Cuma, Mart 29, 2024

SODEM Başkanı Tunç Soyer: Hayalini kurduğumuz ülkeyi kendi kentimizde kurmak zorundayız

Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM) ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer Politikyol için yazdı

Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği SODEM, Sosyal Demokrat yerel yönetim anlayışını yaygınlaştırmak ve başarılı belediyecilik uygulamaları hakkında Türkiye ve dünyada güçlü bir algı oluşturmak için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

SODEM sosyal demokrat belediyeler arasından zaten var olan görünmez ağı daha da güçlendirmekte ve deneyim paylaşımı için bir ortak zemin yaratmaktadır. Dahası bir belediye başkanının en çok ihtiyaç duyduğu iki şeyi, yani KAYNAK ve FİKİR geliştirmek için ulusal ve uluslararası bir deneyim ve bilgi bankası olarak hizmet vermektedir..

SODEM, üye belediyelerine, AKADEMİ SODEM adını verdiğimiz yeni bir kanalla daha da yakınlaşmaktadır. Daha fazla Avrupa Birliği fonları, geleceğe dair yeni perspektifler, ulusal ve uluslararası basınla daha etkili bir network, Brüksel’den Washington’a bir uzman ve lobi ağına katılım gibi olanaklar sunan AKADEMİ SODEM, bölgesel ve küçük toplantılarla yoluna devam etmektedir.

Bugün bu topraklarda, belki de tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar sosyal demokrasiye ihtiyacımız var. Gelir düzeyi en düşük %10 u ile en yüksek %10 arasındaki farkın 13 kat olduğu, bu nedenle gelir dağılımındaki adaletsizlikte Avrupa 1.si, dünya 5.si olan bir ülkeyiz.

Sosyal Demokrasi, yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri demokratik yöntem ve uygulamalar ile en aza indirgeyebilecek, insani ve çağdaş yegane yaklaşımdır. İnsanlığın bir arada yaşam formülü olarak, binlerce yıl boyunca damıtarak yarattığı bu ideoloji, yürütülen kimlik siyasetiyle ayrıştırılan kardeşlerimizin, ortak paydalarından yola çıkarak, kapsayıcı, dayanışmayı güçlendirerek birleştirici, barışçı ve getirdiği çözümlerle, adil, eşit, şeffaf ve insanca bir düzen ortaya koymaktadır.

Sosyal demokrasi, insanlığın, diktatörlükler, savaşlar ve büyük acılar pahasına ortaya koyduğu bir yaşam modelidir ve arkasındaki, güçlü tarih, felsefe ve sosyal birikimle gelecekte de belirleyici rol oynayacaktır. Bunu da tarihsel olarak başarmıştır. Batı’daki ana sorunları çözmüş, yeni bir dünya savaşının çıkmasını engellemiş, tamamen yıkılan Avrupa’yı tekrar ayağa kaldırmış, müreffeh ve mutlu bir kıta yapmıştır.

Bugün için sosyal demokrasinin hayatlarını iyileştirecek en kesin çözüm olduğundan habersiz geniş kitlelere, sosyal demokrasiyi ve erdemlerini anlatmak, inandırmak en çok biz yerel yöneticilerin görevidir.

Yeni kuşaklar. “yaşam tarzlarına dokunulmaması, yatay toplum ve doğanın savunulması” gibi taleplerle ortaya çıkıyorlar. Bunu Gezi eylemlerinde de, Cerattepe’de de gördük. Bu talepler mahalle örgütlenmelerinden gönüllülerden beslenen köklü bir siyasal değişim ihtiyacını işaret ediyor. Bu siyasetin en temel parametreleri de yine yerellik ve sosyal demokrasi olacak.

Doğanın savunulması ve yoksullukla etkili mücadele kent düzeyinde, yerelde yürütülmedikçe daha da derinleşecektir. Hayat, kentler dünyasını hazırlıyor geleceğe!
Herkesin çok iyi bildiği bir önerme var; İktidarın yolu yerelden geçer. Bunun nasıl olacağı ise o kadar net değil.

Önce, hayalini kurduğumuz ülkeyi kendi kentimizde kurmak zorundayız!
Her akşam kafayı yastığa koyduğumuzda, bunu ne kadar başarabildiğimizin muhasebesini yapmalıyız. O muhasebe, mevzuatın, mazeretlerin, bahanelerin değil yerine getirilen sözlerin, dokunulan ellerin, güldürülen yüzlerin resimlerini taşımalıdır.

Elbette, önümüzde, engel, mani çok ama, aşkla, şevkle yapılan bir işi de hiç bir mani engelleyemez. Bir belediye başkanının kentine, atalarının mirasına, gelecek nesillerine, çocuklarına olan sevgisinin önüne geçecek bir güç tanımıyorum.

Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır! Bizi yüceltecek olansa, o tek sebeple başardıklarımız olacaktır.

Ancak bu yetmez. Bu başarılı uygulamanın tüm Türkiye’de bir ortak algı yaratmasını mümkün kılacak bir ortak dil geliştirmemiz gerekiyor.

Bu ortak dilin şifresi sosyal demokrasi olmalıdır ve her belediye yaptığı çalışmaları sosyal demokrasi perspektifinden değerlendirerek yola çıkmalıdır. Ardından, iyi uygulamaların yayılması için, yerel yönetimlerin birbirinden haberdar olmasının önünü açacak çalışmalar yapmalı ve başarılı olanların yaygınlaşmasını teşvik etmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, başarımız nasıl hepimizin ortak iktidarının kapısını aralayacaksa, başarısızlığımızın faturasını da sadece biz ödemiyoruz.

Cehenneme sürüklenmek istenen güzelim ülkemizi hakkettiği cennete dönüştürmek bizim ellerimizde.

Bir düşünün 236 Sosyal Demokrat Belediye var bu ülkede. Her biri birbirinden güzel, insanların soluk aldığı, doğasının korunduğu kentler.

Düşünün her gün 20 milyon insana dokunuyoruz. İstanbul gibi her 5 kişiden birinin yaşadığı bir kenttin en merkezi belediyeleri sosyal demokrat. Erzurum’da, Konya’da Malatya’da kardelenler gibi açmış çiçeklerimiz var.

Savaş çığlıklarının atıldığı bu karanlık ülke gündeminde bundan büyük bir umut olabilir mi.? Bu ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak en büyük güç biziz. Umut biziz. Bizden daha büyük daha örgütlü bir güç yok. Onun için korkmayacağız, sinmeyeceğiz, omuz omuza duracağız. Hem atalarımızın adına layık olmak, hem de Türkiye’nin yaratıcı kuşaklarına, akıllı gençlerine, pırıl pırıl çocuklarına nefes alacakları bir pınar, bir kaynak, olmak için daha çok çalışacağız..

Bu sisli puslu günler geçecek. Bu güzelim ülkeyi bahara çıkaracak olan, aklımız, fikrimiz, vicdanımız yüreğimizle başka bir Türkiye, başka bir dünya kuracak olan bizleriz. Elbette Polyannacılık oynamayacağız ancak, karamsar da olmayacağız. Unutmayalım, “karamsarlar her fırsattaki engeli, iyimserler her zorluktaki fırsatı görürler”

Bizim önümüzde bir fırsat denizi, elimizde de adı sosyal demokrasi olan dünyanın en hassas pusulası var. Artık yoldaki engelleri, zorlukları aşma zamanı…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER