Perşembe, Nisan 25, 2024

Sade vatandaş

En çok kendi kendisine sahipli, hırs içermeyen bir gayretin onu hep diri tuttuğu ve hayatını idame ettirecek bir yeterliliğin tam orta yerindedir sade vatandaş…

Sade vatandaş, sadedir. Sade giyinir, sade yer ve içer. Çok sade zevkleri vardır. Her şeyi geçtik, sade vatandaş sade düşünür ve öyle yaşar. Pür bir şekilde… Ve bu basitlik, sanılanın aksine asla sığlık içermez. Onunla ilgili böyle düşünen, cahilin dik alasıdır bir kere. Derin olmamak, çok diplere daldığına kendisini ikna eden, ama kafayı kuma gömerken gözü, kulağı kocaman gerçeklere kapatanların vasfıdır çünkü. Gerçekten yalnızca menfi olanı kabul etmeyi sananların hakeza. Bu arkadaş, zekâsı ve duygusunun sınırı kendisini kandırmaya kadar genişleyebileceklerin aksine kendisine yalan söylemez. Sadeliğini ikrar eder her defasında.

Onun kendi “basit” ritmi, en teknolojik saatin mekanizmasından sağlamdır. Sade vatandaşın ayarı bozulmaz. Vücudunun bütün çakraları, kendi mükemmel olmak zorunda olmayan ama işleyişiyle tam olarak öyle olan sistemine muazzam şekilde sinyal verir: Her günüm her anım aynı diye, rutinden korkacak değilim. Sıkılmak elbet hakkımdır. Bu düzeni ben kurmadım. Tek başıma da yıkamam. Ama kendimi bilerek, ona kafa tutabilirim der ve tıkır tıkır işler. Demese ne olur? Yine tıkır tıkır işler. Çünkü onun pratiğidir, teori denen şeyi belirleyen.

Sabahın kör ışığında uyanır, basar işine gider. O, gözünü açmak zorunda olduğu gün ışığı bir gram uzamaz, kısalmaz onun için. Mevsimler vız gelir tırıs gider ona. O esnada sade vatandaşın hangi kürede olduğu zaten fark etmez. Ama prensipte kuzey yarım kürededir. Bir Ortadoğu ülkesinden, Ege ve Akdeniz sahillerindeki görüntüsüyle başkalaştığı düşünülen ama bas bayağı öyle bir memleket olan Türkiye’den aramıza katılır, bu arkadaş. En azından bu yazı için oradan katılacaktır. Cinsiyeti fark eder mi? Yok, fark etmez.

Hatta cinsiyetsiz bile olabilir. Dümdüz insandır işte. İnsana benzer, sade vatandaş. Bir de mütemadiyen ter akıttığı için mesaisinde, kolları açıktır diyebiliriz belki. İş tulumunun, kıyafetinin içine ince giyer. En azından, 24 saatlik bir istihkak bahşettikleri gün denilen zaman diliminin çok büyük bir kısmını oluşturan çalışma saatlerinde terleyeceği için ince giyer üzerine.

Fakat bu hususlar ayrıntıdır, lüzum etmez onu ayırt etmek için. Ama çalışırken sade vatandaşın ter akıtması başlı başına bir özgünlüktür.  Başta alnından olmak üzere vücudunun çeşitli yerlerinden burçak burçak terler. Yaşamak için, faturalarını, ev kirasını, onlarca tüketici kredisinin, anaparasından fazla olan faizlerini ödemek için emek vermekten geri durmaz. Sade vatandaş, boğazından da giderek aşan borçları için çalışmaktan başka bir alternatif akla getirmez.

Sade vatandaş, bir gün evvel ocağına alev düşse dahi ertesi sabah işinin yoluna koyulur. Bunu namuslu bir görev belleyerek…

Sade vatandaş, sadeliğiyle malul olsa da sistemin tezatlığını çok iyi kavramış, çok kompleks bir düşünme ve eyleme yetisi olan müthiş bir birleşimdir.

Gece isterse üzerine balyoz düşsün. O yataktan dipçik gibi fırlar ve hayatının geride kalan binlerce günü gibi akşama kadar çalışır. Çalışır bu zat. Haftanın kandırmalık pazar günleri dışında didinip duracaktır eğer başına bir zeval gelmez ise örneğin ömrü vefa etmez ise emekliliğine kadar.  Genellikle de kol emeği gerektiren işlerde çalışır. Ya bir fabrikada işçidir ya bir tekstil atölyesinde düğmecidir ya gündelikçi olan bir temizlikçidir ya da inşaat işçisidir. Ekseriyetle mavi yakalı işçidir. Çoğunca yakasının mavisi, giderek daha koyu maviye, laciverte falan çalar. Ölürken siyahlaşmış bile olabilir bu yaka. En fazla hizmet sektöründeki bir garson kadar yakası beyazlayabilir belki. Öğünlerininin hepsi sigaralıktır. Arada keyif çayı içer. Belki bazen bira. Ama hayatının hemen her aktivitesini iki sigara arasına sığdırır. Burası kural olarak kesindir. Canının teline en çok sigarasına zam geldiğinde değilmiş olur. Elbette, nadiren de olsa bazısı için sigaradır, çaydır, hele ki biradır falan bir tercih olabilir. Bazısı hiç tercih etmeyebilir. Dediğimiz gibi daha önce, buralar bazen ortak kesen olmayabilir. Ama içinde bulunulan çelişkileri, bunun kitabını okumamış dahi olsa iyi yönetememiş bir sade vatandaş tahayyülü işten değildir.

Sade vatandaş, sadeliğiyle malul olsa da sistemin tezatlığını çok iyi kavramış, çok kompleks bir düşünme ve eyleme yetisi olan müthiş bir birleşimdir. Bu birleşimin kendisi, onu yaşantısında, kimselerin arayıp bulamadığı bütünlüklü bir huzurun ortasına bırakır. Parçalı olmayan ya da tek darbeyle darma duman olmayacak bir huzurun içinde bulabiliriz onu. En çok kendi kendisine sahipli, hırs içermeyen bir gayretin onu hep diri tuttuğu ve hayatını idame ettirecek bir yeterliliğin tam orta yerinde… Sade vatandaş, derinlere çıpasını bütün bir sağlamlığıyla geçirmiş tevazu sahibidir. O kendisine ait olmayan engin dallardan murt yemez yine de. Derinliği kendinindir. Eş cinsel rollerde oynamayacağını bağıra bağıra söylemese de zaten hepimizin bunu yapmayacağını tahmin ettiği bir yeşilçam aktörünün filmlerinin çöpe atılmasına gönlü el vermez. Bilir ki, birinin ağzından çıkan yanlış, ayrımcı bir söz onun tüm bir tarihini belirlemez.

Sade vatandaş, bu kimselerle hayvanları ne kadar sevdiğini tartışmaya lüzum bile görmez. Dedik ya, onun duyarlılığı, bütünlüklülüğü ve tüm bir dinamizmi kendiliğindendir.

Yüzeyde kalanlar, kifayetsiz muhterislerdir işte. Sade vatandaş ne yetersizdir ne de hırslıdır. O, tüm bu bozuk, pürüzlü düzlemdeki çelişkileri, kendi rutininden kopmayarak örgütlemeyi başarabilmiş müthiş bir timsaldir. Sade vatandaş, hayatın kendisine, kendisinden örgütlüdür desek bize hiç kimse karşı koyamaz. Belki de dünyada hiçbir örgüt mensubu kendi bağlamını bu kadar iyi tahlil edememiştir. Ya da keskin tahlillerde bulunduğu kendi konteksinin içine bu kadar sızamamıştır. O, kendini kuran tüm bu yapının içinde, ayırt edilemeyecek kadar benzerlidir. Benzersizlikle işi olmaz. Münferit özgünlüklerin bebelere balon dağıtmak olduğunu bilir. Benzersizliğini kendisi tahlil eder bir de. Ve onun sızıntısı muğlak değil, mutlaktır toplumuna. Sade vatandaş, toplumsal bağlamından kopmaz. Sokak hayvanlarıyla ilgili apır sapır konuştu diye, elli yıllık bir ses sanatçısının güzel parçaları bir yerlerde kulağına çalındığında bundan rahatsızlık duymaz. Esas, bundan rahatsızlık duyan politik doğruculara anlam veremez. Bunlar nerenin insanı diye, her birine şaşar kalır.

Sade vatandaş, bu kimselerle hayvanları ne kadar sevdiğini tartışmaya lüzum bile görmez. Dedik ya, onun duyarlılığı, bütünlüklülüğü ve tüm bir dinamizmi kendiliğindendir. Sonradan değildir. Öyle olsa, adı sade vatandaş olmaz.

Sade vatandaşın adı sade vatandaştır.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI