Bu yazıyı ‘iktidarı eleştiremiyorsunuz amaaa!’ lincini göze alarak yazdım. Hâlbuki ben CHP’den umutlanmıştım. Yazımın başında belirttiğim gibi bu duygum dipsiz bir karamsarlığa dönüştü. Neden mi CHP’yi eleştiriyorum? Çünkü tek el şaklamaz! Klavye başına oturduğumda beni saran iki duygu var biri korku, diğeri umutsuzluk… Bazen de korkuyu kronikleştiren bir kaygı da bu ruh hâline eşlik ediyor. Aklıma o kadar çok fikir geliyor ki yazmak için. Tümünden vazgeçiyorum. Korkuyu biraz daha somutlaştırayım iktidarı eleştirince ödeyeceğim hapis bedeli epey bir elimi titretiyor açıkçası. SİYASETTE YENİ DÖNEM Ama son günlerde hapis cezasından daha fazla insanları yıldıran bir durumla karşı karşıya olduğumuzu fark ettim ve ümitsizliğim korkumun önüne geçti. O da CHP’nin artık muhâlif vatandaşlara karşı tutumu… Diyorum ya hep, geleneksel medya ile sokak arasında gündem farklılığı var diye. Son günlerde bu varsayımımı haklı çıkaran bir gelişme yaşandı. 28 Mayıs 2023 tarihli 2. tur başkanlık seçimlerine göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi ile CHP başta olmak üzere seçim öncesi sonuç ne olursa sorumluluk alacaklarını vaat etmiş ve bunu bir mutabakat metni ile taçlandırmışlardı. Buna karşın sözlerini tutmadılar. SEÇİM SONRASI PANORAMA Seçim sonuçlarının ardından CHP’nin izlediği yol, kafaları daha da karıştırdı. Başarısızlığın hesabını soran seçmene ‘dalkavukluk’ yakıştırması ya da ‘Kemal Kılıçdaroğlu istifa etmeli’ önerisinde bulunanlar için -ki içlerinde ben de varım- saraydan para alma iddiaları ve en korkuncu konunun CHP genel başkanının itikadına çekilmesi… Bu refleksler bize, hâlen içinde yaşadığımız başka kötü anıları hatırlatıyor. Süregelen yapı hâli hazırda istibdadını sürdürüyor. Son zamanlarda bu akıma ilginç bir biçim de ana muhalefet de katıldı. CHP genel başkanları, millet vekilleri ya da partinin genel işleyişine yönelik sosyal medyada eleştirmeye görün, belki hapis cezası değil ama linç anlamında başınıza gelmeyen kalmıyor. Bu tavrı görünce insan ister istemez şunu düşünmeden edemiyor… Ya iktidar değişseydi, ifade özgürlüğü başta olmak üzere talep edilen insan hakları eğitim ve gelir adaleti sağlanacak mıydı?
Ekonomideki faiz teorisinde olduğu gibi muhalefet etme metodolojisine dair siyaset literatürüne Türkiye’ye özgü yeni bir tanım kazandıracağız gibi görünüyor.
MUHALEFETTE TÜRKİYE’YE ÖZGÜ METODOLOJİ Seçimlerden önce ülkenin kurumsal yapısının, bürokrasinin hem hızlanacağı hem de güçlendirileceği söylendi. Bu vaatleri referans aldığınızda yenilgi karşısında CHP’de değişim olması kaçınılmaz görünüyordu. Ancak öyle olmadı. Bu da seçmene yine masal anlatıldığı fikrini pekiştiriyor hâliyle… Ekonomideki faiz teorisinde olduğu gibi muhalefet etme metodolojisine dair siyaset literatürüne Türkiye’ye özgü yeni bir tanım kazandıracağız gibi görünüyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi malum dolar 27 TL düzeyine yükseldi. Biz her geçen gün fakirleşirken muhalefet millet vekilleri zam oylamasına katılmadıkları ortaya çıktı. Ardından basına bir toplantı videosu sızdırıldı. Muhalefetin vatandaşın hakkını savunması bir yana iktidarın elini rahatlatacak bir hamle olarak yorumlandı bu video. Son olarak; siyasi partiler yasasının iktidarıyla muhalefetiyle hiç gündeme getirilmemesi nedeniyle tüm tartışmalar lafı güzaf. Bu yazıyı ‘iktidarı eleştiremiyorsunuz amaaa!’ lincini göze alarak yazdım. Hâlbuki ben CHP’den umutlanmıştım. Yazımın başında belirttiğim gibi bu duygum dipsiz bir karamsarlığa dönüştü. Neden mi CHP’yi eleştiriyorum? Çünkü tek el şaklamaz!