14 Mayıs sabahı, soğan alabilme imkânları dahi elinden alınan halkımız, şükür namazları ile mi şampanya kadehleri ile mi o günü kutlar bilmiyorum; ama pudra şekerleri ile kutlamayacağına adım gibi eminim.

Farklı toplantılarda, söyleşilerde sürekli ifade ettiğim bir şey var: Altılı Masa’nın dünya siyasi tarihinde eşine pek rastlanılmayan bir oluşum olduğu gerçeği. Hakikaten de öyle. İlk başlarda çok ciddi bir sarsılma, çözülme, uyumsuzluk yaşanıyordu. Ancak seçime yaklaştığımız son günlerde öylesine bir uyum yakalandı ki, iktidar da bizler de şaşkınlıkla izliyoruz.

Siyaset, gündemi belirleyebilmek kadar aynı zamanda rakibini zayıflatmak, gündemden düşürmek ya da kendi belirlediği gündeme doğru çekebilmektir. Millet İttifakı da tam bunu yapıyor şu sıralar, bunu başarıyor. Zira 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve yol arkadaşlarının uyum içerisindeki bu adaleti yeniden inşa etme yürüyüşü, bana Adalet Yürüyüşünü hatırlattı.

15 Haziran 2017 yılının yaz sıcağında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde başlayan Adalet Yürüyüşü, çeşitli isimlerin ve grupların katılımıyla büyüyen, Ankara'dan İstanbul'a kadar “adalet” talebiyle gerçekleşen geniş katılımlı bir sivil toplum hareketiydi.

Tarih tekerrür ediyor yeniden... Baharın müjdeleyicisi olan çiçekler açmaya, havalar ısınmaya başladı. Güneşin huzur veren sıcaklığı zihinleri açmaya, karanlıkları aydınlığı çıkarmaya başladı yine. Adalet Yürüyüşüne benzer günler yaşıyoruz. Yıllarca boşa harcanan ve tükenme noktasına gelen toplumsal enerji yenilendi, kendini geldi. Artık insanlar gerçekleri görüyor, haksızlığa karşı haykırıyor ve sesini duyurmaya cesaretini hissediyor.

İşte bu durum iktidarın seçime yönelik hamlelerini de boşa çıkarıyor, ayarlarını bozuyor, hata üzerine hata yapmasını neden oluyor. Çünkü AKP ve Erdoğan, son yılların en güçlü ittifakı ile karşı karşıya. 20 yıllık iktidarları boyunca karşılarında birleşen ve uyum içerisinde aynı şeyleri söyleyen başka bir ittifak olmamıştı.

Altılı Masa bu defa büyük ve sağlam bir muhalefet görüntüsü vermeyi başarıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sakin, sabırlı, saygılı, adaletli ve kontrollü” liderliğinde ilerleyen bu süreçte, Altılı Masa bütün süper kahramanları ile sahada yer alıyor. He-Man, Batman, Spider-Man, Shera… Nene Hatun, Sütçü İmam, Seyit Onbaşı, Hasan Tahsin… Hepsi bir arada. Muhalefet kanadı şimdiye kadar yapmış olduğu yanlış hamleleri düzelterek, uyum içerisinde ilerliyor. Örneğin, Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu “Alevi” söylemini Davutoğlu “Sünni” söylemi ile destekleyerek karşılık verdi. Veya Millet İttifakı'nın dört lideri; Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Ali Babacan Balıkesir'de ortak miting düzenledi.
İktidarın 20 yıl boyunca yapmadığı ve ne hikmetse seçime bir ay kala şapkasından çıkardığı tavşanlar da işe yaramıyor artık. TOGG, İHA, SİHA, savaş gemileri derken asıl gerçek olan soğana yenilecekler.

Ya da Saadet Partisinin seçim reklamlarına baktığımızda “Bu seçimde oylar CHP’ye, Saadet Meclise!” gibi inanılması imkânsız bir şey karşımıza çıkıyor. Türk siyasi tarihinde böyle bir dönem olmadı hiç. Sadece Saadet Partisi ile CHP’nin aynı ortak zeminde buluşması bile başlı başına bir şaheser, demokratik bir sanat eseri, bir kazanımdır.

Bunun dışında Millet İttifakının sosyal medya sahasını da tamamen ele alması olayların medya ayağını büsbütün değiştirdi. İktidarın tescilli “Sosyal Medya Trolleri” #SanaSöz kampanyalarına ve gerçeklere yenildi, yeniliyor. Sosyal medyanın gücünü ele geçiren Masa sayesinde, trollerin yaptıkları eline ayağına dolanıyor. Panik artıyor, büyü bozuluyor.

Muhalefet ilk kez kendi sosyal medya gücünü yaratarak AA, DHA, İHA ve havuz medyası gibi trol medya gruplarına muhtaç olmaktan sıyrıldı. Artık bu trol medya grupları istemese bile muhalefetin haberlerini vermek zorunda kalıyor. Elbette, özellikle İhlas grubunu takip etmenizi öneriyorum. Zira, İhlas Yayın Grubu olası bir iktidar değişimini hissettiği anda yavaş yavaş dil değiştirmeye başlar. Şimdiler de öyle bir durum söz konusu…

Altılı Masa diyoruz; saha da Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal ve çok başarılı milletvekillerinin hepsi var. Tüm Türkiye sathında bir seçim havası var ve iktidar buna yetişmekte güçlük çekiyor. Çünkü deprem felaketinde olduğu kriz gibi tek bir yerden haber bekliyorlar, her şey tek bir kişiye bağlanmış. AKP cenahında hiçbir kimse “birey” değil sadece “tebaa”. Bu sebeple de sorumlulukları var ama yetkileri elinden alınmış bir yapı durumuna dönüştüler. İktidarın 20 yıl boyunca yapmadığı ve ne hikmetse seçime bir ay kala şapkasından çıkardığı tavşanlar da işe yaramıyor artık. TOGG, İHA, SİHA, savaş gemileri derken asıl gerçek olan soğana yenilecekler. Zira ortaya koydukları sözüm ona yatırımlar ve uzaya fırlama hamlelerinin, soğan dahi bulamayan halk için en küçük bir karşılığı yok. 14 Mayıs sabahı, soğan alabilme imkânları dahi elinden alınan halkımız, şükür namazları ile mi şampanya kadehleri ile mi o günü kutlar bilmiyorum; ama pudra şekerleri ile kutlamayacağına adım eminim.