Çarşamba, Mayıs 15, 2024

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin değişmeyen dili…

Ayşe Baykal
Ayşe Baykal
Ayşe Baykal, İstanbul doğumlu olup aslen Karadenizlidir. Hafızdır… Genç yaşta siyasetle tanışmış, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde İlçe Kadın Kolları Başkanlığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Hürriyet gazetesi ile başladığı yazarlık serüvenine OdaTV ve Gazete Pencere ile devam etmiştir. TV5’te “Ayşe’nin Penceresi” adlı programı hazırlayıp sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunudur. İkiz kardeş olarak dünyaya gelen Ayşe’nin iki ağabeyi vardır. Kedisi Bulut’un insanıdır. Yay burcudur… Yazmak en büyük tutkusudur. İletişim: [email protected]

Bizim kadar kendi dindarından korkan ülke var mı bilmiyorum. Korkmamız gereken cemaatler değil, onların devlet yönetiminde söz sahibi olmak istemeleridir.

Geçtiğimiz hafta vefat eden ve cenaze töreni bir hayli konuşulan İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile ilgili yazmayı planlamıyordum. Ta ki Atatürkçü Düşünce Derneği’nin, cenaze töreniyle ilgili yasal yollara başvuracaklarını açıklamasını okuyana dek…

Öncelikle Mahmut Hoca Efendi’ye Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

Birey olarak; ne sokakları dolduran bir cemaatin mensuplarından, ne de onur yürüyüşü yapmak isteyen insanlardan rahatsızlık hissetmediğimi vurgulamak istiyorum.

İnanç veya ideolojik kimlik üzerinden karşımızdakinin hak ve özgürlüklerini belirlemenin, Türkiye toplumu olarak bizi birbirimizle çatışmaktan öte bir yere götürmeyeceğine inanıyorum.

Atatürkçü Düşünce Derneği’ndeki arkadaşlarımız, Mahmut Hoca Efendi’nin cenaze töreninden rahatsızlık duyarak “Tüm gücümüzle mücadele edeceğiz!” kararlığıyla bir açıklama yapmışlar.

Açıklama özetle şöyle; “Anayasanın laiklik ilkesi açıkça çiğnenmiştir. Laiklik ilkesinin ‘Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına’ namusu ve şerefi üzerine ant içmiş cumhurbaşkanı, bazı parti genel başkanları, bakanlar, iktidar ve muhalefet milletvekilleri ile Diyanet İşleri Başkanı ve devlet memurları tarafından alenen yok sayıldığını üzüntü ile gördük. O cenaze töreninde, devrim yasası ile yasaklanmış Nakşibendi tarikatının kolu İsmailağa Cemaati adlı gerici yapılanmanın ölen şeyhi yerine yenisinin atanmasına sessiz kalarak zımnen onaylayan devlet görevlilerinin anayasamızı ihlal ettiklerine tanık olduk.”

Öncelikle, bir cemaatin mensuplarını gerici olarak tanımlamalarından dolayı kendilerini kınıyorum. Yıllar içinde dindar insanlara yönelik söylemlerinde hiçbir ilerleme olmaması hakikaten çok üzücü. Şimdi “Bizim, dindar Anadolu insanıyla bir sorunumuz yok…” açıklamasının geleceğini tahmin ediyorum.

Ülkemizde her kesim, karşısındaki için kendi kafasında bir Müslümanlık, vatanseverlik, milliyetçilik, terörist vs. tanımı yapar ve ısrarla o kalıba uymasını bekler… Laikiyle, dindarıyla, milliyetçisiyle vs. o kadar alışmışız ki bu duruma, özgürlüğün böyle bir şey olmadığını anlatamıyorsunuz.

İsmailağa Cemaati bu ülkede İslam dinini en katı kurallarıyla yaşayan bir cemaattir. Tek tanrılı diğer dinlerde de dini orijinal ve en katı hâliyle yaşayan ya da yaşamaya çalışan insanlar vardır. Örneğin, Hristiyan dünyasının Amişleri ya da İsrail’de yaşayan Haredi Yahudileri -ki onlar, İsmailağa Cemaati’nden çok daha katı yaşarlar-… Haredi Yahudileri bireysel olarak katı yaşam tarzına sahip oldukları gibi İsrail hükümetini ciddi anlamda zorladıkları alanlar da vardır. Bu konuya ilgisi ya da merakı olanlara Netflix dizisi olan Shtisel’i izlemelerini öneririm.

Mücadele edecekseniz kız çocuklarını okul hayatına kazandırmakla ilgili mücadele edin. İsmailağa Cemaati’ni ve onların lider kabul ettikleri insanı “gerici” ilân ederek değil. Bu kimseye bir şey kazandırmaz arkadaşlar.

Bizim kadar kendi dindarından korkan başka ülke var mı bilmiyorum. Korkmamız gereken cemaatler değil cemaatlerin devlet yönetiminde söz sahibi olmak istemeleridir. Mahmut Hoca Efendi’nin kız çocuklarının okuması ve çalışmasıyla ilgili önerileri kendi cemaatini bağlar. Elbette bir kadın olarak, kız çocuklarının okumasını ve bir erkeğe bağımlı olmadan yaşamalarından tarafım…

Mücadele edecekseniz kız çocuklarını okul hayatına kazandırmakla ilgili mücadele edin, onları ve lider kabul ettikleri insanı “gerici” ilân ederek değil. Bu kimseye bir şey kazandırmaz arkadaşlar.

Bununla birlikte Tayyip Bey’in ve üst düzey devlet erkânının İsmailağa Cemaati’nin liderinin cenaze törenine katılmasıyla laikliğin çiğnendiğini zerre kadar düşünmüyorum. Cenazede yapılan devir teslimle ilgili açıklamayı Cumhuriyet ilkelerine başkaldırı yerine cemaat içi lider kavgasını engellemek için yapılmış olacağı hiç mi aklınıza gelmez?

Türkiye laik bir ülkedir ve bizler laikliğin kıymetini inanın sizden çok daha iyi biliyoruz.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sizin olduğu kadar bizim de ecdadımız. Nasıl ki ben, kimliğini Müslüman olarak açıklayan birinin yaşam tarzına bakarak Allah sevgisini sorgulama hakkına sahip değilsem, kimliğini Atatürkçü olarak açıklayan biri de benim Atatürk sevgimi sorgulama hakkına sahip değil.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Ayşe Baykal
Ayşe Baykal
Ayşe Baykal, İstanbul doğumlu olup aslen Karadenizlidir. Hafızdır… Genç yaşta siyasetle tanışmış, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde İlçe Kadın Kolları Başkanlığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Hürriyet gazetesi ile başladığı yazarlık serüvenine OdaTV ve Gazete Pencere ile devam etmiştir. TV5’te “Ayşe’nin Penceresi” adlı programı hazırlayıp sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunudur. İkiz kardeş olarak dünyaya gelen Ayşe’nin iki ağabeyi vardır. Kedisi Bulut’un insanıdır. Yay burcudur… Yazmak en büyük tutkusudur. İletişim: [email protected]
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI