Türkiye’deki Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden mezun sanatçı adaylarına, İstanbul sanat piyasası içinde görünürlük kazandırmayı amaçlayan BASE’in bu yılki teması “İz ve İletişim”. Derya Yücel’in küratörlüğünü üstlendiği  6. edisyonuna kısaca bir göz atalım. BASE ile ilk tanışmam 2017 yılında, oluşumun kurucularından Ali Kerem’in akademiye ziyareti ile olmuştu. Tek tek Güzel Sanatlar Fakülteleri’ne gidip, bu oluşumun ne kadar kıymetli olduğunu vurguladığı, içten anlatımıyla, bilgiler verdiği görüşmeler düzenliyor; yapılacak açık çağrılara katılımların önemini anlatıyordu. İkinci yılında artık bilinen, yoğun başvuru ile katılımcı sayısının gitgide arttığı bir platforma dönüşen BASE; o zamandan bu zamana istikrarlı ve daha da büyüyerek çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’deki Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden mezun sanatçı adaylarına, İstanbul sanat piyasası içinde görünürlük kazandırmayı amaçlayan BASE’in bu yılki teması “İz ve İletişim”. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Derya Yücel’in küratörlüğünü üstlendiği BASE’in 6. edisyonuna ve BASE’e kısaca bir göz atmaya ne dersiniz? Ali Kerem Bilge, Aslı Boduroğlu ve İdil Bilge’nin kuruculuğunda, ilk defa 2017 yılında faaliyete geçen BASE; Türkiye genelinde tüm Güzel Sanatlar Fakülteleri’nin resim, heykel, fotoğraf ve video, grafik tasarım, görsel iletişim tasarımı, baskı sanatları, cam ve seramik, tekstil bölümlerinden yeni mezun öğrencilerin çalışmalarını aynı çatı altında bir araya getiriyor. Base oluşumu açık çağrı ile Türkiye’de Güzel Sanatlar Fakültelerinden yeni mezun olmuş öğrencilere, bölüm gözetmeksizin başvuru yapma fırsatı tanıyor. Başvuruları her yıl değişen bir seçici kurul değerlendiriyor. Seçici kurulda koleksiyonerler, resim, heykel, video, fotoğraf, yerleştirme gibi farklı disiplinlerle çalışan sanatçılar, sanat tarihçileri, küratörler, galeri ve müze yöneticileri yer alıyor. Yeni mezun sanatçı adaylarını kamu, sanat sektörü, yaratıcı endüstriler ve medya ile buluşturmayı hedefleyen BASE, mezuniyetten profesyonel sanat hayatına geçişlerinde onlara destek olmayı, kariyerlerine bir ivme ve yön kazandırmayı amaçlıyor. Türkiye’nin gelecek sanatçı nesline ışık tutacak olan Base, aynı zamanda galeri, koleksiyonerler, sanatseverlerin ve yaratıcı endüstrilerin de genç yetenekler keşfetmesine aracı olma misyonu taşıyor. [caption id="attachment_220310" align="alignnone" width="500"] Lale Yılmaz, “Halısünasyon”,2022[/caption] Bu yıl da altıncısı gerçekleşen BASE;  T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, Bilgili Sanat işbirliği ve Akaretler Sıraevler ev sahipliğinde, Jumbo ana sponsorluğunda, Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) ve TEB Özel Bankacılık eş sponsorluğunda 16 şehirdeki 27 üniversiteden yeni  mezun 73 sanatçı adayının farklı disiplinlerde 83 eseri ile sanatseverlerle buluşuyor. Sergi; 28 Eylül- 2 Ekim tarihleri arasında,  Akaretler Sıraevler No:15 ve 17’de ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Bu sene seçici kurulda Ayça Telgeren, Ayda Elgiz Güreli, Baha Toygar, Berat Işık, Derya Yücel, Erdal Duman, Erinç Seymen, Farah Aksoy, Fulya Çetin, Haldun Dostoğlu, Işıl Eğrikavuk, Melis Terzioğlu ve Sinem Yörük yer aldı. “İz ve İletişim”, genç nesillerin görülme/duyulma ihtiyaçlarına işaret etmeyi amaçlayan ve sanatçıların geleceğe bırakacakları izleri de belirginleştirme çabasının altını çizen bir başlık. BASE 2022’de yer alan üretimlerin çoğunda çevre, beden, hafıza, psikoloji, kentsel dönüşüm ile güç ve iktidar gibi kavramlar ele alınırken, bu yıl ağırlıklı olarak resim, fotoğraf, yerleştirme ve video formunda anlatımlar öne çıkıyor. Bu yıl da son iki yıldır olduğu gibi özellikle heykel ve seramik gibi üç boyutlu, hacimli, mekânsal çalışmalar daha azınlıkta. Küratör Derya Yücel sergi metninde şöyle diyor: “Sanat, kültürel angajmanlar içerisinde etkin bir iletişim diline sahiptir. Sanat, fiziksel, düşünsel, duygusal, zihinsel ve sosyal mesafeleri birbirine yakınlaştırabilir. Sanat, yeni duyumlar yaratan ve yeni öznellikler ortaya çıkaran deneyim biçimleri olarak dünyaya dair izler bırakır. Sanat üretmek ise bireyin kendine özgürlüğü, düşünsel ve yaşamsal perspektifinden izleri nasıl aktardığı, kavramsal seçimleri ile onu algılama, anlamlandırma yöntemlerinin, üretim diline yönelik teknik donanımı ve becerilerinin bütünsel bir sonucudur. Dolayısıyla sanat üretmek, bireyin kendi zamanını kaydetme biçiminin yön verdiği yaratıcı bir iletişimin somut formudur. Sanatçılar, değişen dünya karşısında etkiler ve duygulanımlar üretirken aynı zamanda dünyayı görme ve dünyada eylemde bulunma biçimlerimizi dönüştürme potansiyeli olan bir iz ve iletişim dili yaratırlar…” [caption id="attachment_220311" align="alignnone" width="507"] Mustafa Yılmaz, “Parazit Serisi”, 2022[/caption] Görünürlük kazanmak, bir sanatçı ya da sanatçı adayı için en önemli kriterler arasında yer alıyor. Bir galeri ile anlaşmak ya da ödüllü yarışmalarda derece veya sergileme kazanmak görünürlük sürecini hızlandıran önemli etkenler arasında. Bu sebeple, sanat eğitimi alan bir öğrenci, okul hayatı boyunca en az bir kez açık çağrı ya da ödüllü yarışmalara başvurmuştur. Bu yarışmalar genelde belirli kriterlerde, amatör, profesyonel ve öğrenci olarak da sınırlandırılmaktadır. Sadece Güzel Sanatlar Fakülteleri’nde okuyan öğrencilere açık, bölümleri ile uyumlu, seçilme kriterleri alanlarıyla doğru orantılı olan yarışmaların da sayısı yadsınamaz. Bu noktada henüz pişme aşamasında olan öğrencilerin/sanatçı adaylarının, bu platformlarda ödül almaları ya da sergileme hakkı kazanma şanslarının sınırlı olduğu da aşikârdır. BASE’in diğer açık çağrılardan farkını, şehir ve bölüm gözetmeksizin, Türkiye’de Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden mezun adayların, sanat piyasasındaki görünürlüğüne odaklanmış olmasında arayabiliriz. Bu da İstanbul özelinde, hâlihazırda devam eden sanat piyasası içerisinde yer alan aktörler ile Türkiye’nin her bir ilinde eğitim alan sanatçı adaylarının ortak paydada buluşmasını ve güncel üretimlerle karşılaşmalarını sağlamakta. Bu ilk tanışmadan sonraki zor ve çetrefilli süreç, sanatçı adaylarının piyasa ile kurdukları ilişki, çalışma ve özveri ile doğru orantılı olarak devam etmekte. Umarız, ilk adımlarını BASE edisyonlarıyla atan sanatçı adayları, yaşam alanlarını ve çevrelerini fikirleri ile güzelleştirip; üretimleri ile gelecek nesillere ilham olurlar. Ne dersiniz? [caption id="attachment_220312" align="alignnone" width="500"] Tanay Toygun Yumuşak, “Çamaşır” ,2021[/caption]