CHP'nin eğitim alanındaki sorunlara dikkat çekmek için farklı illerde düzenlediği 'Eğitim Buluşmaları' devam ediyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve 'gölge' Milli Eğitim Bakanı Suat Özçağdaş'ın başkanlığındaki heyet, bu kez de Afyonkarahisar’ı ziyaret etti. Eğitimcilerle bir araya gelen CHP heyeti, Afyonkarahisar’da eğitim alanında yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini dinledi. Afyonkarahisar Belediyesi’ne ait bir otelde gerçekleşen buluşmaya, CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, CHP İl Başkanı, CHP İl Eğitim Sekreteri, eğitim sendikalarının temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Özçağdaş, buluşma sonrasında basın açıklaması yaptı.
'Finlandiya köyünden bir kesit gibi'
Özçağdaş, açıklamasına Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 'okul ile aile iş birliğini güçlendirmeyi' amaçlayan 'Ailem' dizisine ilişkin eleştirilerini sıralayarak başladı. Dizi için "Finlandiya’nın bir köyünden kesit gibi" diyen Özçağdaş, şöyle konuştu:
* Bakanlık bir dizi yapmış, Aile. Her bölüm başka bir konu ele alınıyor iyi ve kötü örnek üzerinden. Ailelerin bilgilendirmesi için her mecranın kullanılması çok güzel. Gelin görün ki diziyi izlemeye bir başlıyorsunuz Finlandiya'nın bir köyünden kesit gibi. Dizide çocuk okula kahvaltı yapmadan gidiyor, çünkü anne ilgisiz. Sanki bir tek onun görevi gibi, o ilgisiz diye çocuk kahvaltı yapamıyor. Kahvaltı yapmadan, dizide olduğu şekliyle ‘bir portakal suyu içmeden, bir haşlanmış yumurta yemeden’ evden çıkıyorsa çocuk annenin ilgisizliğinden. Peki gerçekte var mı böyle kahvaltı yapamayan çocuk, evet var. Peki gerçekteki sebep ne? Annenin, ailenin ilgisizliği mi yoksa yoksulluk mu? Evet çocuğuna bir yumurta haşlamayan, daha doğrusu haşlayamayan aileler var ama yoksul olduğundan yapamıyor. Aile, 1 yumurta koyamıyor bugünkü ekonomik durumda çocuğunun önüne.
"Madem çocukların kahvaltı yapması, okula aç gitmemesi bu kadar önemli neden bir önceki Bakanın okul öncesine koyduğu bir öğün ücretsiz yemeği bile gelir gelmez kaldırdın?" diyerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e seslenen Özçağdaş, şunları kaydetti:
* Bir okul tasvir etmiş Bakanlık dizide, o da Finlandiya'dan bir okul herhalde. Çocuk okula uykusuz gidiyor, aynı gün öğretmen bunu fark ediyor, rehberlik öğretmeni hemen aileyi okula çağırıyor. Bir rehberlik servisi düşünün çocukları tek tek takip ediyor, hemen müdahale ediyor soruna. Bir rehberlik servisi düşünün rengarenk bir oda okul içinde. Sorun devam ettikçe sınıf öğretmeni, rehberlik öğretmeni hatta okulun müdürü, konuya dahil oluyor. Nerede bu okul Sayın Bakan’a gerçekten soruyorum. 40 - 50 kişilik sınıflarda tek tek çocuklarla ilgilenebilen, her çocuğun sorununu hemen rehberlik servisine bildirebilen, rehberlik servisinin müdürün dahil olduğu, hemen ailenin çağrılıp sorunun çözülmeye çalışıldığı okul nerede? Rehberlik hizmeti dizi boyunca çok güzel yönlendirmeler yapıyor. Gün aşırı aileyi okula çağırıyor. Öyleki aile, 'sürekli bizi çağırıyorsunuz' diyor dizide. Öğretmen diyor ki, çocuğunuz bizim için çok değerli. Madem çocuklar bakanlık için çok değerli, gerçekte niye böyle değil?
'Temizlik malzemeleri için velilerden para isteyen bir Bakanlık'
Diziye ilişkin eleştirilerini sürdüren Özçağdaş, dizide okuldaki çocukların temizlik alışkanlıklarının kazanılmasına vurgu yapıldığını ancak devlet okullarına sıvı sabun temininin yapılmadığını hatırlattı: "Okullara bir temizlik görevlisi bile vermeyen, okulun temizlenmesi için okul aile birlikleri aracılığıyla velilerden para toplayan, temizlik malzemeleri için velilerden para isteyen bir Bakanlık, çocukların temizlik alışkanlığı için ailelerden para topladığının farkında bile değil. Sayın Bakan, okullarımızda bir temizlik görevlisi bile yok, okullarımızda sıvı sabun, tuvalet kağıdı, peçete yok."
Okul öncesi eğitiminden, yükseköğretime kadar öğrenci yoksulluğunun artışa geçtiğini söyleyen Özçağdaş, "Her öğrenci için okula ödenek sağlamadıkça, ücretsiz bir öğün yemek ve temiz su ihtiyacını karşılamadıkça, çocukların okul gereçleri için servisleri için destekte bulunmadıkça istediğiniz kadar dizi çekin ne anlamı var?" dedi. Açıklamasında deprem bölgesindeki çocukların hala konteynerde yaşamak zorunda kaldığını hatırlatan Özçağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Sayın Bakan, ülkemizde yoksulluk almış başını gitmiş, okul öncesinden yükseköğretime kadar herkesin temel problemi yoksulluk olmuş. İster kabul edin, ister etmeyin ekonomi, eğitimin kalitesi üzerinde doğrudan etkilidir. Günün sonunda o yumurtayı alamayan, o portakalı alamayan, o kalemi o kitabı alamayan aile; bu diziyi izlese ne izlemese ne? Dizide gösterilen çocuklar kendine ait odaları olan çocuklar ama olumsuzluk yaşayan çocuğun sorunu yine ailesinin onu önemsememesinden kaynaklanıyor. Buradan ülke gerçekliğine dönüyoruz, kendine ait odası olmayan milyonlarca çocuğumuz var.
''Bu yapay zekanın işi Türkiye’de zor''
Dizinin içeriğini farklı yapay zeka uygulamalarına sorduklarını söyleyen Özçağdaş, ''Baktık, dedik ki; biz mi bu kadar olumsuz görüyoruz, bir de bunu yapay zekaya soralım. Birkaç farklı kaynaktan, bu diziyi yorumlattık. Ortak noktaları toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmesi oldu. Dizinin; ev işlerinin kadınlara ait olduğu algısını desteklediği ve annenin evdeki geleneksel rolünün desteklediğini söylüyor yapay zeka. Açıkçası bu yapay zekanın işi Türkiye'de zor. Başına her an bir şey gelebilir’’ diye konuştu.
''Her 100 çocuk için bir rehber öğretmen ataması...''
Özçağdaş, açıklamasının sonunda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
''Çocuklarımıza bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su verilmesi, okullara temizlik malzemesi ve temizlik görevlisi sağlanması, temiz, bakımlı, sağlıklı okullar için öğrenci başına okul ödeneği oluşturulması, her okula bir güvenlik görevlisi ve teknik personel sağlanması, okullara; ders çalışma ve sosyal etkinlik alanları, kütüphane ve laboratuvarlar kurulması, özellikle deprem bölgelerindeki çocuklarımız için birleştirilmiş okul uygulamasının son bulması ve ulaşım sorununun çözülmesi, her 100 çocuk için bir rehber öğretmen ataması, öğretmenlerimizin yoksulluk sınırı altında çalışmasının sonlandırılması.’’