Perşembe, Nisan 25, 2024

Türkiye’nin “ama”sız vizyonunda kadınların, çocukların ve gençlerin korunması

Selin Sayek Böke’nin sunduğu programın hak temelli, ağır sömürüyü ortadan kaldıran, sosyal adalete dayalı ve kamucu siyaset anlayışı kadınların, çocukların, gençlerin hasılı kelam hepimizin geleceğine sirayet edecek bir coşkuyu, umudu barındırmaktadır. 

Türkiye kadar gündemi hızla değişen bir başka ülke daha var mı gerçekten bilmiyorum. CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı’sı üzerine söylenecek sözler henüz bitmemişken gündem yeniden hızla değişti. Belki de yeni gündem bize değişim sürecine asıl nereden bakmamız gerektiğini hatırlatıyordur kim bilir?

Türkiye uzunca bir süredir kadınlar, çocuklar ve gençler açısından en temel ihtiyaçlardan olan güvenlik ihtiyacının karşılanamadığı bir duruma evrilmekte. Bianet tarafından tutulan Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre, erkekler Kasım ayında (2022) en az 28 kadını öldürdü, en az 53 kadına şiddet uyguladı, en az 4 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 9 kadını taciz etti. Bu sayılar ulusal ve yerel gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen haberlere dayanmaktadır. Haberlere yansımayanlar bu sayılara dahil değildir.  2022 yılının 11 aylık verilerine genel olarak baktığımızda ayda ortalama 22-32, toplamda 308 kadın öldürülmüştür[1]. Aylara göre rakamlar farklılaşsa da kadın ve çocukların uğradığı şiddet değişmiyor.

Çocuk yaşta (zorla) evlendirilen, aile içinde veya dışında cinsel istismar ve sömürüye uğrayan çocuklar konusunda Türkiye’nin karnesi hiç de iyi değildir. Uluslararası ECPAT Ağı tarafından hazırlanmış olan Gündüz Gözüyle Endeksi (Out of the Shadows Index) verilerine göre Türkiye 60 ülke içinde çocukların cinsel sömürüsü ve istismarı açısından 18. sıradadır. Bu sıralamaya göre Filipinler ile aynı Uganda’nın biraz altında bulunmaktayız.

İYİ Parti sözcüsü Kürşat Zorlu bugün twitter hesabından yaptığı bir açıklamayla, 3 Ekim 2019’da “Çocuk Gelinlerin Araştırılması”, 3 Aralık 2020’de ise “Çocuk İstismarının Araştırılması” konusunda Meclis Araştırma Önergesi verdiklerini önergelerin iktidar kanadı tarafından reddedildiğini belirtmiştir. Aynı açıklamadan kamuoyuna yansıyan son olaydan sonra da yeni bir Meclis Araştırması Önergesi sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda partilere düşen yegâne görev, herhangi bir oy endişesi olmadan sorunun nedenlerini derinlemesine araştırmaları ve gereken tedbirleri almalarıdır.

Okullardan veya sokaklardan yansıyan gençler arasındaki şiddet görüntüleri ve uyuşturucu kullanımının neredeyse 10 yaşına indiğine yönelik bulgular sosyal adaletsizliklerin, eğitim sistemindeki yanlışlıkların, derin yoksulluğun ve derinleşen ekonomik krizin sonuçları olarak değerlendirilebilir.

Gündeme en son düşen haber ise çocukların “çocuk olma” halinin ve haklarının da ellerinden alınması nedeniyle toplumsal vicdanı yaralamaktadır. Bazı haklar açısından çocuk yararına istisnalar olmakla birlikte 18 yaşın altındaki her birey çocuktur. Çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler çocuk hakları ihlalidir. Her çocuk güven içinde çocukluğunu yaşamayı hak eder.

Türkiye’nin 1995’de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayanarak çıkardığı Çocuk Koruma Kanunu ve yine 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’nun kararıyla kabul edilmiş olan “Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi” (Lanzarote Sözleşmesi) çocukların yasal güvencesi olarak uygulanmalıdır.

Türkiye’de kadınlara, çocuklara ve gençlere yönelik şiddetle ilgili tartışmayı kutuplaşmış siyasetin eril ve/veya dini kimlikler ardından çıkarmak ve hukuk-adalet-özgürlükler temelinde tartışmak gerekir. Türkiye’nin en önemli beka sorunu budur.

Tam da bu noktada CHP tarafından “İkinci Yüzyıl Vizyonu” olarak açıklanan politika belgesinde net bir şekilde vurgulanan özgürlük, adalet ve sürdürülebilirlik kavramlarından özellikle özgürlük ve adalete toplumun kahir ekseriyetini oluşturan bu gruplar açısından hemen ve acilen ihtiyaç olduğu açıktır.

Türkiye’de kadınlara, çocuklara ve gençlere yönelik şiddetle ilgili tartışmayı kutuplaşmış siyasetin eril ve/veya dini kimlikler ardından çıkarmak ve hukuk-adalet-özgürlükler temelinde tartışmak gerekir. Türkiye’nin en önemli beka sorunu budur.

Vizyon belgesinde ekonomi ve iklim krizi gibi “büyük” temalar ağır basmakla birlikte, Fuat Keyman’ın belirttiği üzere yaşamı koruyan “yaşam-odaklı demokratik siyaset” stratejilerinin ve politikalarının derhal üretilmesi gerekmektedir. Keyman’ın altını çizdiği “demokrasi”, “bağlantısallık”, “yaşamdaşlık” ve “döngüsellik ve sürdürülebilir kalkınma” boyutlarının hepsi toplumun bir bütün olarak sürdürülebilirliği açısından birbiriyle bağlantılıdır[2].

Kadınlar, çocuklar ve gençlerimizin üzerin silindir gibi geçen, onların özgürce ve adaletli bir sistem içinde yaşama haklarını elinden alan mevcut koşullar ortadan kaldırılmadığı sürece uygulanacak hangi vizyon bize yeterince yardım edebilir? Ailenin kutsallığı perdesinin ardında kadın, çocuk ve gençlere yönelik önlenemeyen şiddetin yol açacağı yıkımın bağlantısallık ve yaşamdaşlık açısından yol açacağı yıkımı öngörmek zor olmayacaktır.

Son kertede Türkiye için demokrasiyi yeniden getirme misyonunu üstlenmiş olan 6’lı Masa’nın varlığı ve CHP’nin muhtemel kampanyasının temelini oluşturacak ekonomi programının vaatleri geleceğe dair ümitvar tavrımızı korumamızı sağlıyor.

Önümüzdeki seçimlere yönelik vaatler açısından iktidar ile muhalefet arasında temel bir farklılık bulunmakta. İktidar cenahı günü yani seçimi kurtarmak için bir zamanlar kendisinin yol açtığı ve bugüne dek çözmeye yanaşmadığı sıkıntıları çözmeyi vaat ediyor. Bu sıkıntılar, emeklilikte yaşa takılanlar, ek gösterge mağdurları, asgari ücretin asgari yaşam koşulları sağlamaması, sözleşmeli personele kadro verilmesi, atanamayan öğretmenler gibi sıkıntılar olup, zaten mevcut iktidarın uygulamaları sonucu oluşmuştu. Şimdi bunların çözülmesi için atılacak adımlar yaraya yapılacak pansumandan öteye gitmeyecektir.

Muhalefet cenahı ise ekonominin ve Türkiye’nin tüm kurumlarının yeniden kurumsallaştırılması üzerinden köklü ve yapısal bir çözümü önermektedir. Bugün yaşadığımız ekonomik krizin ve derin yoksulluğun analizine dayalı köklü çözüm önerilerini 6’lı Masa’yı oluşturan liderlerin söylemlerinden izlemek mümkün. CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyon Belgesi aklın ve bilimin evrensel kurallarına uygun olarak hazırlanmış bir belge olarak dikkat çekiyor.

Kısacası, seçimlere yönelik vizyon konusunda iktidar ile muhalefet arasındaki temel farklılık, iktidarın yüzeysel/etkisi geçici ve popülist politikalarla işi götürmeyi tercih etmesine karşılık, muhalefetin kaynağını akıl ve bilimden alan köklü ekonomik ve yapısal dönüşüm politikalarına dayanması tercih etmesidir.

Selin Sayek Böke’nin sunduğu programın hak temelli, ağır sömürüyü ortadan kaldıran, sosyal adalete dayalı ve kamucu siyaset anlayışı kadınların, çocukların, gençlerin hasılı kelam hepimizin geleceğine sirayet edecek bir coşkuyu, umudu barındırmaktadır.

[1] Bianet, “Erkek Şiddeti Çetelesi Kasım 2022”, Erişim adresi: https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/270989-erkekler-kasim-da-28-kadini-oldurdu Erişim Tarihi: 8 Aralık 2022

[2] Fuat Keyman, “Savaş-Kıyamet Kıskacına Karşı Yaşam-Odaklı Demokratik Siyaset”, Politikyol, 27 Kasım 2022, Erişim adresi: https://www.politikyol.com/savas-kiyamet-kiskacina-karsi-yasam-odakli-demokratik-siyaset/ Erişim tarihi: 8 Aralık 2022

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI