Perşembe, Nisan 18, 2024

Seçim Kanunu değişikliği: Oportünist demokrasi

Muhalefet bileşenlerini bölme amaçlı bu yasa teklifiyle yeni kurulan ve muhalefette yer alan Gelecek Partisi ve DEVA gibi siyasi partilerin etkinliği pasifize edilirken kararsız seçmenin de yeniden konsolide edilmesinin önü açılmıştır.

Milletvekili Seçimi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi’den Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve Milliyetçi Hareket Partisi’den Feti Yıldız tarafından 14 milletvekilinin imzasıyla birlikte TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP ve MHP’nin birlikte meclise sunduğu 15 maddeden oluşan kanun değişikliği teklifi, erken seçim gündeminin yoğunlaştığı son günlerdeki yeni tartışmaları beraberinde getirirken seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesini de öngörmektedir.

Seçim Barajının yüzde 7’ye indirilmesi, Cumhur ittifakı cenahı tarafından “yönetimdeki istikrarı örselemeden daha fazla partinin ve fikrin yasama organında temsil edilebilir olması” şeklinde savunulurken kanun teklifince; ittifakı meydana getiren siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısının hesaplanmasında seçim bölgelerinde almış oldukları oy oranları esas alınmaktadır.

Dolayısıyla siyasi partilerin seçim çevresinde doğrudan almış olduğu oy, partilerin kazanacağı milletvekili sandalyesini belirleyecektir. Belçikalı hukukçu ve matematikçi Victor D’Hondt tarafından 1878 yılında tasarlanıp nispi temsil sistemi olarak da bilinen ve ülkemizde 1961’den bu yana uygulanan D’hont seçim uygulamasının pratikte devam edeceği mezkûr değişiklikle siyasi partiler, genel barajı ittifakla geçerken milletvekilini partisinin almış olduğu oy sayısıyla ile belirlerken ittifakın ‘artık oy’undan faydalanarak milletvekili çıkaramayacaktır.

Yeni kurulan siyasi partileri de kapsayan kanun teklifi, milletvekili transferiyle seçime girilmesinin önünü kesebilmek adına katılım şartlarında yer alan “TBMM’de grup kurma” hükmünü kaldırırken siyasi partilerin teşkilatlarını tamamlaması ve kongresini yapmış olması esasını baz almaktadır. Zira bu durumda; mecliste grup kurmak seçime katılmak adına yeterli olmadığı gibi yeni kurulan siyasi partilerin seçime dâhil olabilmeleri için altı ay evvelinde en az 41 şehirde teşkilatlanmalarını tamamlamış olmaları gerekmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine entegrasyonu da içeren kanun teklifinin 11. maddesindeki “Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar” kapsamında bulunan “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde başbakan ve bakanlarla milletvekilleri yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri, makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar, gezilerde protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verilemez” ve “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar geçen süre içinde başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve adayların seçim propagandası yapacak gezilere hiçbir memur katılamaz” maddelerinde yer alan ‘Başbakan’ kavramı kaldırılırken kanun teklifi içeriğinde, partili Cumhurbaşkanına dair propaganda yasağı hususuyla ilişkili bir düzenleme de yer almamaktadır.

Seçim Kurulu’na dair düzenlemeleri de içeren teklife göre il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile yedek üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış olan hâkimlerin arasından kura yoluyla çekilmesi öngörülmüştür. Ayrıca ‘’Mahalli İdareler ve Mahalli Muhtarlıklarıyla İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkındaki Kanun’’ gereğince yapılacak seçimlerde, yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncellemeler yapılacaktır. Adresinin kapanması nedeniyle adres kayıt sisteminde bulunmayan seçmenler, en son oy kullandığı adrese göre seçmen listelerine kaydedilecektir.

Konjonktürel hesaplamalara göre dizayn edilen seçim düzenleri, milli iradenin tecelligâhı retoriğinin boşa çıktığı, toplumsal politikaların rol aldığı oportünist demokrasilerin inşa edilmesine neden olur.

Ayrıca seçim neticesine göre birinci sırada bulunan muhtar adayı, seçilme yeterliliğine sahip olduğunu en geç bir ay içerisinde belgelendirmesi durumunda, seçimi kazandığına dair ilçe seçim kurulu tarafından verilen mazbatanın sahibi olabilirken bir ay içerisinde durumu belgelendirmediği takdirde hak, ikinci sırada olana geçerek devam edecektir.

Mezkûr kanun teklifi, daha fazla partinin ve düşüncenin yasamada temsil edilebilirliğini savunmaktan ziyade aslında muhalefetin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çıkışıyla 6 partili bileşenin yakalamış olduğu ivmeye karşı ve solda üçüncü ittifak alternatiflerinin konuşulmaya başlandığı adı konmayan seçim atmosferi içerisindeki iktidarın bir nevi kozu mahiyetine sahiptir. Muhalefet bileşenlerini bölmek adına uygun bir zemine sahip olan bu yasa teklifiyle yeni kurulan ve muhalefette yer alan Gelecek Partisi ve DEVA gibi siyasi partilerin etkinliği pasifize edilirken kararsız seçmenin de yeniden konsolide edilmesinin önü açılmıştır.

Doğrudan demokrasi ilkesine ulaşabilmeyi ilke edinen adımların atılmasının beklendiği 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde, konjonktürel hesaplamalara göre dizayn edilen seçim düzenleri milli iradenin tecelligâhı retoriğinin boşa çıktığı, herkes için değil kişiye göre tasarlanan toplumsal politikaların rol aldığı oportünist demokrasilerin inşa edilmesine neden olur.

Dolayısıyla çoğulcu demokrasiden ziyade oportünist bir demokratik anlayışa sahip olan bu tasarı, muhalefet bileşenlerince, gri alandaki seçmenin yakın durduğu DEVA ve Gelecek Partisi gibi siyasi partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçimlere girmesi ya da geri kalan dört partinin kendi arasında ortak liste çıkarması veya yerel seçimlerde olduğu gibi seçim çevresi bazında bir konsorsiyum oluşturulması gibi yeni siyasi stratejilerin toplumcu gerçekçi bir pragmatik siyasetle birlikte üretilmesini mecbur kılmaktadır. Keza ittifak oylarının ittifak partilerine yaramadığı bir düzen getiren yeni seçim kanunu değişikliği teklifi, HDP’nin oylarını düşürebilme ihtimalini dahi taşımaktadır.

İktidarın en güçlü kozlarından biri olan ‘’gündem belirleme’’ üstünlüğünü eline geçirerek psikolojik iktidarı kazanan muhalefetin işi, bundan sonraki süreçte daha çetin bir hal almış olsa da eğer doğru stratejilerle ilerleyebilirse mevcut düzenleme sonucundaki sürecin sonunda, ayrışmaya gitmekten ziyade daha güçlü ve girift denklemler kurarak ittifakını derinleştirebilir.

Tüm bu tartışmaların dışında aslında sorulması gereken doğru soru şudur: Türkiye, bu düzenlemeyle gerçekten daha ileri bir demokratik ortama sahip olabilecek midir?

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI