Cuma, Mart 29, 2024

Profesörler hayat üniversitesinde sınıfta kaldılar!

Türkiyede ekonomik sorunlardan en fazla etkilenen sınıf, orta sınıf ve bu sınıfın üyesi olanlar da akademisyenler. Kötü ekonomi yönetiminden profesörler ne kadar etkilendi? Kerim Rota profesörlerin ekonomik durumunu yazdı.

Euronews geçtiğimiz hafta Akademisyen, doktor, öğretmen ve memur maaşlarının asgari ücrete karşı son 10 yıldaki erimesini gösteren bir analize yer verdi. Ocak 2013’te aylık net asgari ücret 773 TL olmuş. Aynı dönemde profesör maaşı (1/4 derece) 4,857 TL’ye, araştırma görevlisi maaşı (7/1 derece) 2,393 TL’ye yükseltilmiş. 2013 Ocak ayında devlette görev yapan bir Profesörün (1/4 derece) maaşı asgari ücretin 6.3 katı iken bugün 3.8 katına gerilemiş. Aşağıda analizde yer verilen grafiği görebilirsiniz.

2014 ve 2015 yıllarında akademisyen maaşlarında yapılan reel artış kısa bir süre fayda sağlasa da 2016 sonrasında maaşlar asgari ücrete karşı değer kaybetmeye başlamış.

R GÜN HERKES ASGARİ ÜCRETLİ OLACAK

Bu sadece kamu çalışanlarının sorunu değil. Özel sektörde de ortalama ücretler hızla asgari ücrete yakınsıyor. Bu eğilimin mutlaka birçok nedeni var. İlk akla gelen olasılık asgari ücretin enflasyondan daha hızlı artmış olması. Böyle bir durumda asgari ücreti mecburen yükselten işverenlerin orta ve üst kademe ücretleri o oranda yükseltmemiş olmaları muhtemel.

Bunun dışında işgücü piyasası düzenlemelerinin işveren lehine olması, firmalardaki ve kamudaki verimsizlik, nitelikli işgücünün talepten fazla olması, sendikalaşmanın engellenmesi gibi birçok neden sayılabilir. Bu yazının konusu ise enflasyon, asgari ücret ve akademisyen maaşları üzerinden orta sınıfın reel gelirlerinin düşüşü olacak.

ASGARİ ÜCRETTE REEL ARTIŞ

Asgari ücretin reel olarak artmasının gelir dağılımını düzeltici etki yapması beklenir. Ancak bunun olması için sürdürülebilir bir fiyat istikrarının yanı sıra bu yönde vergi adaleti ve emeğin milli gelirden aldığı payı arttırmaya yönelik politikalar da gerekmekte. Uzun zamandır bunların hiçbiri bizde olmadığından gelir ve servet dağılımı bırakın düzelmeyi aksine ücretlilerin aleyhine gelişiyor.

Türkiye’de orta sınıfı temsil açısından Profesör maaşlarının iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Euronews’in derlediği verileri kullanarak sizlere İstanbul’da ikamet eden bir Profesörün yaşam standardının 2013’den bu yana nereden nereye geldiğini göstermeye çalışacağım.

Öncelikle asgari ücret, Profesör maaşları, manşet enflasyon ve gıda enflasyonu arasındaki son 10 yıllık ilişkiye bakalım.

GIDA ENFLASYONUNA YENİK DÜŞEN PROFESÖRLER

2013 başından bugüne TÜİK verilerine göre fiyatlar genel seviyesi 5.3’e katlanmış. Gıda fiyatları ise 7.1 katına çıkmış. Bu dönemde Profesör maaşına 6.6, asgari ücrete ise 11 kat artış yapılmış. Tabii bu analizi yaparken gözden kaçırılmaması gereken ise maaş ve ücretlere en az 6 ay boyunca yeni bir artış yapılmayacağı. Dolayısıyla 6 ay boyunca oluşacak enflasyon kadar yeni bir reel gelir kaybı da oluşacak. Profesör maaşları son 10 yılda gıda enflasyonuna karşı şimdiden yenik düşmüş bile. 2013’de satın aldıkları sepeti bugün alabilmeleri için artık başka şeylerden kısıntıya gitmeleri gerekiyor.

10 yılda 5.3 katına çıkmış olan fiyatlar 6 aylık sürede bir %20 daha artarsa Haziran sonunda 6.4 katına ulaşacak. Gıdada oluşacak %20 artış ise fiyatların 8.5 katına çıkması anlamına gelecek.

Asgari ücret ise manşet enflasyona göre reel olarak 2 kat artmış. Gıda enflasyonuna göre de %50 civarında reel artış var görünüyor. Ancak önümüzdeki aylar tabi ki bu %50’yi aşındıracak. Yine de asgari ücrette son 10 yılda her iki enflasyona karşı reel artış var.

TÜİK verilerinin esas alındığı bu tabloya bakıp son 10 yılda reel gelirleri artmış görünen asgari ücretlilerin geçinmesinin kolaylaşıp kolaylaşmadığının takdirini sizlere bırakıyorum.

MESLEKTAŞIN İKİ ANAHTAR VAADİ

Bu kez gıda enflasyonuna yenik düşen Profesörlerin zamanında meslektaşları Tansu Çiller’in “iki anahtar” vaadi ile aralarının nasıl olduğuna bakalım.

Bu analizi yaparken TCMB’nin İstanbul için hesapladığı konut fiyat endeksini ve 10 yıldır motor hacmi ve sınıfı çok değişmeyen Toyota Corolla 1.5 otomobilin fiyatını kullanacağım. Bakalım iki anahtara ulaşma ihtimali 10 yılda nasıl değişmiş?

Grafik: Kerim Rota

Görüleceği gibi 10 yılda Profesörlerin maaşı 6.6 kat artarken İstanbul’daki konut fiyatları 12.2 kat, lüks olmayan standart bir otomobilin fiyatı ise 12.5 kat artmış. Bu hesapla bir ev veya standart bir otomobil satın alabilmeleri için tasarruf etmeleri gereken süre ikiye katlanmış durumda.

Ücretlerin zaman içinde reel değişimini hesaplarken döviz ile karşılaştırmak çok doğru bir yöntem değil. Ancak akademisyenlik uluslararası bir meslek olduğundan dış rekabet ile karşılaştırmak da gerekiyor.

Profesör maaşları 10 yılda reel dolar (ABD Enflasyonundan arındırılmış) cinsinden yarıdan fazla erimiş. Asgari ücretteki erime ise reel olarak %25 olmuş.

HAYAT ÜVERSİTESİ

Grafiklerde görüleceği gibi 2013-2018 arasında araları pek de açılmayan fiyatlara ne olduysa son 5 yılda olmuş.

Bu dönemde önce ÖTV gibi dolaylı vergilerin artışıyla orta sınıfın zaten yüksek olan vergi yükü katlandı. Ardından TCMB tamamen fethedilince para politikası “Faiz sebep enflasyon sonuç” teorisinin peşine takılmaya başladı.

Uygulanmaya başlayan dünyanın en yüksek negatif faizi Türk Lirası tasarruf etmeyi cezalandırdı, kredi kullanımını ve alternatif yatırım enstrümanlarını teşvik etti.

Tabii ki beklenen oldu ve sermaye getirisi ve varlık fiyatları ile emeğin değeri arasında korkunç bir fark oluştu.

10 yılda Profesörlerin maaşı 6.6 kat artarken İstanbuldaki konut fiyatları 12.2 kat, lüks olmayan standart bir otomobilin fiyatı ise 12.5 kat artmış. Bu hesapla bir ev veya standart bir otomobil satın alabilmeleri için tasarruf etmeleri gereken süre ikiye katlanmış durumda.

Oy potansiyeli yüksek görüldüğü için asgari ücretlileri enflasyona ezdirmemeye çalışan hükümetin politikaları müteahhidin, ev sahibinin, otomobil sahibinin, krediye erişebilenin, döviz tasarruf edenin enflasyonu yenmesini sağlarken, Türk Lirası ile tasarruf edenlerin ve ücretli çalışanların üzerinden silindir gibi geçti.

Sorun bununla da bitmedi, bu fark homojen de dağılmadı, en belirgin reel erime üniversite mezunları ve üstünün ücretlerinde gerçekleşti. Bu erimeyle kalmayıp üstüne ifade özgürlüğümüz ve demokrasimiz de gerileyince Almanca öğrenen doktorlarımızı, Londra’da kuryelik yapan mühendislerimizi, Meksika sınırından koşarak ABD’ye geçen vatandaşlarımızı, reddedilen Schengen vizelerini, beyin göçünü, prekaryalaşmayı konuşur hâle geldik.

Fazla eğitim almadan iş hayatında başarıya ulaşanlara sorulduğunda “Hayat Üniversitesinden mezunum” derler.

Ülke kalkınması ve eğitim için yıllarca dirsek çürüten akademisyenlerse, hükümetin siyasi ve ekonomik tercihleri nedeniyle hayat üniversitesinde sınıfta kaldılar.

(Bu yazı ilk olarak 22.01.2023 tarihinde yayımlanmıştır)

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

  1. Çok güzel bir çalışma olmuş, teşekkürler. Yalnız, “sınıfta kalmak” tabiri yanlış değil mi ? Hocaların yanlış yaptığı bir şey yok ki.

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI