Erzincan İliç’te toprak kayması sonrası çok sayıda işçinin göçük altında kaldığı Çöpler Altın Madeni ile birlikte altın aramalarda kullanılan ve son derece zehirli olduğu bilinen siyanür yeniden gündeme geldi. Hidrosiyanik asit ya da prussik asit olarak da bilinen siyanür, hızlı etki eden bir zehirdir.  Türkiye'deki altın arama çalışmalarında kullanılan ve son olarak İliç'teki maden faciası ile gündeme gelen siyanür; havayı, suyu, toprağı hızla kirletmesi, yüksek oranda zehirli olması ile bilinir. Türk Tabipleri Birliği Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi'nde siyanüre dair yazı kaleme alan Dr. Tülay Renklidağ ve Dr. Asude Gökmen Karaman siyanüre dair önemli bilgilere yer veriyor.

Renklidağ ve Karaman'ın aktardığı siyanüre dair bilgilerin özeti şöyle:

  • Siyanür, sıcak kuru havada son derece uçucu bir maddedir. Kaynama noktası 26° C'dir. Yüksek derişimde, havada yanıcıdır.
  • Yangında kalmış kişilerde kanda siyanür saptanabilmektedir. Siyanür zehirlenmesi yangın kurbanlarının asıl ölüm nedeni bile olabilmektedir.
  • Dünyada üretilen siyanürün yaklaşık %20'si madencilikte kullanılmaktadır.
  • Siyanür zehirlenmesi, asıl olarak siyanür içeren maddelerin ağız yoluyla alınması ile gerçekleşmektedir. Bunun dışında solunum ve deriden emilim yoluyla da zehirlenme olabilir.
  • Siyanür, oksijen yokluğuna benzer fizyolojik etkilerle kendini göstermektedir. Oksijen dokulara normal olarak ulaþmakta, ancak burada tüketilememesine bağlı olarak, bir histotoksik (hücresel) hipoksi ortaya çıkmaktadır. Oksijen yetersizliği nedeniyle bir hipoksi tablosu bulunan karbon monoksit zehirlenmesinden bu özelliği ile ayrılmaktadır.
  • Siyanür hızlı etki eden bir zehirdir. Belirtiler ve ölüm sıklıkla çok çabuk gerçekleşmektedir. Siyanür zehirlenmesinin ortaya çıkışı, karşılaşılan zehirin tipine bağlıdır. Hidrojen siyanür buharları en hızlı etki eden biçimdir ve belirtiler saniyeler içinde, ölüm ise dakikalar içinde olur. Siyanür tuzlarının ağız yoluyla alınmasında yavaş emilmeleri nedeniyle zehirlenme yavaþ oluþmakta, tedavi ile kişinin kurtarılması olanaklı olmaktadır.
  • Zehirlenme solunum yoluyla oluşmuşsa, kiþi hemen ortamdan uzaklaştırılmalı, bulaşma olasılığı nedeniyle elbiseleri çıkartılıp, cilt sabunlu su ile yıkanmalıdır. Gözler en az 15-20 dk suyla yıkanmalıdır. Dekontaminasyon işlemini yapacak olan kurtarma ekibi, ikincil bulaşma olasılığı nedeniyle koruyucu donanım kullanmalı, hastaya ya da mide içeriğine doğrudan dokunmaktan, ağızdan ağıza yapay solunumdan kaçınılmalıdır.
Altın aramada siyanür neden kullanılır? Evrim Ağacı'nda yer alan bilgilere göre ise altın aramalarında siyanür kullanılmasının nedeni şöyle açıklanıyor:

"Cevherin derecesine, yani kalitesine bağlı olarak siyanürü birkaç farklı şekilde kullanmak mümkündür; ancak hepsinde temel olarak yapılan, siyanür ile altını iyice karıştırarak, altını ayrıştırmaktır. Kapalı tesislerde siyanür, değirmen benzeri bir alet içinde altınla karıştırılır. Açık tesislerde ise cevher kütlesi üzerine açık alanda siyanür sıkılır. Her iki yöntemde de siyanür altın iyonlarına bağlanır ve suda çözünebilir hale getirir. Böylece çinko ya da karbon gibi elementler kullanılarak altın solüsyondan kolayca ayrıştırılır ve %96'yı aşan saflıklarda altın elde etmek mümkün olur. Ancak bu süreçte kullanılan siyanürün kendisi herkesin bileceği gibi aşırı toksik bir maddedir. Sıvı siyanür, atık havuzlarında depolanır.

İşte bu depolarda meydana gelecek en ufak bir sızıntı, sadece ağaç katliamının ötesinde bir çevre krizi yaratabilir. Hatta süreç içinde madenin yapısına bağlı olarak arsenik gibi diğer zehirli kimyasallar da açığa çıkıp, güvenliğin sağlanmaması halinde doğaya karışabilir."

ü

Editör: Altan Sancar