Çarşamba, Nisan 24, 2024

Yeni Seçim Yasası teklifi ve muhalefet stratejileri

İktidarın yeni seçim yasası teklifi, seçimlerin sonuçlarını kendi lehine çevirebileceği düzenlemeleri içeriyor. Doç. Dr. Seda Demiralp iktidarın seçim yasası teklifindeki düzenlemeleri ve muhalefetin olası stratejisini yorumladı.

Baskın iktidar partilerinin seçim kurallarını toplumun uzun vadeli çıkarlarındansa kendi kısa vadeli çıkarları yönünde dizayn etmeleri sık rastlanan bir durum. Muhalefet partilerinin mevcut güç asimetrisini bertaraf edebilmek için ittifaklar oluşturarak seçime girmesi de, seçimli otoriter sistemlerde en sık başvurulan stratejilerden.  2023 Türkiye seçimleri bugün bu tabloya tipik bir örnek teşkil eder türden.

İktidar tarafından geçtiğimiz hafta meclise sunulan yeni seçim yasası şüphe yok ki ittifakların rolünü azaltmayı öngörüyor.  Görünen o ki, muhalefetin ittifak stratejisini yeniden gözden geçirmesi ve şekillendirilmesi gerekecek. Bu durumda muhalefet adına doğru adımlar ne olur bunlara geçmeden, yeni yasa tasarısıyla ilgili bazı noktalara netlik kazandırmakta fayda görüyorum.

Yasanın önem arz eden birden çok boyutu var ama ben bu yazıda yasanın milletvekili seçimlerinde ittifakların fonksiyonunu nasıl etkileyebileceğini değerlendireceğim.

2018’den önce yürürlükte olan D’Hondt sistemine göre, bir seçim bölgesinden kaç milletvekili çıkıyorsa bu sayı, seçim barajını aşmış bulunan partiler arasında, aldıkları oy miktarına göre, oransal olarak dağıtılıyordu.

2018’de uygulanmaya başlanan “İttifak D’Hondtu” veya “İki Aşamalı D’Hondt” diye anılan yöntemle ise şöyle bir değişiklik geldi. Artık, bir seçim bölgesinden çıkan milletvekili sayısı önce ittifaklar arasında, ittifakların aldıkları oy miktarına göre, oransal olarak dağıtılacaktı. İkinci aşamada ise, yine D’Hondt sistemi kullanılarak, bu defa her ittifak içerisinde, o ittifaka düşen milletvekili sayısı, ittifakın içindeki partilere, aldıkları oy miktarına göre oransal olarak dağıtılacaktı.

Bu şekilde İttifak D’Hondtu’yla gerçekleşen 2018 seçim sonucundan bazı Cumhur İttifakı üyeleri, özellikle de MHP üyeleri çok memnun kalmadı.  Elazığ gibi bazı seçim bölgelerinde, şayet ittifak sistemi olmasaydı kendilerine düşebilecek milletvekillerinin muhalefet partilerine gittiğinden şikâyetçiydiler.  Bu şekilde, yeni seçim sisteminin adil olmadığıyla ilgili bir söylem başlatıldı.

Oysa bu söylemde önemli bir yanlış vardı, o da şuydu: bir temsil adaletsizliği varsa bu “ittifaklar arasında” vekil paylaşılırken değil, “ittifak içi” paylaşım yapılırken oluyordu. Elazığ örneği üzerinden bunu açıklamak isterim.  5 milletvekili çıkaran Elazığ seçim bölgesinde Cumhur İttifakı %68 (239, 105) oy, Millet İttifakı %20 (70,816) oy almıştı ve neticede Cumhur İttifakı 4, Millet ittifakı 1 milletvekili çıkardı.

Yani Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nın 3.37 katı oy alarak, onun dört katı vekil çıkarmıştı.

Cumhur İttifakı içinde ise oylar paylaşılırken ise %54 civarı oy alan AKP içinde bulunduğu ittifaka düşen vekillerin tümünü aldı ve %13 oy alan MHP’ye vekil çıkarma hakkı düşmedi.

Millet İttifakı içinde ise %10 civarı oy alan CHP 1 vekil çıkardı, ittifakın diğer bileşenleri vekil çıkaramadı.

Bu dağılımdan yola çıkarak MHP başta olmak üzere bazı Cumhur İttifakı mensupları, MHP’den az oy alan CHP 1 vekil çıkarırken MHP’nin vekil çıkaramamasının İttifaklı D’Hondt sisteminin temsil adaleti sağlamadığına gösterge olduğunu iddia ettiler.

Oysa yukarıda belirttiğim gibi, MHP açısından bir adaletsizlik varsa bu ittifak içi oylar dağılırken oluşmuştu. Değişiklik olacaksa, ittifak içi dağıtımla ilgili düzenlemeler düşünülebilirdi. Fakat bunun yerine, İttifaklı D’Hondt sisteminin tümüyle sorunlu olduğu iddia edilerek tek aşamalı D’Hondt, yani ittifaklar yokmuş gibi oyların partiler arası oransal dağıtıldığı 2018 öncesi sisteme geri dönülmesi için iktidar tarafından girişimde bulunuldu.

Literatürde bu konuda yapılmış çalışmalar, kutuplaşmış seçmen kitlelerini bir araya getirmeyi hedefleyen ittifak partilerinin başarılı bir ortak seçim kampanyası yürütmek suretiyle oylarını kritik oranda artırabildiklerine dikkat çekiyor.

AKP oylarının 2018 seçiminden bu yana net biçimde düşmesi, ilaveten Deva ve Gelecek partilerinin kurulması ve bunların SP ile birlikte AKP’den kopan oyları abzorbe ederek muhalefet ittifakına katabileceklerinin öngörülmesiyle, iktidar bloğunun seçim yasasıyla ilgili çalışmaları hızlandı ve nihayet yeni seçim tasarısı meclise sunuldu.

Peki, bu yasa teklifi kabul edilirse ne olacak?  İttifak yokmuş gibi hesap yapılacaksa, ittifaklar anlamsız mı olacak? Ortaya çıkan bu dezavantajı bertaraf etmek için muhalefet hangi yolları izleyebilir?

Yeni seçim yasası ittifakları şüphesiz etkileyecek. İttifak içindeki küçük partilerin yani Deva, Gelecek, SP ve DP’nin tek başına sınırlı ama birleşince önemli olan katkıları tek aşamalı D’Hondt’a dönünce ciddi biçimde azalacak. İttifak olmanın avantajını seçim barajını aşmakta kullanabilecekler, fakat bağımsız olarak vekil çıkarma imkânları İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirler dışında neredeyse hiç kalmayacağından içinde bulundukları ittifaka katkıları kısıtlı olacak.

O halde bu durumda, muhalefetin izleyeceği yol ne olabilir?

İlk akla gelen bu küçük partilerin CHP ve İYİP gibi daha büyük bir partinin çatısı altında ortak listeyle seçime girmeleri. Bu, olası senaryolardan sadece biri de olsa, ben yazıma etkisi en çok merak edilen bu senaryo üzerinden devam edeceğim.  Mütedeyyin-muhalif olarak tanımlanabilen Deva, Gelecek ve Saadet partilerinin bu ortak liste alternatifine yanaşmak istemeyebilecekleri söylense de ben söz konusu partilerin prensipte buna itiraz edeceklerini düşünmüyorum. Neticede, sıradan bir seçimle karşı karşıya olunmadığının farkında olduklarını zaten ittifaktaki tüm parti liderleri, bu ittifakı oluşturma iradesiyle gösterdiler.

Fakat sorun şu ki, bu partilerin destekçisi olan mütedeyyin-muhalif seçmen, CHP veya İYİP çatısı altına girmeleri durumunda yine de adaylarını destekler ve CHP veya İYİP’e oy verirler mi?

Görünen o ki, muhalefetin ortak listeli ittifak modeliyle seçmen kitlesini koruyabilmesi ve hatta artırabilmesi, bu zamana kadar olduğundan daha derin bir ittifak ve kader birliği anlayışı gerektiriyor. Peki, muhalefet bu birlik duygusunu seçmene nasıl kazandırabilir?

Literatürde bu konuda yapılmış çalışmalar, kutuplaşmış seçmen kitlelerini bir araya getirmeyi hedefleyen ittifak partilerinin başarılı bir ortak seçim kampanyası yürütmek suretiyle oylarını kritik oranda artırabildiklerine dikkat çekiyor.  İdeolojik veya etnik ayrışmalardan ötürü mesafeli hissettikleri partilere “stratejik oy” vermekten imtina eden seçmenlerin, başarılı ittifak kampanyaları sonucu kararlarını değiştirebildiklerini çeşitli örneklerden de biliyoruz.  Malezya’da 92 yaşındaki Mahathir Mohammed’in liderliğinde bir araya gelen seçim ittifakının 60 yıllık Barisan National iktidarına karşı tüm dünyayı şaşırtan bir zafer kazandığı 2018 seçimleri konuyla ilgilenenler için son derece ilgi çekici bir örnek. Bu ve benzeri başarılı ittifak kampanyalarından alınabilecek bazı dersler var.

Bunlardan biri, ittifaka katılan tüm partilerin ortak seçim kampanyasını koordine biçimde yürütmesinin önemi. Burada, ortak bir logo, ortak bir renk, ortak görsellerin kullanımı gibi biçimsel faktörlerin yanı sıra, ortak bir dil geliştirilmesi ve kullanılması mühim.  Örneğin, yolsuzluktan israf mı, haram mı, hırsızlık mı bağlamında söz edilecektir?

Bu kampanya boyunca, ittifak partilerini birbirinden ayırabilecek özelliklerin değil ittifaklar arası farkların öne çıkması da keza önemli. Seçim kazandığı takdirde muhalefet ittifakının göreve getirmeyi planladığı personelin iktidardakilerden ne farkı olacaktır? İzleyecekleri politikalar, iktidarın hangi politikalarından, ne şekilde ayrılacaktır?

Bu bağlamda, muhalefetin iktidara gelmesiyle seçmenin elde edeceği kazanımlar ne kadar net ortaya konulursa o kadar iyi olacaktır.  Örneğin muhalefet iktidara geldikten 6 ay sonra enflasyon hangi orana inecek, kur ne olacaktır? Barınma sorununun çözülmesi için hangi adımlar atılacak, bunlar ne zaman ne ölçüde sonuç vermeye başlayacaktır?

Bu kampanya boyunca, ittifak partilerini birbirinden ayırabilecek özelliklerin değil ittifaklar arası farkların öne çıkması da keza önemli.

Bunlarla birlikte ittifak içi partilerin birbirleriyle olan geçmiş ilişkilerindeki keskin köşelerin törpülendiğine yönelik sinyalleri vermeleri mühimdir.  CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nın helâlleşme çağrısı, Millet İttifakı ortak mutabakat metninin açıklanması için 28 Şubat gibi sembolik anlamı olan bir günün seçilmesi gibi adımların devam ettirilmesi önemlidir.

Nihayet muhalefet ittifakının seçmeni şu konuda ikna etmesi gerekir: muhalefet partilerinden birine oy vermek seçmenin kendi lehine olacaktır.  Seçmenden suça, günaha ortak olmamak adına muhalefete oy vermesini talep eden ahlakçı söylemler beklenen sonucu vermeyebilmektedir.  Oysa muhalefet zaferinin seçmene sağlayacağı pratik faydaları vurgulayan çağrılar, bir asgari müşterek oluşturarak çok partili ittifakların daha kolay oy alabilmesine yardımcı olabilmektedir.

Ve nihayet şunu söylemek gerekir ki, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı, şimdi eskisinden de önemli olmuştur.  Doğru aday, milletvekili seçimlerinde de birleştirici bir rol oynayacaktır.  Deva, Gelecek ve Saadet partisinin seçmenlerinin CHP veya İYİP gibi çatı partilere oy verecek kadar bu ittifakı benimsemeleri kuşkusuz cumhurbaşkanı adayı ile ilgili ne hissettiklerine de bağlı olacaktır.

Son olarak şunu vurgulamak isterim. Seçim arifesinde seçim kurallarını değiştirmekten fayda umanlar hesaplarını toplumsal kutuplaşmanın derinliği, muhalefet ittifakının yüzeyselliği ve çıkarılan bu zorlukla da bozulacağı üzerine kurmuş olabilirler.  Fakat bu beklentinin tersi de mümkündür. Muhalefetin doğru hamleleriyle, yeni yasa şimdikinden de derin ve kıymetli bir toplumsal uzlaşı zeminin oluşturulmasına vesile olabilir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI