Cuma, Nisan 19, 2024

Türkiye’nin seçimi

Derin yoksulluk baskısı altında ezilen toplumsal gruplar, işsizlik ve barınma sorunları çeken gençler, mutlu gelecek hayalleri tarikatların ağır baskısı altında yok edilen çocuklar için acilen ve hemen demokrasiye ihtiyaç vardır.

AKP iktidarının çeşitli görünümlerine bakıldığında, 21.yüzyılda otoriteryen yönetimlerin estetize edilmiş hali olarak karşımıza çıkan, tek adam rejimine dayalı popülist iktidarlar pandemisinden Türkiye’nin etkilenmediğini söylemek mümkün görünmemektedir.

Popülist hareketlerin ve iktidarların inşa ettiği kitle politikasına yakından baktığımızda, gerçek-ötesi (post-truth) algılama manipülasyonlarına dayalı bir ideolojik halüsinasyon hali olarak tanımlayabiliriz. Toplumu dışlanmış, göz ardı edilmiş cemaatleri ve grupları içeren saf halk ve yozlaşmış elitler olarak iki kutba ayıran popülizm, Türkiye örneğinde siyasal elitlerin ötesinde, kendi yetiştirdiği yüksek eğitimli, diplomalı toplumsal elitlere düşman bir söylemsel stratejiyle karşımıza çıkmakta. Hatta söylemsel strateji sınırlarından çıkarak doktorlara, avukatlara, mühendislere yönelik saldırılarda cisimleşen eylemlere dönüşmektedir.

Avrupa ve Dünyadaki örneklere bakıldığında popülizmin yükselişine eşlik eden derin ekonomik krizler, etnik-bölgesel demografik dengelerin değişmesi, değişen sınıfsal yapı ve/veya ahlaki çöküntü algısı gibi faktörlerin etkili olduğu belirtilmektedir. Peter Mair bu faktörlere ek olarak, partilerin giderek devleti yöneten araçlar haline gelmesi, yurttaşların temsili ve yurttaşlara aracılık etme işlevlerinin zayıflamasıyla popülizmin yükselişi arasında bağ kurar. Siyasetin kutuplaşması partileri birbirine yaklaştırırken, partiler arasındaki ideolojik sınırları belirsiz hale getirir[1].

Türkiye’nin mevcut görünümünü değerlendirdiğimizde popülist iktidarın çatışmacı söylem ve stratejisi altında demokratik kurumların aşındırıldığı ve kutuplaştırılmış toplumsal-siyasal yapının birbirine düşmanlaşmış, dışlayıcı yapılar oluşturulduğu söylenebilir.

Demokrasinin temel kurumları olan siyasi partilerin, seçimlerin, parlamentonun ve yargı sisteminin aşırı güçlendirilmiş yürütme gücü karşısındaki zayıf konumunun demokrasi ile uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. AKP iktidarının manipüle ettiği şekilde bu kurumların varlığı tek başına demokrasinin göstergesi değildir. 2023’e doğru il ve ilçe seçim kurullarındaki hakimler aceleyle değiştirildiyse, halen seçim güvenliğini tartışıyorsak, Sedat Peker’in attığı yüzlerce tweet, yayınladığı videolardaki açıklamalarına dair soruşturma dosyalarıyla ilgili bir sonuç veya ses çıkmıyorsa denetlenemeyen ve kontrol edilemeyen bir yürütme (iktidar) gücüyle karşı karşıyayız demektir.

2023’e giden yolda Türkiye’nin seçimi Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu seçiminin ötesinde demokrasi ile otoriterlik arasında bir seçim olacaktır. Kişilere indirgemek iktidarın kendi güçlü olduğu alana muhalefeti çekme stratejisi olduğu için bu tuzağa dikkat etmek gerekir. İktidar tarafından 6 benzemez olarak tanımlanan Altılı Masa etrafında partileri ve liderleri bir araya getiren temel argüman Türkiye’nin demokratik değerlere dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le yönetilmesinin önünü açmaktır.

Bir bakıma popülist güçlü iktidar karşısında zayıflatılmış ve yardımlarla kendine bağımlı kılınmış, din takviyesiyle zihinleri manipüle edilmiş olanlara yurttaşlık kazanımlarını, yöneticilerden hesap sorma gücünü geri vermektir.

Geçtiğimiz günlerde Konya’da bir konserde sahneye fırlayarak “Konya Uyan Artık. AKP’ye Oy Verme” diyen gencin çığlığını ideolojik halüsinasyon etkisi altındaki kitle ne kadar duydu acaba? İktidarın karşısındaki muhalefet bloğu bu halüsinasyon halini deşifre ederek ortadan kaldırmak için gerekli bütün ideolojik bagajlara sahiptir. 2023’ü Cumhuriyet’in kuruluşunun 100.yılı olmasıyla ilişkilendirip bunu bir rövanş veya başka bir mecraya sokmanın ne yeri ne de zamanıdır.

Derin yoksulluk baskısı altında ezilen toplumsal gruplar, işsizlik ve barınma sorunları çeken gençler, mutlu gelecek hayalleri tarikatların ağır baskısı altında yok edilen çocuklar, yolda tacize uğramadan yürüme hakkı elinden alınmış kadınlar için acilen ve hemen demokrasiye ihtiyaç vardır. Altılı Masa’dan temel beklenti, kakofoni yaratmadan güçlü bir sesle ve net mesajlarla masanın meramını ve siyaset tasavvurunu, demokrasiye geçişin ekonomik sonuçlarını halka anlatmasıdır. İktidarın 6 benzemez nitelemesini fırsata çevirmenin yolu seçim sürecinde her birinin kendi ideolojik meşrebince bu anlatıyı ve yurttaşlara vaadedilenleri ortaya koyma kararlılığının gösterilmesidir.

[1] Yunus Sözen, Demokrasi, “Otoriterlik ve Popülizmin Yükselişi”, Boğaziçi Üniversitesi TÜSİAD Dış Politika Forumu Araştırma Raporu, DPF 2017-RR 01, s.17, Erişim adresi: https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/download/8982_3b182e4aac82fe4fbff0505e0f18b485Erişim tarihi: 18 Ağustos 2022

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI