Perşembe, Mart 28, 2024

Taliban’dan Esenyurt’a kalan bir kadın olma hikayesi

İslam coğrafyasında kadının nesneleştirilmesi ve köleleştirilmesi temel bir sorun. İran’daki gösteriler, Afganistan’da Taliban rejiminin uygulamaları ve Türkiye’de İslamcı AKP’nin icraatları bu bağlamda neyi ifade ediyor? Meltem Suat yazdı.

Geçtiğimiz günlerde önüme sosyal medyada hepinizin malumu olduğu İstanbul Esenyurt’ta Fas uyruklu sığınmacı ile market kasiyeri arasında yaşanan video düştü. Videodaki görüntülere göre markete alışveriş yapmaya gelen Fas uyruklu bir şahıs kasada duran kadın çalışana “Burada sigara, alkol satılıyor. Başın açık. Ne gerek var? İslam’da böyle şeyler olmaz” ifadelerini kullanıyor. Markette bulunanların tepki göstermesi üzerine aynı şahıs “Nerede olduğumu biliyorum. Burada İslam var değil mi?” sözleriyle yanıt veriyor.

Bu videoyu izledikten sonra peşi sıra Afganistan’da Taliban rejiminin kız çocuklarının ilkokul eğitimi almasını ve öğretmenler de dahil kadın personelin okullarda çalışmasını ve yetişkin kadınların artık camileri ziyaret etmesini ve dini seminerlere katılmasını yasakladı. Hemen bir sonraki haberde ise İran’da “başörtüsünü düzgün takmadığı” gerekçesiyle Eylül ayında İrşad Polisleri tarafından işkence edilerek Masha Amini’nin ardından düzenlenen protestolarına katılanların idamlarına başladıkları ibaresi yer alıyordu. Aynı dünya üstünde 3 benzemez ülke Türkiye, Afganistan ve İran… Bu üç benzemezi yan yana getiren şey ise kadınları benzer bir karanlığa hapsetmeye çalışan aynı karanlık zihniyet. Kuran’ı Kerim’de örtünme ile ilgili ayet Nur ve Ahzab Suresi’nde yer alıyor.

Nur Suresi’nin 31.ayetinde “mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler” ibaresi yer alıyor.

Ahzab Suresi 59.ayette ise “ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir” deniliyor. Bu iki ayette yer alan tesettür tanımında başörtüsünden söz edilip edilmediği yıllardır İslam âlimleri tarafından tartışılan bir konu.

Açlıkla boğuştuğu hâlde asıl sorunu görmezden gelerek kadınlara dış dünyayı yasaklamayı tercih eden Afganistan, anti demokratik uygulamaları yüzünden ciddi bir ambargoyla karşı karşıya gelebilecek olan İran, derin yoksulluk ve kriz içerisindeyken başörtüsü yasasının konuşulduğu Türkiye.

Türkiye’de ise başörtüsü sorunu yıllardan beri en çekişmeli konu halinde. On iki Eylül 1980 darbesinin ardından kamu kurumlarında başörtüsü takmak yasaklanmıştı. Bu yasak özellikle 28 Şubat post modern darbesiyle bitecek 1990’lı yıllarda sürekli gündem halindeydi. O günleri hatırlayanlar üniversiteye alınmayan genç kadınları, Merve Kavakçı olayını çok iyi bilir.

Türkiye’de son dönemde meclise sunulması beklenen başörtüsü yasa tasarısıyla bu konu tekrar gündeme geldi. Ancak 3 ülkenin de gündemini oluşturan başörtüsü aslında başka şeyleri örtmeye yarıyor. Kadınlara dış dünyayı neredeyse tamamen yasaklayan Taliban yönetimindeki Afganistan’da halk inanılmaz bir açlıkla boğuşuyor. Batı ülkelerinin Taliban’a uyguladığı ambargo sebebiyle Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 6 milyon Afgan, acil durum seviyesinde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kaldı. Ülkede Her ay yaklaşık 10 çocuk yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor. Türkiye’de ise içinde bulunduğumuz ekonomik kriz nedeniyle enflasyon yüzde 170 bandında. Ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanı “hakaret suçu” nedeniyle 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. İki gün önce bir TV kanalında Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin konuk olduğu yayında Nihal Bengisu Karaca ile olan tartışmasını izledim. İnce programda sürekli başörtüsü meselesini konuşmak isteyen Karaca’ya yönelik “dönüp dolaşıp başörtüsü diyorsun, bu ülkede başörtüsü sorunu yok diyorum. Memleket yangın yeri sen her programda başörtüsü diyorsun” ifadelerini kullandı.

Aslında İnce’nin bu sözleri üç ülkede yaşananları özetlemeye yetiyor. Açlıkla boğuştuğu hâlde asıl sorunu görmezden gelerek kadınlara dış dünyayı yasaklamayı tercih eden Afganistan, anti demokratik uygulamaları yüzünden ciddi bir ambargoyla karşı karşıya gelebilecek olan İran, derin yoksulluk ve kriz içerisindeyken başörtüsü yasasının konuşulduğu Türkiye.

Ve tabi ülkesinden binlerce kilometre uzakta bulunmasına rağmen gittiği ülkedeki kadınları kendi ülkesindeki karanlık zihniyete hapsetmeye çalışan Faslı sığınmacı. Bu dört benzemezi birbirine bağlayan kendi bedenleri ve inançları hakkındaki kararları bir grup erkeğin iki dudağının arasında olmak zorunda kalan kadınlar. Aynı dünya üzerinde farklı coğrafyalarda ve farklı ülkelerde yaşamalarına rağmen benzer karanlığın içerisine kapatılmaya çalışan kadınlar.

Yılı bu yazıyla kapatırken dünyadaki bütün kadınların ve kız çocuklarının karanlıkları yırtacağı kendileri hakkındaki kararları kendilerinin tayin edeceği umut, özgürlük ve barış dolu bir 2023 yılı diliyorum. Mutlu seneler.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI