Perşembe, Nisan 25, 2024

Yargıç Ertekin: İnsanlar suçlu-suçsuz yerine, iktidar ile uyumlu-uyumsuz temelinde sorgulanarak tutuklanıyor

Demokrat Yargı Eşbaşkanı, hâkim Orhangazi Ertekin ‘post-cemaat’ döneminde yargının içinde bulunduğu hali, anayasa değişikliğini ve referandum sürecini değerlendirdi. Ertekin; insanların suçlu-suçsuz yerine, iktidar ile uyumlu-uyumsuz temelinde sorgulanarak tutuklandığını ifade etti.

Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’a konuşan Ertekin’in değerlendirmeleri şöyle;

 – Anayasa değişikliği teklifi Resmi Gazete’de yayımlandı ve referandum süreci başladı. Yeni teklif neyi ifade ediyor?

Yeni Anayasa önerisi bir defa son on yıldır yaşadığımız ‘anayasasızlaşma’ sürecini anayasallaştırıyor. Başka deyişle 82 anayasası kendi kapasitesi açısından bile bir anayasa olmaktan tamamen çıkıyor ve güncel direktiflerin ve yönergelerin sevk edildiği bir ‘talimatnameye’ dönüşüyor. Bunu öncelikle şunun için söylüyorum ki anayasalar temelde bir ‘çok başlılık’ üzerine otururlar ve bu çok başlılığı hem kuvvetler arasında hem de kuvvetler içinde pekiştirerek bir denetleme ve denge alanı oluştururlar. Bir anayasayı anayasa yapan şey de bu anlamda güç ve yetkiler ile sorumlulukların dağıtılmasıdır. Tarihçilerin ‘hukukçular çağı’ diye adlandırdığı 12.yüzyıldan bu yana da anayasacılık hareketlerinin temelinde bu vardır. Şimdi Erdoğan ve AKP anayasacılık geleneğinin tersine doğru ilerliyor. Bugüne kadar geleneksel devlet merkezini parçalamak için tersi bir yol tercih etmiş ve anayasacılığın ilkelerini takip etmişti. Erdoğan’ın ilk dönemi, anayasacılık hareketinin ilkelerini takip ederek bu son dönemi ise ona karşı savaşarak ilerliyor. İkinci olarak ise yeni anayasa önerisi tam anlamıyla bir modelsizlik, bir eklektizm türü olarak ortaya çıkıyor. Birbirinden farklı tarihsel örneklerden birer parça alınmış, parlamenter modelden yürütme ve yasamanın karşılıklı birbirini feshetme araçlarını almış, başkanlık ve yarı başkanlıktan kararname çıkarma yetkisini ve yargının seçilmesini almış. Fakat, o modellerde bu yetkileri tamamlayan onay, izin, seçim vb. gibi hiç bir sınırlama anayasa değişikliğine dahil edilmemiş. Dolayısıyla olağanüstü bir yetki toplanması ama sıfır denetim öngörülüyor. Erdoğan’ın politik liderliği ile devlet alanını bir ve ortak düşünme eğilimine teslim edilmiş tam anlamıyla bir anayasasızlaşma önerisi ile karşı karşıyayız. Diğer yandan bir şey daha eklemeliyim; Bence Erdoğan bununla partili değil, partisiz bir cumhurbaşkanlığına doğru gidiyor. Mevcut öneri AKP’nin geleneklerinden, kadrolarından, kurumsallığından boşanma dilekçesidir. AKP’nin bizzat AKP’ye karşı önerisi gibi duruyor. Tüm bu gelenekleri, kurumları, figürleri sadece ve sadece tek bir kişiye bağlayarak ‘kabile asabiyyesi’ üzerinden sorunları çözmeyi hedefliyor. Kurumlaşarak, kadrolaşarak, gelenek oluşturarak genişleme yerine, her şeyi kabile asabiyyesi üzerinden çözmeye çalışıyor. Ama bu kaçınılmaz olarak yeniden aldatılma ihtimallerini büyütüyor.

– Başkanlık sistemi ile parlamenter sistem farkı değil ki anayasa önerisinde olan. Demokrasinin sadece sandığa indirgeneceği ve büyük ölçüde yok edileceği bir öneri yok mu karşımızda?

Evet. Bir tür Sezarizm, bir tür Bonapartizm örneği ile karşı karşıyayız. Bonapart da 6 milyon Fransız köylüsünün oyu ile gelmişti. Yaşadığımız devlet kapitalist devlet tipidir ve biçim olarak ise olağanüstü devlet biçimidir. 15 Temmuz sonrası OHAL ve KHK’ler zaten getireceği düzeni getirmiştir. Bu anayasa değişikliği OHAL ve KHK’lerin süreklileşmesi anlamına gelmektedir. Daha ne bekleyeceğiz ki? Gelen geldi zaten! İnsanlar suçlu-suçsuz yerine, iktidar ile uyumlu-uyumsuz temelinde sorgulanarak tutuklanıyor. Akademisyenler KHK’lerle sorgusuz sualsiz işten atılıyor. Olağanüstü bir devlet biçimi ile yönetiliyoruz 15 Temmuz’dan bu yana. Erdoğan kendi dilini, söylemlerini oluşturamadığı için ve bu yüzden de gerçek iktidar olamadığı için sürekli, 3-5 yılda bir en başa dönen bir siyasi figür. Türkiye İslamcılığının en büyük sorunlarından, en yakıcı siyasi meselelerinden biri budur şu an. Türk İslamcılığı geldiği noktada kumar ve risk değil, politik garanti arıyor. Oysa anayasa önerisi politik birikimleri pamuk ipliğine bağlıyor. Bu anayasa değişikliği önerisi 15 Temmuz’dan sonra pekişen iktidar dengesini, CHP ve MHP ile kurulan iktidar dengesini çatlatmaya yönelik girişimdir. Baykal’ın ve Perinçek’in karşıya geçerek ittifakı yeni bir gerilime doğru taşımasının nedenlerinden biri bu. Bu son derece tehlikeli. Erdoğan’ın konumunda olan bir liderin tersini yapması siyasi akıl gereğiydi. Cemaat karşısında ittifak ile sorunları aştığınızı görüyorsunuz ve dahası geçmiş müttefikiniz tarafından kandırıldığınızı iddia ediyorsunuz. Böyle bir ortamda anayasacılık tarihinin bize söylediği tek bir siyasi akıl vardır ki o da meclis hükümeti modelidir. Dolayısıyla, bu anayasa önerisi sadece içeriği açısından değil güç ilişkilerinin aldığı denge bakımından da son derece tehlikeli ve akıl dışıdır.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER