Çarşamba, Nisan 24, 2024

Şahin Aybek 24 Kasım Öğretmenler Günü için yazdı

ÖĞRETMEN YALVARMAZ, ÖĞRETMEN BOYUN EĞMEZ,
ÖĞRETMEN EL AÇMAZ, ÖĞRETMEN DERS VERİR!

Öğretmen Olmak Bir ‘CAN’A Dokunmaktır!

Bir Öğretmenler Günü’nü daha geride bırakmak üzereyiz. Genelde eğitimdeki nitelik yoksunluğundan dem vurulur. Ben bu yazıma bazı rakamlar vererek başlamak istiyorum. Ne de olsa ana cümlemiz ‘EĞİTİM DEMEK ÖĞRETMEN DEMEKTİR.’ Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz’da birkaç gün önce eğitimin ana unsurunun öğretmen olduğunu belirtti. Atatürk’ün irfan ordusu diye nitelendirdiği öğretmenlerimizin ve son süreçte açığa alınan öğretmenlerin sayıları şu şekildedir:

Ülkemizdeki Öğretmen Sayıları

Örgün eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen sayısı-993 bin 794
Öğretmenlerin yüzde 45,1’ini (447 bin 958) erkek, yüzde 54,9´unu da (545 bin 836) kadınlar oluşturuyor.
Devlet okullarının; okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-863 bin 126
Özel okulların; okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-130 bin 868
Devlet okullarının okul öncesi kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-72 bin 228
Özel okulların okul öncesi kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-18 bin 83
Devlet okullarının ilkokul kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-277 bin 53
Özel okulların ilkokul kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-25 bin 908
Devlet okullarının ortaokul kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-291 bin 392
Özel okulların ortaokul kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-31 bin 288
Özel ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmen sayısı-49 bin 898
Özel Mesleki ve Teknik Liselerde çalışan öğretmen sayısı-8 bin 604

An İtibarıyla İhraç Edilen ve Görevden Uzaklaştırılan Öğretmen Sayıları

Kamu görevinden ihraç edilen öğretmen sayısı-30351
Uzaklaştırma tedbiri devam eden öğretmen sayısı-16688
Uzaklaştırma tedbiri kaldırılan öğretmen sayısı-6474
İhraç edilip KHK ile görevine iade edilen öğretmen sayısı-31

Öğretmen olmak, bir CAN’a Dokunmaktır. Öğretmen olmak bir meslek erbabı olmanın ötesinde, bir VAROLUŞ biçimidir.

Öncelikle genel olarak “Öğretmen”liği ele almalıyız. Farklı sosyolog, filozof ve eğitimciler öğretmenliğin farklı tanımlarını yapmışlardır. Daimici, esasici, pragmatik ve yeniden kurmacı ekollere göre tarih boyunca öğretmenliğin farklı tanımları yapılmıştır. Farklı otoriteler öğretmenliği farklı tanımlamış, farklı değerlendirmişlerdir. Ancak müsaadeniz olursa ben kendi tanımımı yapmak istiyorum. Evet, tam da burada genel olarak öğretmenliğin ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Öğretmenlikle ilgili, yaşanılan çağa göre birbirinden farklı tanımlamalar yapılmıştır. Günümüzdeki mevzuatın diliyle öğretmen; bağlı olduğu yasalar çerçevesinde belirli görevleri yerine getiren ve belirli haklara sahip olan kişidir. Öğretmenlik de, öğretmen olarak kabul edilene kişilerce icra edilen meslektir. Yani öğretmen, aydınlatan, doğru yolu gösteren kişi olmaktan uzaklaşıyor, kendine verilen vazifeyi harfi harfine yapması beklenen bir kunduracı, bir tamirci gibi görülmeye başlanıyor. İşte öğretmen olmak, “Öğretmenlik yapmayı aşıp, öğretmen’ olmaktır”. Yani öğretmen olmak, sadece mevzuata göre yapılması gerekenleri yapıp, rolünü oynamak değildir. Bu yetmez. “Zamanında dersime başladım, anlattım, yeterince ödev de verdim, disiplini de sağladım ve saatim doldu. Hadi eve gidiyorum” demekle öğretmen olunmaz. Bir öğretmenin bunları yerine getirmesi elbette önemlidir ve takdire şayandır. Ancak yetmez. Bunun için, öğretmenlik yapmayı aşıp “öğretmen olmak” gerekir. Peki “öğretmen olmak” nedir diye sorarsanız?

“Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Öğretmenin, belirlenmiş görevlerin ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır. Öğretmen olmak; öğretmenle öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildikleri, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir. Öğretmen olmak, daha ilkokuldaki bir çocuğa bile, geleceğin bilim insanı, sporcusu, siyasetçisi yani yarının büyüğüymüş gibi, derin bir varoluşsal sorumlulukla yaklaşabilmektir.”

Anlıyoruz ki öğretmenlik yapmak ile öğretmen olmak farklı şeyler. Öncelikle “olmak” ve “yapmak” kavramları arasındaki can alıcı farkı kavramalı. İşte Türkiye’de Öğretmen Olmak, Öğretmen olmak olmalıdır. Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olanlar, başarılı olabilirler.

Eğitim Demek Öğretmen Demektir

Eğitim politikasının temeli öğretmendir. Eğitim pek çok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. Elbette eğitimin içinde öğrenci vardır, elbette eğitimin içinde öğrencinin ailesi vardır, elbette okul vardır, elbette müfredat programı vardır, elbette öğretmen vardır ama bunların hiçbirisi yoksa da eğitimin yapılmasına imkân veren tek unsur öğretmendir. Eğer okulunuz yoksa da öğretmen eğitimi verebilir, müfredat yoksa da öğretmen, eğer iyi bir öğretmense, eğitimi verebilir, ailesi çocuğu sahipsiz bırakıyorsa da öğretmen o çocuğa sahip çıkabilir, ona eğitimini verebilir. Öğretmen işin temelidir.Bu nedenle Eğitim Demek Öğretmen Demektir.

İşte bu kadar önemli olan öğretmenlerimizle ilgili çalışmaların daha iyi olması için önerilerimiz aşağıdaki şekildedir. Önerilerimizin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu ve Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Semih Aktekin tarafından dikkate alınması, ülkemizin eğitimimizin daha iyiye gitmesi yolunda küçük de olsa katkı sağlaması dileklerimle.
Ne de olsa eğitimli ile eğitimsiz, ölü ile diri kadar farklıdır…

TOPLUM LİDERİ ÖĞRETMENLER

Öğretmene Saygı
İnsanlığa saygıyı, ülke ve ulusa sevgiyi, toplumla dayanışma ve paylaşma duygusunu öğretmen öğretir. Öğretmenlere sahip çıkılması, öğretmenliğin yeniden saygın ve çekici bir meslek haline getirilmesi için yapısal değişiklikler yapılması, Türkiye’nin öncelikli hedefi olmalıdır. Öğretmenlerin Milli Eğitimin amaçlarını gerçekleştirebilecek ve eğitim programlarını başarı ile uygulayabilecek nitelikte yetiştirilme ve çalıştırılmalarına yönelik ilkeler ve altyapı yeniden düzenlenmelidir.

Öğretmen Yetiştirme

Öğretmenlik yeniden toplumun en saygın mesleklerinden biri haline getirilmelidir. Öğretmen yetiştirmeye katkıda bulunan tüm yüksekokul ve fakülteler fiziki, mali ve akademik bakımdan en ileri olanaklarla donatılmalıdır. En başarılı öğrencilerin Eğitim Fakülte ve Bölümlerini tercih etmelerini sağlayacak tüm politikalar hayata geçirilmelidir. Öğretmen yetiştirmede temel yeterliliklerin değerlendirilmesi sağlam bir zemine oturtulmalıdır. Formasyon eğitiminde özel ihtiyaçlara sahip öğrencilerin eğitimini de gözetecek bir pedagojik donanım tüm öğretmenlere kazandırılmalıdır.
Öğretmen yetiştirmede uygulama ve staj yapma olanakları artırılmalıdır.

Öğretmen Niteliğinin Artırılması

AB standartları uyarınca “Ulusal Öğretmen Strateji Belgesini” yeniden hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Meslek içi eğitim seminerleri, eğitimcilerin görüşleri ve ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Yaşa bakmaksızın, isteyen tüm öğretmenlere lisansüstü ve doktora eğitimi için burs sağlanmalıdır.

Ekonomik Güvence ve Özlük Hakları

Ücretli öğretmen uygulamasına son verilmelidir. Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Öğretmenlerin devlet kadroları içindeki statüsü, ek göstergeleri ve ek ders ücretleri yükseltilmelidir. Öğretmenlerin özlük hakları özel bir yasayla güvence altına alınmalıdır. Aday öğretmenlerin, devlet memurlarının yararlandığı tüm haklardan yararlanması sağlanmalıdır. Eğitim personelinin atanma, yer değiştirme ve görevde yükselme işlemleri yeni yapılanmaya uygun olarak düzenlenmeli; öğretmenlerin sürekli eğitimi, çalışma, atanma ve özlük hakları konularında tüm ilkeleri kapsayan bir “çerçeve yasa” çıkartılmalıdır.

Öğretmen Adaylarının Seçimi

Öğretmen atamalarında, kayırma ve kadrolaşma amaçlı sözlü sınavlar kaldırılmalı, başarı ve liyakat esas alınmalıdır. Öğretmenlerin sosyal yaşantılarını ve eğitimlerini olumsuz etkileyen mevcut sınav sistemi yeniden düzenlenmelidir.

Öğretmen Atamaları

Atama bekleyen öğretmen sorunu kadrolu atamayla çözülmelidir. Öğretmen açığı kapatılmalıdır. Birleştirilmiş sınıflı okullardaki öğretmen ihtiyacı karşılanmalıdır. Hiçbir öğretmen ve yönetici üyesi bulunduğu sendikaya göre değerlendirmeye tabi tutulmamalıdır. Okul yöneticileri ideolojik yaklaşımlarla atanmamalıdır.

Veli dernekleri aktif hale getirilmelidir

Eğitim süreci çerçevesinde; Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetim ile okul, çevre, veli ve öğretmenler arasındaki ilişkiler güçlendirilmeli, katılımcı bir anlayışla yetki ve sorumlulukları paylaşmaları sağlanmalıdır.

Öğretmen örgütlerinin eğitim sürecine katkısı sağlanmalıdır
Milli Eğitim Bakanlığı’nca, eğitim yöntemlerinin uygulanmasında ve geliştirilmesinde, programların hazırlanmasında, eğitim amaçlarının saptanmasında, eğitim- öğretim ve yönetimle ilgili çalışmalarda demokratik katılım süreçleri geliştirilmeli, öğretmen örgütlerinin de katkılarının sağlanmasına özen gösterilmelidir.
Öğretmenler geçimlerini temin için ikinci bir iş yapma zorunluluğundan kurtarılmalıdır
Öğretmenlerin, hakları ve ekonomik koşulları iyileştirilmeli, onurlu bir yaşam için gerekli özlük hakları sağlanmalıdır. Öğretmenlerin eşleriyle aynı yerleşim birimlerinde çalışmaları güvence altına alınmalıdır.

Öğretmenlere zorunlu periyodik, hizmet içi eğitim

Bütün öğretmenlerin her yıl bir ay hizmet içi eğitim görmeleri sağlanmalı, bu eğitimin sürdürülmesinde ilgili üniversiteler ile işbirliği yapılmalıdır. Yabancı dil bilen öğretmenlerin tatil aylarında ileri ülkelerdeki meslektaşlarıyla bir araya gelmelerini sağlayan ve Batı ülkelerinde uygulanan değişim programlarından yararlanmaları desteklenmelidir.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER