Perşembe, Mart 28, 2024

Yüksel Işık yazdı | Seçimleri kazanmak sahayı bilmekten geçer!

Strateji denilince akla Sun Çu gelir.

“Savaş Sanatı” adıyla kitaplaştırılan görüşleri, stratejik planın ne kadar önemli olduğunun kanıtı gibidir.

Şöyle demektedir, Sun Çu:

Güç yalnızca geniş bir arazi ile büyük nüfus topluluğu değildir. Zafer sadece güçlü silahlarda değildir. Güvenlik sadece yüksek duvarlar ya da derin çukurlar meselesi değildir Otorite sadece kesin emirler ile katı cezalar değildir. Yaşayabilen bir örgüt kurabilenler sayıları az da olsa yaşayabilirler, oysa can çekişen toplumlar büyük olsalar bile yok olurlar.”

Sun Çu’ya göre “uygun koşullar altında küçük bir grup, büyük bir gruba karşı galip gelebilir ve bu koşulları da adalet, düzen, dayanışma ile ahlak oluşturur.”

Sun Çu’yu hatırlamamıza, AKP ve MHP’nin işbirliğiyle meclisten geçen “Seçimi Kazanma Yasası” vesile oldu.

EVDEKİ HESAP

Şimdilik genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için uygulanacak olan bu yasa ile Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması, MHP’nin yüzde on barajına rağmen istediği vekil ile yeniden meclise girmesi ihtimali kuvvetlenmiş olacaktır.

Bu yasa, Sun Çu’nun, başarı için şart koştuğu “elindeki zayıf gücü de kuvvetli gücü de iyi kullananın mücadeleden başarıyla çıkar” koşulunu hatırlatmaktadır.

Söz konusu yasanın, 1 Kasım seçimlerindeki verileri dikkate alarak, Erdoğan için yüzde 50+1’i, Bahçeli için ise yüzde 10’u garanti altına almak amacıyla hazırlandığını biliyoruz.

Ancak her zaman “evdeki hesap çarşıya uymayabilir”.

Çünkü her ihtimal, bir başka ihtimalin gerçekleşme umudunu da içinde taşır.

Hesabın tutup tutmayacağının denek taşı, yerel seçimler olacaktır.

Muhtemeldir ki AKP ve onun yanına ilişmek için canhıraş bir çaba içine giren MHP, yerel seçimde de “ittifak” yapabilmenin yolları üzerine kafa yormaktadırlar.

KİME NİYET, KİME KISMET!

Ankara’da bazı bölgelerde fahiş ranta neden olan imar planlarının yeniden gündeme getirilmesi, Anka Park gibi uyduruk projelerin durdurulması, su fiyatlarında indirime gidilmesi, otopark ücretlerinin bir liraya düşürülmesi ve şehir merkezindeki ucube üst geçitlerin kaldırılması gibi hamlelere bakılırsa bu “ikili”nin ittifak için ille de Cumhurbaşkanlığı seçimini beklemeyecekleri ortadadır.

Evet, elbette, “ittifak yasası”, seçmenin politik iradesine ambargo koymayı hedeflemekte ve her şeye rağmen iktidarın kazanmasını amaçlamaktadır. Ancak ilk yerel seçimde, bu yasadan umduklarını bulup bulamamaları, başta CHP olmak üzere muhalefetin tavrına bağlıdır.

Toplum, eğer muhalefet tarafından iyi analiz edilebilirse bu yasa, “kime niyet, kime kısmet” yasasına da dönüşebilir.

Neden olmasın?

Nihayetinde yasalar, mecliste ve çoğunluğun kaldırdığı parmaklarla yapılır ama seçim, sahada kazanılır.

Asıl mesele, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de ilk provası niteliğinde gerçekleşecek olan yerel seçimlere ilişkin neler yapılması gerektiğine bir an önce başlanıp başlanılmayacağına karar verebilmektir.

Seçimin sahada kazanılacağı doğrudur ancak bunun için önce kendinizi, yanınızdakileri sonra da rakibinizi ve onun yanındakileri iyi analiz etmiş olmanız şarttır.

ÇOK ALAMETLER BELİRDİ!

İttifak Yasası”nın çıkartılmasının temel nedeninin, sahadan gelen bilgiler olduğu bilinmektedir. Sahadan gelen bilgiler doğrultusunda belediye başkanları istifaya zorlandı; o bilgiler doğrultusunda HDP’li belediyeler kayyuma teslim edildi ve CHP için sembolik anlamı olan belediyelere operasyon çekildi.

İstifa ettirilmesi istenen pek çok AKP’li belediye başkanı olduğu ve CHP’ye yönelik belediye operasyonlarının Ankara’ya kadar uzanacağı söylentilerinin gerçeğe dönüşememesinin nedeniyse gene sahadan gelen söz konusu operasyonların ters teptiği bilgisi olduğu bilinmektedir.

AKP, kamunun da olanaklarını kullanarak, seçmenin eğilimlerindeki değişimleri ölçmek için ihtiyaç duyduğu saha bilgilerine kolaylıkla ulaşmaktadır.

AKP’nin elindeki devasa olanaklar küçümsenemez ancak Kurtuluş Savaşını gerçekleştirmiş bu toprakların “her şeyin para olmadığına” ilişkin çok kıymetli bir tarihi tecrübesi olduğunu da hatırlamak gerekir.

İktidar, hangi olanaklara sahip olursa olsun; muhalefet hangi olanaksızlıklarla mücadele etmek zorunda kalırsa kalsın, tarih, taraftarlarına kazanma ruhunu verenin kazanacağının tanığıdır.

Elimizde sahanın bilgisi yok ama beliren “alametler” var.

AKP KAYBEDECEK AMA…

İttifak meselesi de, Afrin Harekatı da, elini kuvvetlendirmiş gibi görünse de, yaşanan politik dalgalanmaların pek çoğu AKP’nin aleyhine emareler üretmiş durumdadır.

Bu emarelerin başında, İYİ PARTİ’nin varlığı gelmektedir.

16 Nisan Referandumu da, AKP’nin kaybetme ihtimalini kuvvetlendiren güçlü bir emaredir.

Ekonomi bozulmuş, yoksulluk artmış; taciz, tecavüz ve çocuk yaşta evlilik gibi pek çok olumsuz gelişme yaşanmış olması da AKP’nin zayıf halkalarıdır.

Öte yandan Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve istifa ettirilmiş aktörlerin hesabının kapandığını söylemek, gündelik siyaset açısından fazla iyimserlik olur.

AKP’de, kendi aleyhine “beliren emare”leri bilmekte ve seçmendeki buna paralel değişimi gözlemlemektedir. Çabaları, bu “emareler”i etkisizleştirmek içindir.

Asıl mesele, başta CHP olmak üzere muhalefetin, seçmendeki değişimi analiz edebilecek hareket kabiliyetine sahip olup olmadığıdır.

Sun Çu, ile başladık; onunla bitirelim:

Rakibinizi ve kendinizi iyi biliyorsanız, kazanacağınızdan emin olabilirsiniz. Kendinizi bilip, rakibinizi bilmiyorsanız, kazanacağınız her zafere karşın yenilgiyle de tanışabilirsiniz. Ne kendinizi ne de rakibinizi biliyorsanız, sizin için gireceğiniz her mücadelede yenilgi kaçınılmazdır.”

Boşuna dememişler; “bilgi yenilmezlik yeteneği kazandırır”.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER