Erkek mağdur demek kişiyi kadın düşmanı yapmaz. Bu ülkede bir çok başlık altında maddi manevi insanlar mağdur olmakta, cinsiyet kaynaklı mağduriyetler yarıştırılırsa elbette kadınların dezavantajlı bırakıldığı aşikar fakat bilinmeli ki mevcut düzen kadınlar için yeterli olmadığı gibi erkekleri de mağdur ediyor. İçinden çıkılmaz bir hale dönen, adeta bir bilmece gibi bir kısımca süresiz adı kabul edilmeden anılmaya çalışılan meşhur Türk Medeni Kanunu 175. Maddesi yine Türkiye’nin gündemine oturdu. Nafaka süreli mi süresiz mi sorusu ile tartışmaya ışık tutmaya başlayalım. Nafakanın elbette kaldırılma halleri var ve birazdan anlatacağımız şartlar oluştuğu takdirde mahkeme kararı ile kaldırılabiliyor. Ancak kanunda düzenlendiği üzere; ‘’ Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. ‘’ demektir. Gerek kanunun lafzı gerek uygulaması açıkça süreyle bağlı olunmadığını ve kaldırma şartları oluşmadığı takdirde süresiz olduğunu açıkça göstermektedir. Dolayısı ile süresiz nafaka vardır ve bu tartışma bazı çevrelerce tamamen mesnetsiz bir şekilde devam ettirilmektedir.

Süresiz nafaka kabulünden sonra ikinci aşama ise kaldırma halleri hakkında tartışmalar başlıyor. Nafaka alan kişinin yeni bir evlilik yapması veya haysiyetsiz yaşam sürmesi ile yoksulluğun ortadan kalkması halinde nafaka yükülüsünün açacağı dava sonrasında nafaka yükümlülüğü ortadan kaldırılabiliyor. Yani kanun aslında bir yandan özel hayatın gizliliğini ihlal etmeden haysiyetsiz yaşam sürme varsa bunu delillendirmenizi ve ispatlamanızı istiyor. Bir birinin hayatını gözler hale gelen çiftler boşandığı kişinin hayatında biri var mı evlilik var mı gibi soruların cevaplarınıda aramak zorunda. Yoksulluk kalkma hali ise tam bir muamma zira Yargıtay 2. Hukuk Dairesi erkeğin işsiz olmasını nafaka ödemesine engel görmezken kadının asgari ücretle çalışmasınıda nafaka almaya devam etmesinde engel görmüyor. Ayrıca her mahkemenin yoksulluk değerlendirmesi de farklı olabiliyor. Yani ikircikli bir yorum yapılıyor.

Bütün bunların yanı sıra birde tedbir nafakası sorunu bulunuyor. Kusur tespiti mahkeme kararı ile yapıldığından bazı durumlarda kendisini aldatan kişiye dahi nafaka ödeyenler duyuluyor. Nafakalar ödenmediği takdirde ise hapis cezası veriliyor.

Evlilik süresi dikkate alınmadığı ve kıstas olmadığı için seneyi bulmayan kısa süreli evliliklerde yine boşanma süreci ve devamında nafaka sorumluluğu getiriyor.

Nafaka yükümlüsü erkekler artık mağduriyetler karşısında örgütlenip hak talep ediyor. Peki Cumhurbaşkanlığı yüz günlük eylem planına dahi alınan ve ilgili bakanların kabul ettiği, çalıştayların yapıldığı bu sorun yüzlerce gün geçmesine karşın neden çözülmüyor? Çok sert bir muhalefet gören çözüm iradesine bir kısım dernek ve partiler adeta kazanılmış kadın haklarına yönelik bir darbe yapıldığı yorumu getiriyor. Yapılacak düzenlemenin kadınların aleyhine olduğunu ve kadın cinayetlerinin olduğu ve kadının toplumsal ve ekonomik olarak dezavantajlı olduğunu, nafakanın sınırlamaya ve kıstaslara tabi olması halinde mağdur yığınları oluşacağını söyleyip açıkça bu düzenlemeyi isteyenleri kadın düşmanı ilan ediyorlar. Peki gerçekten bunu isteyenler kadın düşmanı mı? Bir grup çevre gerçektende böyle olabilir. Hassasiyetler kıymetlidir. Kadın hareketleri büyük bedeller ödeyerek medeni kanun haklarına kavuşmuştur. Bunların hepsine hem fikir kadın bir hukukçu olarak sakin, itidalli ve hukuki, hakkaniyetli yaklaşımlarla çözümün rahatlıkla sağlanabileceğini düşünüyorum. Öncelikle erkekler toplumdan soyut varlıklar değil. Bir kadının oğlu, kardeşi, eşi, babası, arkadaşı… Erkek veya kadın mağdur olduğu zaman bu mağduriyetler iç içe oldukları için bir birlerinide pek tabii etkilyor. Boşanan nafaka yükümlüsü tekrar bir evlilik yaptığı zaman önceki eşinin nafakasını yeni eşi ile beraber ödemesinde oluşan mağduriyetler nereye konacak? Burada tartışılması gereken sosyal devlet olmalıdır. Kadınların nafaka gelirine muhtaç bırakılmamasıdır. Çoğu zaman geçimini sağlamaya yetmeyen nafaka bedelleri için hasım haline geldiği eski eşi ile kopmayan bir  bağ içinde kalmak kadınlar içinde tercih edilebilir değildir. Sosyal devlet boşanan kadını istihdam da desteklemeli, meslek kazandırmalı ve ekonomik hayata katılımını sağlamalı buna yönelikte iş-kur üzerinden örneğin öncelikler sağlamalıdır. Çalışamayacak veya küçük çocuğu olan kadınlar içinde yine örneğin evlilik ve boşanma davası harçlarına eklenecek bir tutar ile oluşacak fondan belirli süreler ile belli hallerde ise süresiz olarak aylık nakdi destek sağlamalıdır. Bireyin giderlerini boşandığı kişiye yüklemek ve çocuğuna dahi reşit olana kadar nafaka öderken süresiz olarak kişiyi yükümlü hale getirmek sorunu çözmek yerine kaos ortamını besliyor. Yeni ve bağımsız hayatların kurulmasına engel oluyor. Kadınların haklarını korumaya yönelik dernek ve kişilerin niyetleri gerçekten bu yönde ise süresiz nafaka savunması yapmak yerine kadının bağımsız ekonomik varlığını savunmaları gerekiyor.

Unutmadan şunu da söylemek gerekir ki, süresiz düzenlemesi 1988 senesinde gelmekle o seneden bu yana da nafaka ödemek zorunda kalan kişiler var. 1988 öncesi ise bir sene ile sınırlıydı. Yine Avrupa ve dünyada süresiz nafaka uygulaması bulunmadığını da belirtmek isterim. Önemli olan kadınları bağımsız ekonomik varlığını kazanmış eşit bireyler haline getirmek olmalıdır. Süresiz nafaka devam ettiği sürece bu tartışmalar ve mağduriyetler devam edecek, beslenen kaos ortamlarından çıkan manzaralar herkes için üzücü olacaktır.

İnsan hakları odaklı, sosyal devletin önemini vurgulayan, eşitlikçi politikalar ve düzenlemeler oluşturulacağına inanıyorum. Yeter ki ülke dinamiklerine ve gerçeklerine yönelik çalışma yapılsın. Erkek mağdur demek kişiyi kadın düşmanı yapmaz. Bu ülkede bir çok başlık altında maddi manevi insanlar mağdur olmakta, cinsiyet kaynaklı mağduriyetler yarıştırılırsa elbette kadınların dezavantajlı bırakıldığı aşikar fakat bilinmeli ki mevcut düzen kadınlar için yeterli olmadığı gibi erkekleri de mağdur ediyor.

ü