Belirli bir süre daha alacak belki ama Sayın Erdoğan sonsuz oyunu sonlu oyun zihniyetiyle devam ettirmekte ısrar ettikçe, yani hep bir kazananı ve kaybedeni olan bir zihniyet içinde oldukça, kaynaklarının tükendiğini görecek ve oyundan düşecek. Uzmanlık alanım finans ve ekonomi. 33 yıllık kariyerim sadece ekonomi ve finansın rasyonel boyutu ile uğraşmakla geçmedi. Yönetici olarak çalıştığım kurumlarda yönettiğim insan değerinin, hizmet verdiğim iş ortaklarının davranışsal ve psikolojik yönetimi de ayrı ve oldukça özen isteyen bir boyuttu. Tüm ilişkilerde olduğu gibi bu boyutun adı güven. Güven olmadan ne iş ne de arkadaşlık ilişkisine girilemeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Yazılarımda daha önce sonlu oyun sonsuz oyunu tartıştım ve sizlere bu kavramları ilk önce İçimden Geldi Yazdım daha sonrasında ise Bu Yazı da Ekonomi ve Finans’a Dair değil başlıklı yazılarımla anlatmaya çalıştım. İster şirket yönetin, isterseniz ülke, sonsuz oyun zihniyeti ile liderlik yapmadığınız sürece başarılı olmanız mümkün olmuyor. Bu iki zihniyet farkını aşağıdaki tabloda özetlemeye çalıştım. Pazar günü yapılacak seçimleri düşündüğümde gözümün önüne yine bu kavramlar geliyor ve kendi kendime soruyorum. Ülke yönetecek olan liderin ve kadrolarının hangi oyun zihniyeti ile bir yönetim gösterecekleri? İsterseniz sonsuz oyun zihniyetini bir grafik ile kısaca açıklayalım ve sonrasında devam edelim. “Haklı Gerekçe” terimi, bir eylemin veya bir durumun arkasında meşru veya haklı bir sebep veya gerekçenin olduğunu ifade eder.  “Birbirine Güvenen Takımlar”, üyeleri arasında karşılıklı güven, saygı ve destek üzerine kurulu bir çalışma ortamına sahiptir. Bu takımlar, fikirleri paylaşmaktan çekinmeyen, eleştirilere açık olan ve birlikte çalışarak hedeflere ulaşma konusunda güven duyan bir atmosfer oluştururlar. Birbirine Güvenen takımlar, üyelerin birbirlerine güvenerek risk almalarına, yenilikçi fikirleri ortaya çıkarmalarına ve sorunları birlikte çözmelerine olanak sağlar. Bu da takım performansını artırır, motivasyonu yükseltir ve işbirliğini güçlendirir. Birbirine Güvenen takımların oluşturulması, açık iletişim, adil davranışlar, empati ve işbirliğine dayalı liderlik gibi unsurların teşvik edildiği bir kültürün oluşturulmasını gerektirir. Bu şekilde, takım üyeleri güvenli bir ortamda çalışarak daha iyi sonuçlar elde edebilirler. "Değerli rakipler", rekabetin motivasyon ve gelişim için önemli olduğunu ve rakiplerle etkili bir şekilde yarışmanın bireysel veya kurumsal büyümeyi teşvik ettiğini belirtir. Bu ifade, sağlıklı bir rekabet ortamının oluşturulması, karşılıklı öğrenme ve iyileşme için değerli olan rakiplerin varlığını vurgular. Bu terim, rekabete dayalı ortamda, her iki tarafın da becerilerini ve yeteneklerini geliştirirken birbirlerini saygıyla kabul etmesini ifade eder. "Değerli rakipler" kavramı, rekabetin sadece bir düşmanlık ve düşmanca rekabet olarak algılanmaması gerektiğini gösterir ve sağlıklı rekabetin önemini vurgular.
Cesurca liderlik, liderlerin kişisel güçlerini kullanma ve takımın veya organizasyonun hedeflerine ulaşma konusunda risk almalarına yardımcı olur. Liderler, cesaretle hareket ederek, takım üyelerini teşvik eder, engelleri aşar ve başarıya yönlendirirler.
“Varoluşsal esneklik”, değişime uyum sağlama, belirsizlikleri kabullenerek bunlarla başa çıkma iradesini gösterebilme ve yaşamın getirdiği zorluklarla baş etme yeteneğidir. Bu kavram, insanların hayatta karşılaştıkları anlamsızlık, belirsizlik, kayıp, ölüm gibi zorlu durumlara dayanabilme ve bunlara anlamlar yükleyebilme becerisini vurgular. “Cesur Liderlik” liderlerin cesaretlerini kullanarak kararlar almak, zorluklarla yüzleşmek ve ilerlemesi anlamına gelir. Cesaretle liderlik yapmak, liderlerin korkularıyla yüzleşmek ve zorlu durumlarda bile doğru olanı yapmak için cesaretlerini kullanmalarını ifade eder. Cesur liderler, karar alma süreçlerinde risk alabilir, yeniliklere öncülük edebilir ve etkili bir şekilde yönlendirme yapabilirler. Cesurca liderlik etmek, takipçiler üzerinde olumlu bir etki yaratır ve onlara ilham verir. Liderler, zor zamanlarda bile motive olmayı sürdürebilir, vizyonlarını açık bir şekilde iletebilir ve değişimi cesurca yönetebilirler. Cesurca liderlik, liderlerin kişisel güçlerini kullanma ve takımın veya organizasyonun hedeflerine ulaşma konusunda risk almalarına yardımcı olur. Liderler, cesaretle hareket ederek, takım üyelerini teşvik eder, engelleri aşar ve başarıya yönlendirirler. HANGI LİDER? Bir yanda sevgi dilini, kucaklaşmayı, kardeşliği ön plana çıkartan, çocukların yatağa aç gitmesinden büyük üzüntü duyan, gençlerin yarınlardan endişe duyduğunu bilerek empati yapan, vatandaşının yüzündeki ifadede mutlu olmadığını gören ve çözümleri ortaya koyabilmek amacıyla hiçbir ideolojik yaklaşım göstermeden farklı görüşlerdeki beş parti ile ortak bir masa kuran, bu masayı “Halil İbrahim” sofrasına benzeterek herkesi buyur eden bir lider var. Kendisine eleştirilerde bulunmuş ve iktidar partisinin mitingine meze olmuş kişilere sahip çıkarak büyük bir hoşgörü gösteren bir lider.  Bu liderin haklı gerekçesi, “Yarınından endişe duymayan vatandaşların yaşadığı, çocuklarının yatağa aç gitmediği, gençlerinin hayal kurabildiği ve bu hayallerini gerçekleştirebileceği bir Türkiye inşası”. Söylemi “Tüm Türkiye kazanacak, 85 milyon vatandaşımız kazanacak” üzerine kurulu.
Ben kazandım sen kaybettin düşüncesi ile sonsuz oyunu sonlu oyun zihniyeti ile oynayan liderlerin akıbetleri önce güven kaybını, sonra birbirine güvenen takımlardaki insan değerini, daha sonrasında da oyunu sürdürmek için ihtiyaç duyduğu kaynakları kaybetmek ve oyundan düşmek olur.
Diğer yanda ise sürekli olarak azarlayan, kendi gibi düşünmeyenleri terörist, vatan haini ilan eden, hakaret eden ve korkutan, tehdit eden, hayat tarzına sürekli karışan, eleştiriye tahammülü olmayan hatta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucularına bile hakaret eden ve otoritesi ile korku salarak yönetim yapan başka bir lider var. Bu lider kazanan ve kaybeden diye iki ayrı taraf yaratma konusunda oldukça hünerli. Amacına ulaşmak için tüm manipülasyon yöntemlerini kullanmaktan da geri durmuyor. Söylemi, nefret ve ötekileştirme üzerine kurulu olan, mevcutla idare edilmesini salık vererek şükür telkin eden bu liderin, ben, haklı gerekçesinin toplumun tümünü ortak paydada buluşturan bir hedefi göstermediğini de görüyor ve düşünüyorum. Ben kazandım sen kaybettin düşüncesi ile sonsuz oyunu sonlu oyun zihniyeti ile oynayan liderlerin akıbetleri önce güven kaybını, sonra birbirine güvenen takımlardaki insan değerini, daha sonrasında da oyunu sürdürmek için ihtiyaç duyduğu kaynakları kaybetmek ve oyundan düşmek olur. Tüm bu anlatılanlar ışığında siz olsaydınız hangi liderin peşinden gitmek isterdiniz diye kendinize ve çevrenizdekilere sormanızı isterim. İnsan, doğası gereği heyecanın, neşenin, değer verildiği kümenin içinde olmayı, gelişmeyi, öğrenmeyi ve daha ileri gitmeyi isteyen bir varlık. Gelişim içinde bulunan bir Türkiye’de, huzurla ve yarınından endişe etmeden, insan onuruna yakışan bir hayatı yaşamak her vatandaşın hakkı. Sadece bugünkü değil gelecek nesillerin de böyle bir Türkiye’de yaşama hayali bir sonsuz oyun zihniyetinin sonucu olabilir. 21 yıllık iktidarına oldukça iyi kadrolarla ve önemli bir destekle başlayan Recep Tayyip Erdoğan’nın bugün geldiği noktada, özellikle insan kaynağının (değerinin) neredeyse çok büyük bir kısmını kaybettiğini görüyorum. Toplumda kazanan küçük bir kesimin olmasına karşın büyük bir çoğunluğun yoksullukta eşitlenmesi güvenin ve işbirliğinin ortadan kaybolmasına neden oldu. Yaptığı liderliğin ilham vermekten korku ile yönetime evrilmesi şimdilik sadece otoriteye boyun eğen bir toplum yarattı. Ama şu bir gerçek, büyük bir çoğunluk bu pazar yapılacak seçimde umudun, çok sesliliğin, önemsenmenin, değer verilmenin, mutluluğun, dinleniyor olmanın peşinden gidecek. Belirli bir süre daha alacak belki ama Sayın Erdoğan sonsuz oyunu sonlu oyun zihniyetiyle devam ettirmekte ısrar ettikçe, yani hep bir kazananı ve kaybedeni olan bir zihniyet içinde oldukça, kaynaklarının tükendiğini görecek ve oyundan düşecek. Bu Pazar günü hayalini kurduğunuz ülkeyi, bu ülke içinde hem kendiniz hem çocuklarınız hem de gelecek nesillerin nasıl bir rol alacağını düşünerek karar verin... Seçim sizlerin…