Salı, Nisan 23, 2024

Sohbet

Haz alınan bir sohbetin bir çatışma değil, uzlaşı çerçevesinde bir zenginleşme olduğunun, taraflar arasında bir boyun eğdirmeye değil, yaşamı kavramaya ilişkin yeni olanaklar keşfetmeye yaslandığının anımsanması gerekir.

Sohbetler, ilk bakışta karşılıklı ilgi duyulan, merak edilen ve düşünmeye değer bulunan konularda tarafların karşılıklı fikir, bilgi ve kanaat alışverişiymiş gibi görünürler fakat genellikle sohbetin kurucu ve yönlendirici öğesi muhatapların birbirlerine bilinçli ya da bilinçsiz şekilde iktidar kurma çabalarıyla mayınlanmışlardır. Tarafların sohbet sırasında ileri sürdükleri fikirler, yorumlar, betimlemeler arasında inşa edilen benzerliklerde, çatışmalarda, dallanmalarda ve karmaşıklaşmalarda ilk hedef nadiren doğruyu bulmaya yönelmektir. Genellikle asli çaba, hangi tarafın bilen özne, hangi tarafın bilen özneye boyun eğen, bilmeyen özne olduğunun belirlenmesidir. Bir çiçeğin adının ne olduğundan, Türkiye’nin Suriye politikasına, mahalledeki marketin hangi saatler arasında açık olduğundan, Hegel’i nasıl kavramak gerektiğine değin aşırı geniş bir alan içerisinde her konu, bu iktidar mücadelesinin çatışma alan(lar)ı olarak uygundur.

Sohbetler pek az örnekte iktidar kurma ilişkisinden bağımsız bir iletişim yöntemidir; bu yüzden de içten ve zevkli sohbetlerin sayısı çok azdır. Sohbetin tarafları arasından yalnızca bir tanesinin bile böyle bir iktidar girişimini sınaması, sohbetin bir iktidar çatışmasına dönüşmesi için yeterlidir. Diğer taraf, sohbet sırasında kendi üzerinde bir iktidar kurulmak istenip istenmediğini çok geçmeden kavrar ve; ya diğerinin kendi üzerinde kurmak istediği iktidara riayet ederek, onun belirlediği gündemleri, onun yorumlarıyla kabul etme yoluna girer ya da karşı tarafa asıl patronun kim olduğunu gösterme yoluna giderek, karşı tarafın ileri sürdüğü verileri, yorumları, çözümlemeleri itibarsızlaştırmaya, çaptan düşürmeye, reddetmeye yönelir. İçerik önemsizleşmiştir, karşı tarafı yenmek asli unsura dönüşür.

Taraflar arasındaki veri, bilgi, yorum ve fikir alışverişi deneyiminin, tüm bunların örtmeye çalıştığı bir iktidar mücadelesi olduğunu açığa vuran şey genellikle savların kendileri değil, bu savları ileri süren kişilerin takındıkları beden dili, kendi fikirlerini onaylama biçimleri ve sohbet ettiği bireyin düşüncelerini çürütme iştahıdır. Meselenin düşünmeye ya da doğruyu bulmaya odaklı olmadığının ihbarı genellikle saygı ve içtenlik sınırının aşılmasıyla gerçekleşir. Fikir alışverişinin özünden saparak ayrıntılarda kendisine alan açmak isteyen taraf, kendi söylemlerinin “eşsiz doğruluğunu” gözlerini kapatıp, alnını kırıştırıp, dudaklarını aşağı doğru büküp, başını imalı şekilde aşağı yukarı ya da sağa sola sallayarak “bak işte nasıl da haklıyım, nasıl da her şeyi biliyorum” nidalarıyla tekrar tekrar onaylamaya girişir.

Nötr başlamış bir konuşma, taraflardan iktidar kurmaya çalışan öznenin karşı tarafı küçümsemeye çalışan jest mimikleriyle, her argümana içeriğinden bağımsız şekilde karşı çıkıp, sonra o karşı çıkışın içini doldurmaya çalışan savlarıyla, sohbete ilişkin zevkli olan ne varsa tümünü sabote eden atılımlarıyla sohbetin bir güç mücadelesine dönmesine yol açar. Sohbetin iktidar mücadelesine evrilmesinden hoşnutsuz olan tarafın konuşmayı tek bir hamleyle sonlandırma imkânı ne yazık ki çoğu kez yoktur. Çünkü bu gündelik sohbetler yaşamın sürdüğü her alanda ortaya çıkmakta, iş, komşuluk, aile gibi ortamların tümünde kendilerine yer açmaktadır.

Karşılıklı bir sohbette iktidar mücadelesinin baskın hale gelişi, sohbetin merak edilen ve düşünmeye değer bulunan konularda tarafların karşılıklı fikir, bilgi ve kanaat alışverişi özelliklerinin tümünü sakatladığından ve karşılıklı iyi vakit geçirme olanağını yok ettiğinden, tarafların karşılıklı olarak konuşmanın bir iktidar mücadelesi olmadığını, aksine bir düşünsel, duygusal, donanımsal zenginleşme olanağı olduğunu tekrar tekrar gündeme getirmeleri ya da gündemde tutmaları gerekir. Bu da konuşmacıların jest ve mimiklerinde, konuşma sırasında sürekli olarak kendini onaylamaları yerine karşı tarafın ürettiği argümanlarla uyuştukları yerlerde karşı tarafı onaylamalarıyla mümkündür.

Haz alınan bir sohbetin bir çatışma değil, uzlaşı çerçevesinde bir zenginleşme olduğunun, taraflar arasında bir boyun eğdirmeye değil, yaşamı kavramaya ilişkin yeni olanaklar keşfetmeye yaslandığının anımsanması gerekir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI