Salı, Nisan 16, 2024

Yeni bir çıkış için üç zorunluluk…

Bugün artık herkesin üzerinde (açık ya da örtük) uzlaştığı mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilemeyeceği ve bundan sonra sürecin hangi aktör/lerle yürüyeceği meselesidir. Kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan bir takım hamleler yapacaktır, yeni süreçleri toplumun önüne koymaya çalışacaktır fakat toplumun Erdoğan’dan bir beklentisi kalmadığı gibi Erdoğan ve partisinin de ülkeyi bir daha yönetecek enerjisi kalmadığı görülmektedir.

İktidarın algı ve propagandasının gerçeklik karşısında günden güne mevzi kaybettiği bir ortamda bundan sonra bir oyun kurmak, geniş bir oydaşma sağlamak mümkün görünmüyor. Ancak meseleyi salt bir iktidar değişimine endekslememek gerekmektedir. Ülkeye ve topluma bütün doğrularını kaybettirmiş bir iktidar karşısında ortaya çıkacak alternatif, kurucu bir değer ve statüde olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her alanda yeniden inşa edilmek zorundadır. Bunun içinde çok geniş bir uzlaşmanın sağlanmasını zorunludur.

Türkiye Cumhuriyeti; devlet organizasyonu, toplumsal dokusu, siyasal kompozisyonu, ekonomik yapısı, uluslararası itibarı ve caydırıcılığı hiç bu denli yitip gitmemişti. Yeni bir ülke kurma hedefiyle yola çıkan AK Parti eşi görülmemiş bir enkaz bırakarak siyasal arenadan çekilecektir. Mesele salt siyasal bir partinin iddiasının ortadan kalkması değildir. Birinci Tek Parti döneminde ülke inşa eden bir ülke/toplum İkinci Tek Parti döneminde bütün bunların yıkılıp, yok edildiğini görüyor.

Dolayısıyla ve sıklıkla vurguladığımız gibi AK Parti vaatlerini (en basitinden 3Y) gerçekleştirmemiş bir siyasal parti olmanın ötesinde, siyaset kurumunun inandırıcılığını, şeffaflığını, gelecek hayalini, toplum için çalışma ülküsünü, yani siyasete içkin ne kadar pozitif duygu, düşünce, kavram varsa hepsinin içini boşaltarak bu sahneden çekilmektedir. Dolayısıyla öncelikli mesele bir partinin ağır enkazını kaldırmadan önce siyaset kurumunun bir bütün olarak toplumda kendisine yönelik bir inancı inşa etmesidir. Kurumsal çöküş ve siyasal/toplumsal çözülme süreçleri yaşayan toplumlarda yıkıcı ideolojik/politik tutumların oluşmaması için (faşizm, ırkçılık, etnik ve mezhepsel çatışma) muhalefetin muhalefet yapmaktan vazgeçip kurucu bir misyonla toplumun karşısına çıkması gerekmektedir.

Bunun da üç koşulu bulunmaktadır:

Güçlü bir söylemle çıkış,

Güçlü bir programla çıkış,

Güçlü bir kadroyla çıkış…

Söylem; toplumdaki belirsizliği, umutsuzluğu ortadan kaldıracak; ülkeyi yeni bir heyecanla yeniden inşa edilebileceğinin mümkün olduğuna halkı inandıracak kararlılıkta olmalıdır.

Program; çöküş ve çözülmenin tahribatının nasıl ortadan kaldırılacağının, yani hangi sorunlara hangi çözümlerin ne kadar sürede uygulanacağının detaylı olarak anlatılmasıdır.

Kadro; hangi aktörlerin hangi sorumlulukları üstleneceğinin topluma açıklanmasıdır.

AK Parti döneminde ülke çok önemli ve tarihi kazanımlarını kaybetti. Dolayısıyla ülkenin yeniden ayağa kaldırılması için ülkenin bütün birikiminin, yani taş taş üstüne koyacak herkesin yan yana gelmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Millet İttifakı’nın yeni bileşenler, aktörler ve ortaklıklarla vakit kaybetmeden bir ulusal konsensüsü ülkenin önüne koyması zaruridir. Çünkü iktidarın yönetemediği bir ülkede muhalefet bu çıkışları yapmazsa, iktidarın eridiği gibi ya da inandırıcılığını yitirdiği gibi bir konuma düşer ve halk bir bütün olarak siyaset kurumundan elini eteğini çeker.

Böylesi süreçlerde ise toparlanması zor bir dağılma ve parçalanma ortaya çıkar. Bunun önüne geçmek adına bütün muhalefetin ülkenin her alanda yeniden düzlüğe çıkarılması konusunda birlikte hareket etmesi topluma, tarihe, bu ülkeyi var eden herkese karşı vazgeçilmez sorumluluğudur.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI