Salı, Nisan 23, 2024

Ali Şeker: İktidarı kaybetmekten tıpkı o fotoğrafta Mehmet Metiner’in korktuğu gibi korkuyorlar

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Ali Şeker ile, TBMM’deki tartışmaları, başkanlık sürecini ve çok merak edilen Şeker Tv’yi konuştuk.

– Anayasa değişiklik teklifi süresince Şeker Tv en çok konuşulan konulardan biri oldu. Nasıl başladı yayın yapma süreci?

Anayasa teklifi bir ayıplı mal gibi halktan kaçırılıyor. Halk, hala değişikliğin tam olarak ne olduğunun farkında değil. Çünkü süreç halka anlatılmıyor, halktan gizleniyor. TRT zaten görevini yapmıyor. Günde 4 saat yayın yapan TRT’de Meclis’in rutin görüşmelerinden sonra Anayasa değişiklik teklifine geçiliyor, bir saat iki saat gösteriliyor ya da gösterilmiyor. Burada tabiri caizse demokrasinin final maçı canlı oynanıyor ama devletin kanalı TRT 2. Lig hazırlık maçlarını banttan yayınlıyor. Nerede sorun varsa, TRT kameraları tam aksi yönü çekiyor. Görüntü istediğimizde görüntüleri kesip sansürleyip bize veriyorlar. Çünkü devletin değil, iktidarın kanalı olmuş durumda TRT. Biz hiç ayrım yapmadan herkesin görüntüsünü yayınladık; Baykal’ı da, Başbakan’ı da CHP’yi de AKP’yi de HDP’yi de, MHP’yi de Çünkü bizim korkacak, halktan kaçıracak bir şeyimiz yok.

78 milyonun hayatını etkileyecek bir değişikliğin halktan kaçırılması kabul edilebilir bir şey değil. Biz anayasa komisyon sürecinden itibaren bunu halka duyurmak, halkı haberdar etmek için çalışıyoruz. Partiden kamera aldık, daha sonra zaten CHP Web Tv ve Halk Tv’de yayını bizden canlı olarak insanlara ulaştırdı. Bu süreçte bana değerli arkadaşlarım, İstanbul vekillerimiz Onursal Adıgüzel, Sibel Özdemir Selina Doğan ve Orhan Sarıbal çok yardımcı oldular.

Komisyon sürecinde AKP’lilerin söyleyeceği hiçbir şey yoktu, olmadı da. MHP’liler ise kendilerine yöneltilen sorulara cevap vermek dışında neredeyse hiç konuşmadılar. AKP’liler de MHP’liler de konuşamadı yani. Çünkü kendilerinin bile savunamayacakları, tek adama teslim edilen bir rejim değişikliği bu. Tekrar tekrar vurguluyoruz; bu bir rejim değişikliğidir, sistem değil.

Meclis’teki kavgalar bu işin küçük bir parçası. Asıl büyük kavga, cumhuriyet, demokrasi, özgürlükler, insan hakları ve milli egemenlik kavgası. Asıl kavga; milli egemenliğin saray tarafından teslim alınmasına karşı verilen kavga. Her ne kadar diğer kavgalar öne çıkma meyilinde olsa da bizim asıl kavgamız az önce söylediğim gibi demokrasi üzerine. Özellikle AKP, ısrarla Meclis’teki kavgaları öne çıkararak bunların üzerini örtmeye çalışıyor. Biz cumhuriyete yönelik bir saldırıya karşı direniyoruz ve sonuna kadar da direnmeye devam edeceğiz.

– Mehmet Metiner’le olan tartışmanız ve fotoğraf çok konuşuldu. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle şunu belirteyim; ben bir hekimim. Ömrümde hiçbir zaman birine zarar vermeyi düşünmedim, düşünmem de. Orada bir arbede yaşandı. Mehmet Metiner bana tekme atmaya çalıştı ama ben geri çekilince boşa düştü. Ben de “ne yapıyorsunuz” şeklinde üzerine yürüdüm ve o fotoğraf ortaya çıktı. “Allah’tan başka kimseden korkmayan adam” fotoğrafı ortaya çıktı o anda. Olay bundan ibaret. Kimseye saldırdığımız, dövdüğümüz yok. Aksine bütün kavgaları ayırmaya, ortamı sakinleştirmeye çalışıyoruz. CHP’li vekil arkadaşlarımız ölüm çukuru diye tabir edilen stenografların arkasındaki çukura düşmekte olan AKP’li vekilleri tutarak onların hayatlarını kurtardı bunları hiç kimse görmüyor. Tüm bu yaşananların asıl sebebi AKP’nin korkusu. İktidardan düşmekten işledikleri suçların hesabını vermekten korkuyorlar. Bu korkuyu 7 Haziran’da zaten yaşadılar. İktidarı kaybetmekten tıpkı o fotoğrafta Mehmet Metiner’in korktuğu gibi korkuyorlar.

– En çok tartışılan olaylardan biri de ‘ısırık’ olayı oldu. Siz bir hekim olarak bu konuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?

O bölgenin ısırılması tıbben imkansız bir şey. Daha önce de belirttim, orayı ancak at ısırabilir. Yara izinin tam karşısında da iz olması lazım o da yok. Kabataş yalanı gibi “Kaba Isırık yalanı”yla karşımızda şimdi de AKP. Bu cuma yayınlayacaklarını söyledikleri, olmayan deri ceketli kamçılı adam görüntülerini yüzlerce cuma geçti yayınlamadılar çünkü öyle bir görüntü yok, halkı kandırdılar. Isırık olayı da böyle bir yalan. Ben kendi bacağımı da açıp gösterdim. Yaranın benzeri bende de var, bacakta çarpma sonucu en çok yaralanan bölge orası hemen altında kemik olduğu için. Oradaki oy kupalarının altına konan sehpanı köşesine çarpma neticesinde oluşabilecek bir yara o. Çarptığının şahitleri var, görüntüleri var. Yalanlarla asıl yaptıkları işin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Ortada zaten diş izi yok. Öyle bir Adli Tıp raporu almış ki… Ben de Cerrahpaşa’da eğitim aldım. Biz o raporlarda şöyle deriz: Diş izi ile uyumlu olabilir. Ama aldığı raporda “diş izi” yazıyor. Ülkede bu raporu verebilen Adli Tıp kurumları var.

-Siz ön seçimle geldiniz. Yereli ve halkın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben halkın mevcut durumdan kaygılı, mücadelemizden umutlu olduğunu görüyorum. Eğer bizler halka bu değişikliğin nelere mal olacağını yeterince anlatabilirsek eminim ki halkımız da buna ‘Hayır’ diyecektir.

Bir Deve hikayesi vardır, aslında yaşadığımız süreç tam olarak ona benziyor. Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den, bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşır ve ver o dişi deveyi bana der. Tartışma büyür, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz eder ve konu Muaviye’ye yansır. Halk meydanda toplanır. Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklar: Bu deve dişidir ve Şamlınındır. Sonra toplanan halka sorar: Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırır: Şamlınındır. Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırır, Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!”

AKP’nin de şu an ki tavrı tam olarak böyle. Tüm yönetim yetkilerini kontrolsüz tek bir kişiye veren, 78 milyonu ona kul köle yapan yargı bağımsızlığını yok eden, güçler ayrılığını tanımayan, demokrasinin ve cumhuriyetin kazanımlarını silmek isteyen Erdoğan’ın her dediğini onaylayan tek seçmeni Erdoğan olan saray vekilleri var.

Bu rejim değişikliği çalışmalarından AKP’ye oy veren seçmen dahil herkes zarar görmektedir, daha fazla zarar görmeyi kimse istemeyecektir. Bizler halkın vekilleri olarak halkımızın hakları için halkla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER