Cumartesi, Nisan 20, 2024

TCMB, enflasyon ve büyüme hedefleri arasında mı kaldı?

Baki Demirel
Baki Demirel
Doç.Dr Baki Demirel Gazi Üniversitesi lisans ve doktora programlarından mezundur. Gazi Üniversitesi İktisat Bölüm Araştırma Görevlisi olarak tamamladığı doktora sonrasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak devam etmiş daha sonra Yalova Üniversitesi İktisat Bölümüne geçiş yapmıştır. Halan Yalova Üniversitesi İktisat Bölümünde öğretim üyesi olan Baki Demirel, açık ekonomi makro ekonomi, döviz kuru sistemleri ve para politikası üzerinde çok sayıda ulusal ve uluslararası dergide yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.

Bu hafta Salı günü TUİK tarafından açıklanan on iki aylık ortalama tüketici enflasyonu (% 15.1) ve on iki aylık ortalama üretici enflasyonu (% 28.4) rakamları geçtiğimiz hafta TCMB tarafından % 14.1 olarak yeniden güncellenen yılsonu tüketici enflasyon tahminini mürekkebi kurumadan çürütmüş oldu.

Enflasyon tahminine ilişkin çelişki sadece açıklanan enflasyon rakamları ve küresel koşullarla ilgili olmayıp aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan % 7 yılsonu büyüme hedefiyle de vardır.

Hatırlayacak olursak Sayın Kavcıoğlu geçen hafta yaptığı konuşma metninde şu ifadeler yer almaktadır:

1-“2021 yılı ilk çeyreğinde milli gelir çeyreklik bazda yüzde 1,7, yıllık bazda ise yüzde 7 oranında arttı. İktisadi faaliyet, bu dönemde geçmiş öngörülerimizle uyumlu bir şekilde gücünü korudu ve potansiyelin üzerinde seyretmeye devam etti. Birinci çeyrekte yıllık büyümenin sürükleyicisi iç talep olurken, net ihracat büyümeye 2019 yılı üçüncü çeyreğinden bu yana ilk defa pozitif katkı verdi. Diğer taraftan, nihai yurt içi talep finansal koşullardaki sıkılaşma ve salgın kısıtlamalarının etkisiyle tüketim kaynaklı olarak çeyreklik büyümeyi sınırlarken, net ihracatın dönemlik büyümeye katkısı pozitif oldu. Üretim yönünden baktığımızda, ilk çeyrekte yıllık büyümeye en yüksek katkı sanayi ve hizmet sektörlerinden gelirken; dönemlik büyümenin temel belirleyicisi sanayi ve inşaat katma değeri oldu. Hizmetler katma değerinin büyümeye katkısı ise salgın kısıtlamalarının etkisiyle daha sınırlı kaldı”.

2-“Aşılamanın toplum geneline yayılması ve vaka sayılarındaki düşüşle birlikte salgın tedbirlerinin kademeli olarak kaldırılması iktisadi faaliyeti destekliyor. Aşılamanın hızlanması, salgından olumsuz etkilenen turizm ve diğer hizmet sektörlerinin canlanmasıyla birlikte iktisadi faaliyette daha dengeli bir bileşime olanak tanıyor”.

3-“Kredi kompozisyonu itibarıyla, firma ve konut kredileri ılımlı seyrini sürdürürken, konut hariç tüketici kredilerinde son dönemde göreli olarak daha güçlü bir artış görüldü. Tüketici kredilerinin dengeli büyümesini sağlamayı amaçlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu kararlarının önümüzdeki dönemde bu artışı sınırlayacağını öngörüyoruz. Bireysel kredilerin daha ılımlı ve dengeli bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum”.

TCMB’NIN KAFASI KARIŞIK

Anladığım kadarıyla TCMB büyüme hedefine nasıl ulaşılacağı konusunda kafası karışık durumda. Yukarıdaki ifadelerden TCMB’nin iç talep artışından tedirgin olduğu ve büyümenin dış talepteki artışa bağlı gerçekleşebileceğini düşündüğü anlaşılıyor. Ancak küresel enflasyon da artış eğiliminde ve başta ABD olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde enflasyon artışından şikâyetçi durumdalar. Türkiye’ye benzer makroekonomik görünüme sahip gelişen piyasa ekonomileri politika faizlerini yükseltmeye başladılar. Gelişmiş ülkelerde ise politika belirsizliği devam etmektedir. Kısaca, küresel enflasyondan tüm ülkeler tedirgin ve buna göre politika önlemleri almaya çalışırken büyüme hedefini dış talep koşullarına bağlamak gerçekçi bir hedef olmaktan uzaktır.

Ülke para birimini daha fazla değersiz kılarak ve/veya işgücü maliyetlerini düşürerek dış ticarette avantaj elde hevesi ise ticaretteki büyümenin ve kazanımların tüm avantajını karşı tarafa bırakmak bir bakıma yoksullaşarak büyümek demektir ki bu orta vadede sürdürülebilir değildir.

Kaldı ki TL’deki değer kaybı üretim maliyetlerini artırmakla kalmayıp doğrudan tüketici enflasyonunu da olumsuz etkilemektedir. Yani TL’nin değer kaybı tüketici enflasyonunu artıran en önemli nedendir. Üretim maliyetlerindeki artış ise sadece yurt içi enflasyonu olumsuz etkilememekte aynı zamanda ihracatın katma değerini de düşürüp sanılanın aksine orta vade de ihracatı olumsuz etkileyecektir.

Öte yandan hizmet arzında kalıcı iyileşme iç talebin güçlü seyrini gerektirmektedir. Salgın nedeniyle yaşanan kapanmalar ve yeterli gelir desteğinin sağlanamamış olması bu sektörde bilançoları ve istihdamı olumsuz etkilemiş olup sektörün eski halini alması iç talepteki kalıcı iyileşmeye bağlıdır. Bu durum hizmet enflasyonunun bir süre daha yüksek kalmasına neden olabilir. Hizmet enflasyonunun yüksek kalması ise enflasyonda ataleti güçlendirmekte ve merkez bankası enflasyon tahmininin fiyatlama davranışlarında referans olmasını engellemektedir.

GELİŞMELERDEN ENFLASYON OLUMSUZ ETLİLENECEK

Küresel iklim koşullarındaki bozulma ve küresel ısınmanın yol açtığı olumsuzluklar, Türkiye başta olmak üzere orman yangınlarındaki artış gıda enflasyonunu olumsuz etkiyecek ve küresel gıda enflasyonu artmaya devam edecektir diyebiliriz. Artan gıda fiyatları orta sınıfın daha fazla yoksullaşmasına neden olarak var olan gelir adaletsizliğini daha da büyütebilir. Bu durum enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkiyebileceği kadar toplumsal sorunları da büyütebilecektir. Gelir eşitsizliğini düzeltici politikalar yoksullara gelir desteğinin sağlanması ve çiftçilere yönelik borç planı yapılmasını gerektirmektedir. Kamu harcamalarını artırıcı politikalara ivedilikle ihtiyaç vardır Bu bağlamda kamu kaynaklarının verimsiz kullanımı önemli bir sorundur.

Özetle TCMB için büyüme ve enflasyon hedeflerinin ikisi de çelişkili bir durum arz etmektedir. Dış talebe dayalı büyüme hedefi küresel gerçeklilerle çelişkiliyken enflasyon hedefi maliyet ve kur artışları ile çelişkilidir. Büyüme için iç talebin desteklenmesi ise enflasyonu istemediğimiz seviyelere çekebileceği gibi hane halkının daha fazla borçlanması finansal istikrarsızlığı büyütebilecektir. Esen kalın.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Baki Demirel
Baki Demirel
Doç.Dr Baki Demirel Gazi Üniversitesi lisans ve doktora programlarından mezundur. Gazi Üniversitesi İktisat Bölüm Araştırma Görevlisi olarak tamamladığı doktora sonrasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak devam etmiş daha sonra Yalova Üniversitesi İktisat Bölümüne geçiş yapmıştır. Halan Yalova Üniversitesi İktisat Bölümünde öğretim üyesi olan Baki Demirel, açık ekonomi makro ekonomi, döviz kuru sistemleri ve para politikası üzerinde çok sayıda ulusal ve uluslararası dergide yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI