Çarşamba, Nisan 24, 2024

Psikopatolojiler ve genetik

Aynı çocukluk tecrübelerine sahip insanlar aynı olaylara karşı farklı savunma sistemleri geliştirebilir. Psikoloji bu farklılıkları tek başına açıklamakta yetersiz kalabilir. Psikiyatrinin genetik bilimi ile entegre edilmesine ihtiyaç vardır.

Psikopatolojileri yalnızca çocukluk dönemi ile ilişkilendirmek popüler bir yaklaşım olsa da aynı çocukluk tecrübelerine sahip insanlar aynı olaylara karşı farklı savunma sistemleri geliştirebilir. Psikoloji ise bazı durumlarda bu farklılıkları tek başına açıklamakta yetersiz kalabilir.

Bunu bir düşünce deneyi ile örneklendirebiliriz.

Diyelim ki x kişisi küçüklüğünden beri ebeveynleri tarafından aşağılanıyor. Ne başarırsa başarsın takdir edilmiyor. Bu kişi 25 yaşına gelip aşırı hırslı, başarılı ancak tatminsiz birine dönüşüp psikoloğa gittiğinde psikolog ona “sebebi çocukluğun” diyebilir.

Buradaki problem şudur: Eğer bu çocuk tüm o aşağılanmalardan olumsuz yönde etkilenip tam aksine demotive olsaydı ve öz güvensiz, pasif bir karaktere dönüşseydi aynı psikolog bu kişiye yine aynı yorumu yapacaktı.

Hayata karşı patolojik bir bakış açısının yeniden şekillendirilmesi için psikoterapi elbette gereklidir. Lakin etiyoloji konusunda bulmacanın çok önemli bölümlerinin eksik kaldığının itiraf edilmesi şarttır. Bu örneğin de psikiyatrik hastalıklar gibi ağır bir örnek olmadığını, yalnızca salt psikolojik yaklaşımdaki sorunu kısaca açıklayabilmek için kullanılmış basit bir düşünce deneyi olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda olacaktır.

Astımdan şüphelenip gittiğinizde doktor anamnez alırken aile geçmişinizi sorar. Oysa genetik aktarım oranı astımın genetik aktarım oranını ikiye katlayan psikiyatrik hastalıklar vardır.

(Kaynak: https://www.researchgate.net/figure/Heritability-of-psychiatric-disorders-respiratory-disorders-and-cancers_tbl1_26321370)

Tabloda ADHD’nin ve şizofreninin genetik aktarımının kanserleri bile 2’ye 3’e katladığı görülüyor. (Bipolar için de oran bu civarlardadır.) Yine de işin biyolojik boyutu çoğu insanın psikanaliz kadar ilgisini çekmiyor. Oysa biyoloji yukarıda bahsettiğim düşünce deneyinde olduğu gibi ortaya çıkabilecek bazı skokastik süreçlerin anlamlandırılabilmesinde kullanılabilecek en güvenilir, en objektif araçlardan biridir.

Mesela zekanın aktarımını düşünürsek, miyelinizasyon önemli bir değişkendir. Burada biyolojik faktörlerden ufak bir tanesine örnek olarak PLP1 genini verebiliriz.

“Peki bunun psikiyatrik hastalıklarla ilgisi ne?” derseniz, ilgisi Ruth Karpinski’nin hyper brain hyper body teorisidir.

Nedir bu hyper brain hyper body teorisi?

Aşırı uyarılabilirliğin mental rahatsızlık oranını yükselttiğini açıklayan teoridir. Karpinski bu modeli Mensa üyeleri üzerinde çalıştıktan sonra ortaya atmıştır. Zaten aşırı uyarılabilirliğin mental rahatsızlık oranını yükseltmesi mantıken de kabul edilebilir bir fenomendir.

Karpinski’nin makalesi: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160289616303324

Biz bugün her ne kadar klinikte hastaların genetik haritasını lojistik sorunlardan ötürü inceleyemesek de gerek anksiyetenin, gerek duygu durum bozukluklarının, gerek şizofreninin biyolojik değişkenlerden önemli ölçüde etkilendiği su götürmez bir gerçektir.

Başka bir örnek olarak AKT1 gen varyasyonları ile ilgili bulguların ciddiyetini okuyanlar genetik testlerin neden zaruri olduğunu daha iyi anlayacaktır. Her gün esrar kullananlardan AKT1’in c/c varyantına sahip olanların psikoz geliştirme riski 7 kat fazladır.

AKT1 geni ile ilgili bir makale: https://www.drugabuse.gov/publications/research-reports/marijuana/there-link-between-marijuana-use-psychiatric-disorders#akt1

İşte bu yüzden psikiyatri biliminin eski ezberleri tekrar etmeye ara verip genetik bilimi ile entegre edilmesine ve bu entregrasyonun klinikte uygulanmasına ihtiyacı vardır.

 

 

 

 

 

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI