticilerinin şimdiye kadar on milyonlarca dolar kaybettiği” bildiriliyor. En az altmış kargo gemisi BC’de yüklerini boşaltamadılar ve eyalet Gemicilik Odası başkanı “sıralar daha da artacak, gemiler tabii gelmeye devam edecekler. Sonunda yer kalmayacak ve Kanada kıyıları boyunca bekleyecekler, ki bunu engellememiz gerek” açıklamasında bulundu.

Federal Yerli Hizmetleri Bakanı Marc Miller, sonunda topluluğun mensuplarıyla görüşmeye Tyendinaga’ya gitti. Saatler süren toplantıya dair açıklaması pek bir şeyin çözülmediğini anlatıyor. Açıkça, Trudeau hükûmeti oldukça güç bir durumda. Wet’suwet’en’e yönelik RCMP baskınına verilen karşılığı gördüler ve demiryolu ablukalarını kaldırmanın sonuçlarından çaresizce çekiniyorlar. Ancak kirli petrol ve gazı Pasifik piyasasına ihraç etme konusundaki stratejik öncelikleri açısından boru hatlarını Yerli bölgesinden geçirmek hayati önem taşıyor. Coastal GasLink projesi daha sonra gelecek olanların habercisi ve Yerli halkın ve müttefiklerinin direnişi bütün planlarına tehdit oluşturuyor. Liberal Parti’nin, toplumsal direnişi frenlerken kapitalistlerin çıkarlarına hizmet etme konusundaki dikkate değer kabiliyeti sonuna kadar sınanıyor. Çok çeşitli ham maddeler ve bileşenleriyle ve “tam zamanında” envanter sistemleriyle, neoliberal dönemde yaratılan küresel arz zincirinin kesintiye uğraması kaynaklı kırılganlık, ablukalar ve ekonomik aksaklığı önceki bir dönemde olacağından daha büyük tehdit haline getiriyor.

Wet’suwet’en  halkıyla dayanışma eylemleri dalgasının yol açtığı bu siyasal kriz halihazırda oldukça ciddi, ancak Tyendinaga ve diğer yerlerde ablukaların kaldırılması için devlet gücü kullanılırsa, bilhassa ciddi bir çatışma çıkarsa, ülke çapındaki ruh hali, ekonomik faaliyeti aksatıcı eylemleri çarpıcı bir şekilde artırabilecek durumda. Böyle bir durumda, Trudeau ve eyalet düzeyindeki müttefikleri karşılarında tehlikeli bir tırmanış ya da çevresel olarak yıkıcı çekip çıkarmacı kapitalizmin arayışı kadar temel bir hedeften geri çekilme seçeneklerini bulacaklar. Wet’suwet’en’in muhteşem meydan okumasının kıvılcımını çaktığı, Yerli halkın yüz yüze geldiği sömürgeci proje karşısında direnişin inşası açısından çok önemli yansımaları olan bir mücadele ortaya çıkıyor. Ancak bu aynı zamanda, kurumsal iklim vandalizminin ölümcü sonuçlarına karşı küresel mücadele açısından kıymetli bir model yaratıyor.

[Makalenin yazılmasını takip eden yaklaşık on günlük süreçte, Tyendinaga’da demiryolu barikatının kaldırılması için Ontario polisi müdahale etti ve çok sayıda gösterici gözaltına alındı. Bu müdahaleyi protesto amacıyla  yapılan başka eylemler Kanada’da büyük kentler ve civarındaki tren trafiğini etkiledi. British Columbia’da, Vancouver’da limana giden yolun kapatılması eylemi de benzer bir polis müdahalesiyle son buldu, ancak Wet’suwet’en halkıyla dayanışma amaçlı kısa süreli işgaller ve kurulan barikatlar yer yer gündelik yaşamı etkileyecek bir süreklilik kazanarak devam etti. Teck Resources şirketinin Alberta’da büyük ölçekli ve petrol kumlarının işlenmesine dayanan Frontier projesi şirket tarafından askıya alındı. RCMP’nin Yerli topraklarındaki fiili işgalinde geri adım atılması sonrasında, 27 Şubat Perşembe günü Wet’suwet’en halkını temsilen şefler ile eyalet ve federal hükûmet bakanları arasında ilk resmi görüşme gerçekleşti. ç.n.]

[Counterfire web sitesinden alınarak PolitikYol için Ali Rıza Güngen tarafından çevrilmiştir.]