Cumartesi, Nisan 20, 2024

Seçime kadar ekonomi nasıl olacak?

Türkiye, ekonomik bir model değişikliği içindeyken, bu yeni modele geçişe yönelik yeni yasal düzenlemelere hazırlıklı olmak gerekiyor. Seçime kadar maliye politikası ile gidilecek gibi. Ondan sonrasının analizi ise sonraya kalsın.

Türkiye ekonomisi çok yüksek enflasyon ortamında seçime doğru ilerliyor. Enflasyonun dizginlenmesi için ekonomi politikasının doğru kullanılması gerekiyor. Ancak, para politikası çalıştırılmıyor. Para politikasının yerini kredi piyasasını “piyasa kurallarından uzaklaştıran” uygulamalar almış durumda. Maliye politikası ise seçim ekonomisi koşullarında yorulacak gibi duruyor. Yani, bütçenin harcama muslukları açılacak. Maliye politikasını yorarak kamu açığı yaratmanın orta ve uzun vadede enflasyonist etkileri kaçınılmazdır. Fakat, seçime kadar bu önemsenmeyecek. Yeter ki seçim kazanılsın. Maliye politikası neden artan yoğunlukta kullanılacak? Bir mantık silsilesi içinde irdeleyelim.

Son yılların büyüme hikâyesini kredi büyümesine dayandıran Türkiye’nin kredi mekanizmasının sert yavaşlaması ile milli gelir büyümesi tempo kaybedecek. Enflasyon da bu arada düşecek ama yine de çok yüksek seviyelerde kalacak. Gelişmiş ekonomiler %10’a yaklaşan enflasyon ile mücadele etmeye çalışırken, Türkiye’nin enflasyonu %50’ye nasıl düşürebileceği tartışılıyor.

Büyüme yavaşlayacak ve belki de durma noktasına gelecek ise, hükümet seçime kadar işsizlikle ilgili sorun yaşamadan seçimi nasıl göğüsleyecek? Kamuoyunun en çok tartıştığı konuların başında bu geliyor. Büyüme konusunu kur dinamikleri, enflasyon ve kredi mekanizmasındaki gelişmelere bakmadan değerlendirmek imkânsız.

Her Türk vatandaşının artık ezbere bildiği üzere, kurdaki yükseliş mutlaka enflasyona neden oluyor. Kuru baskılayan önemli unsurlardan biri Türkiye için turizm geliridir. Yılın ilk 9 ayının güçlü turizm gelirinin yaz aylarının geçmiş olması nedeniyle bundan sonra hız kesmesi doğaldır. Dolayısıyla, turizm kaynaklı ve bir ülkenin gelir stratejisinin sonucu olabilecek yabancı para girişi zayıflıyor. O halde, kuru tutmanın ve dolayısıyla enflasyonu azdırmamanın başka yolları bulunmalı.

Hükümet, kaynağını bilmediğimiz bir yabancı para girişiyle kurda yükselişi engelliyor ve böylece kurun enflasyon üzerindeki etkilerini zayıflatıyor. Eylül 2022’ye ait ödemeler dengesi verilerine göre, $24.9 milyarlık net hata ve noksan kalemi büyüklüğü, kaynağı belli olmayan $24.9 milyarlık bir tutarın Türkiye’ye giriş yaptığını anlatıyor. Söz konusu tutarı Türkiye’nin Ocak-Eylül 2022 döneminin $39.4 milyarlık turizm geliriyle karşılaştırdığımızda, net hata ve noksan kalemi rakamının ne kadar büyük olduğunu anlayabiliyoruz. Yani, $39.4 milyarın kaynağını biliyoruz ama $24.9 milyarınkini bilmiyoruz.

Son günlerin Suudi Arabistan ile ilgili haberlerini de kurda olası bir sıçramayı önlemek amaçlı bir strateji olarak değerlendirmek gerekiyor. Haberlere göre, Türkiye’ye $5 milyarlık mevduat gelecek. Kasım ayının başlarında da Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye doğrudan yatırım teşviki ile ilgili bir görüşme gerçekleştiğine dair bir başka haber çıkmıştı. Kaşıkçı cinayeti nedeniyle düne kadar soğuk olan Suudi Arabistan-Türkiye ilişkileri bir süredir yeniden ısınıyor. Çünkü, Türkiye’nin net döviz rezervleri eksi $55 milyar düzeyinde seyrediyor. Yani, Türkiye’nin döviz açığı var.

Brüt rezervler (altın ve döviz), Eylül 2021’de başlayan faiz indirimleri öncesinde $120 milyar civarında bir seviyedeydi. Son veriye göre $122.9 milyar seviyesinde. Ağustos 2022’den bu yana yükselişe geçti. Ağustos’taki yükseliş öncesinde brüt rezervin $98.3 milyara kadar düştüğünü görmüştük. Rezervlerdeki çıkışta, dost ülkelerin ve döviz çıkışını yine piyasa koşulları dışında engelleyen piyasa dışı yöntemlerin etkisi bulunuyor. Dış politikadaki bazı tutarsızlıkları ve yalpalamaları Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu koşullarla açıklamak mümkün gözüküyor. Kur artışı durduğu için ilginin kaybolmaya başladığı ama 2022’nin ilkbaharından itibaren ilgi görmüş olan kur korumalı mevduatın etkisini de unutmamak lazım.

Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Türk sermaye piyasasında yabancılar da neredeyse “yok” seviyesine indiği için, yabancı para talebiyle Türkiye’den kaçacak para da kalmadı. Dolayısıyla, kurda ani bir yükseliş olasılığı yabancı yatırımcı cephesinde çok zayıfladı. Türkiye’deki yerleşiklerin de döviz alımı yine piyasa koşulları dışında engellendiği ve ihracatçının döviz gelirlerini Türk Lirası’na çevirme zorunluluğu bulunduğu için, bu cephede de bir kur artışı olasılığı ufukta gözükmüyor.

Peki, seçime kadar dost ülkelerle ve piyasa baskısıyla kuru tutmak mümkün mü? Bunun cevabı hükümette. Net hata ve noksan kaleminin büyüklüğü ile ilgili stratejiyi ancak hükümet bilebilir. Ancak, bir strateji piyasa tarafından bilinmiyorsa, o strateji ülkenin stratejisi olamaz. Ayrıca, net hata ve noksan kalemi ile döviz girişi sağlamak geçici yöntemlerle mevcut durumu ancak “idare eden” uygulamalar olabilir. Sürdürülebilirliği yoktur. Ancak, seçime kadar hükümetin seçmene karşı vitrini iyi gösterebileceği zemini sunuyor.

2022’nin ilk yarısında büyümenin iki temel kaynağı özel tüketim ve ihracattı. Kredi mekanizmasının tıkandığı koşullarda özel tüketim harcamalarının yavaşlamasının beklenmesi doğaldır. Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde kurun uzun süren hareketsizliği ve Türkiye içindeki enflasyonla aynı oranda artmaması Türk Lirası’nı reel olarak güçlendirecektir. Bu, Türk mallarına yurt dışında ilginin azalması anlamına gelecektir. Yani, ihracat tempo kaybedecek demektir. Nitekim, ihracatçılar bu durumdan şikayetçi. Oysa, kısa bir süre öncesine kadar rekabetçi kur politikası gibi bir politikadan söz edilmekte ve hararetle savunulmaktaydı.

Kurdaki gelişmeler, ithalat artışına yol açar nitelikte. Ancak, ithalatçı krediye ulaşamıyor. Türkiye, ithalat yapmadan büyüyemiyor. Yani, özel sektör cephesinden bir büyüme hikayesi yaratılması mümkün gözükmüyor. Hatta, kredi mekanizmasındaki “ani duruş” nedeniyle nakit akışları çok bozulan şirketler var.

Ortada, birbiriyle çelişen ve daha çok kısa süre öncesine kadar geçerli uygulamalarla tezat oluşturan yeni uygulamalar bulunuyor. Bu genel manzara, seçime kadar büyümenin maliye politikasının yorulmasıyla mümkün olacağını anlatıyor. Yukarıda anlatılan nedenlerle kredi kaynaklı bir büyümenin özel sektör cephesinden gelmesi mümkün değil. O halde, yazının başına dönelim. İbre, maliye politikasını gösteriyor.

Net hata ve noksan kalemi ile döviz girişi sağlamak geçici yöntemlerle mevcut durumu ancak “idare eden” uygulamalar olabilir. Sürdürülebilirliği yoktur.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından yapılan bir çalışmada “2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla sanayi üretim endekslerinde %2 ila %3 civarında azalma beklerken kamu tüketim harcamaları (%15.4) ve tüketim malları ithalatında (%10.2) güçlü artışlar olacağını öngörüyoruz” deniliyor. Bu ifade, bu yazıda anlatmaya çalıştıklarımın bir cümlelik özeti niteliğinde. Bu ifadenin “tüketim malları ithalatı” kısmına özel önem atfetmek gerekiyor. Türkiye’nin ithalatının %92.1’i üretimle ilgili. Tüketim malları ithalatı, kalan %7.9’u ilgilendiriyor. Yani, çalışmada belirtilen ithalat, kredi mekanizmasının neredeyse durmuş olması nedeniyle üretime yönelen ithalat değil.

24 Kasım 2022 tarihli Para Politikası Kurulu toplantısının basın duyurusunda da “uygulanacak politikalar Aralık ayında açıklanacak olan 2023 Yılı Para ve Kur Politikası metninde kapsamlı olarak ilan edilecektir” deniyor. Toplantıda, politika faizi %10.50’den %9’a indirildi. Bir süre için faiz indirimlerinin durdurulacağı belirtildi.

Türkiye, ekonomik bir model değişikliği içindeyken, bu yeni modele geçişe yönelik yeni yasal düzenlemelere hazırlıklı olmak gerekiyor. Seçime kadar maliye politikası ile gidilecek gibi. Ondan sonrasının analizi ise sonraya kalsın.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI