Perşembe, Nisan 25, 2024

Venedik’te festival ve pandemi

Venedik Film Festivali’nin 78.si düzenleniyor. Pandemide etkinliklere hasret kalan sanat severler internetten satışa çıkan biletleri on dakikada tüketti. İtalyan aktör Roberto Benigni’nin açılış konuşması festivale damga vurdu. Can Yaman’a yoğun bir ilgi var.

Dünyanın en eski film festivali olan ve İtalya’da bu yıl 78’incisi düzenlenen Uluslararası Venedik Film Festivali, İspanyol yönetmen Pedro Almadovar’ın yönettiği Parallel Mothers filminin gösterimiyle başladı. Festivalin açılışında Pedro Almadovar ile başrol oyuncuları Penelope Cruz ve Milena Smit’in de katıldığı geleneksel kırmızı halı geçişi, açılış töreni ve filmin gösterimi yapıldı. Her sene 1-11 Eylül tarihinde gerçekleşen festivalin bu seneki direktörü Alberto Barbera. Festivalde 21 film yarışmaya dahil edildi ve bir bu kadarı da yarışma dışında sinema seyircisinin beğenisine sunuldu. Kazananları hep birlikte 11 Eylül akşamı öğreneceğiz. O zamana kadar festivalden gelecek haberleri takip edip bu büyülü atmosferi doyasıya yaşayalım.

Benim gözlemlerime göre açılış gecesinde yaşam boyu başarı dalında Altın Aslan özel ödülünü alan, Oscar ödüllü İtalyan aktör Roberto Benigni’nin konuşması ve ödülünü karısına ithaf etmesi festivalin en güzel anı oldu. Benigni İtalyan sinemasının devlerinden biri, çok çok büyük bir yetenek, ama bunun yanı sıra insani tarafı oldukça yüksek ve toplumsal meselelere de oldukça duyarlı bir oyuncu. Bu ödülü de kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum.

Geçen sene pandemi şartlarında online etkinliklerle düzenlenen festival, bu sene önceki yıllara nazaran çok daha büyük bir organizasyon ile start verdi. Festival ile eş zamanlı olarak başlayan Venedik Moda haftası, her sene geleneksel olarak yılın farklı dönemlerinde düzenlenen kürek yarışları ve bir yandan da mayıs ayından beri devam etmekte olan Bienal’in etkisiyle Venedik pandeminin başından beri üzerine adeta çöreklenmiş olan hüzün havasını bir anda üzerinden attı. Şehrin dar sokakları doldu, deniz trafiği arttı ve dünyanın her yerinden gelen sanatseverler şehri adeta esir aldılar.

Bakalım bu sene festivalin başlıca ödülü olan ve en iyi filme verilen Leone d’Oro  yani Altın Aslan’ı hangi film alacak. Elbette en iyi erkek ve kadın oyunculara verilen Coppa Volpi yani Volpi Kupası’nın kazananları da oldukça merak ediliyor.

Böylesi zamanlarda Venedik’te olmayı gerçekten çok seviyorum; etrafınıza baktığınızda sokakta daha önce hiç görmediğiniz tipte insanlara denk geliyorsunuz sürekli ve birçoğunun yüzü size çok tanıdık geliyor. Tanımadıklarınızın da bir şekilde bir yerlerde tanınmış kişiler olduklarını anlıyorsunuz; zira ben anlıyorum. Ünlülerin genelinde var olan o aurayı bu insanlarda bir şekilde görüyorsunuz. Seneler boyunca bu tip büyük organizasyonlarda çeşitli görevler aldım. Venedik’te yıllar boyunca yaşayınca birçoklarının hayalini kurduğu ortamlarda uzun saatler bulundum ve esasında organizasyonun bir parçası olduğunuzda dışarıdan çok büyülü gelen o ortamların sadece bir büyük yorgunluk olduğunu anlıyorsunuz. Herkes ve her şey sıradanlaşıyor. Önünüzden geçen Antonio Banderas da olsa sıradanlaşıyor gözünüzde.

Pandemide etkinliklere hasret kalan sanat severler bu sene internetten satışa çıkan biletleri ilk on dakika içerisinde tükettikleri için bu sene Lido Adası’na gidip bir festival filmi izleme şansımız olmadı ama yakın arkadaşım Nicoletta’nın otelinde kaldığımız üç gün boyunca Kanal Grande üzerindeki haraketliliğe yakından tanık olma fırsatı bulduk.

Venedik’te olduğumu gören İtalyan arkadaşlarım bana sürekli Türk oyuncu Can Yaman’ın da Venedik’te olduğunu ve neden onu görmeye gitmediğimi sorup durdular. İşin aslı biz Can’ı görmeye gitmedik, ama kendisi bizim kaldığımız otelin önünden deniz taksi ile geçti; üstelik taksiyi de kendisi sürüyordu. Venedik’te kitapçılarda Can Yaman’ın Türkiye’de tutmayan bir dizisinin senaryosunun kitaplaştırıldığını gördüm ve buna gerçekten çok şaşırdım. İtalyanların Can Yaman sevgisini gerçekten anlayamıyorum. Benim gibi bir çok anlayamayan tanıdığımın yahu bu sevgi gerçek mi diye sorularına maruz kalıyorum. Buradan tekrar edeyim o nedenle evet İtalyanlar Can’ı gerçekten çok seviyorlar, hatta İspanyollar da ve dizilerinin yayınlandığı diğer Avrupa ülkelerinde de çok seviliyor. Benden Türkçe ders alan bazı öğrencilerimin en büyük hayali Can’la Türkçe konuşmak. Umarım bir gün konuşurlar. Onlar konuşurlarsa ben de iyi bir öğretmen olarak bundan mutluluk duyarım elbette.

Festival kapsamında bir de Palazzo Pisani Moretta’da sinema sergisine denk geldik. İtalyan sinemasına emek vermiş büyük oyuncular, yönetmenler, senaristler… Gerçekten efsane fotoğraflardı. Bu sergi beni çok etkiledi. En çok da ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’i orada görmek gerçekten çok güzeldi. İtalyanların esas sevdiği bir başka oyuncumuz daha var elbette. Burada kendisini anmadan yapamazdım: Serra Yılmaz. Kendisi gerçekten İtalyan sinemasının oldukça bilindik bir yüzü ve orta yaş İtalyan seyircisinin de gerçekten çok takdir ettikleri bir oyuncu. Serra Yılmaz’ı yakından tanıyorum ve onunla İtalyan sokaklarında yürüdüğümüzde İtalyanların kendisine ne kadar yakın ilgi gösterdiklerine şahit oldum. Elbette bu ilgi gururumu okşadı. Çünkü ülkemin aydınlık insanlarının hak ettikleri değeri dünyanın bir başka coğrafyasında da görüyor olmaları gerçekten çok mutluluk verici.

Festivalle hareketlenen Venedik’e dönecek olursak, büyük organizasyonlar uzun zamandır kapalı kalan palazzoların bu dönemde yeniden faaliyet göstermelerine olanak tanıdı. Oteller, restoranlar, deniz taksiler ve gondollar dolduğu için şehir ekonomisine güzel bir katkı oldu. Ama Venedik’in daha olağanüstü zamanlarını gördiğim için bu büyülü haftanın Venedik esnafının iştahını kabartmaya yetmeyeceğini söyleyebilirim.

PANDEMİ’DEN HABERLER

Pandemi koşullarında şehirde hayat henüz eskisi gibi değil elbette. Aşı karşıtlarının bütün itirazlarına rağmen kapalı mekanlarda uygulanan “green pass” uygulaması oldukça ciddiye alınıyor. Tren yolculuğu yaptığımız bu hafta boyunca aşı karşıtları çeşitli protesto gösterileri yaptı; ancak yeterli kamuoyu desteği göremediler. Bu sürtüşmelerin ortaya atılan savların ne kadarının gerçek ne kadarının yalan olduğunun zamanla ortaya çıkmasıyla azalacağını düşünüyorum. Ancak şimdilik aşılarını tamamlamamış olanlar iç mekanlara giremiyor, tren hatlarını kullanamıyor, devlet dairelerine girişlerde dahi ciddi kısıtlamalar bulunuyor. Ben bu hafta başında birkaç günlüğüne Milano’ya da gittiğimde orada kuralların Venedik’e oranla çok daha ciddi uygulandığına tanık oldum. Milano’nun başkentliğini yaptığı Lombardia bölgesi İtalya’da pandemiden en fazla etkilenen bölge olduğu için burada kurallar çok daha sıkı uygulanıyor. Açık mekanlarsa maske takma zorunluluğu olmamasına rağmen sokaklarda maskeli insanları sayısı oldukça fazla. Kapalı mekanlarda maske kullanımı ise hala zorunlu ve Eylül’ün ikinci haftası ile verilerde artış beklendiği için tedbirlerin gevşetileceğini de hiç sanmıyorum.

Haftaya okulların açılması ile hepimizi zorlu bir süreç bekliyor. Öğretmenlerin birçoğu aşılandı ve artık öğrenciler de yavaş yavaş aşılanmaya başladı. 14 yaşındaki yeğenimiz Samuele de bu hafta ilk aşısını oldu. İtalya’da belirli bir yaşın altındakilere genellikle Moderna aşısı uygulanıyor. Orta yaş ve üstüne ise Pfizer BioNTech uygulanıyor. Şu aralar üçüncü dozun gerekli olup olmadığı ya da ne zaman yapılması gerektiği ile ilgili tartışmalar sürüyor. Bununla birlikte şimdilik yeni vaka sayısı 5000’in biraz üzerinde seyretmeye devam ediyor. Her gün 50 civarı insanın İtalya’da canını alan Covid19, ben buradayım ve henüz sizinle işim bitmedi diyor. Umarım bir an önce kendisiyle vedalaşır ve hayatımıza normal şartlar altında devam ederiz.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI