SÖYLEŞİ | Ertan Erol’la Bolivya’daki darbe üzerine: Seçimlerde hile yapılmadı, darbenin sebebi etnik ve sosyo-ekonomik

Serkan Üstün

Latin Amerika ve uluslararası ekonomi politik uzmanı Dr. Ertan Erol’la Bolivya’daki darbe girişiminin ayrıntılarını, seçimlerdeki hile iddialarını, Morales’i, yerli isyanlarını ve genç kıtanın güneyinde meydana gelen son gelişmeleri ele aldık. 

Dünyanın en hareketli coğrafyalarından birisi olan Latin Amerika, son haftalarda  adını noliberal politikalara karşı gerçekleştirilen ayaklanmalarla ve Bolivya’da gerçekleşen darbe  ile bir kez daha duyurdu.

Bolivya’nın ilk yerli başkanı olarak 14 yıl boyunca ülkeyi yöneten sosyalist Evo Morales, geçtiğimiz hafta ordunun çağrısı ile başkanlıktan istifa etti ve ardından ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Morales’in tartışmalı bir şekilde 4. kez girdiği seçimlerde hile yapıldığı iddiası ile ayaklanan sağcı muhalefete polisin de sokaklarda destek vermesi ve ordunun Morales’ten çekilmesini istemesinin ardından uzun süredir Bolivya’yı yöneten MAS (Sosyalizme Doğru Hareket) iktidarı son buldu. Darbenin ardından yerli sembollerine yönelik hakaretler, polisin yerlilere dönük şiddeti ve tutuklamalar kamuoyunda en çok tartışılan konular oldu.

Ertan Erol

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ertan Erol, hile iddialarını, Morales’in 4. dönem adaylığını, MAS iktidarının kurumsallaşma problemini ve uluslararası dengeleri PolitikYol’a değerlendirdi.

Seçimlerdeki hile iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Erol, “Darbenin etnik ve sosyo ekonomik sebepleri var. MAS iktidara geldiğinde Bolivya tarihinde ilk defa bir yerlinin iktidar olduğunu gördük. Çololar (karışık ırk) ve yerli halkların politik, ekonomik ve kültürel olarak güçlendiğini görüyoruz. Darbe buna karşı yapıldı.” dedi.

Muhalefetin dış güçlerden destek aldığını söyleyen Erol, “OEA’nın kendi raporunda ve diğer bağımsız raporlarda görüyoruz ki, seçimlerde hile yok. Morales seçimleri 10.5 farkla kazanmış.” dedi.

Şili ve Ekvador’daki hükümet karşıtı ayaklanmaları da değerlendiren Erol, bu ayaklanmaların uzun neoliberal dalgadan ve kısa sağ dalgadan gelen çelişkilerin yarattığı bir patlama olduğunu ifade etti. Erol, kıtadaki sol dalganın geri dönme ihtimali olduğunu ancak  bu sürecin ucunun açık olduğunu belirtti.

  • Bolivya’daki darbeden sonra Morales’in başkanlık süreci çok tartışıldı. Özellikle Anayasa değişikliğini onaylatamamasına rağmen Anayasa değişikliği ile dördüncü döneminin önüne açması çok eleştirildi ve bunun darbeye önayak olduğu söylendi. Darbe girişiminin sebeplerinden birisi bu muydu?

Morales’e yönelik böyle iki üç eleştiri olduğunu söylemek mümkün. Sadece liberal çevrelerden değil soldan da büyük eleştiri alıyor. Yerli örgütlerinden ve komünist örgütlerden de ciddi eleştiriler var Morales’e. Bu eleştirilerden biri, MAS’ın yerli örgütlerinden ve tabandan gelen talepleri erittiği eleştirisi. Bu daha çok soldan gelen bir eleştiri. İkinci eleştiri sizin söylediğiniz. İlerici hareketin hazırladığı 2009 Anayasası’na karşı 2016’da bir daha referanduma gidilmesi. Bu referandumun sonucu negatif olmasına rağmen Morales “Benim politik hakkım kısıtlanıyor” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu ve bununla birlikte kendi kendisi ile çelişmiş oldu. Üçüncüsü ise bireysel olarak gücü yoğunlaştırması üzerine bir eleştiri. Ancak bunların hiçbirisinin darbenin gerekçesi olmadığını söylemek lazım. Darbenin gerekçesini Bolivya’nın sosyo ekonomik ve etnik koşullarına bakarak analiz etmemizde fayda var.

MAS’ın Bolivya’daki demokrasiyi derinleştirmeyi devam etmek yerine partiyi konsolide etmeyi seçtiği yönünde bir eleştiri var. Morales’in kendi gücünü konsantre ettiği yönünde bir eleştiri de var. Bir de tabi ki anayasanın değiştirilme sürecine dönük eleştiriler de dillendiriliyor sıklıkla. Bu eleştiriler haklılıklar içeriyor. Ancak darbe konusunu bunlarla ilişkilendirmek sağlıklı değil. Darbenin etnik ve sosyo ekonomik sebepleri var. MAS iktidara geldiğinde Bolivya tarihinde ilk defa bir yerlinin iktidar olduğunu gördük. Çololar (karışık ırk) ve yerli halkların politik, ekonomik ve kültürel olarak güçlendiğini görüyoruz. Darbe buna karşı yapıldı. Darbeden sonra yaşanan olaylar da bunu destekleyen nitelikte. Türkiye’de de çok konuşuldu. Büyük bir İncil’le başkanlık sarayına girdiler. “Pachamama bu Saray’dan çıkacak ve yerine İsa gelecek.” dediler. İkinci bayrak olarak kabul edilen yerli bayrağı Wiphala’nın yakılması da bu darbenin etnik bir altyapısının olduğunu gösteriyor. Morales ne yaparsa yapsın, bu işin ondan bağımsız bir tarafı var.

  • Siz biraz ulusal boyutu ile ele aldınız ama olayın bir de uluslararası boyutu var. Lityum madenlerinin kamulaştırılması meselesi çok konuşuldu. Ayrıca Bolivya’nın kalkınma ve sosyal eşitlik anlamında önemli hamleleri olmuştu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Doğrudan lityum hisselerinin artışına bağlamak indirgemeci olur ama kabul etmek gerekir ki, Bolivya istikrarlı bir ekonomi. Ekstraktivist bir ekonomiye sahip. Bu da eleştirilerden bir tanesi hatta. Maden, doğalgaz gibi doğal kaynakların daha iyi bölüşülebilmesi için bir ekonomi politikası yürütüyor. Bu konuda da eleştiriliyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından sevilmeyen bir iktidar. Sadece ABD değil, ABD’nin çok etkin olduğu Amerikan Devletleri Örgütü (OEA) tarafından sevilmeyen bir iktidar. Çünkü Venezuelacı, Bolivarcı, solcu, ilerici bir hükümet. Zaten seçimlerin bitişinden itibaren OEA’nın süreçte çok etkin bir rol oynadığını gördük. Seçimlerde bir hile olduysa bunun tetkik edilip yeniden seçimlerin yapılması en çok bu örgüt tarafından desteklendi. Muhalefetin dış güçlerden destek aldığı çok açık. Ancak OEA’nın kendi raporunda ve diğer bağımsız raporlarda görüyoruz ki, seçimlerde hile yok. Morales seçimleri 10.5 farkla kazanmış.

  • Seçim sonuçlarının sayılmasını da hatırlayalım. Seçimlerin sayılmasının ikinci günü kırsaldan gelen oyların beklenmesi gerektiği söylenmişti. Sonra da Morales zaferini ilan etmiş ve muhalefet hile iddiaları ile sokağa dökülmüştü. Ancak bir hile kanıtlanamadı herhalde burada.

Hile olmadığı raporlarda çok net bir biçimde görünüyor. Bolivya’da iki oy sayımı formu var. Birisi otomatik, birisi de elle yapılan daha yavaş sayım. Otomatik sayımın yasal bir bağlayıcılığı yok. Yasal bağlayıcılığı olan tutanaklar üzerinden yapılan yavaş sayım. OEA’nın talep ettiği tutanaklarda ufak tefek irragülariteler var ancak 25 bin sandığın sadece 300’e yakınında Morales’in lehine bir takım irregülariteler olduğu görülüyor. OAE raporlarında da, bağımsız raporlarda da görülüyor bunlar. Hile yapılmadığı neredeyse kesin artık. Şunu da belirtmek lazım; Daha önceki seçim başarısına sahip değil Morales. Hem katılımdan dolayı hem de oy oranlarının düşmesinden dolayı dördüncü dönem adaylığından rahatsızlık olduğunu söylemek lazım. MAS’ı destekleyenler arasında da bir rahatsızlık vardı yani. Ancak seçimi kazandığı gerçeğini değiştirmiyor bunlar.

  • Morales neden dördüncü dönem aday olmayı tercih etti? Brezilya’da ve Arjantin’de solun güçlü liderleri yerlerini başkasına bırakmışlardı zamanı geldiğinde. Bolivya’da Morales’e alternatif biri çıkartılamayacak kadar güçlü bir liderlik mi yaratılmıştı artık?

Başta konuştuğumuz eleştirilerden birisi o. Latin Amerika ülkelerinin tamamında devlet başkanlıkları ile ilgili böyle bir kısıtlayıcılık var. Yeniden seçilememe, başkanlık sisteminin en önemli ilkelerinden birisi. Latin Amerika ülkelerinde 19. Yüzyılda çok acı deneyimler olduğu için bu çok katı bir anayasal ilke haline gitmiş. Bunu değiştirmek için referanduma gitmek gerekiyor. Bolivya’da 2016 referandumunda da bu değişiklik talebi reddedilmişti. Morales, devletin siyasi sisteminin değiştiğini iddia ederek ilk iki döneminin ardından iki dönem daha seçildi. Tabi ki başka birisini bulabilirdi. Zaten burada da baştaki eleştiriye geri dönmüş oluyoruz. MAS’ın içerisinde de eleştiriler ve Morales’in kendi gücünü konsolide etmiş olduğu düşüncesi var. Morales’in seçimleri kazanması da aslında onun bir yerde haklı olduğunu gösteriyor. Ancak yine de bu yaptığının doğru olmadığı gerçeğini değiştirmez.

  • Şimdi parlamento tekrar açıldı. Seçimin yenilenmesi çağrıları yapılıyor. Bundan sonrası için neler bekliyorsunuz?

8 Kasım’da polisler ayaklandı, 10 Kasım’da asker tavsiye kararı aldı. Asker tam kapasite ile sokağa çıkmadı. Hala kısıtlı bir biçimde sokakta. Polisin isyan etmesi, Santa Cruz’daki faşistlerin La Paz’a gelerek terör estirmesine imkan verdiği için önemliydi. O sırada yerli halkları ayaklanmadı. 10-11 Kasım’da çok büyük eylemler görmedik. Ta ki Wiphala bayrakları yakılana, İncil’le saraya girilene kadar. Bu büyük yerli mücadelesi salı, çarşamba, perşembe günleri gerçekleşti. Bu hareketi tamamen Moralesçi bir hareket olarak görmek mümkün değil. Yıllardır yerliler lehine gerçekleşen kazanımların reddine karşı bir hareketlilik var. Bolivya’nın ayrılıkçı kesimlerinin yerli düşmanı, ırkçı, kadın düşmanı darbesine karşı bir hareketlilik var. “Morales hata yaptı” diye düşünürken insanlar, bayraklar yakılmaya başlayınca, yerlilere ve solculara dönük tutuklamalar başlayınca, “Burası eski Bolivya değil” diyerek harekete geçtiler. Evet darbeye karşılar, Morales’in ülkeye geri dönmesini istiyorlar ama pek çoğu seçimin yeniden yapılmasına itiraz etmiyor.

Ordu hala çok ciddi bir biçimde varlığını göstermedi. Bir polis baskısı ile karşı karşıyayız. Ordu darbeye iştirak ettiği için mevzu daha çatışmalı bir hal alırsa sokakta daha fazla görülebilir. Bir çift başlılık da var. Janine Anies aslında senato ikinci başkanı. Senato Başkanı istifa ettiği için kendini başkan ilan etti. Muhalefet anayasal sürecin gösterişte de olsa var olduğunu göstermeye çalışıyor. Morales’in ardından Başkan Yardımcısı ve Senato Başkanı istifa ettirildi. Temsilciler Meclisi Başkanı da istifa etti. O yüzden anayasal olarak Janine Anies’in geçici başkan olması gerekiyor. Ancak bunu yapabilmesi için senatonun toplanması gerekiyor. Senato toplanmadan kendini başkan ilan etti. Senatoda da çoğunluk MAS’da. Anayasal olarak bir boşluk var şu an. Önümüzdeki 90 gün içinde MAS, Anies’in başkanlığında seçime gidilmesini kabul edebilir. Seçimlere gidilirse MAS’ın başka bir adayla seçimleri kazanması büyük bir ihtimal. Çok düşük bir ihtimal Morales geri dönebilir. Ama bu ihtimale fazla prim vermemek lazım. Ya da Senato Başkanı Adriana Salvatierra tekrar geçici başkanlık görevini alabilir. Şu an geçici bakan olduğunu söyleyen Anies uluslararası kamuoyunda da kabul görüyor. Çatışmalı bir durumun devam edeceğini söylemek gerek. Yerli mobilizasyonu da önemli bir rol oynayacak. Yerliler çok öfkeli. Polis şiddeti sonunda onlarca kişiyi de kaybedince daha da öfkelendiler. O yüzden belirleyici olan yerlilerin mobilizasyonu olacak. Ordunun tutumu da önemli tabi. Ordu hala tankları sokağa indirmedi.

  • Ordu ve polisin kolayca iktidarın karşısında yer alabilmesi MAS’ın devlet bürokrasisi ve ordu içinde kurumsallaşamadığını da göstermiyor mu?

Evet orada etnik bir mevzu var. MAS’ın tabanı yerliler. Yerliler çoğunlukla polis ve ordunun içinde değiller. Morales ordu ile farklı bir ilişki kurmuştu. Onların sosyal güvenlik ve maaşlarını iyileştirildi. Örneğin Venezuela’da ordunun yapısı tamamen değiştirilmişti. Chavist olmayan tek bir general kalmadı. Bolviya’da durum farklıydı ama bu yöntemin de böyle kritik bir anda ters teptiği görüldü. Polis için durum daha farklı. Polisler darbenin ana motorunu oluşturan grup. La Paz’a Santa Cruz’dan gelen faşistlerin terör estirmelerine de onlar müsaade etti.

  • Son olarak kıta ile ilgili genel bir değerlendirme yapacak olursak, Şili ve Ekvador’da ciddi ayaklanmalar yaşandı. Arjantin’de bir iktidar değişikliği süreci oldu. Bolivya’da da tam tersi bir süreç var. Arjantin, Şili ve Ekvador süreçleri ele alındığında Latin Amerika’da sol eksenin geri dönüş yaşayacağı söylenebilir mi?

O sol dalgadan sonra ortaya çıkan sağ karşı ofansifin başarısız olduğu söylenebilir. Politik ve ekonomik meşruiyet üretemediler. Sağ dalga, sol dalganın ekonomi, yolsuzluk ve güvenlik konularında başarısız olduğu algısından sonra gelmişti. Bunun üzerine iktidarları tekrar ele geçirmişlerdi. Bunların hiçbirisini başaramadılar. Arjantin’de ve Brezilya’da görüldüğü gibi ne güvenlik, ne yolsuzluk, ne de ekonomik iyileşme konusunda bir şey başarabildiler. Şili’de neoliberal yeniden yapılandırma sonucunda kamu hizmetlerinin saldırıya uğramasının yarattığı bir takım çelişkiler oldu. Ekvador gibi kendine özgü koşullarda neoliberal politikaların tekrar uygulanmaya çalışıldığı örnekler yaşandı. Bu çelişkilerin yarattığı bir patlama var. Uzun neoliberal dalgadan ve kısa sağ dalgadan gelen çelişkilerin yarattığı bir patlama bu. Ancak bu sürecin ucunun açık olduğunu unutmamak lazım. Bolivya da bize bunu gösterdi. Aşırı sağ eli kolu bağlı olarak oturmuyor. Tam bir şey oturdu derken her şey tersine dönebiliyor. Aşırı sağ da bu sol dalganın farkında ve yeri geldiğinde şiddet aygıtlarını kullanmaktan çekinmiyor.