Sosyal Demokrasi nedir sorusuna cevap aradığımızda öncelikle Fransız Devriminin hatırlanması ve sonuçlarından yola çıkmak gerekmektedir. Gerçekten sosyal demokrasinin tanımlanmasında temel kavramlar, aynı zamanda temel ilkeler olan Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik sloganları tüm dünyada Fransız Devrimiyle başlamış ve yaygınlaşmıştır. Bu nedenle Sosyal demokrasiden bahsederken Fransız devrimini hem bir başlangıç, hem de günümüze değin uzanan bir sembol olarak kabul edebiliriz. Günümüzde bu üç temel değer, aynı zamanda temel insan hakları konumuna da geçmiştir. “Adil Toplum” kavramından bahsedebilmek için bu üç değerin birlikte varlığından söz edebilmek gerekmektedir.
Sosyal Demokrasi ve sol, amaçları açısından hem evrensel bir iddia, hem de idealdir. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet, sadece belli bir toplum kesimi için değil tüm insanlık için talep edilmektedir. Bundan dolayı evrenseldir. Sosyal demokrasi, ırkçı temelli- milliyetçilikleri, devletçi-militarist yaklaşımları reddeder, kabul etmez. Sosyal Demokrasi; dediğimizde aynı zamanda modernite ve laikliği de birlikte düşünmek gerekmektedir.
Sosyal Demokrat toplumlarda hedef demokratik yollarla ve elbette aşamalı olarak toplumsal eşitliğin sağlanmasıdır. Toplumsal eşitliğin inşasında çoğulcu demokrasi, halk iradesi ve özel teşebbüs kavramları da sosyal demokrasi içinde yer almaktadır. Temsili demokrasi ve parlamenter sistem esastır. Eğitim, sağlık hizmetlerinin sağlanması, herkes için eşit ve ulaşılabilir haklar olması, düşkünlerin bakımı– kollanması; insan haklarının- işçi haklarının savunulması Sosyal demokrasinin temel politikaları arasında yer almaktadır.
Sosyal demokrasi kendi içinde uzlaşıyı barındıran bir ideolojidir. Farklı sınıfların – işçi sınıfı / burjuvazi – bir arada yaşama uzlaşmasının sağlanabilmesidir. Sınıfsal farkındalık, sınıflar arası uzlaşının oluşumunda ve sürekliliğinde ise parlamenter temsili veya çoğulcu demokrasi devreye girmektedir.
Tam da bu noktada Demokrasinin Sosyal Demokrasinin inşasında ve devamlılığında hem bir araç hem de bir amaç olduğu bilinmelidir. Çünkü Demokrasinin kendisi bir uzlaşma okuludur. Sınıfsal baskının olmadığı, sınıfların değil, bireylerin hak ve özgürlükleri korunulduğu bir okuldur. Çoğulcu ve demokrat bir ideoloji olması nedeniyle doğal olarak siyasal ve sınıfsal düşmanlık kavramı da bulunmamaktadır. Düşmanlaştırma, ötekileştirme ve çoğunluğun azınlığa tahakkümünün olduğu toplumlarda sosyal demokrasiden bahsedilemez.
Sosyal demokrasi, her türlü ayrımcılığa – ırk, din, dil, cinsiyet ve servet farkı -siyasal hak eşitliğini zedeleyici anti-demokratik yaklaşımlara karşıdır. Sosyal demokrasi ile etnik grupları yok sayan bağnaz Muhafazakârlık arasındaki önemli fark budur.
Sosyal demokraside eşitlik dediğimizde insanlığın bütün değerlerinden ayrım yapmaksızın herkesin ortak biçimde yararlanması ve insanların kişiliklerini özgürce geliştirebilmeleri anlaşılmalıdır. Eşitlikten bahsedilen aşamada toplumda, özgürlüklerini kullanma, haklar ve siyasal katılma olanakları açısından kişiler arasında hiçbir ayrım bulunmaması gerekmektedir.
Sosyal adalet ise toplumda yaratılan ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerin; tüm katmanlar, zümre ve gruplar arasında, toplumsal dengeleri sağlayacak biçimde paylaşılmasıdır. Toplumsal refah ve hakça bölüşüm temellidir.
Sosyal demokrasi ne değildir sorusuna cevap vermek hiç de güç değildir. Anti demokratik yöntemlerin olduğu yerde ne özgürlük ne de demokrasiden bahsedilebilir. Tutucu siyasi eğilimler ve aşırı sağdan gelen baskı düzenleri demokrasi karşıtıdır. Sosyal Demokrasi, azınlığın çoğunluk üzerindeki her türlü baskısını reddeder. Çoğunluğun azınlığın haklarına saygılı olması ve onu güvence altına alması da demokrasinin bir gereğidir. Yaygın, etkin, bütün kurum ve kuralları ile işletilmeyen demokrasi olmadıkça sosyal demokrasiden bahsedilemez.
Sonuç olarak Sosyal Demokrasi için mücadele aynı zamanda insan hakları için mücadele anlamına gelmektedir. İnsanın haklarıyla insan olduğu, yaşama hakkının ise bu hakların başında geldiği unutulmamalıdır. Evrensel insan haklarının tam olarak uygulanabilmesi için özgürlüklerin, siyasi katılım hakkının ve temel sosyal hakların birlikte ve eşit ölçüde güvence altına alınması gerekmektedir.