Cuma, Mart 29, 2024

Yüksel Işık yazdı | 31 Mart, neyin seçimi?

Büyükşehir adaylarının lansmanında İstanbul ve Ankara’da yenilenmiş ilçe adaylarıyla seçmenin karşısına çıkan iktidar, Veysel Tiryaki ve Murat Aydın örneğinde olduğu gibi mevcut ilçe belediye başkanlarından bazılarının da yerini değiştirdi. Buna mukabil CHP, Ankara’da birkaç ilçe hariç, diğerlerini ve İstanbul’un ilçelerini henüz açıklamadı.

Turgut Altınok’un yeniden Keçiören adayı yapılması; Mevlüt Uysal’ın Büyükşehir’in olanaklarıyla Büyükçekmece’de aday gösterilmesi de, iktidarın, hem İstanbul’u hem de Ankara’yı kaybetme ihtimalini göz ardı etmediği anlaşılıyor.

İktidarın, “küçük ortak” MHP’nin desteğine rağmen buraları kaybetmesi; CHP’nin de İYİ Parti’nin desteğiyle kazanması, Türkiye’de pek çok şeyin yeniden ele alınacağı anlamına gelir.

31 MART’IN YEREL SEÇİM OLDUĞU HATIRLATILMALI!

31 Mart seçimleri, her şeyden önce bir yerel seçimdir ve seçmenin maruz kaldığı “asfalt ve beton belediyeciliği”nden bıkıp bıkmadığının da göstergesi olacaktır.

CHP’nin tercihlerinin “insan odaklı belediyecilik” olup olmadığı da tartışmalıdır ama İmamoğlu’nun, “metrobüste oturma hayali” olan İstanbullu ile buluşup, bu sorunu çözeceğini bizzat o insana yapmış olması bile epey önemli bir adımdır.

İktidar cenahının, özellikle “küçük ortak” MHP aracılığıyla bu seçimleri, aynı zamanda “devletin bekası” olarak gördüğüne de tanık oluyoruz. Çünkü bu seçimler, epey tartışmalı bir biçimde sonuçlanan referandum ve sonrasında baskın bir biçimde yapılan 24 Haziran’ın henüz açıklanamayan gecenin geç saatlerinde olup bitenlerden sonra yapılacak ilk seçim olması, devletin değilse de iktidarın “bekası” açısından önemli olduğu tartışma götürmez.

Zaten bu nedenledir ki iktidarın seçim stratejisi, seçmeni şaşırtmak üzerine kurulmuş bulunmaktadır.

Birinci şaşırtma, adayların üsluplarıyla iktidarın izlediği gerilim politikası arasındaki farka ilişkindir.

İktidar partisi, 2002’den bu yana yapılan tüm seçimlerde izlediği gerilim politikası ile sonuç aldı. Ama bu seçimlerde adayların “üslubu” ile Erdoğan’ın tarzı arasında görünüştü büyük fark var gibi gösteriliyor.

Yıldırım gibi üslubu, “acısını sonradan hissettiren” anlamına gelen “yumuşak diken” modunda olan birinin adaylığı, gerilimden usanmış seçmenin oy kullanma tercihini önlemek içindir.

ADAYLARIN RAKİBİ ERDOĞAN’DIR!

İkinci şaşırtma ise seçmene gösterilen adayların arkasındaki asıl adaya ilişkindir.

Görünürde İmamoğlu, İstanbul’da Yıldırım ile Yavaş, Ankara’da Özhaseki ile yarışacak ama asıl rakip Erdoğan’dır.

Erdoğan, 2002’den bu yana yapılan bütün seçimlerin tek adayı konumundadır. Yerel isimler değişebilir ama ister Şırnak’ta olsun isterse de İstanbul’da iktidar partisinin karşısına çıkan adaylar, Erdoğan’ın bilerek yarattığı gerilim iklimiyle yarıştığını bilmek durumundadırlar.

Kabul etmek gerekir ki Erdoğan’ın seçmende bir karşılığı vardır ve bu karşılık nedeniyle seçmeni konsolide etmek için Erdoğan’ın gerilim yöntemine başvurduğu açıktır.

Neden?

Çünkü bu seçimin iktidar açısından yumuşak karnı, kent politikalarıdır.

AKP’nin başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yönettiği bütün kentler, “asfalt ve beton belediyeciliği” nedeniyle içinden çıkılmaz bir hal almış durumdadır.

YAŞANABİLİR KENTLER İÇİN YEREL POLİTİKALAR

Gündeme getirilmesi gereken konular, gündelik hayatın ucuz ve rahat hale getirilmesi; ulaşımın kolaylaştırılması; güvenli ve özgür yaşam alanlarının oluşturulması ve nihayetinde kentin geleceğinin göz önünde tutularak gerekli yatırımların yapılmasıdır.

25 yıldır AKP tarafından yönetilen Ankara ve İstanbul’a bakın; asfalt ve beton belediyeciliği ile ne demek istediğimizi göreceksiniz.

Bir yerden bir yere ulaşmak, neredeyse imkansız!

İşsizlik almış başını gidiyor. Pahalılık desen ha keza! Kadınların sokakta rahatça yürüyemiyor. Öğrenciler, uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düşmüş. Konut fazlalığı var ama ihtiyacı olan evsiz!

Erdoğan, zaman zaman seçmeni korkutarak konsolide etmek için kendisinin başkanlığa seçildiği döneme atıfta bulunuyor ama kendisi de biliyor ki Ankara ve İstanbul artık yaşanılır olmaktan çıkmışlar.

Bu nedenle 31 Mart seçimlerinin ana eksenini kent politikalarından uzaklaştırıp genel geçer konulara odaklamak istiyor.

Bu politikasını gerçekleştirip gerçekleştirememesi, politik malzeme bulup bulamamasıyla yakından ilgilidir.

Cumhuriyet Halk Partisi, yerel seçimler için “birleştirici, bütünleştirici ve ötekileştirmeyen” bir hat izleyeceğini açıklamıştı.

Bu hattın, yalnızca adayları değil, Genel Başkan dahil her CHP’liyi kapsayacağını umuyorum.

Evet, elbette siyaset, cesaret gerektirir; hele hele demokratik teamüllerin askıya alındığı dönemlerde cesaret göstermenin, insanları, kendi hak ve hukukuna sahip çıkması açısından motive edeceğinin de farkındayım ama bu seçimin anahtarı, kent politikalarını tartışmak olacaktır.

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER