Millet İttifakı; AKP’nin elindeki iktidar gücünü zorlayarak, başarısızlığını unutturmaya yönelik girişimlerini, muhafazakârlaşarak değil, seçmenini üretimi arttıracağına inandırarak boşa çıkarabilir.
Cumhuriyetin yüzüncü yılının eşiğinde çok partili dönemin en uzun süren, tek başına iktidarı en geç altı ay sonra ülkenin ve kendisinin siyasal geleceğinin belirleneceği bir sınavdan geçecek.
AKP’nin savurgan ekonomi politikasının verdiği zararları gölgede bırakan ağır siyasal hataları, ülkenin dış ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Denetimden bilinçli olarak uzaklaştırılan kamu yönetiminin tek adam iradesine terk edilişi, ülkenin hassas dengelerini altüst etti.
Süreç içinde Dünya’daki gelişmelerden görece kopmalarına karşın, ayakta kalmakta direnen kurumsal yapılar, işlevsiz hâle getirildi. Toplum AKP öncesinde rastlanmadık ölçüde gelir adaletsizliğine mahkûm edildi. Bu süreçte siyaset; iktidarı ellerinde tutan kesime zenginlik sağlayan araca dönüştü. Yolsuzluk sıradanlaştı.
Siyasal alternatif üreterek, AKP’nin uzun süre iktidarda kalmasının nedenleri üzerinde durmak yerine, salt ondan kurtulmayı önceleyen muhalefet anlayışı öne çıkıyor. Bu yönteme dönük eleştiriler -kolaycılıkla- “muhalefete karşı muhalefet etmek” suçlamasıyla geçiştiriliyor.
Muhalefetin en büyük partisi ve Cumhuriyetin kurucusu olan CHP, AKP’nin uzun süre iktidarda kalmasının nedenlerini, bu partinin muhafazakâr çizgisinde arıyor. Belki bu yüzden kuruluş döneminde, İslamcılara karşı takınılan tavrın bedelini ödemeye hazırlandığı izlenimi uyandırıyor Hiç ilgisi olmadığı halde 28 Şubat sürecinin sorumluluğunu üstlenmeye çalışıyor.
CHP ‘nin bu konulardaki tutumu; ilk düğmesi yanlış iliklenmiş gömleğin, iki yakasını bir araya getirmeye benziyor.
Kuşkusuz muhafazakârların demokratik haklarını savunmak ile AKP iktidarında palazlanan, çoğu Nakşi kökenli tarikatların ele geçirdikleri, siyasal ve sosyo-ekonomik mevzilerin korunması bir tutulamaz. Yıllar önce yasaklanan, faaliyetleri örtülü biçimde gözetilen bu örgütlenmenin kişisel hak ve özgürlükler kapsamında, hukuki statülerinin yeniden belirlenmesi doğaldır. Teolojik açıdan yeterlikleri; Diyanet İşleri Başkanlığının bütün inançlara eşit mesafeli yeniden yapılanması ve tarikatların iç dinamikleri dikkate alınarak pek âlâ denetlenebilir.
Denetimsiz bu büyüme karşısında, kamuoyunun desteğini alacak kapsamlı önlemler alınmazsa, geçtiğimiz günlerde toplumu ayağa kaldıran, küçük çocuk evlilikleri sorununun hepimizin uykularını kaçıracak bir karabasana dönüşeceği unutulmamalı. Holdingleşen tarikatların, mali kaynaklarının uluslararası muhasebe normlarına uygun denetlenmeleri, üye yapılarının kayıt altına alınması kaçınılmaz.
Muhalefetin çözüm üretmesi gereken en acil sorun; AKP’nin çökerttiği ülke ekonomisinin, yeni Dünya koşullarında içine sokulduğu çıkmazdan nasıl kurtarılacağını, geniş halk kitleleriyle güven verici bir program çerçevesinde paylaşmaktır.
AKP iktidara geldiğinde Dünya’da 17.Sırada bulunan Türk Ekonomisinin, 21.Sıraya gerileyişi, İnsanlığın yerleşik tarıma geçtiği bu topraklarda, üretimin dramatik biçimde düşüşü, Türkiye’nin savaşan iki ülkeden buğday ithal etmek zorunda kalması, kırsalda yaşayanların toplam nüfusa oranlarının %10 sınırının altına inmesi, 20 yılı aşan AKP politikalarının yarattığı ancak CHP başta Millet İttifakı Partilerinin, çözebileceklerine seçmeni ikna etmek zorunda oldukları en ciddi sorundur.
Vergilerin tüketim yerine kazançtan alınacağı bir düzen pek âlâ kurgulanabilir. Çalışanların ücretlerinin vergi kesintisi yapılmadan ödenmesi. Belirlenmiş harcamalarının gider sayılarak, kalan kazançlarından vergi alınması, ülke ekonomisinin kayıt altına girmesini sağlayacaktır.
Türkiye ‘de seçmen; faiz, kur, vergi oranları gibi araçları; tarım, hizmetler, sanayi ve bilişim alanlarında, üretimi uluslararası rekabet edebilecek ölçülerde arttırmayı amaçlayan bir siyasal hareketi beklemektedirler.
Çalışma saatlerinin günümüz koşullarında insanca yaşama hakkı gözetilerek düzenleneceği, büyük kentlerde yaşayan AKP politikalarının ürünü; “kent yoksullarının” sorunlarını çözecek Türkiye’yi yaratmak hiç zor değil.
Millet İttifakı; AKP’nin elindeki iktidar gücünü zorlayarak, başarısızlığını unutturmaya yönelik girişimlerini, muhafazakârlaşarak değil, seçmenini üretimi arttıracağına inandırarak boşa çıkarabilir.
Gerçekçi bir paradigma ile toplumun karşısına çıkma yürekliliğini gösterecek siyasal yapılanmaya, her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğuna hiç kuşku yok. Türkiye’nin temel sorunu; yetersiz üretimdir.