Perşembe, Nisan 18, 2024

Siyasi değil entelektüel bir ziyaret

Kılıçdaroğlu, değişim ve uzlaşmada ne diyorsak diyelim laik mahallenin rızasını almak üzere. İşin zorlu tarafı belirttiğimiz cenin pozisyonundaki muhafazakâr mahallenin rızasının nasıl alınabileceğinde.

Bilindiği gibi ülkemizin içinde yaşadığı güvensizlik ve hoşnutsuzluk ortamından çıkılabilmesi için önümüzdeki genel seçimler tarihi bir önem arz etmekte. Muhalefet aksaklıkların revizyonuna ilişkin küçük ama sorun çözme odaklı bir taslağı birkaç gün önce kamuoyu ile paylaşmıştı.

Bakıldığında, muhalefet seçimlere az bir zaman kala ciddi reform projelerinin toplum veya kendi bileşenleri tarafından kolayca sindirilemeyeceğinin endişesini duymakta veya görmekte. Şahsen ülkenin bu saatten sonra artık eski usul beka veya kurumsuzluk siyaseti ile yönetilemeyeceğine inananlardanım. Devlet ve toplum reformlarının veya arayışlarının, tarihsel arka plana uyumlu olarak, kararlı sürdürmek gerekmekte. Son yazılarımda muhalefet, toplum, devlet ve reform ilişkilerine oldukça odaklanmıştım. Hatta bu reformları yapabilmenin güven ortamının da ancak kimseyi dışlamayacak radikal bir siyasi genel af ile gerçekleşebileceğini de ifade etmiştim.

Bu anlamda bu cuma akşamı Sayın Davutoğlu’nun evinde Sayın Prof. Ali Yaycıoğlu’nu misafir ederek nitelikli bir entelektüel sohbet gerçekleştirdik.  Yaycıoğlu bilindiği gibi ülkedeki reform süreci ve zihniyet dönüşümü macerasını 1699 Karlofça antlaşmasına kadar temellendirmekte. Tanzimat, Anayasa deneyimleri, Cumhuriyet, Demokrasiye geçiş ve hatta AK Partinin ilk 10 yıllık iktidarını da sürecin parçaları olarak görmekte.

2023’te bu değişimin artık zamanının geldiğini ve geri döndürülemez bir durum olduğunu düşünmekte. Bu mana da Altılı Masa’ya önem atfetmekte. Bu birliğin aynı zamanda bir değişim yolculuğunu da kendi içinde örgütlediğini söylemekte. Altılı Masa’daki aktörlerin birer ayrı siyasi geleneği temsil ettiklerini ve süreç içinde karşılıklı geleneklerini de dönüştürebileceklerine bu sayede geleceğin yeni merkezini oluşturabileceklerini de vurgulamakta.

Hoca (Davutoğlu) ise bu reform-değişim zincirinin devamını sağlayanın, toplumsal muhafazakâr tabanın rızası olduğunu hatırlattı. Zira gerçekten ülkenin toplumsal tabanı çoğunluktur, muhafazakâr ve belirleyicidir. Hoca’nın dediği gibi Kurtuluş savaşında muhafazakâr I. Meclis, Demokrat iktidarın gelebilmesi ve demokrasiye onayının alınmasında, Demirel’in köylü milletin efendisidir diskuruyla oluşturduğu dönüşümde, Anadolu kaplanları ve AK Parti dönüşümünün arkasında hep muhafazakâr mahallenin rızası vardı. Bu rıza bugün neden ürkek bu ayrı yazıların konusu.

Yaycıoğlu özellikle Davutoğlu’nun mevcut birikimleri ile de CHP’nin konumunun ülke için önemini, muhafazakâr seçmene anlatabilecek ve karşılıklı dönüşümü gerçekleyebilecek Altılı Masada ideal bir lider olduğunu belirtti. Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin toplumsal tabanının anti kutuplaşma eksenindeki dönüşüme olumlu etkisinden bahsedildi.

Sosyal medyada bazı entelektüeller Altılı Masa’nın 6 bileşeninin oy oranlarının çok asimetrik olduğunu, asıl ağırlığın iki partide olduğunu ve hatta popüler adayları seçilirse zaten % 50’yi oldukça aşkın bir oranla seçileceğinden oy oranları düşük gözüken yeni partilerin fazla da bir önemleri olmadığını vurgulamaktalar. Toplumsal farklılıkların konsensüsü veya ABD birleşik devletlerinin temsilde eşit oy hakkı gibi açılardan baktığınızda bu yaklaşım, ülkenin yaşanılan tarihsel ciddi devlet ve kutuplaşma temsil krizinin bu çevrelerce tam anlaşılamadığını da göstermekte. Ülkenin içinde bulunduğu popülist ve otoriter sarmalın arkasında nicelik-sayısal yaklaşımının olduğu unutulmamalıdır.

Davutoğlu ve Yaycıoğlu perspektiflerine tekrar geri dönersek, Masa’nın idealde kendi uzlaşması, geleceğe ilişkin iddiaları umut vermekte, ancak bu bileşenlerin toplumsal karşılığı özellikle muhafazakâr mahalle de kendisini bulamamakta. Davutoğlu gibi mahallede siyasi ahlakı ve paradigma kuruculuğu kapasitesinden şüphe edilmeyen bir liderin mahallenin okumuş veya okumamış aktörleri tarafından hala temkinli bakılması oldukça düşündürücü. Tam tersine Davutoğlu’nun kendisini İslamcılık veya Ortadoğu yaklaşımıyla eleştiren seküler mahallenin ise Hoca ile hiçbir iletişim problemlerinin kalmadığı da gözükmekte.

Karamsar baktığımızda, Kılıçdaroğlu CHP’yi konsolide edebilmekte, ancak dönüştürememekte. AK Parti’nin ise %35 civarında kitlesi cenin pozisyonu almış her türlü teklife kapalı durmakta. CHP ve AK Partinin katı mahallelerinin dönüşümü Masa’da Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu’nun karşılıklı birbirlerine alan açmasına az da olsa bağlı durmakta. Buradaki ilk önemli dönemeç, AK Partinin başörtüsü Anayasa referandum hamlesinde CHP’nin alacağı tavır gözükmekte.

Masa her ne olursa olsun bu haliyle bile olsa iktidarı ve fanatikleşen tabanını oldukça tedirgin etmekte. Masa’nın bu durumu bile demokrasiye giden yolda ülkeye umut ışığı olabilmekte.

Kılıçdaroğlu, değişim ve uzlaşmada ne diyorsak diyelim laik mahallenin rızasını almak üzere. İşin zorlu tarafı belirttiğimiz cenin pozisyonundaki muhafazakâr mahallenin rızasının nasıl alınabileceğinde.

Mahallenin dönüşümün yükü de Hoca’nın omuzlarına bırakılmış durmakta.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI