Cumartesi, Nisan 20, 2024

Yüksel Işık yazdı | CHP “mutluluğun resmi”ni çizebilir mi?

Rivayet bu ya, memleketinin bütün dertlerini çözmüş; halkıyla barışık kralın biri, tellallarını çağırtıp onlara şu emri vermiş:

Duymayan kalmasın, bütün ressamlara haber verin; huzuru kim güzel resmederse ona büyük bir ödül vereceğim.”

Tellallar başlarla duyurmaya; en kalabalık şehir merkezlerinden kuş uçmaz kervan geçmez dağ başlarına kadar herkesin haberi olmuş.

Haberi duyan her ressam, büyük ödülü almak için çalışmaya başlamış.

Günler geceleri, geceler günleri kovalarken yarışma günü gelip çatmış.

Kral, bütün tabloları inceledikten sonra iki tablo arasında seçim yapmakta zorlanmış.

Tabloların birinde durgun mu durgun bir göl; o göle yansımış dağların görüntüleri ve dağların doruklarında beyaz bulutlar resmedilmiş.

Diğerinde ise engebeli ve çıplak dağlar ve doruklarında çakan şimşekler ve yağan yağmur resmedilmiş. Dağın eteğinde ise doğanın binbir sesini tek bir armonide buluşturduğunu düşüneceğiniz bir şelale konulmuş.

Yanındakilere sormuş kral:

Bu mu, bu mu?”

Hiç tereddütsüz, “ilki” demiş maiyetindeki herkes.

Peki sence?” diye sormuş kral, kararını vermeden önce.

Gözler, görülmeyeni gösterdiği, fark edilmeyene dikkat çektiği için resmi zevat tarafından pek de sevilmeyen o kişiye odaklanmış:

Bence ikincisi” demiş.

Neden?” diye sormuş kral, meraklı bakışlarla…

Çünkü” demiş, o kişi, “resme dikkatli baktığınızda, şelalenin orta yerinde bir kayalık ve o kayalığın üstünde de küçük bir çalı var. Bakın çalılığa, bir kuş, o çalılığa yuva yapmış.”

“Eee…” demiş kral.

Eeesi şu ki” demiş o kişi; “huzur, yalnızca sessizlik, sadece sükunet demek değildir. Huzur, görünen değildir; huzur, siz fark etmesiniz de deryaya düşmüş damlanın, deryaya rengini verebilme ihtimalini bilebilmektir. Huzur, hayatın bin bir farklı ihtimalinin aynı anda gerçekleştiğini biliyor olmanıza rağmen o farklılıklar arasında kendi farklılığınızı gerçekleştirme ihtimaline inanmanızdır.”

Haklısın” demiş kral, ödülü, o kişinin işaret ettiği tabloya vermiş.

ASLOLAN HAYATTIR!

Anlattığım öykü rivayet ama Nazım’ın, “mutluluğun resmi” şiiri gerçek.

Diyor ya şair:

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama”

Önce rivayet edilen öyküyü, sonra da Nazım’ın şiirini hatırlatan, CHP’nin, 24 Haziran’a ilişkin Seçim Bildirgesi oldu.

Ana eksenini beş temel sorunun oluşturduğu bildirge, insana, basit, anlaşılır ve karşılaştırmalı sorular sorma olanağı veriyor.

Kavga mı, huzur mu?

İstibdat mı, hürriyet mi?

Tek adam mı, demokrasi mi?

Saray mı, TBMM mi?

Kokuşmuş bir yolsuzluk düzeni mi, emekten yana bir Türkiye mi?

Elbette huzur, elbette hürriyet, elbette demokrasi, elbette halk egemenliği ve elbette emekten yana bir Türkiye istiyoruz.

Nazım’ın da dizeleştirdiği gibi, Hayat, “gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmin”den ibaret değil.

Yaşadığımız hayatın da kendine özgü karmaşıklıkları, zorlukları, meşakkatleri var; ancak insanın hayata tutunmasını sağlayan şey umuttur.

İstemediğimiz halde kendimizi kavganın içinde de bulabiliriz ama biliriz ki “aslolan hayattır.”

HAYATIN HAKKINI VERMEK!

Hayatın hakkını vermenin yolu, barış içinde bir arada yaşamaktan geçer.

Barış içinde bir arada yaşamak için de herkesin üzerinde mutabık olması gereken bazı temel düsturlar vardır.

Bu düsturlar şunlardır:

İfade, inanç ve basın özgürlüğüne sınırını belirleyen adil yargılanma hakkı,

Emeğe öncelik veren ve yaşamını insanca sürdürebilecek asgari bir geliri güvence altına alan ekonomik bir sistem,

Parasız ve nitelikli eğitim olanağı,

Toplumsal huzur ve barış içinde yaşama,

Artık “küçük bir köy” haline dönüşmüş dünya ile barışma,

Ve nihayet, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş çoğulcu bir demokrasi.

İŞİN KOLAYINA KAÇMAK!

CHP, işte bu temel talepleri programlaştırarak, “mutluluğun resmi”ni çizmek istemiş.

Çizmiş mi?

Mazrufta çizmiş ama “zarf”ı yaparken iki nedenden ötürü işin “kolayına kaçmış”.

Birinci “kolaya kaçma”yı seçim şarkısında yapmış.

Orijinal müzik yapabilme olanağı varken, Ali Kocatepe’nin artık “temcit pilavı” bıkkınlığı veren müziğine başvurulmuş.

Olabilir; “şartlar zorlu, zaman dar” denilip hoş görebiliriz ancak sözlerin içinde geçen “yola çıktık geliyoruz asla durmak yok” ifadesi, en iyimser ifadeyle bile bir AKP bilinçaltının dışavurumu gibi.

İkinci “kolaya kaçma” ise açıklamanın bir otelin salonunda yapılmış olmasıdır.

Muhtemelen bu nedenden ötürüdür; katılımcıların yüzüne yerleşmiş güçlü bir umut sezebilirdiniz ama İnce’nin meydanlarda yarattığı coşkunun ağırbaşlılık ile yer değiştirdiğini de hemen fark edebilirdiniz.

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER