Cuma, Mart 29, 2024

Seçim ertelemelerinin sınırları, koşulları ve sonuçları

Seçim süreçleri teknik anlamda yönetilebilir olmakla birlikte, en az onun kadar önemli olan, deprem felaketiyle vefat eden yurttaşlarımız dışında, depremden etkilenen her yurttaşımızın siyasi haklarını firesiz kullanacak şekilde yöntem geliştirmek ve önlem almanın YSK’nın anayasal görevi olmasıdır.

Ülkemizi yasa boğan deprem felaketinin ardından yapılan kimi açıklamalar, yaklaşan seçimlerin ertelenme olasılığının kamuoyunda tartışılmasına yol açtı. Bugün gelinen noktada ertelenme tartışmaları yerini daha önce dillendirildiği şekliyle seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılma eğilimine bırakmış görünüyor.

Son tahlilde ertelenme olasılığının nereye doğru evrileceği YSK’nin felaketi yaşayan illerde seçim sürecini yönetip yönetemeyeceğine ilişkin net kararını vermesinden sonra belirginleşecek. YSK’nın değerlendirmesi sürecin yönetilemeyeceği yönünde olduğu takdirde son sözü Anayasanın söylemesi gerektiği konusunda ise şüphe yok. Anayasa bu konuda çok açık. 78.maddeye göre “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.” Cumhurbaşkanı Seçimi Hakkında 6271 sayılı Kanun’un 5’inci maddesi de Cumhurbaşkanlığı seçimi örneğinde paralel: “Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediğine dair karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanı seçimi bir yıl geriye bırakılır. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.

Anayasal ve yasal hüküm açıkça seçimlerin ertelenmesinin ancak savaş hâlinde söz konusu olabileceğini, hatta ülkenin savaş hâlinde olması dahi, tek başına erteleme sebebi olmadığını, savaş nedeniyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmemesinin de erteleme için şart olduğunu, buna ise ancak TBMM’nin karar verebileceğini açıkça ilan etmiş durumda.[1]

SEÇİM ERTELEMELERİ VE ULUSLARARASI HUKUK

İç hukukumuzda seçimleri ertelemenin koşulu Anayasa ve yasalarda belirtildiği şekliyle yer alırken, konuya uluslararası hukuk nasıl bakmaktadır diye yaklaştığımızda, doğrudan ya da dolaylı biçimde referans olarak kullanılabilecek 2 uluslararası metin dikkat çekmekte:

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi md.21 (3)’e göre” Halk iradesi, hükümet otoritesinin temelini oluşturmalıdır; bu irade, genel ve eşit oy hakkı ile gizli ve serbest oylama yoluyla, belirli aralıklarla yapılan dürüst seçimlerle belirtilir”. Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi md. 4 (1) ise olağanüstü durumlarda devletlerin yükümlülük azaltmasına yer vermektedir: “Sözleşmeci Taraf Devletler, ulusun yaşamını tehdit eden olağanüstü bir durumun meydana gelmesi ve bunu resmen ilan etmeleri hâlinde, durumun zorunluluklarının kesinlikle gerektirdiği ölçüde, uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklerine aykırı düşmeyecek ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din, toplumsal köken gibi sebeplerle ayrımcılık içermeyecek şekilde, bu Sözleşmedeki yükümlülüklerinde azaltma yapan tedbirler alabilir”.[2]

Seçimlerin dürüstlük ve güven içinde yapılması konusunda çalışan kuruluşların devletlerin seçimlerle ilgili yükümlülüklerine yaklaşımı konusundaki tavırlarını seçimlerin ertelenmesi örneğinde ele aldığımızda, herhangi bir acil durum hükmünün orantılı, ayrımcı olmayan, geçici ve kapsamının sınırlı olması gerektiği şeklinde nettir.

Seçimlerin Anayasal, yasal düzenlemelerde belirtildiği şekliyle, belirli aralıklarla ve düzenli olarak yapılması konusunda bir yerde sorun varsa, bu sorun doğal olarak demokrasinin niteliğinin sorgulanmasını beraberinde getirir.

DOĞAL AFETLER VE SEÇİM ERTELEMELERİ

Öngörülemeyen olağanüstü durumlarda dahi konu seçim olduğunda, devletlere uluslararası hukuktan doğan hakların kullanılması konusunda tanımlanan hareket alanının çok sınırlı olmasının nedeni, demokrasi teorisyenleri Dahl ve Przeworski’nin de ifade ettiği gibi, bir demokrasinin tanımlayıcı özelliklerinin başında düzenli, periyodik olarak seçimlerin yapılma zorunluluğudur.

Dolayısıyla, seçimlerin Anayasal, yasal düzenlemelerde belirtildiği şekliyle, belirli aralıklarla ve düzenli olarak yapılması konusunda bir yerde sorun varsa, bu sorun doğal olarak demokrasinin niteliğinin sorgulanmasını beraberinde getirir. Buna karşılık, deprem, tsunami, yangın, fırtına, salgın hastalıklar gibi doğal afetlerin seçim yapmanın potansiyel olarak insan yaşamı ve güvenliğine daha büyük tehditler ürettiği istisnai durumlarda seçimleri ertelemenin örnekleri mevcuttur.

Nitekim Koronavirüs pandemisinin yayılmasıyla ortaya çıkan salgın hastalık koşullarında 21 Şubat-2 Ağustos 2020 arasında dünyada 69 ülkede ve bölgede seçimler ertelenmiştir.[3] Diğer yandan, 2015-2022 döneminde pandemi dışında doğal afetler 14 ülkede (Belize, Bosna-Hersek, Kanada, Almanya, Haiti, Endonezya, Jamaika, Japonya, Malavi, Mozambik, Pakistan, Papua Yeni Gine, Somali, A.B.D) seçim süreçleri üzerinde etki yapmıştır.

Genel olarak bakıldığında, dünya örneklerinde doğal afetlerin seçimlerin ertelenmesine neden olması dışında, seçimlerle ilgili süreçleri, seçim kampanyalarını, seçmen katılımını, dolayısıyla seçmenlerin tercihlerini sınırlaması da söz konusu olmaktadır.[4]

İnsani gerekçelere dayalı olsa da seçimlerin ertelenmesi ilk bakışta demokratik ilkeler, idealler bakımından sorunlu kabul edilir ve ertelemenin ardındaki gerekçeler sorgulanır.

SEÇİM-DIŞILIK TİPLERİ

Demokrasilerin “olmazsa olmaz”ı seçimlerin doğal afetlerin yaşanması hâlinde kimi erteleme durumları dışında, iptal vb. nedenlerle yapılmama gibi örnekleri de mevcuttur. Konuya ilişkin geliştirilen “seçim-dışılık” durumu seçimlerin ertelenmesi, iptali vb. örneklerinde 7 tip olarak kategorileştirilmiştir. Bunlar: 1-Seçimlerin iptali, 2-Krizlere bağlı ertelemeler, 3- Geçiş süreci ertelemeleri, 4- Teknik sorunlara bağlı gecikmeler, 5- Aday vefatı, 6- İnsani gerekçelerle erteleme, 7- Seçimlerin feshi. Söz konusu seçim-dışılık tipleri seçimlerin kim tarafından, niçin ve ne zaman durdurulduğu, yapılmadığına göre farklılaşmaktadır.

Seçimlerin iptalinde iptal kararı veren organ işbaşındaki iktidar ya da silahlı kuvvetler iken, nedeni güç elde etme olup, iptaller seçim öncesinde gerçekleşir. Seçimlerin iptal edilmesi işbaşındaki iktidarın kasıtlı biçimde iktidar gaspının bir parçası olarak seçimleri yapmamasıdır. Nitekim askeri darbeyle iktidarın ele geçirildiği durumlarda süresiz ya da uzun süreli olarak seçimler iptal edilmektedir. Türkiye’de 12 Eylül rejiminin 1980-83 dönemindeki uygulaması, Pervez Müşerref’in 2008, Venezuela’da Maduro’nun 2016-2018 yılları arasında seçimi muhalefeti zayıflatmak, kamuoyununun kendilerine karşı olumsuz düşüncelerini yumuşatmak için ertelemesi bu tipe örnektir.

Krizlere bağlı seçim ertelemesi yaşanan derin siyasi krizlere bağlı olarak gerçekleşir. Seçimler işbaşındaki iktidar ya da muhalefet tarafından ertelenir. Gerekçesi siyasi, anayasal krizler, siyasal şiddet olup, ertelemeler seçim öncesi gerçekleşir. Siyasi ve anayasal krize bağlı ertelemelere örnek olarak 2012-2016 yılları arasında Makedonya’da yaşananlar ya da 2013’te Mısır’da parlamento seçimlerinin İdare Mahkemesinin Mursi tarafından seçim çağrısı yapan kararnameyi iptal etmesi ve seçim yasasının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi kararı verilebilir. Bu tipte seçimlerin yapılmamasının nedeni siyasi olmakla birlikte, bir siyasi ya da askeri otoritenin güç gaspı değildir ve seçimlerin süresiz olarak ertelenmesi söz konusu olmamaktadır.

Geçiş süreci ertelemeleri geçiş hükümetleri tarafından demokratik reformları gerçekleştirmek için seçim öncesi yapılır, Genel seçimler yapılmadan önce toplumsal uzlaşıya dayalı bir anayasa yapılması kararı ertelemenin temel nedenidir. Nepal ve Tunus’ta, genel seçimler yapılmadan önce yeni demokratik anayasanın hazırlanması kararı doğrultusunda süreç işlemiştir. Bu ertelemede siyasi aktörlerin güdüsü, iktidarı ele geçirmekten çok, demokratik pekişmeyi sağlamaktır.   Teknik sorunlara bağlı gecikmelerde seçimler seçim yönetimi komisyonları ya da işbaşındaki iktidarlar tarafından, teknik sorunları çözülmesi ya da şiddet gerekçesiyle seçim öncesinde alınır. Seçimlerle ilgi lojistik, operasyonel sorunlar konuya ilişkin ertelemelerde öne çıkmaktadır.

YSK’nın seçim yönetimine ilişkin teknolojik destekli Anayasa ve yasalarla kendisine tanınmış seçim sürecini yönetme görevini yerine getirememesi, yani “ben seçim sürecini yönetemem” şeklindeki bir yaklaşımı olmayacağı kanaatindeyiz.

Nijerya 2019 Başkanlık ve ulusal meclis seçimleri, “lojistik ve operasyonel planın uygulanmasının gözden geçirilmesinin ardından planlanan seçimlerden üç gün önce Bağımsız Ulusal Seçim Komisyonu tarafından ertelenmiş, seçimlerin bir hafta ertelenmesi kararı sandıkların açılmasına beş saat kala açıklanmıştır. 1996’daki savaş sonrası Bosna seçimleri de teknik gecikmeler nedeniyle üç ay ertelenmiştir.  Aday vefatlarına dayalı ertelemeler ise özellikle yerel seçimlerde yaşanmakta olup, daha ziyade parti listelerinden aday olanların değil, bireysel seçim yarışına giren adayların vefatında gerçekleşir. Erteleme kararı iktidar ya da seçim yönetimi kurulları tarafından alınır. Seçim öncesindeki kararın gerekçesi rekabet eşitliğini sağlamaktır.  Örneğin, Birleşik Krallık’ta bağımsız bir aday parlamento seçimlerinden önce aday vefat ederse seçim yapılır, fakat ölen aday en çok oyu alırsa seçim yenilenir. Eğer aday bir parti listesinden seçime girmişse, seçim durdurularak, yeni bir seçim çağrısı yapılır. Nitekim İrlanda’da 2020 genel seçimlerinde bağımsız bir aday seçimden beş gün önce öldüğü için, Tipperary seçim çevresinde seçimler ertelenmiştir. Gerekçesi, partiler arasında eşit seçim rekabeti sağlamaktı. İnsani gerekçelerle seçim ertelemesine seçim öncesinde işbaşındaki iktidar ya da yetkili seçim yönetimi kurulları hayatı tehdit eden acil durumlar nedeniyle karar verir. Deprem, tsunami, orman yangınları, salgın hastalıklar gibi beklenmedik olaylar sırasında seçimlerin insan hayatını tehdit edeceğine ilişkin genel kabul bu tip seçim ertelemesine örnektir.  Nitekim Papua Yeni Gine’deki Ulawun dağındaki patlama nedeniyle 2019 yerel seçimleri, 2020’de Haiti’deki deprem nedeniyle genel seçimler, Mozambik’teki 2019’daki İdai kasırgası nedeniyle genel seçimler doğal afetlere bağlı insani gerekçelerle seçim ertelemelerine ilişkin tipik örneklerdir. COVID-19 pandemisi nedeniyle 2020’de 69 ülke ve bölgede seçimlerin ertelenmesi de konuya ilişkin tipik bir örnektir.  Seçimlerin feshine dayalı seçim-dışılıkta fesih kararı yargı, silahlı kuvvetler ya da işbaşındaki iktidar tarafından, anayasaya aykırı olarak ve iktidar gaspı şeklinde dikkat çeker ve karar seçimlerden sonra alınır. 2019 Malavi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan sistematik seçim usulsüzlükleri nedeniyle Anayasa Mahkemesinin seçimleri fesih etmesi, 2017 Kenya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Yüksek mahkemenin seçimlerin şeffaf olmaması, bundan seçim kurulunu sorumlu tutması dikkate değerdir. Seçim iptalleri konusunda en yaygın iptal kararlarının Çad’da verildiği, 2015 sonrası 5 seçimin iptal edildiğini de belirtelim[5].

SEÇİMLERİN ERTELENME PARADOKSU VE DEMOKRATİK İLKELER

Deprem felaketinin ardından tartışılan seçimlerin ertelenmesi konusu yukarıda ele aldığımız seçim-dışılık tiplerinden insani gerekçelere dayalı erteleme bağlamındadır. İnsani gerekçelere dayalı olsa da seçimlerin ertelenmesi ilk bakışta demokratik ilkeler, idealler bakımından sorunlu kabul edilir ve ertelemenin ardındaki gerekçeler sorgulanır.

Kamu sağlığı, güvenliği temelli insani gerekçeler veri alındığında, seçimlerin ertelenmesinde temel insan hakkı olan yaşama hakkı, kişi güvenliği (İnsan hakları Evrensel bildirgesi md. 3) ile bir siyasi hakkın kullanılması (md.21) arasında denge kurulması önemlidir. Depremin üzerinden 3 hafta geçtikten sonra, seçim sürecinin yönetimine dair teknik zorluk, imkansızlıklar gerekçesi ileri sürülürse, bunun bir temeli olamayacağı açıktır.

Bu tür bir olası gerekçe üretilerek, seçimlerin ertelenmesine yönelik adım atılması, seçim dışılığın insani gerekçelere dayalı ertelemenin dışına çıkması anlamına gelir ki, bu noktada ertelemenin meşruluğuna dair kaçınılmaz tartışmalar yaşanır, bundan da kurumlar yara alır.

Çünkü, erteleme konusunda toplumu ikna edecek ve üzerinde uzlaşı sağlanacak bir gerekçe yoksa, demokratik çöküş tetiklenebileceği gibi, sisteme olan güvensizlik artar, ertelemenin ardında partizan gerekçelerin olduğuna dair kitlesel itirazlar yükselir. Nitekim Macaristan’da Orban pandemi döneminde çıkarılan KHK’lerin güçlendirilmesi ve süresinin uzatılması, hükümete olağanüstü hâl yürürlükte olduğu sürece süresiz olarak KHK çıkarma yetkisi verme amacını gütmüştür. Düzenleme olağanüstü hâl sona erene kadar hiçbir yerel veya ulusal seçim veya referandum yapılamayacağına dair hükümleri içeriyordu.[6]

Dünyadaki deneyimler seçimleri ertelemenin müzakere fırsatları, eşit siyasi rekabet, seçimlere katılım eşitliği, seçim yönetimi ve kurumsallaşma anlamında riskler ürettiğini, bunun demokratik ilkelerle paradoksal olduğunu göstermektedir. Özellikle ertelemenin hemen ardından gidilen seçimler, erteleme döneminde iktidarlar için daha etkili kampanya yürütme, rakiplerin ise seçmenlerle diyalog, tartışma süreçlerinin sınırlı müzakerelerden ibaret olmasına yol açmaktadır.

Eşit siyasi rekabet koşulları açısından en önemli sorun ertelenen seçimler öncesinde iktidarın seçmenlere ulaşma konusunda sahip olduğu imkânlar ve medya kullanımı konusunda dikkat çekmektedir. Örneğin; seçim öncesinde pandemi döneminde Polonya başkanı Duda sınır noktalarından hastanelere kadar kendi kampanyasını yürütürken, muhalefet önlemler nedeniyle bu imkanlardan yoksun bırakılmıştır. Yine 2020’deki Londra belediye başkanlığı seçiminin ertelenmesi, etkili bir bağımsız adayın kampanyayı devam ettirecek yeterli mali kaynağa sahip olmadığı gerekçesiyle seçimden çekilmesiyle sonuçlanmıştır.

Seçimlerin ertelenmesinin seçmenlerin politikaya olan ilgisini azaltabileceği, bu nedenle sandığa gitme eğiliminin düşebileceğinden söz edilmektedir. Özellikle doğal afetlerin katılımı azalttığına ilişkin ülke örnekleri arasında, pandemi döneminde Suriye (-20 puan), Kuzey Makedonya (-25 puan), İran (-17), İzlanda (-10 puan) çarpıcıdır. Seçimlerin ertelenmesinin seçimlerin idari, mali açıdan yönetimi bağlamında en önemli etkisinin iş yoğunluğunun artması, seçimlerin birleştirilmesi durumunda bu yükün her anlamda daha da artmasıyla sonuçlanabilmektedir.

İlginç bir örnek olması anlamında, Moğolistan devlet başkanı, kamu kaynaklarının pandemide kullanılması için 2020’deki parlamento seçimlerinin ertelenmesini önermiştir. Erteleme-demokratik ilkeler paradoksu özellikle kurumsallaşma anlamında önemlidir.

Seçim takviminde oluşacak belirsizlikler özellikle muhalefet ve seçmenler arasında sisteme, kurumlara olan güven düzeyini zayıflatacağı gibi, iktidarın ertelemeyle taktiksel-seçimsel avantaj elde edeceği kanaati güçlenirse, erteleme kararı “iptal edilen seçimler” şeklinde algılanabilir, bu da seçimlerin meşruiyet anlamında sorgulanmasına yol açar.[7]

Seçim ertelenmeleri bağlamında doğal afetlerin sonuçlarıyla ilgili insani gerekçeler tabii ki göz ardı edilemez. Erteleme şartsa, mutlaka toplumsal uzlaşı temelli olarak, iktidar ve muhalefetin anlaşmasıyla mümkündür. Burada toplumsal uzlaşıya dayalı ertelenme gerekçesi oy hakkının kullanılması ve sandığa yansımasının demokratik temsil üretici sonuçlar üretmesi önünde teknik imkansızlıklara yol açması anlamında değerlendirilebilir.

Bugün gelinen noktada ülkemizde bu tür sorunların mevcut olduğunu düşünmüyoruz. YSK’nın seçim yönetimine ilişkin teknolojik destekli Anayasa ve yasalarla kendisine tanınmış seçim sürecini yönetme görevini yerine getirememesi, yani “ben seçim sürecini yönetemem” şeklindeki bir yaklaşımı olmayacağı kanaatindeyiz.

Seçim süreçleri teknik anlamda yönetilebilir olmakla birlikte, en az onun kadar önemli olan, deprem felaketiyle vefat eden yurttaşlarımız dışında, depremden etkilenen her yurttaşımızın siyasi haklarını firesiz kullanacak şekilde yöntem geliştirmek ve önlem almak YSK’nın anayasal görevidir. YSK seçmen listelerinin güncellenmesinden, coğrafi lokasyon anlamında seçmenlerin yerleşik oldukları mekânın optimum yakınlığına dayalı sandık kurulmasını organize edecek kapasitededir.

Şunu da belirtmek gerekir ki, yaşanan son deprem felaketi, doğal afet yönetimi konusunda yeni yönetim modelleri geliştirmenin şart olduğunu öğretmiştir. Aynı şey seçim yönetimi için de geçerlidir. Türkiye’nin seçim risk yönetimi konusunda adımlar atması şart. Bunun nasıl olabileceğini bir sonraki yazımızda ele alacağız.

 —

[1] “Ergun Özbudun; “Seçimlerin Ertelenmesi tartışmaları”, Erişim adresi: https://www.perspektif.online/secimlerin-ertelenmesi-tartismalari/

[2] Erişim adresi: https://www.ihd.org.tr/sasve-medenhaklar-uluslararasi-slees/

[3] Toby S.James, Sead Alihodzic; “When is it democratic to postpone an election? Elections during natural disasters, COVID-19 and emergency situations”, Erişim adresi: https://globalcit.eu/when-is-it-democratic-to-postpone-an-election-elections-during-natural-disasters-covid-19-and-emergency-situations/. Ayrıca bkz. https://www.idea.int/news-media/news/wildfires-hurricanes-floods-and-earthquakes-how-elections-are-impacted-natural

[4] A.g.e.

[5] Seçim-dışılık tipleri James ve Alihodzic’in makalesinden özetlenmiştir. Bkz. A.g.e.

[6] A.g.e.

[7] A.g.e.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI