“Türkiye’de Sosyal Demokrasinin Dünü, Bugünü ve Yarını” başlığıyla düzenlenen sempozyumda sosyal demokrasinin eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki rolü ile toplumsal sorunlara sunduğu çözümler detaylı bir şekilde ele alındı.

Etkinliğin açılış konuşmalarını, SODEV Başkanı Rasim Şişman ve Friedrich Ebert Vakfı (FES) Türkiye Temsilcisi Tina Blohm yaptı. Panele konuşmacı olarak; Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önceki dönem genel başkanı Altan Öymen, Murat Karayalçın, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, DEV SAĞLIK-İŞ Sendikası Genel Sekreteri Erdoğan Demir, eski SODEV Başkanı Aydın Cıngı, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve CHP İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Yunus Emre katıldı. Kapanış oturumunu ise Prof. Dr. Cem Okan Tuncel gerçekleştirdi.

Ankara’daki yoğun programı nedeniyle etkinliğe katılamayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu, gönderdiği video mesajla katılımcılara seslenerek sosyal demokrasinin Türkiye için önemine dikkat çekti.

'Türkiye gittikçe derinleşen ve derinleştikçe çözümü daha da zorlaşan sorunlarla karşı karşıya'

Türkiye’de demokrasiye geçiş sürecinin çok sancılı olduğunu ve bu nedenle sosyal demokrasinin toplumun tamamı tarafından tam anlamıyla içselleştirilemediğini vurgulayan İmamoğlu şunları söyledi:

*Türkiye’de demokrasiye geçiş süreci çok sancılı olmuştur. Sosyal demokrasi toplumun tamamı tarafından tam anlamıyla içselleştirilmemiş, güçlü ve bağımsız demokratik kurumların oluşturulması ve var olanların korunması ne yazık ki her zaman mümkün olmamıştır. Tüm bunların sonucunda Türkiye gittikçe derinleşen ve derinleştikçe çözümü daha da zorlaşan sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

*Bugün dünyada güçlü bir demokrasiye ve demokratik kurumlara sahip olduğu düşünülen ülkelerde bile otoriterliğe eğilimin arttığını görüyoruz. Bunun sonucunda dünya yeniden savaşlara, çatışmalara, kutuplaşmaya, açlığa, yoksulluğa yol açan ve ne yazık ki git gide büyüyen devasa sorunlarla karşı karşıya. Hem ülkemizdeki hem dünyadaki sorunların çözümünde sosyal demokrasinin güçlenmesinin çok büyük rol oynayacağına inanıyorum. Bu anlamda bu sempozyumu ve 30 yıldır Türkiye’de sosyal demokrasinin güçlenmesi hedefiyle çalışan SODEV’i çok önemsiyorum ve varlığı bizleri elbette her zaman mutlu etmiştir ve ediyor.

*Bu önemli etkinlikte emeği geçen herkese SODEV’e ve Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi Tina Blohm’a teşekkür ediyorum. SODEV’in kuruluşundan bugüne kadar emeği geçen tüm başkanlarına, yöneticilerine saygıdeğer isimlere de ayrıca Türkiye sosyal demokrasisi açısından teşekkürlerimi iletiyorum.”

'30 yıllık bu onurlu geçmişi geleceğe taşımanın sorumluluğunu omuzlarımda hissediyorum'

Açılış konuşmalarının devamında söz alan SODEV Başkanı Rasim Şişman, konuşmasında vakfın 30 yıllık geçmişine duyduğu bağlılık ve sosyal demokrasiye olan inancını şu sözlerle ifade etti:

*Bugün burada, SODEV'in 30. yılında sizlere hitap ederken tarif edilmez duygular yaşıyorum. Ben bu vakıfla neredeyse yaşıt sayılırım. SODEV kurulduğunda henüz iki yaşındaydım. Bu vakıfla büyüdüm, bu vakıfla olgunlaştım. Bu kutsal çatı altında önce gönüllü, sonra genel sekreter, ardından başkan vekili olarak hizmet ettim. Ve şimdi, vakfımızın en genç başkanı olarak, 30. yılımızda sizlerin karşısındayım. Bu onur benim için tarifsiz. Çünkü ben bu vakfın sadece başkanı değil, bir evladıyım. SODEV'in koridorlarında attığım her adımda, bu vakfa emek vermiş büyüklerimin ayak izlerini görüyorum. 30 yıllık bu onurlu geçmişi geleceğe taşımanın sorumluluğunu omuzlarımda hissediyorum.”

‘Bu topraklarda adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin meşalesini yaktılar’

Vakfın kuruluşundan bugüne sosyal demokrasinin Türkiye’deki köklü geleneğini hatırlatan Şişman, sözlerine şöyle devam etti:

*Türkiye'de sosyal demokrasi, Cumhuriyetimizin kuruluş değerleriyle harmanlanan, Köy Enstitüleri'nden halkevlerine, kooperatiflerden sendikalara uzanan derin bir geleneğin mirasçısıdır. Bu topraklarda sosyal adalet mücadelesi, sadece siyasi partilerin değil, toplumun en derinlerinde kök salmış bir dayanışma kültürünün ifadesidir. 30 yıl önce, Türkiye'nin en zorlu dönemlerinden birinde, bir avuç cesur insan bu vakfı kurduğunda, aslında sadece bir vakıf kurmuyorlardı. Onlar, bu topraklarda adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin meşalesini yakıyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki sosyal demokrasi, yalnızca o günlerin sorunlarını çözmek için değil, geleceğin umudunu yeşertmek için de elzemdi. O gün yükselen ses, yalnızca bir ideolojinin değil, bir vicdanın, bir umudun sesiydi. Bugün bu ses, artık geleceği aydınlatan bir ışık, toplumun yeniden inşasına rehberlik eden bir yol haritasıdır!”

'Bu miras, yalnızca bir geçmiş değil; aynı zamanda geleceğe uzanan bir ışık, bir umut meşalesidir'

Şişman, vakfın bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalara da dikkat çekti:

*Bugün burada sosyal demokrasinin sadece dününü değil, bugününü ve yarınını da konuşuyoruz. Çünkü sosyal demokrasi, bu toprakların en köklü siyasi geleneklerinden biridir. Bu gelenek, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana, her dönem kendini yenilemiş, güçlendirmiş ve toplumun ihtiyaçlarına cevap vermiştir. Sosyal demokrasinin bu topraklardaki serüveni, aslında bir modernleşme, demokratikleşme ve adaleti tesis etme mücadelesinin de tarihidir. Bu mücadele: 1960'larda ortanın solu hareketiyle toplumsal bir uyanışa, 1970'lerde demokratik sol hareketle kitlesel bir güce, 1980'lerde sosyal demokrat hareketle yeni bir kimliğe, 1990'larda yeni sol arayışlarla çağdaş bir vizyona kavuştu.

*SODEV'in 30 yıllık mirası, işte bu büyük geleneğin önemli bir parçasıdır. Bu miras, yalnızca bir geçmiş değil; aynı zamanda geleceğe uzanan bir ışık, bir umut meşalesidir. Bu meşale, zorluklar ve mücadelelerle dolu bir yolculuğun, ama aynı zamanda büyük başarılara imza atmış bir hikâyenin adıdır. 1994'te SODEV'in kuruluşuyla başlayan ve günümüze uzanan dönemde, vakfımız pek çok başarıya imza attı:

*Onlarca raporumuz, politika belgemiz ile politika yapıcılara yol gösterdik; rehber olduk. Yerel Yönetimler Okulumuz’da 1000'den fazla yönetici ve karar alıcı eğitim aldı. Sosyal Demokrasi Okulumuzla 10.000'den fazla yurttaşımıza ulaştık. Uluslararası işbirlikleri ile sosyal demokrat deneyimleri Türkiye'ye taşıdık.

*Bu vakıf, kurulduğu günden bu yana demokrasinin ve özgürlüklerin savunucusu oldu. Toplumsal dayanışmanın öncüsü oldu. Kadın haklarının yılmaz bekçisi oldu. Gençliğin umutlarının sözcüsü oldu. Emekçinin, işçinin sesi oldu. Çevrenin ve doğanın koruyucusu oldu.

Uygulama noktasında alkollü askerin çarptığı polis öldü Uygulama noktasında alkollü askerin çarptığı polis öldü

'Sandıkta kazanamadıklarını hukuksuz yollarla gasp etmeye çalışanlara asla boyun eğmeyeceğiz'

Konuşmasında sosyal demokrat belediyelerin karşılaştığı zorluklara da değinen Şişman, şunları söyledi:

*Bu 30 yıllık birikim ve deneyim, bugün bize çok önemli bir sorumluluk yüklüyor. Çünkü ülkemiz, tarihinin en zorlu dönemlerinden birinden geçiyor. Ekonomik kriz derinleşiyor, toplumsal kutuplaşma artıyor, demokratik kazanımlarımız tehdit altında. İşte böyle bir dönemde, sosyal demokrat hareketin sesi daha gür çıkmalı. Bu nedenle, bugün buradan haykırıyorum: "Yoksulun sofrasından çalınan her kuruş, geleceğimizden çalınan bir umuttur!" Bu acı gerçekle her gün yüzleşiyoruz. Ama asla boyun eğmiyoruz!

*Çünkü bizim hikayemiz, yalnızca başarılarla dolu bir hikaye değil; aynı zamanda zorluklarla mücadele eden bir direniş destanıdır. Bu destan, bugün Türkiye'nin dört bir yanında yazılmaya devam ediyor. Bakın görüyoruz: Sosyal demokrat belediyelerimiz, tüm engellemelere rağmen halkın yarasına merhem oluyor. Onlar, sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim için kent lokantaları kuruyor. Çocuklarımıza ücretsiz öğün sağlıyor. Kadınların işgücüne katılımı ve çocukların desteklenmesi için kreş hizmeti veriyor. Gençlerimize barınma imkanı sunuyor. Yaşlılarımıza evde bakım hizmeti götürüyor. Ekolojik dengeyi gözeten yeşil alanlar oluşturuyor. Kültür merkezleriyle sanatın gelişimine katkı sunuyor.

*Ama ne yazık ki, bu hizmetler engellenmeye çalışılıyor. Halkın teveccühünü kazanan başkanlarımızı kumpas davalarıyla susturmak istiyorlar. İstanbul'dan Ovacık'a, seçilmiş belediye başkanlarımız üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanan tehditler, demokrasimize vurulan en büyük darbelerden biridir. Buradan açıkça ilan ediyorum: Sandıkta kazanamadıklarını hukuksuz yollarla gasp etmeye çalışanlara asla boyun eğmeyeceğiz! Biz bu toprakların sosyal demokratlarıyız. Bizim genlerimizde direniş var, mücadele var!”

‘Sosyal demokrasi, yalnızca eleştiren değil, çözüm üreten bir güçtür’

Şişman, konuşmasının son bölümünde sosyal demokrasinin yalnızca geçmişin değil, Türkiye’nin geleceğinin de anahtarı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

*Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bugün, yeni yüzyılın sosyal demokrasi ile şekilleneceğine dair inancımız tamdır. Çünkü bu yeni yüzyıl, toplumsal barışı, ekonomik adaleti ve özgürlüğü yeniden inşa etmek için benzersiz bir fırsattır. Sosyal demokrasi, yalnızca eleştiren değil, çözüm üreten bir güçtür. Bugün toplumumuzun karşı karşıya olduğu sorunlara baktığımızda:

*Derinleşen yoksulluk halkımızı ezdikçe eziyor. Gençlerimiz gelecek kaygısıyla yurt dışına göç ediyor. Kadınlarımız öldürülme korkusuyla yaşıyor. Emekçilerimizin alın teri her gün daha da değersizleşiyor. Çocuklarımız yetersiz beslenmeden dolayı gelişim geriliği yaşıyor. Her üç gencimizden biri işsiz. Enflasyon dar gelirlinin belini büküyor. Ama biz diyoruz ki: Bir kentin zenginliği, en yoksul mahallesindeki yaşam kalitesi kadardır! Her çocuğun iyi bir eğitim alması, lüks değil haktır! Kadınların eşit ve özgür yaşaması, bir lütuf değil zorunluluktur! İşçinin, emekçinin alın terinin karşılığını alması, sadaka değil adalettir! Gençlerimizin yurt dışına göç etmek zorunda kalmaması, bir hayal değil gerekliliktir!

*Bu sorunların çözümü için SODEV olarak:

*Bilimsel araştırmalar yapıyor, politika önerileri geliştiriyor, yerel yönetimlere destek oluyor, uluslararası işbirlikleri kuruyoruz. Gençlik çalışmaları yürütüyor, Kadın hakları için mücadele ediyor, çevre politikaları üretiyor, sosyal politika modelleri geliştiriyoruz.

‘30 yıl önce yakılan meşale, bugün her zamankinden daha parlak yanıyor’

Konuşmasında geleceğin sosyal demokrasi etrafında şekilleneceğinin altını çizen Şişman sözlerini şöyle noktaladı:

*Ben, SODEV'in bir evladı olarak şuna yürekten inanıyorum: Gelecek sosyal demokrasidir! Çünkü gelecek, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün yanında saf tutanların olacaktır.  Çünkü bu toprakların mayasında dayanışma var, paylaşma var, adalet var! Çünkü bugün Türkiye’nin her köşesinde umuda olan ihtiyaç daha fazla hissedilmektedir ve sosyal demokrasi, bu umudu yeniden inşa edecek güçtür. 30 yıl önce yakılan meşale, bugün her zamankinden daha parlak yanıyor. O meşaleyi daha da yükseğe taşımak, bizim en öncelikli görevimiz.

*Çünkü insan onuruna dayalı bir yaşam bir haktır. Dayanışma, toplumların ayakta kalabilmesi için vazgeçilmezdir. Eşitlik, geleceği adil bir şekilde inşa etmenin tek yoludur.

‘Fikir alışverişlerini sınırların ötesine taşıyoruz’

Friedrich Ebert Vakfı (FES) Türkiye Temsilcisi Tina Blohm ise burada yaptığı konuşmada sosyal demokrat temellerin sarsıldığı dünyada sosyal demokrat vakıfların rolüne değindi. Blohm, SODEV’in sosyal demokrat düşünceleri geniş toplumsal tabana yayılması için kurulduğunu anımsatarak şu ifadeleri kullandı:

*Bu görev, yani sosyal demokrat değerler üzerine geniş kitlelerle tartışma, o zaman olduğu gibi bugün de çok önemli. Bu, sosyal demokrasi eğitimini eski söylemleri tekrarlamak olarak anlamak yerine, başardıklarımız ya da başaramadıklarımız üzerine eleştirel fikir alışverişini gerçekleştirebilmek anlamına gelmektedir. Bunu da sosyal demokratlar olarak ikna ettiklerimizle ve kendilerini bizler tarafından ihmal edilmiş hissedenlerle birlikte yapmalıyız. Tüm zorluklara ve düşmanlaştırmalara karşı politik olarak aktif olanları desteklemeliyiz ve bu iyi örnekleri görünür kılmalıyız ki başkaları da bundan esinlensin. Daha iyi edimleri mümkün kılmak ve iyi etkiler yaratmak için birlikte düşünmeliyiz.

*Bu nedenle biz Friedrich-Ebert-Vakfı olarak dün olduğu gibi bugün de SODEV’le birlikte çalışıyoruz. Birlikte yıllardır Sosyal Demokrasi Okulu’nu ve Yerel Yönetimler Okulu’nu düzenliyoruz; güncel politik gelişmeler üzerine araştırmalar yapıyoruz; fikir alışverişini sınırların ötesine taşıyabilmek için eleştirel metinleri bir dilden diğerine çeviriyoruz ve yayımlıyoruz ya da bu konferans gibi etkinlikler düzenliyoruz. Bu çalışmalarla güçlerimizi birleştiriyoruz ve zamanımızın sorunlarına yanıtlar bulmaya çalışıyoruz.