Salı, Nisan 23, 2024

Yüksel Işık yazdı | Halkçı Belediyecilik için daha çok kadın!

Kadınların toplumsal ve siyasal hayattan izole edilmesi, öyle eski bir gelenek değil; sonradan yaratılan dinsel taassubun sonuçlarından biridir.

Şöyle bir tarihe uzandığınız vakit, toplumsal hayatta iz bırakan pek çok kadını görürsünüz.

Hem dünyada hem de bizde!

Örneğin 7. yüzyılda, Uygur Hakanının annesi Uluğ Hatun’un yargıçlık yaptığı anlatılır.

O İslam’ı kabul etmezden önce imiş” denilebilir; bu nedenle daha yakın örnekler de verebiliriz.

İktidarı uzun sürmemiş ama 1191-1200 yılları arasında, memleketim Tercan ve yöresinde Saltuklu Melikesi olarak hüküm süren Mama Hatun da onlardan biridir.

“Anadolu’nun beylikler tarafından yönetildiği bir dönem; arızi bir durum” da denilebilir ama Selahattin Eyyubi’nin Ahlat’a yönelik seferlerine karşı koymak için ordusu ile katıldığını da hatırlatalım.

Osmanlı’nın kuruluş sürecinde de kadınlar, toplumsal hayatta etkinler. 1333’de, Anadolu’ya gelen İbn-i Batuta’nın, “Bu memlekette kadınlar erkeklerden daha üstün” diye yazması da bu yüzden!

Kastettiği Orhan Bey’in karısı Nilüfer Hatun’muş.

KADINLARIN KARANLIK DÖNEMİ, OSMANLI’NIN DURAKLAMA DÖNEMİDİR!

Bozulma sonradandır; başlangıcı da Yavuz dönemidir!

Yavuz’un Safeviler ile iktidar mücadelesi, siyasette “makas değişimi”ne neden olmuş; bu makas değişikliği, kadınların toplumsal ve siyasal hayatta izole edilmesi için gerekli “ideolojik maya”nın Mısır’dan getirilmesine yol açmış.

Osmanlı, yönetme gücünü yitirdikçe o “ideolojik maya” kadınlara karşı kullanılmış.

Tıpkı bugünkü “ulema müsveddeleri” gibi, o zaman da Şeyhulislamlardan alınan fetvalarla kadınlar evlerine kapanmaya zorlanmış.

Kadınlar için 1603’te kaymakçı dükkanlarına girme yasağı getirilmiş.

Yetinmemişler; 1610’da, erkekler ile aynı sandala binmeleri; 1787’de, mesire yerlerine gitmeleri; 1828’de ince kumaştan ferace giymeleri yasaklanmış.

Toplumsal hayatı kadına zindan eden zihniyetin siyasette yer vermesi elbette düşünülemez!

1876’da Anayasası, demokrasi tarihimizde önemli bir köşe taşıdır ama o anayasanın gereği olan Meclis-i Mebusan seçimleri için her 50 bin erkeğe denk gelecek bir biçimde bir mebus seçilmiş.

Kadının adı yok; 1882’ye kadar nüfusa kayıtlı bile değiller!

Dinsel taassuptan beslenen Osmanlı Devletinin kadınları, toplumsal ve siyasal hayattan izole etmesi, o kadar da uzun sürmemiş.

1889’da kurulan İttihat ve Terakki Partisi’nin faaliyetlerinde kadınlar da aktifmiş; bunlardan biri de Cevdet Paşa’nın kızı Emine Seniye’dir.

KADINLAR HEP VAR!

Sonrasında ardı ardına kadın dernekleri kurulmuş.

Sıkı durun; kurulan her kadın derneği ve özellikle 1913’de kurulan “Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti” (Osmanlı Kadınının Hakkını Savunma Derneği), 1921’de, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi için etkin bir kampanya yürütmüş.

16 Haziran 1923’de ise Kadınlar Halk Fırkası kurulmuş; yani 9 Eylül 1923’de resmen kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nden bile önce…

Partilerinin ömrü uzun sürmemiş ama kadınların toplumsal ve siyasal hayatta yer edinme mücadeleleri hep var olmuş.

HAYAT VARSA MÜCADELE DE VARDIR!

Nitekim, 1930’larda çıkartılan bir yasayla belediye seçimlerine katılmaları sağlanmış.

Yetinmemişler; elli yılı aşkın bir süredir yürüttükleri mücadeleyi, 1934’de, Meclis’in önüne taşıyarak, taleplerini yüksek sesle dile getirmekten de geri durmamışlar.

Bunun üzerine kadınların seçme ve seçilme hakkını yasalaştıran düzenleme yapılmış.

5 Aralık işte bunun tarihidir!

Bir hatırlatma yapalım; kadınların toplumsal siyasal hayattan izole edilmesi için Şeyhulislamların canhıraş bir çaba içine girdiği tarihlerle Osmanlı’nın duraklama dönemlerinin örtüşmesi tesadüf değil.

Hep yazarım; “Yaşadıkları yenilgilerin yükünü kadınlara yıkmak, cinsiyetçi hegemonyanın uyguladığı eski bir gelenektir.”

Atatürk’ün, “ kadınlarımızın Mecliste görev almaları haklarıdır” demesi, öngörülü bir lider olduğunu gösterir ama O’nun bu düşüncelere ulaşmasında kadınların yürüttükleri etkili ve ısrarlı mücadelenin etkisi görmezden gelinemez.

Mücadelesiz başarı da olmaz, kazanç da!

ŞERİFE ARICI YILDIZ ÖRNEĞİ!

Önümüzde yerel seçimler var ve pek çok kadın da yaşadığı kenti yönetmek için kolları sıvamış durumda.

Elbette kadınların bu süreçte daha fazla rol almaları, toplumsal hayatımızı kolaylaştıracağı gibi siyasete de çeki düzen verir.

Bugün, 5 Aralık, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesi nedeniyle günün “anlam ve önemine binaen” yapılmış pek çok göstermelik vaat dinleyeceğiz.

Sorun, haklarını söke söke alma kararlılığında olan kadınların hakkının teslim edilip edilmemesidir.

İşin kolayı”na kaçan kadınlar da vardır ama bu erkek “kolaycılığı”nın yanında “devede kulak” kalır.

Aslolan, zorlukları bile bile sahaya çıkan ve eşit olmayan koşullarda mücadele eden kadınların hakkını teslim etmektir.

Bunlardan biridir Avukat Şerife Arıcı Yıldız!

Uzun süredir MHP’li bir başkan tarafından yönetilen; üstelik başkanının gösterdiği performans nedeniyle MHP tarafından Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterilen ve zorluk derecesi yüksek Mersin Toroslar Belediyesi için CHP’den adaylık başvurusunda bulunan Avukat Şerife Arıcı Yıldız, hakkı teslim edilmesi gereken mücadeleci bir kadındır.

Ankara Hukuk Fakültesi’nde okuduğu günlerden bu yana bildiğim istikrarı, mücadele azmi, kadınlara ve çocuklara yönelen cinsel ve fiziksel şiddete karşı gösterdiği duyarlılık ve takındığı ilkeli duruş, yöneteceği belediyede de fark yaratacaktır.

Herkesin “pupa yelken” sağcılaştığı bir dönemeçte yürüttüğü mücadeleden elde ettiği tecrübelerin ışığında hakka ve demokrasiye olan bağlılığını bir yaşam biçimine dönüştürmesini bilmiş biridir O!

Umarım CHP, Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde ettikleri günün yıldönümünde, bu hakkı Ona ve benzeri mücadele azmi ve kararlılığına sahip kadınlara teslim eder!

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER