Perşembe, Mart 28, 2024

Sesler

Artık moto-kuryeler de yollarda, çatlayıp patlayan motor sesleri, giderek artan otomobil kornalarıyla karışıyor. Farklı dairelerden, farklı televizyon kanallarının sabah haberleri yükseliyor

Tanıdık bir sesle, açık kalmış pencerenin dışına yerleştirilmiş sinekliğin pencere camına hava akımıyla hareket ederek tekrar tekrar fakat aritmik vuruşlarıyla uyanıyorsun. Bazen birkaç saniyede tekrarlanan, bazen bir dakikaya kadar yayılan aralara uzayan çarpma sesi, kentin ortasında yaşamana rağmen birkaç farklı tür kuşun ötüşleriyle karışıyor. Martıyı, kargayı, kumruyu, serçeyi kolaylıkla ayırt edebiliyorsun, fakat diğer ötüşlerin türlerini bilmiyorsun. Dinliyorsun…

Sinekliğe göre daha ritmik tekrarladığı söylenebilecek bir ses farkındalığına ekleniyor. Banyo duşunun ahizesinin damlattığı su parçacıkları yaklaşık iki metrelik bir yükseklikten duş teknesine düşerek çevresine saçılıyor. Saçılmanın sesi yatağa kadar ulaşmasa da, su damlacıklarının duş teknesine çarptığı ilk anın tok sesi kendi ritmini dinletiyor. Yatak odası duvarının dışındaki oyuğa yuva yapmış serçelerin bu kez ötüşleri değil, deliğin içinde hareket ettikçe deliğin duvarlarına sürtünen kanatlarının hışırtısı kulağına geliyor. Kanatlarını gererek, sabaha hazırlanıyor diye düşünüyorsun.

Rüzgârın, kuşların, suyun seslerine giderek elektronik sesler karışmaya başlıyor. İncecik, yalıtımsız duvarların dört bir yandan çevrelediği yatak odana farklı dairelerden yükselen telefon alarmları sızıyor. Tekrar eden farklı dijital sesler sabahın enerjisini kirletir gibi oluyor. İki tanesinin hızla sona ereceğini, bir tanesinin ise alarm kendisini dinlenmeye alıncaya değin süreceğini, kısa bir aranın ardından yeniden çalacağını, ikinci çalışla süklüm püklüm şekilde uyanan komşu tarafından bir iki kez erteleneceğini ve yeniden yeniden harekete geçeceğini biliyorsun. Sinirleniyorsun…

Sokaktan birkaç otomobil fırtına gibi geçiyor. Sözcükleri anlaşılmayan insan sesleri dolaşıma giriyor. Neden sabahın köründe başladığını bilmediğin fakat çok uzun zamandır sürdüğü için artık gündelik yaşamın bir parçası olarak kabul ettiğin demir kesme sesleri sana bu sabah da erişmeye başlıyor. Elektrikli motorların uğultusuyla dükkanları örten metal kepenkler takırtılarla, hırıltılarla üşene üşene açılıyorlar. Onlara, mutfaktan sarsıla sarsıla çalışmasına ara verdiğini ilan eden buzdolabı motorunun sesi karşılık veriyor.

Ellerini yukarı uzatıp, parmaklarını birbirine geçirip, avuçlarını tavana doğru çevirip, kollarını olabildiğince geriyorsun; omzundan ve dirseğinden gelen minik sesler, parmaklarından gelen çatırtıların arasında güçlükle duyuluyor. Ellerinle yüzünü yukarı aşağı doğru sıvazlıyorsun, sürtünen derilerin sesini işitiyorsun. Ağzını açmadan esniyorsun, burnundan verdiğin havanın bedenini terk edişini dinliyorsun.

Üzerindeki örtüyü büyük bir hareketle açıyorsun, rüzgârlı bir havada bol bir keten gömleğin dalgalanması gibi, çocukluğunda denk geldiğin karate filmlerindeki oyuncuların hamle yaptıkça, farklı renklerdeki kuşaklarla bellerine oturttukları beyaz kıyafetlerinden çıkan seslerin bir benzerini duyuyorsun. Apartmanın su boruları harekete geçiyor, daire sakinleri birer birer muslukları açıp kapattıkça metal eski borulardan yükselen ve alçalan basınç, kendisiyle birlikte şebeke suyunu da boruların iç yüzeylerine çarptırıyor. Önce apartmanın midesi gurulduyor ardından su dört bir yana saçılıyor.

Banyonun ışığını açmak için elektrik anahtarına dokunuyorsun; plastik, bir yerden sonra sanki bir zemberekten kurtulurcasına parmaklarını terk ediyor, tok bir sesle banyo aydınlanıyor. Apartmanın guruldayan borularına, duşun kaçırdığı damlalara, şimdi de açtığın musluktan şarıldayan su eşlik ediyor. Yüzüne çarptığın her su, sahildeki dalgaların çırpıntısını andırıyor. Diş fırçasına sürülen macunun hışırtısı, saniyeler içerisinde diş fırçasının motor sesiyle yer değiştiriyor.

Üst komşun artık ayaklanmış, yürürken sanki özellikle topuklarını yere geçiriyor. Her bir adımında apartmanda mikro sarsıntılar ve tok bir gürültü topu oluşuyor. Üst katında sanki narin bir hanımefendi değil, yeşil bir Hulk yaşıyor. Onu, sahibinin peşine düşen dünyanlar tatlısı köpeğinin, zeminde sürüklenircesine gezen tırnaklarının resitali izliyor. Ritmik bas topuklar, o bıcırığın tiz tırnaklarıyla tamamlanıyor.

Artık moto-kuryeler de yollarda, çatlayıp patlayan motor sesleri, giderek artan otomobil kornalarıyla karışıyor. Farklı dairelerden, farklı televizyon kanallarının sabah haberleri yükseliyor. Kahve makinalarının gürültüsü, etajerlerin, çekmecelerin açılıp kapanışı, evde yürüdükçe çatırdayan parkeler, dışarıdan gelen insan uğultuları, çalışmaya başlayan klima motorları, insanların selamlaşmaları, tartışmaları, nezaketli konuşmalara trafik argosunun eşliği, Whatsapp mesajlarının uyarıları, suyun içerken yutağından geçtiği sırada çıkardığı sesler seni çevreliyor.

İstanbul’dan bir saat öncesine kadar pek az ses çıkarken, kentin gürültüsü birden patlıyor. Rabarba seni kucaklıyor…

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI