Çarşamba, Nisan 24, 2024

Sosyal uyuma takviye güç: Sivil toplum

Birey-toplum-devlet düzlemindeki çatışmalı uyumun başarısı, bu uyumun sürekliliği bakımından zorluklar karşısında örgütlü olarak direnmekten ve bu zorluklara rağmen bu düzlemi sürekli kılmaktan geçmektedir.

En basit karşılığıyla bir amaca varmak için izlenen yöntem olan politikanın, geliştiricisinin kendisini şartlara göre biçimlendirdiğinin somut karşılığı olduğu ileri sürülebilir.[1] Bu bağlamda modern-kapitalst devletin toplumsal dönüşüme etkisi çok güçlü olabilecek gelişmeler karşısında da kendisini güncellemesi bakımından sosyal uyumu bir politika olarak geliştirmesi ve ona göre biçimlenmesi söz konusudur.

Hatta 1970’ler sonrası refah devletinin kalkınmaya odaklı yeni formu ve bu formun bir gereği olarak sosyal uyumun bir kalkınma politikası olarak işlevselliği buna bir örnek teşkil etmektedir. Devletin organizasyon olarak geliştirdiği politik araçlar bakımından kendisine bir kavram seti de yaratması da bu biçimsel değişikliğin göstergelerinden biridir. Göç sonrası uyum ve bütünleşmeyi ifade eden entegrasyon kavramının kamu politikası alanında kullanılması bu bakımdan tesadüf değildir.[2]

Ancak bu ilişkinin sürekliliği ve hatta tarafların birbirlerine olan mecburi bağımlılığını ortaya koyması, devlet aktörünün bu politik aracı uygularken başka aktörlere başvurmayacağı anlamına gelmez. Bilakis o, bu amacı karşısında biçimlenir ve dönüşürken kendisi dışındaki ama kendisiyle başından beri uyumlu olan sivil toplum aktöründen takviye alır.

Modern-kapitalist devletin kendi varlığını sürdürmek pahasına, yine onun varlığından kaynaklanan sivil topluma başvurduğu iddia edilebilir. Burada sivil toplumun, kapitalist toplumsal düzenin dayanağı olan sınıflararası çelişkiler düzenine uyumlu olarak ortaya çıktığı iddia edilebilir.

Nitekim Gramsci’nin, hegemonya kavramını devlet egemenliği ve ekonomi arasında bir kesişme noktası olan örgütlü bir sivil topluma dayandırması tesadüf değildir.[3] Dahası modern-kapitalist devletin toplumsal düzeni sivil toplum aracılığıyla yaygınlaşmaktadır. Hatta Gramsci için, bu devlet, sivil toplumda dallanmış hegemonik bir sistemin sentezidir.[4] Buradan hareketle devlet ve sivil toplumun nihai kertede aynı şey olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Modern-kapitalist devletin, sınıflararası çatışma zeminine dayalı varlığı kendisinden türeyen bir sivil toplumu mümkün kılmaktadır.

Hatta Gramsci, fiili gerçeklikte sivil toplum ve devletin bir ve aynı şey olduğunu dile getirerek bu ayrımı yapmanın geçerli olmadığını göstermektedir.[5] Ancak bu ayrımı yok saymak sivil toplumun devletten farklı ve ona özgü olan özelliklerini yok saymayı gerektirmez. Örneğin onun toplumsal alanla ilgili bilgiye devlete göre daha hızlı erişimi onu müdahale bakımından öne taşır. Ancak yine de bu özgünlüğüyle bile olsa modern-kapitalist devletle çatışmaz. Aksine ona tüm bu farklı nitelikleriyle sosyal uyum konusunda yardımcı olur. Sivil toplum, tam da buradan bakıldığında modern-kapitalist devleti güçlü kılmaktadır.

Modern-kapitalist devlet ve ona özgü olan sivil toplum arasında bir ayrımın olmaması, kapitalist ekonomik düzeni zorlayacak gelişmeler karşısında devleti güçlü kılmaktadır. Bir başka deyişle, sivil toplumun devlete sosyal uyumun gerçekleşmesinde takviyede bulunması onun örgütsel olarak gücüne denk gelmektedir. Devlet, tam da bu örgütlü gücüyle, sınıflararası entegrasyonu mümkün kılabilmektedir.

Gramsci, fiili gerçeklikte sivil toplum ve devletin bir ve aynı şey olduğunu dile getirerek bu ayrımı yapmanın geçerli olmadığını göstermektedir.

Nitekim, birey-toplum-devlet düzlemindeki çatışmalı uyumun başarısı, bu uyumun sürekliliği bakımından zorluklar karşısında örgütlü olarak direnmekten ve bu zorluklara rağmen bu düzlemi sürekli kılmaktan geçmektedir.

Öyleyse denilebilir ki modern-kapitalist devletler için uyumluluk başarılı sosyal uyumluluk demektir.[6] Dolayısıyla buradan bakılarak sosyal uyumun gerçeklemesinde ana aktör olan modern-kapitalist devletin bu amaca daha etkin ulaşabilmesi için onunla uyum içinde olan sivil toplumdan destek alabildiği iddia edilebilir.

Başka bir deyişle sosyal uyumun, topluluklar arası farklılıkların, birey-toplum-devlet düzlemindeki uzlaşmaya halel getirmemesi için modern devletler tarafından kullanılan politik bir araç olduğuna ve bu aracın en işlevsel olarak onlar tarafından gerçekleştirileceğine inanılması, sosyal uyum alanında tek başına modern-kapitalist devletin olduğu sonucuna varılmasını gerektirmez.

Bilakis, sivil toplum modern-kapitalist devlete, bu politikanın gerçekleşmesi bakımından takviyede bulunur. Bu özellikleri bağlamında sivil toplumun devletin işini kolaylaştıracağı varsayılmaktadır. Buradan hareketle onun, sosyal uyum amacını gerçekleştirmek bakımından devletin sorumluluğunu hafifleteceği sonucuna da varılabilir.

Politik araç geliştirmek ve ona hayat vermek politik alanın muktediri olan modern-kapitalist devletin işlevleri arasındadır. Bu bağlamda sosyal uyum aracını hayata geçirmek açısından en belirleyici aktör olan modern-kapitalist devletin bu aracı mümkün kılacak kimi yollara başvurduğu iddia edilebilir.

Sivil toplumun devletin işini kolaylaştıracağı varsayılmaktadır. Buradan hareketle onun, sosyal uyum amacını gerçekleştirmek bakımından devletin sorumluluğunu hafifleteceği sonucuna da varılabilir.

Bu yöntemlerden istihdam bu çalışmanın odağına girmekte olup onun sosyal uyumun bir politik araç olmasının en önemli tezahürlerinden biri olduğu düşünülmektedir. İstihdam bakımından sosyal uyumun gerçekleşmesi adına yasal düzenlemelerin oluşturulmasından başlayarak onların uygulanması, denetlenmesi gibi pek çok açıdan belirleyici aktörün devlet olduğu iddia edilebilir.

Sivil toplumun ise toplumda mültecilerin istihdam bakımından sosyal uyumlarında devletle uyum içinde olarak bu sorumluluğu paylaştığı varsayılmaktadır. Tam da burada teorik kapsamın ikinci ana hattını oluşturan istihdam konusuna geçilebilir. İlerleyen yazıda sosyal uyum açısından istihdamın önemine değinilmeye çalışılacaktır.

[1] https://www.nedemek.org/politika+nedir

[2] Şeker, Betul Dilara, Ibrahim Sirkeci, and M. Murat Yüceşahin, eds. Göç ve uyum. Transnational Press London, 2015.

[3] Buci-Gluksmann, C. (2016b). Hegemonya. İçinde G. Bensussan& G. Labica. Marksizm Sözlüğü (ss. 433-438) tam da (Çev. V. Yalçıntoklu). Yordam.

[4] Buci-Gluksmann, C. (2016b). Hegemonya. İçinde G. Bensussan& G. Labica. Marksizm Sözlüğü (ss. 433-438) (Çev. V. Yalçıntoklu). Yordam.

[5] Gramsci, A. (2000). (Der. D. Forgacs). Gramsci Kitabı Seçme Yazılar 1916-1935. (Çev. İ. Yıldız). Dipnot.

[6]Yardım, Müşerref (2017), “Göç ve Entegrasyon Politikaları Işığında Fransa’da Toplumsal Kabul”, Göç Araştırmaları Dergisi, 3:(2), s. 130.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI