Salı, Nisan 23, 2024

Sosyal uyumun manevra olduğu düzenek: Modern-kapitalist devlet

Modern-kapitalist devlet, egemen olmayan proleter sınıfı, egemen olan burjuva sınıfıyla arasındaki tüm çelişkilere rağmen bir ulus olarak bütünleştirme özelliğine de sahiptir.

Sosyal uyumun, sermayenin hakimiyetinin siyasal olarak geçerli olabilmesini sağlaması bakımından, modern devlet ve kapitalizm arasındaki sürekli etkileşim sürecinde ortaya çıktığı ve devamında modern-kapitalist devletin onu egemen olmayan sınıfı kendi safına çekmek için geliştirdiği politik manevralardan biri olarak devreye soktuğu düşünülmektedir. Araçsal perspektiften, modern – kapitalist devletin sınıf mücadelesinin bir tezahürü olarak yorumu sosyal uyumu da sınıfsal olarak ele almayı gerektirmektedir. Bu, bir nevi can simidi olan olgunun sınıfsal yönüne ise bir önceki yazıda değinilmeye çalışılmıştır. Ancak, bunu daha iyi anlayabilmek adına modern-kapitalist devletin özgül dinamiklerine göz atmanın faydalı olacağına inanılmaktadır. Çünkü sosyal uyuma, en başından beri giydirilen ironi isimli gömlek aslında söz konusu devlet formasyonunun kılıfından başka bir şey değildir.

Modern-kapitalist devletin özelliklerine bakıldığında bu devlet formunda, onu kendinden önceki formlardan ayıran kimi farklılıklar olduğu görülecektir. Bu farklılığın ayırt edilebilmesi için devlet aygıtının maddi ilişkiler dünyasındaki yerine işaret eden Marx ve Engels’e göre devreye üretim tarzı, değer yasası, kapitalist üretim ilişkileri, toplumsal sınıflar gibi soyutlamalar girmektedir.[1] Buna göre devlet, kapitalist üretim ilişkilerini ve bu ilişkilerden türeyen toplumsal sınıfların çelişkilerini sürdüren bir aygıt olarak kendini göstermektedir. Bir başka ifadeyle, modern-kapitalist toplum düzeninde, devlet ile toplum ya da ekonomi arasındaki ilişkiler dışsal ilişkiler olarak kavramsallaştırılamaz.[2] Bu ilişkinin temelinde yer alan devlet ve ekonomi ilişkisinin içselliği yani bu iki unsurun birbirleriyle sürekli etkileşimde olma durumları ve birbirlerinden ayırt edilemezlikleri devlet aygıtının ekonomik düzenin hedeflerini hayata geçirmesi bakımından işlevselliğini gündeme getirmektedir. Modern-kapitalist devletin de bu bağlamda devletin araçsal olma özelliğini taşıdığı iddia edilebilir.

Bu doğrultuda devleti, modern öncesi dönemler için de sınıflar arası çelişkilerin ürünü olarak ele alan Marx ve Engels, bu saptamanın modern-kapitalist devlet için de gereçli olduğunu savunmaktadır. Onlara göre bu söylenen, demokratik cumhuriyet için, monarşi için olduğundan daha az geçerli değildir.[3] Dahası, Gramsci devlet iktidarını sınıf mücadelesi bağlamında ele alarak Marx ve Engels’in devlet aygıtıyla ilgili ortaya koyduğu araçsalcı perspektifi doğrulamaktadır. Hatta Gramsci’de iktidar ve denetim, egemen sınıf aksiyomları ve sınıf mücadelesi bağlamına yerleştirilmiştir.[4] Ancak bu devlet her ne kadar egemen sınıfların tahakküm aracı olmak bakımından kendisinden önceki formlara benzese de toplumsal çelişkilerin sebebi olan sınıfların başkalığıyla onlardan ayrılacaktır. Marx ve Engels’te devlet, her ne kadar sınıflı toplumlara özgü bir biçim olarak kavramsallaştırılsa da modern-kapitalist devlette bu biçim, burjuvazi ve proletaryanın sınıfsal mücadelesi olarak güncellenmektedir.[5] Ancak bu mücadelenin kazananı burjuvazidir ve modern kapitalist devlet burjuvazi egemen sınıfının egemen olmayan işçi sınıfına karşı tahakküm aracı olmaktadır. Örneğin Lenin, kapitalist devletin burjuvazinin/egemen sınıfın, sınıf mücadelesini baskılamak üzere kullandığı bir aygıt/araç olarak formüle edilmesinden bahsetmektedir.[6]

 

Modern kapitalist devlet bir taraftan sınıfsal çelişkilerden türeyen varlık alanını sürekli kılmaya, bir taraftan da egemen olmayan sınıfları kendi eksenine çekmeye çalışmaktadır. Bu manevralarda devletin sosyal uyumla ilişkisi oldukça önem arz etmektedir.

 

Bir diğer yandan modern-kapitalist devlet, egemen olmayan proleter sınıfı, egemen olan burjuva sınıfıyla arasındaki tüm çelişkilere rağmen bir ulus olarak bütünleştirme özelliğine de sahiptir. Nitekim, Poulantzas, “kapitalist devletin, işçi sınıfını, üretim araçlarından ve sınıflarından kopartılmış bireyler halinde bir ulus olarak ve birleştirici bir kurallar ve kurumlar altında nasıl yeniden bütünleştirdiğinden bahsederek onun bu özelliğini gündeme getirmiştir.[7] Modern kapitalist devletin bütünleştiriciliği, onun sermaye ve emek grupları arasındaki mücadeleyi çerçeveleyici özelliğiyle ilişkilendirilebilir. Şöyle ki iktidar bloku -egemen sınıf fraksiyonlarının (burjuvazinin çeşitli bölümlerinin) ittifakı olarak- ile işçi sınıfı arasındaki mücadele kapitalist devletin çerçeveleyici ve oluşturucu dinamiğine içkindir.[8]

Modern-kapitalist devlet sadece burjuva sınıfının iktidar aygıtı değil aynı zamanda bu sınıfla ortaklık ilişkisi içinde olma özelliğine sahiptir. Nitekim Miliad, burjuva siyasi partiler aracılığıyla devlet iktidarı üzerinde söz sahibi olan burjuva sınıfının, devlet aygıtını salt bir araç olarak kullanmadığını, bireysel olarak bakıldığında da olgusal olarak gözlemlenebilir bir ortaklığın mevcut bulunduğuna vurgulayarak modern kapitalist devletin bu yönüne vurgu yapmıştır.[9] Ayrıca devlet iktidarıyla sınıf iktidarı arasındaki bu ortaklık, yönetici sınıfla sermaye sınıfının özdeşliğine de işaret ederek, modern-kapitalist devletin özellikleri arasında yer almaktadır.

Son olarak modern-kapitalist devletin sınıfsal mücadelenin hem bir alanı hem de öznesi olma özelliği söz konusudur.[10] Bahsi geçen diğer özellikleriyle kesişen bu yanıyla modern-kapitalist devlet, sınıfsal mücadele zeminini yeniden üretmesiyle bu mücadele için bir mecrayken bir diğer yandan da egemen sınıf ya da sermaye sınıfıyla özdeş olmak bakımından kendisi bu mücadelenin bir tarafıdır. Dolayısıyla modern-kapitalist devletin bu ikili yanı onu diğer devlet formlarından ayırarak özgün kılmaktadır. Bir diğer yandan onun sınıf mücadelesinin bir tarafı olma ya da egemen sınıfların siyasal iktidarı olma özelliği, onu egemen olmayan sınıfların karşısında konumlandırmaktadır. Modern kapitalist devlet bir taraftan sınıfsal çelişkilerden türeyen varlık alanını sürekli kılmaya çalışmakta; bir taraftan da egemen olmayan sınıfları bu süreklilik için kendi eksenine çekmeye çalışmaktadır. Tam da burada söz konusu ekseni egemen olmayan sınıf için daha çekici kılmak adına kimi manevraları devreye sokmaktadır. Bu manevralar bağlamında da bu devletin sosyal uyumla ilişkisi oldukça önem arz etmektedir.

[1] Torun, Abdullah (2021), Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, (Ankara: Gazi Yayınları)

[2] İçsel ilişkiler felsefesinin kapsamlı değerlendirmesi için bakınız: Ollman, B. (2006). Diyalektiğin Dansı – Marx’ın Yönteminde Adımlar. (Çev. C. Saraçoğlu). Yordam.

[3] Marx, K. & Engels, F. (2016). Fransız Üçlemesi. (Çev. E. Özalp). Yordam.

[4] Buci-Gluksmann, C. (2016a). Tarihsel Blok. İçinde G. Bensussan& G. Labica. Marksizm Sözlüğü (ss. 925-927) (Çev. V. Yalçıntoklu). Yordam.

Buci-Gluksmann, C. (2016b). Hegemonya. İçinde G. Bensussan& G. Labica. Marksizm Sözlüğü (ss. 433-438) (Çev. V. Yalçıntoklu). Yordam.

[5] Yalman, G. (2014). Devlet. İçinde G. Atılgan & A. Aytekin. Siyaset Bilimi Kavramlar, İdeolojiler, Disiplinler Arası İlişkiler (ss. 69-85). Yordam

[6] Torun, Abdullah (2021), Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, (Ankara: Gazi Yayınları)

[7] Carnoy, M. (2013). Devlet ve Siyaset Teorisi. (Çev. S. Coşar & A. Örküp& M. Pamir & M. Yetiş). Dipnot

[8] Torun, Abdullah (2021), Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, (Ankara: Gazi Yayınları)

[9] Torun, Abdullah (2021), Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, (Ankara: Gazi Yayınları)

[10] Torun, Abdullah (2021), Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, (Ankara: Gazi Yayınları)

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI