Çarşamba, Nisan 24, 2024

Türkiye CDS Primi neden zirvede?

Baki Demirel
Baki Demirel
Doç.Dr Baki Demirel Gazi Üniversitesi lisans ve doktora programlarından mezundur. Gazi Üniversitesi İktisat Bölüm Araştırma Görevlisi olarak tamamladığı doktora sonrasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak devam etmiş daha sonra Yalova Üniversitesi İktisat Bölümüne geçiş yapmıştır. Halan Yalova Üniversitesi İktisat Bölümünde öğretim üyesi olan Baki Demirel, açık ekonomi makro ekonomi, döviz kuru sistemleri ve para politikası üzerinde çok sayıda ulusal ve uluslararası dergide yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.

Çarşamba günü yani 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramında Ulu Önderin ülkeyi emanet ettiği gençlerimizin düzenlediği ekonomi kongresinde sunum yaptım. Böylesi anlamlı bir günde bana konuşma fırsatı veren “Genç Ekonomistler Kulübüne buradan da teşekkürü borç bilirim.

Genç Ekonomistler Kongresinde para teorisi ve politikası konularında post Keynesian yaklaşımın görüşlerini anlatmaya çalıştım. Sunum bitiminde bana ve tüm konuşmacılara CDS primi nedir diye bir soru geldi.  Soru çok anlamlıydı çünkü Türkiye’nin CDS primi geçtiğimiz on yılda birkaç defa iflas etmiş olan Arjantin’in üzerine çıkmıştı. Evet Arjantin 5 yıllık hazine tahvilinin CDS primi 401 baz puan (bp) iken Türkiye 5 yıllık CDS primi 409 bp olmuştu. Ben de bugünkü yazımı bu konuya ayırmak istedim.

Öncelikle CDS (Credit Default Swap; Kredi İflas Takası), tahvil bono gibi finansal araçların bir nevi kasko sigortasıdır. Konunun hukuki boyutunu sevgili Murat Batı hocam T24 de çıkan yazısında etraflıca açıklamıştır. İşin özü, CDS priminin yükselmesi ülke ekonomisinin borçlarını ödeyememe riskinin arttığını göstermektedir.  Daha açık olarak Türkiye CDS priminin Arjantin’e göre yüksek olması, Türkiye’nin iflas riskinin Arjantin’den daha fazla olduğu anlamına gelmektedir.

Peki, neden bu duruma geldik?

ABD finans şirketi Wells Fargo yayınladığı raporda Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler içerisinde en kırılgan ülke olduğunu belirtmiştir. Türkiye, Arjantin, Şili, Endonezya ve Venezüella ile birlikte en kırılgan, ekonomik şoklara karşı en savunması ülkelerden birisi, birincisidir. Kırılganlar içerisinde en kırılgan ekonomi Türkiye demektedirler.  Wells Fargo bu yorumu yaparken elbette belli kriterlere, risk değerlendirmelerine bağlı olarak yapmaktadır.

Bu kriterlerden bir tanesi toplam dış borç stoku/gayri safi milli hasıla oranıdır. Türkiye için bu oran %70’e yakındır ve oldukça yüksektir. Diğer önemli bir kriter ise altın hariç uluslar arası rezervler / kısa vadeli dış borç stoku oranıdır (KVB). Türkiye için bu oran ise %20 seviyesindedir ve oldukça düşüktür. Bu söylediklerimi biraz daha açmak istiyorum.

Pandemi süreci tüm diğer ekonomilerde olduğu gibi Türkiye ekonomisini de olumsuz etkiledi ve gelir kayıplarına neden oldu. Ancak Türkiye bu dönemde uyguladığı uyumsuz para-kur politikalarının sonucu olarak 2020 yılının ikinci yarısından itibaren ülke para birimi hızla değer kaybetmeye başladı. Ülke para biriminin hızla değer kaybetmesi milli gelirin dolar cinsinden değerini de düşürdü ve daha yoksul bir ekonomi haline getirdi bizi. Bu durumda yukarı da bahsettiğim ilk kritere göre pay değişmese bile payda küçüldüğü için daha kırılgan bir ekonomi haline geliyorsunuz demektir.  Dolayısıyla ülke para biriminin değer kaybı sizi daha kırılgan, borçlarını ödeme güçlüğü çekebilecek bir ekonomi haline getirmektedir. Bu durum elbette CDS priminin yani risk priminin artmasına neden olmaktadır. Yani risk primi arttığı için TL değer kaybetmiyor aksine TL değer kaybettikçe ülke riskimiz/CDS primimiz artış gösteriyor diyebiliriz.

Diğer yandan TCMB altın hariç döviz rezervlerinin kısa vadeli borçları karşılamaktan uzak olması TL üzerinde baskı yaratan önemli bir faktördür. Neden altın hariç. Çünkü altın olarak tutulan rezervlerin borç ödeyebilme koşulları dövize göre daha sınırlıdır. Zira MB altınlarını hemen Kapalıçarşı’da bozdurup borçlarımızı ödeyebilme imkanına sahip değiliz. Rezervlerin yeterliliği konusunda önemli bir referans Grenspan-Guidotti kuralıdır. Bu kuralara göre MB rezervleri/KVB oranının 1.5 olması gerekmektedir. Oysa Türkiye’nin rezerv yeterliliği altın dahil % 46 civarındadır ve gerekli yeterlilikten uzaktır. Rezerv yetersizliği Türkiye için önemli bir kırılganlık faktörüdür.

Sonuç olarak, kırılganlığın azalması ülke para biriminin istikrar kazanmasına ve döviz getirici işlemlerin artmasına bağlıdır. Bunun da yolu ihracatın ve turizmdir. Dolayısıyla halk sağlığı krizine çözüm üretilmesi gereklidir. Türkiye ivedilikle aşılama sorununu çözmeli, aşılamayı hızlandırmalıdır.  Uzun vade de ise ihracata konu olan mal kompozisyonunun teknoloji yoğun olmasını sağlayacak biçimde maliye politikası tedbirlerine ihtiyacı vardır. Yazımı burada bitiriyorum. Murat Batı hocamın bahsettiğim yazısı için ilgili linki aşağıya ekliyorum Esen kalın.  https://t24.com.tr/haber/nedir-bu-cds-allah-askina,821056

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Baki Demirel
Baki Demirel
Doç.Dr Baki Demirel Gazi Üniversitesi lisans ve doktora programlarından mezundur. Gazi Üniversitesi İktisat Bölüm Araştırma Görevlisi olarak tamamladığı doktora sonrasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak devam etmiş daha sonra Yalova Üniversitesi İktisat Bölümüne geçiş yapmıştır. Halan Yalova Üniversitesi İktisat Bölümünde öğretim üyesi olan Baki Demirel, açık ekonomi makro ekonomi, döviz kuru sistemleri ve para politikası üzerinde çok sayıda ulusal ve uluslararası dergide yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

YAZARIN DİĞER YAZILARI