Salı, Mayıs 14, 2024

190 bin 125 Euro’yu kim ödüyor?

Türkiye garip bir ülke. Her alanda olduğu gibi hukuk alanında da öyle. Yerel mahkemelerin verdiği kararlar gerek AYM gerekse AİHM’den dönüyor. Her ihlalin bedeli ise insanların hayatlarından çalınan zaman ve ülkenin ödediği tazminatlar oluyor.

İşte size bir örnek. Hemen ifade edelim ki, bu örnekteki hikaye tekil olsa da, pek çok örneği var.

Gazeteci X, yazdıklarından bağımsız olarak, yazdığı gazete ya da internet sitesi nedeniyle; terör örgütü üyesi olmamakla birlikte, propaganda ve yardım suçlamasıyla 30 Ağustos 2016’de gözaltına alınır ve 3 Eylül 2016’da ilgili Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanır.

X’e isnat edilen suçun delilleri ise köşe yazıları ve sosyal medya paylaşımlarıdır.

Tutuklama sonrasında X’in avukatları ilgili Sulh Ceza Hakimlikleri’ne itiraz ve tahliye başvurusu yaparlar ama sonuç alamazlar.

Bunun üzerine avukatlar, 27 Kasım 2016 AYM’ye başvuru yaparlar. Oradan da sonuç alınmayınca bu kez 22 Aralık 2016’da AİHM’ne başvuru yapılır.

Bu süreçte savcılık X’inde içinde bulunduğu dosya ilgili iddianameyi 18 Ocak 2017’de tamamlar. X, hazılaranan iddianamede bu kez daha az delil ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmaktadır.

AYM’nin gündeme almadığı başvuruyu 3 Şubat 2017’de AİHM, öncelikli görüşülecek dosyalardan biri olarak gündeme alır.

X, tutuklanmasından 7 ay sonra yapılan ilk duruşmada savcı talebi, mahkeme heyetinin onayı 31 Mart 2017’de tahliye edilir.

Ancak aynı gece savcılığın açtığı yeni bir soruşturma ile X, tahliye olduğu cezaevi önünden yeniden gözaltına alınır.

14 gün gözaltında tutulur. Çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nde yapılan suçlama bu kez anayasal düzeni değiştirmek ve hükümeti ortadan kaldırmaktır. İstenen ceza ise iki kez ağırlaştırılmış müebbettir. X, o gece tutuklanır.

X, aynı yazı ve sosyal paylaşımlarla hem örgüt üyeliğinden hem de anayasal düzeni değiştirmek ve hükümeti ortadan kaldırmak suçlamalarıyla yargılanmaktadır.

İlerleyen aylarda iki dava birleşir ve X, 421 günün ardından 24 Ekim 2017’de tahliye edilir.

X’in yargılandığı dava 9 Mart 2018’de biter. X, iki kere ağırlaştırılmış müebbet ve terör örgütü üyeliği suçlamalarından beraat eder ama terör örgütü üyesi olmamakla birlikte yardım ve propagandadan 1 yıl 13 ay ceza alır.

Cezanın 24 Ekim 2018’de İstinaf Mahkemesi’nde onaylanması üzerine davet üzerine 1-2 gün tutuklu kalması gerekirken 22 Kasım 2018 teslim olur ve tam 45 gün sonra 4 Ocak 2019’da tahliye edilir.

AYM, X’ın 27 Kasım 2016’da yaptığı başvuruyu yaklaşık 2.5 yıl sonra 2 Mayıs 2019’da karar verdi. AYM verdiği kararda X’in tutuklu yargılanmasını ve uzun tutukluğunu, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve 30 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.

Son olarak AİHM de, X’in 23 Aralık 2016’da yaptığı başvuruyu 4.5 yıl sonra 13 Nisan 2021’de karara bağladı. AİHM de, AYM’nin verdiği karar benzer biçimde AİHS’nin özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5’inci maddesinin ve ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10’uncu maddesinin ihlal edildiğine karar verir. Mahkeme ayrıca X’e 14.675 Euro da tazminat ödenmesine karar verir.

Görüldüğü gibi gerek AYM (başvurudan 2.5 yıl) gerek AİHM (başvurudan 4.5) yıl sonra ihlal kararı vererek geciken adaletin parçası oldular.

Bu kararlar, X’ın kamu vicdanında suçsuzluğunun bir kez daha tescillenmesi oldu.

Ama esas sorun kuşkusuz geç gelen adalet kadar, adaleti sağlayan kararlarda her iki mahkemenin X’e verdiği tazminatlardır.

Dahası sadece X’e değil. Son 4 ay içinde AİHM’si 12 gazetecinin açtığı davayı sonuçlandırmış ve bu davalardan dolayı Türkiye’yi mahkum etmiştir. 12 gazeteciye toplam 190 bin 125 Euro tazminat ödenmesine karar vermiştir. Buna AYM’nin verdiği tazminatları eklemiyoruz bile.

Sonuç olarak X’e ve diğer gazetecilere ödenen ve ödenecek tazminatlar, vatandaşların kesilen vergisinden ödenmektedir. Ancak bu tazminatların ödenmesine yol açan ise gazetecilerin haksız tutuklanmasına, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran kararları veren, uzun tutuklama yol açan hakim ve savcılardır.

Eğer bu tazminatları vatandaşların kesilen vergilerden yani hazineden değil bu hukuk ihlallerine yol açanlardan tahsil etme imkanı olsaydı, bu hakim ve savcılar yine benzer hukuki kararlar alabilirler miydi?

Hepimiz biliyoruz ki, buna evet demek o kadar kolay değil.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER