Çarşamba, Nisan 24, 2024

Tezkeredeki farklı tutum Millet İttifakı’na zarar mı verdi?

Tezkere oylaması ittifakı zedelemenin aksine güçlendirdi. Ortaklar “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”i tesis etme haricindeki konularda ayrışmalarına rağmen bir arada olmayı sürdürebilecek bir demokratik olgunlukta olduklarını gösterdiler.

Hükümetin, Suriye ve Irak’a asker göndermek için TBMM’ye getirdiği tezkereye CHP’nin ret oyu verirken, Millet İttifakı’nın diğer büyük ortağı olan İYİP’in destek vermesi ittifakın zarar gördüğü ya da yara aldığı şeklinde yorumlar yapılmasına sebep olmuştur. Ancak, Kalaycıoğlu’nun da belirttiği gibi, aslında iki parti farklı oy davranışları sergilemiş dahi olsalar tezkerenin süresinden içeriğine kadar benzer noktalardan itiraz seslerini yükseltmişlerdir. Hatta Akşener, “Eleştiri haklarını saklı tutarak” evet diyeceklerini de ayrıca belirtmiştir. Dolayısıyla tezkere oylaması ittifakı zedelemenin aksine güçlendirmiştir bile denebilir. Bunun sebebi, ittifak ortaklarının bir araya gelme nedenleri olan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”i tesis etme haricindeki konularda ayrışmalarına rağmen bir arada olmayı sürdürebilecek bir demokratik olgunlukta olduklarını göstermeleridir.

Bu, bizlere uzun süredir unuttuğumuz bir şeyi, partilerin kendi kimlik ve ilkeleri olduğunu hatırlatması bakımından da önem arz etmektedir. İttifak siyaseti, partilerin birbirlerine karşı daha tavizkâr olmasını da beraberinde getirdiğinden partileri büyük ölçüde kimliksizleştirmektedir. Bu tür farklılaşmalar, demokrasinin çoğulculuk ilkesini bizlere yeniden hatırlatması bağlamında da önem taşımaktadır.

Ayrıca İYİP’in evetine yoğun tepki gösteren muhalifler, ya İYİP içindeki ülkücü damarı hafife alıyor ya da ülkücü geleneği hiç bilmiyorlar. Ülkücü kültür, “cemaat-teşkilat”a rağmen siyaset yapmayı kabul etmez. Hele de militer konularda. Bu gelenekte parti-içi demokrasinin asgari koşullarının bile varlığının eksikliği, tabanın partiyle bir özdeşlik ilişkisi kurmasıyla ikame edilir. Parti, tabanın “bizatihi kendisi” olduğu için bu homojenliği ne pahasına olursa olsun korumak, genellikle parti-içi demokrasiye yeğlenir. Ek olarak, Cumhur İttifakı’ndan yaşanabilecek oy geçişlerinin İYİP’e olması daha muhtemel göründüğünden, bu seçmeni “asker millet” kalıbının sürekliliği konusunda ürkütmeyecek adımları İYİP’in atmasının muhalefete zarardan çok yarar sağladığı ifade edilmelidir.

Bunun yanında Kılıçdaroğlu, herkesin kararından sonra CHP’nin kararını açıklayarak tezkereye karşı konumlanan tüm muhalif blokun dönüp CHP’yi alkışlamasına da sebep olmuştur. Kılıçdaroğlu, bu yolla bir yandan oluşacak olası bir sol ittifakla partisi arasındaki negatif oy geçişkenliğini engellerken, diğer yandansa Millet İttifakı içinde tezkereden rahatsız olan arayış içindeki “yüzen seçmen”lere karşı da olumlu bir mesaj iletmiştir. Yine bunun yanında HDP’ye karşı da olumlu bir mesaj ileten CHP, muhalefeti bir arada tutan aktör olarak birbirinden çok farklı aktörleri içeren açık-zımni ittifaktaki güveni tesis eden arabulucu aktör olduğunu bir kez daha göstermiştir.

En önemlisi ise CHP, bu karşı çıkışıyla beraber günlük siyaseti milli güvenlik siyasetine boğdurmak isteyen ve oyunu bu yolla kendi minderine çekmeye çalışarak, siyaseti yalnızca teknik bir mesele hâline getirmeye çalışan iktidarın bu amacına meydan okumuştur. Başka bir ifadeyle, Kılıçdaroğlu, “Her meselede aynı şeyi söyleyeceksek niye farklı parti kuruyoruz?” diyerek, “milli mesele” kılıfının arkasına sığınılarak tartışma alanının dışına çıkartılmaya çalışılan ve Türkiye’de siyasetin alanını daraltan güvenlikçi perspektife de meydan okumuştur. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, iktidarın güvenlikçi perspektife dayanarak, “aynı gemideyiz” naralarıyla tek tipleştirmeye çalıştığı politika minderinde güreşmeyip, iktidarı kendi minderinde terletmeyi tercih etmiştir. Bu tercihle beraber Kılıçdaroğlu, CHP’nin iktidarın gündemine göre şekillenip yalnızca edilgen bir kabın içinde politika yapmaya değil, gündemi belirleyip etken-öznesi olduğu bir denklemde politika üretmeye talip olduğunu en yüksek tondan bir kez daha ifade etmiştir.

Son tahlilde muhalefetin bir araya gelme amacı olan Türkiye’yi ehlileştirmiş bir parlamenter sisteme kavuşturma arzusuna halel getirecek bir nitelik taşımayan bu konuda ayrışmaları herhangi bir negatif etkiye sahip olmazken, aksine hem yukarıda saydığım birçok nedenden dolayı fayda sağlamış hem de bizlere demokrasinin en asgari koşulu olan çoğulculuğu ve demokratik sahada farklılaşabilme hakkını hatırlatmıştır.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI