Cumartesi, Nisan 20, 2024

Yerel Yönetimler Kürsüsü | Çankaya Belediye Başkanı Taşdelen: Arka sıradakileri kazanmak ve geniş kitlelerin umudu olmak

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in Portekiz Başbakanı Antonio Costa, Yunanistan Maliye Bakanı Euclid Tsakalatos, Londra Belediye Başkanı Sadiq Kahn, Syriza’dan Marina Prentoulis, Demos’tan Carl Miller, ekonomist Ann Pettifor, LSE Küresel Yönetişim Profesörü Mary Kaldor’un gibi önemli isimlerin bulunduğu “Çoğunluk İçin Avrupa-Avrupa’yı Dönüştürecek Sol Bir Strateji Geliştirmek” konferansında yaptığı konuşma

Arka Sıradakileri Kazanmak ve Geniş Kitlelerin Umudu Olmak

İnsanlık tarihinin en ağır yüzyılını yaşıyoruz. Çünkü insanlık tarihinde eşitsizlik hiç bu denli artmamış, hiç bu denli derinleşmemiş ve hiç bu denli kitlesel yıkımlara neden olmamıştı… Eğer bir “tarihin sonundan” bahsedilecekse insanlık açısından yaşadığımız yüzyıldan başka bir yüzyıl bu tanıma denk düşmez. Elbette ki bu “tarihin sonu” Fukuyama’nın dile getirdiği gibi kapitalizmin nihai zaferi olmaktan çok, kapitalizmin krizlere girdiği ve büyük alt üst oluşların yaşandığı, bunun sonucunda ise görülmemiş eşitsizliklerin ortaya çıktığı bir sondur. Elbette bu sondan bir çıkış vardır ve insanlık bu çıkışı üretecek, inşa edecek potansiyele sahiptir. Ünlü Marksist tarihçi Hobsbawm’dan hareketle bu yüzyılı tanımlayacak olursak bir “eşitsizlikler çağı”nda yaşadığımızı söyleyebiliriz. Bu çağın insanda ve toplumda yarattığı tahribat çok uzun soluklu bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. Neoliberal sistemin yarattığı insanlık krizi ve bu krizin doğrultusu bugün itibariyle; toplumlar, sınıflar, ülkeler arası eşitsizliklerin her gün daha fazla arttığı ve buna karşın toparlayıcı, düzeltici yeni bir siyasetin ise henüz güçlü bir biçimde ve tercih edilebilir bir alternatif olarak ortaya çıkmadığı bir tabloyu önümüze koymaktadır. Dolayısıyla yeni bir siyaset inşa ederken temel mesele bu siyasetin kapsayıcılığı olmalıdır. İnşa edilecek siyaset ve onun ölçeği egemen sistemin dışladığı, madun ve mağdur ettiği bütün kesimler olmalıdır. Elbette eşitsizlik söz konusu olduğunda temel ölçüt ekonomik kaynaklara ulaşma ekseninde ele alınmaktadır. Oysa solun temel bir ilkesi ve vaadi olan, insanın kendisini en iyi şekilde gerçekleştirmesi, tamamlaması, bütünlemesi için bütün alanlarda üretilen her şeye kendi isteği doğrultusunda ulaşabilmesidir. Sol açısından temel mesele ulaşabilirliğin imkanının yaratılmasıdır. Yani ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel düzlemlerde insanın üretilen her şeye eşit katılma hakkıdır. O nedenle sosyal demokratların ve solun temel görevi arka sıradakileri yoksulları, ezilenleri, eşitsizlik yaşayan herkesi kapsaması ve bütün bu kesimlere yeni bir ufuk açmasıdır. İktidara gelmek için arka sıradakileri kazanmak solun zorunlu tarihsel sorumluluğudur. Bu kesimler bizde AKP’ye, Avrupa’da aşırı sağa oy vermektedir. Otoriter sağ popülizmin, yabancı düşmanlığının, ırkçılığın bir bütün olarak geniş kitleleri içine alması yaşadığımız kıta ve dünya için öngörülmedik sorunlara yol açabilir. Bu siyaset karşısında yeni bir siyasetin acil bir biçimde üretilmesi ve bunun enternasyonal bir çerçevede örgütlenmesi çok acil bir nitelik taşımaktadır. İnsani, kültürel, çevresel, iktisadi ve sosyal yıkımların, çözülmelerin yaşandığı bir süreçte bütün bunlara çare olacak solun geniş kitleler tarafından tercih edilmemesi ve aşırı sağa yönelimin olması hepimizin yüzleşmesi gereken bir ağır gerçeği karşımıza çıkarmaktadır. Elbette ki bu yüzleşme, beraberinde yeni bir siyaset anlayışını üretmek durumundadır. Buradaki en önemli sorumluluk ise biz sosyal demokrat yerel yönetimlere düşmektedir. Bugün artık kent her türlü çelişkinin, çatışmanın yaşandığı mekandır.

Dolayısıyla sorunların ortaya çıktığı mekanda çözümleri inşa etmek bizlerin görevidir. Sosyal demokrat yerel yönetimler temel bir haktan yola çıkarak yeni bir kent yönetim modeli oluşturmalıdır. O hak elbette ki Kent Hakkıdır. Kent hakkı, temel olarak kentte üretileninin kentliler tarafından eşit paylaşımıdır. Özellikle de arka sıradakileri, yoksulları, ezilenleri, eşitsizlik yaşayan herkesi kapsayacak ve onlara kent kaynaklarına ulaşma imkanı sağlayacak bir düzeni ifade etmektedir. Bugün sosyal demokratlar otoriter, sağ popülist ve dışlayıcı bir siyasetin önüne geçmek istiyorsa kent hakkı ekseninde üretilecek yeni bir kent siyasetiyle yola çıkmak durumundadırlar. Ancak  böylesi bir siyasetle sosyal demokrat yerel yönetimler, belediyeler kitlelerin sağ popülist siyasete eklemlenmesini engelleyebilir ve bütün bu kitleleri kazanabilirler…

Bu noktada sizlerle yukarıda çizdiğim çerçevede nasıl bir siyaset ürettiğimizi ve bunu nasıl yaşama geçirdiğimizi anlatmak isterim.

Türkiye’nin en büyük ilçe belediyesi olan ve Türkiye’de en iyi ilçe belediyesi seçilen Çankaya’da, cumhuriyetçi politikanın halkçı ve devrimci içeriğini güçlendirerek, kamucu bir anlayışla hareket edip önemli çalışmalar gerçekleştirdik.

Partimiz CHP’nin sosyal politika alanında dillendirdiği, vaat ettiği bölüşümcü ve yoksulları destekleyici politikaların geniş kitleler halinde inandırıcı ve güvenilir bulunması, yerel yönetimler alanında bu tür politikaları örnek nitelikte hayata geçirmesiyle doğrudan bağlantılıdır.

Sosyal demokrasi, rant ekonomisi yerine üretimci ekonomiyi, bireysel çıkar yerine kamu çıkarını, gelir dağılımı eşitsizliği yerine adaletli bölüşümü savunan, yoksullar başta olmak üzere toplumun tüm dezavantajlı kesimlerini önceleyen bir politik hattın adıdır.

Bu politikayı elbette iktidar olduğu zamanlarda ve yerlerde somutlayabilecektir. Bugün bu açıdan bu anlayışı uygulama/somutlama sorumluluğu biz yerel yöneticilerdedir.

Çankaya Belediyesi olarak gerek doğrudan yardım alanında (Halk Kart, giysi, gıda, ev eşyası, eğitim vb. yardımları), gerekse yoksulluğun yaygın olduğu bölgelere özel önem vermek gibi hizmet önceliği alanında ve gerekse kentsel sanayiyi, tarımı, turizmi vb. geliştirmeye ve kentsel istihdamı artırmaya yönelik doğrudan yoksulluğu azaltıcı/önleyici politikalar alanında çalışmalarımızı bu perspektifle yürütüyoruz.

Biz sağlığın ve eğitimin temel bir hak olduğuna inanıyor ve ücretsiz olmasını savunuyoruz. Bu çerçevede 5 yılda 24 bin 750 kişiye evde ücretsiz sağlık hizmeti sunduk. Yardıma ihtiyacı olan yaşlı ve engelli 4 bin 500 hanede düzenli temizlik gerçekleştirdik. Sağlık merkezlerimizde 140 bin vatandaşımıza birinci basamak ve ağız diş sağlığı hizmeti sunduk. 70 bin Çankayalıya Sağlık Kart dağıttık. Yine 5 yılda 2000 haneye, aileleriyle 10.000 kişiye Halk Kart projesi başlattık. Aynı süre zarfında 65 bini aşkın vatandaşımıza gıda kolisi desteği ve eşya yardımında bulunduk.

Geride bıraktığımız 5 yılda toplumun bütün kesimlerine her alanda hizmet götürdük. Çocuklarımızın bilimsel, laik ve çağdaş bir eğitimle yetişmesi için 7 kreş açarak kreş sayımızı 12’ye çıkardık. 5 yılda 4 bin 439 çocuğumuzu mezun ettik. Her yıl 1500 çocuğa eğitim imkânı sağlayacak kapasitemiz mevcut. Bugün itibariyle Türkiye’nin en büyük kamu kreş işleticisiyiz.

Özellikle kent yoksullarının yaşadığı bölgelerden başlayarak 218 okulumuzu yeniledik ve bütün eksikliklerini giderdik. Çocuklarımıza dünya klasiklerinden oluşan ve bilimsel gelişmeleri anlatan, dünyaya değer katan insanları tanıtan Çankaya Çocuk Kitapları serisi kapsamında 400 bin kitap basıp, dağıttık. 75.000 kırtasiye setini ihtiyacı olan öğrencilerimize ulaştırdık.

Ülkemizde örneği bulunmayan 420 kişilik kız öğrenci yurdu açtık. Yeni dönemde ise 1200 kişilik erkek öğrenci yurdu projesini yaşama geçireceğiz. Çankaya’nın Filizleri Projesini yaşama geçirdik ve ihtiyacı olan 288 üniversite öğrencisine burs verdik. Yine ihtiyacı olan 3600 öğrenciye ev eşyası desteği sağladık.

Özellikle kadınları eve hapseden, onları yaşamdan koparmak isteyen bir iktidar anlayışına karşı 14 yeni Çankaya evi açarak toplam sayıyı 29’a çıkardık. 30 bini aşkın ve çoğunlukla kadın olan yurttaşlarımıza özellikle de istihdama yönelik kurslar veriyoruz.

5 yılda ekonomik sorunlar yaşayan 36 bin yurttaşımız için geziler düzenledik. Çoğunlukla sinemaya gitme imkanı olmayan yurttaşlarımız için mahallerde yazlık sinema etkinliği gerçekleştirdik ve 120 bin insanımızı yazlık sinemayla buluşturduk.

5 yıl boyunca her sabah toplamda 750 bin kişiye çorba ikram ettik. Ramazan’da oruç tutan 785 bin Çankayalıya yemek çadırlarında iftar imkanı sağladık. 150 bin kişiye aşure ikramı yaptık.

Hoş Geldin Bebek projesiyle 2.183 aileye yeni doğan bebeklerin ilk 3 aylık temel ihtiyaçlarını hediye ettik.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çalışmalar başlattık, festivaller düzenledik. Bu kapsamda Türkiye’de ilk mor bayrak alan belediye olduk. Kadın Sığınma Evi ile şiddet gören kadınlarımızı koruyor ve onlara istihdam imkanı sağlıyoruz.

5 yıl boyunca kültür ve sanat alanında büyük bir atılım gerçekleştirdik. 5 yeni kültür merkezi açtık ve tümü ücretsiz yüzlerce etkinlik düzenledik. 700 bin vatandaşımıza kültür-sanat hizmeti sunduk.

Doğa dostu bir kent için çok büyük parklar kazandırdık ve geri dönüşüm konusunda örnek projeleri yaşama geçirdik. 5 yılda Çankaya’ya 605.988 metrekare yeşil alan kazandırdık ve yine aynı sürede 151 ton atık ambalaj topladık.

Gerçekleştirdiğimiz bütün bu çalışmalar sosyal demokrat belediyeciliğin insan odaklı, çevre odaklı ve kent hakkı odaklı bir anlayışın sonucudur. Bugün % 70’lere varan oy oranı a doğru yöntem ve çalışmalarla kitlelerin kazanılabileceğini bize göstermektedir. Temel mesele nasıl bir kent modeli istediğiniz ve buna yönelik ne yaptığınızdır. Biz Çankaya’da kamucu bir anlayışla toplumun bütün kesimlerine özellikle de arka sıradakilere sürekli, düzenli hizmet götürüyor ve onlarla yeni bir kent düzeni inşa ediyoruz.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER