Cuma, Mart 29, 2024

Yol ayrımı ve 14 Mayıs 2023

Bahattin Yücel
Bahattin Yücel
1949’da Nazilli’de doğdu. İ.Ü Edebiyat Fak. Tarih Bölümü mezunu olan Yücel 1976-77 yıllarında Vatan Gazetesi’nde yöneticilik yaptı. TÜRSAB’ın genel sekreterliği ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerini de yürüten Yücel 19 ve 20.dönemde milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. Yücel 54.Hükümette Turizm Bakanı olarak görev aldı. Yücel’in anılarını topladığı; “Ankara’da Sıcak bir yaz günü” ve Türkiye’de turizmin gelişimini anlatan “Turizm” adlı kitapları bulunuyor.

Bu kez sadece bir yol ayırımında değil, uçurumun kenarındayız. Yüzyıl önce kabul edilen cumhuriyetin, köktenci anlayışla tasfiyesi söz konusu. AKP’nin iktidarı bırakmamak adına işbirliği yaptığı yeni yol arkadaşlarına kısaca göz atmak yeterli.

Tarihte sürekli “yol ayrımına” gelindiği duygusuna kapılan, başka bir hâlk var mıdır, bilinmez. Genellikle bunalım süreçlerinde filizlenen bu söylem; her şeyin bittiği düşüncesi toplumda yaygınlaştığında, kendiliğinden ortaya çıkar.

Bezginlik anlarının ve kötüye gidişin işaret fişeği gibidir, yol ayrımı söylemi. Kamuoyunda kriz söylentilerinin başlamasıyla; ülkenin gündemi yol ayrımına sürüklendiğimizi anlatan, haber ve yorumların işgaline uğrar.

Gerçeklik duygusu yerini soyut kavramlara bırakır. Güç gösterisini çağrıştıran, içerikleri kişiye göre değişen bu kavramlar, siyaseti ve doğal olarak toplumu tutsak alır. İçlerinde kutsanma derecesinde olanları da vardır. Örneğin son yılların gözde söylemi; “beka” gibi. Gündeme geldiğinde, akan sular durur.

Gerçeklerden kaçmanın, mucizeleri ve kurtarıcıyı bekleyerek, doğrudan sorumluluk almamanın en kolaycı yanıdır; “yol ayrımına” gelindiğini kabul etmek. Ya da yol ayrımında beklendiğini sanmak. Belki bu yüzden geçmişe doğru pencereden bak(a)mayız. Sürekli tekrarların nedenlerini sorgulamaktan -itiraf etmesek de- pek hoşlanmıyoruz.

Ekonomik bunalımların, toplumsal gerginliklerin sorumluluğunu, gerçek yerine soyut nedenlerde arayan toplumların, genel ruh hâllerinin simgesi de diyebiliriz “yol ayrımına”.

Bizim özel durumumuz da var. Dünya’da düşmanlarının diğer ülkelerden çok daha fazla olduğuna inanan toplumlar arasında, üst sıralarda bulunduğumuza hiç kuşku yok. Ancak düşmanlıkların nedenlerini sorgulamaktan kaçınmayı da yeğleriz çoğu kez.

Cumhuriyetin son 20 yılını aşan iktidarı süresince, AKP’yi yönetenlerin eleştiriler karşısında sorumluluğu “Dış Güçlere” yüklemeleri, yukarıdaki anlayışın güncellenmiş son örneğidir.

Muhalefet seçim kampanyasının odak noktasına, yolsuzluk temasını başarıyla yerleştirdi. Ancak yolsuzlukların soruşturulması ile varsayılan başarıya ulaşılması, yaşadığımız temel sorunun nedenlerini değil sonuçlarını bir ölçüde ortadan kaldırabilir

Kötüye gidişi irdelemeden, anlık çözüm getireceğini sandığımız kolaycı yöntemlerin çekiciliğine kapılırız. Bir süre sonra karşımıza çıkaracak sorunları; önceden hesaplama alışkanlığımız ise yok denecek kadar azdır. Yeni bir paradigma üretmek için çaba harcamayan, çözmek yerine sorunları zamana yayan siyaset anlayışımızın, bizleri sürekli yol ayrımına getirmesi dışında alternatifi olamazdı.

Türkiye’de seçmenlerin çoğunluğunun; bu iktidarın değişmesini, yeni bir yol ayırımında bulunduğumuzu fark ettiği rahatlıkla öne sürülebilir. Bu gerçekliğin muhalefete kendiliğinden iktidar yolunu açacağı beklenmemeli. Eskinin yöntemleriyle Dünya’daki değişimi durdurmak söz konusu değil.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında kitlelerin desteğini kazanmak; verimlilik temelinde üretilecek bir refah sürecinin, tüm ayrıntılarını toplumun sınıf ve katmanlarıyla paylaşmakta gösterilecek performansa bağlı. Kısaca; seçmenin uzun süreli desteği, gerçeği anlatmakla sağlanabilir.

Muhalefet seçim kampanyasının odak noktasına, yolsuzluk temasını başarıyla yerleştirdi. Ancak yolsuzlukların soruşturulması ile varsayılan başarıya ulaşılması, yaşadığımız temel sorunun nedenlerini değil sonuçlarını bir ölçüde ortadan kaldırabilir.

Türkiye’de ekonominin kayıt altına alınması, vergi gelirlerinin tüketim yerine kazançtan tahsil edilmesi, eğitim, güvenlik, çevre ve üretim alanlarında yerel yönetimlerin güçlendirilmesine bağlı. Salt parasal politikalarla içine girdiğimiz sosyo-ekonomik çıkmazdan kurtulmak çok zor.

Üstelik YSK yönetiminin belli bir amaçla seçildiği izlenimi, giderek güç kazanıyor. Anayasa ve yasalarla belirlenmiş kuralların yerine, bu kurulun inisiyatifini itirazsız kabul etmek, iktidarı sandıkta seçim kazanarak yenmek, sanıldığı kadar kolay olmayabilir.

Bu kez sadece bir yol ayırımında değil, uçurumun kenarındayız. Yüzyıl önce kabul edilen cumhuriyetin, köktenci anlayışla tasfiyesi söz konusu. AKP’nin iktidarı bırakmamak adına işbirliği yaptığı yeni yol arkadaşlarına kısaca göz atmak yeterli. Yaşadıklarımızı sorgulamadan, çıkış yolu bulunacağını sanmak aşırı iyimserlik olur. Unutmayalım; 14 Mayıs günü sadece bir iktidar değişikliğini değil, aslında geleceğimizi oylayacağız.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Bahattin Yücel
Bahattin Yücel
1949’da Nazilli’de doğdu. İ.Ü Edebiyat Fak. Tarih Bölümü mezunu olan Yücel 1976-77 yıllarında Vatan Gazetesi’nde yöneticilik yaptı. TÜRSAB’ın genel sekreterliği ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerini de yürüten Yücel 19 ve 20.dönemde milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. Yücel 54.Hükümette Turizm Bakanı olarak görev aldı. Yücel’in anılarını topladığı; “Ankara’da Sıcak bir yaz günü” ve Türkiye’de turizmin gelişimini anlatan “Turizm” adlı kitapları bulunuyor.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI