Anayasa Mahkemesi'nin milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında hak ihlali kararı verdiği Can Atalay, sosyal medya hesabndan yaptığı açıklamada TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a seslendi: “Anayasa Mahkemesi kararı apaçık ortadayken, başka hiçbir kurumun kararını, işlemini beklemek, önermek veya arkasına sığınmak mümkün değildir. Bu tutum TBMM’deki sayısal çoğunluğa dayanarak Anayasa’nın ve yasaların çiğnenmesi, askıya alınmasıdır. Görev, sorumluluk TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un omuzlarındadır."

CHP, Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilen, ardından vekilliği düşürülen ve AYM'nin milletvekilliği düşülmesi hakkında "yok hükmünde" kararını verdiği Can Atalay için Meclis’i 10 Eylül Salı günü saat 14.00'te ikinci kez olağanüstü toplantıya çağırdı.

İşten çıkarılan taşeron işçi patronunu öldürdü İşten çıkarılan taşeron işçi patronunu öldürdü

Başvurunun ardından Can Atalay, Silivri Cezaevi'nden "Görev, sorumluluk ve vebal Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’tadır!" başlıklı bir açıklama yayınladı. 

Can Atalay şu ifadeleri kullandı: 

"Meclis olağanüstü toplantı çağrıları, açık Anayasa ihlaline Meclis’in el koyması içindir. Her kurumu, her yurttaşı bağlayan Anayasa Mahkemesi kararının hasır altı edilerek Anayasa’nın askıya alınmasına karşı acil çağrıdır. Görev savsaklamalarına müdahale çabalarıdır. Ancak, kararın uygulanmasından asli görevli, sorumlu TBMM Başkanı’dır.

Başkan’ın 'Anayasa Mahkemesi bize yazı yazmadı' sözlerini nasıl yorumlamalıyız? Resmî Gazete neden çıkar? Neden özellikle Anayasa Mahkemesi Kararları Resmî Gazete’de yayımlanır? Resmî Gazete’de yayımlanan bir metin ortaya söylenmiş bir söz müdür?

Resmî Gazete’de yayımlanan bir 'hüküm' her kuruma, yurttaşa 'açık tebligat'tır da neden TBMM Başkanı için bağlayıcı bir “hüküm” olamaz? Neden ve ne zamandır Resmî Gazete tebliğleri 'şahsıma tebliğ edilmediği sürece hükümsüzdür' denilebilmektedir? Başka herhangi bir kurum, yurttaş böyle bir yok sayma saikiyle davranırsa başına neler gelir?

'AYM, 'Milletvekilliği hiç düşmemiştir' dedi'

Durum en açık haliyle şöyledir: Meclis kürsüsünden Yargıtay’ın 'bir yazısı' okundu. Anayasa Mahkemesi 'okunan bu yazı ve sonucunda yapılan işlem yok hükmündedir' kararını verdi. 'Milletvekilliği hiç düşmemiştir' dedi.

Anayasa Mahkemesi kararı apaçık ortadayken, başka hiçbir kurumun kararını, işlemini beklemek, önermek veya arkasına sığınmak mümkün değildir. Bu tutum TBMM’deki sayısal çoğunluğa dayanarak Anayasa’nın ve yasaların çiğnenmesi, askıya alınmasıdır. Görev, sorumluluk TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un omuzlarındadır.  Ve giderek ağır bir vebale dönüşmektedir."