HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında düzenlediği Muş mitingine katıldı. Buldan burada yaptığı konuşmada, “AKP’den kurtulmanın tek yolu, tek çaresi elbetteki 31 Mart tarihidir. İnanın ki AKP düşerse, dolar da düşer, faizler de düşer, enflasyon da düşer. AKP kaldığı sürece bizler enflasyon, dolar ve faizlerle boğuşmak zorunda kalacağız.” dedi.
Mitingde Muş halkı ile buluşan Buldan şöyle konuştu:
“HDP GİTTİĞİ HER YERE UMUDU, CESARETİ, KARARLILIĞI, BARIŞI DA GÖTÜRÜYOR”
Artık son mitinglerimizi yapıyoruz. Ve 31 Mart’a 3 gün kala son mitinglerimizi yaparken, her yerde karşılaştığımız coşkunun, umudun, güvenin ve bize olan bağlılığın ne kadar büyük olduğunu, bu cesaretin, bu direnişin, bu kararlılığın ne kadar büyük olduğunu her yerde görüyor, her yerde tanık oluyoruz. Çünkü HDP gittiği her yere, kendisi ile birlikte umudu da cesareti de kararlılığı da barışı da götürüyor, bu ülkeye olan sevdayı da götürüyor.
“BİZE OY VEREN, OY VERMEYEN HERKESİN GÖZÜ KULAĞI HDP’DE”
Bugün burada da Muş’ta da aynı kararlılığı görüyoruz, aynı umudu, cesareti görüyoruz. İnanın herkesin gözü kulağı bizde. Herkesin gözü kulağı HDP’de. Bize oy veren, oy vermeyen herkesin gözü kulağı HDP’de. Çünkü biz, ülkenin geleceğini düşünen tek partiyiz, Çünkü biz yalan söylemiyoruz. Çünkü biz hırsızlık yapmıyoruz. Çünkü biz kimseyi kandırmıyoruz, kimsenin malını, parasını çalmıyoruz. Çünkü biz, barışı, adaleti, hukuku savunuyoruz. Çünkü biz, demokratik bir yaşamı, demokratik bir siyaseti savunuyoruz. Bizler bu ülkenin geleceğini savunuyoruz. Bizler kadınları, gençleri ve halkımızı düşünüyoruz.
“CUMHURBAŞKANI’NIN BURADAKİ MİTİNGİNDE BİR TEK EKSİK VARDI: MUŞ HALKI”
Kimin güven verip vermediği iki gün önce bu meydanda bir kez daha belli oldu. İki gün önce bu meydanda, burada bu ülkenin Cumhurbaşkanı bir miting yaptı. Onların yaptığı mitingde ve şimdi burada da herkes şunu gördü: Herkes kimin daha dürüst, kimin daha daha çok bu halkı düşündüğünü gördü. Onlar buraya gelirken, bir tek eksikle geldiler. Muş halkı burada yoktu. Muş halkı buraya gelmedi. Buraya Bayburt’tan, Elazığ’dan, Erzincan’dan insanlar geldi. Sevgili arkadaşlarım, sevgili halkımız. Bugün burada görüyoruz ki burada sadece Muşlular var. Onların yaptığı mitingde Muşlular olmadığı için AKP Genel Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın söylediği yalanları can kulağı ile dinlediler. Cumhurbaşkanı yalan söyledi. Burada toplanan Elazığlılar, Bayburtlular, Erzincanlılar da Cumhurbaşkanı’nı dinledi.
Burada yaptığı konuşmada Sırrı Sakık’ın burada ne işi var diye sordu. Ağrı’ya gitti o zat nerede, o nerede diye sordu. Gittiği her yerde Sırrı Sakık’ı soruyor. Çünkü biliyor ki Sırrı Sakık nereye giderse, orada kazanır. Bu kadar Sırrı Sakık ile uğraşacağına, Muş halkının sorunları ile uğraş. Muş halkının sorunları ile ilgilen! Tabii ki buradaki yoksulluğun, sefaletin buradaki Muş halkının yaşadığı açlığın, sefaletten haberi olmayan bir Cumhurbaşkanı. Burada söylediklerinin yalan olduğunu Muş halkı iyi bilir. Muş halkının hiç bir sorunu ile ilgilenmeyen bu iktidar, burada yaptığı mitingde Muş halkının yoksulluğundan bahsetmedi. Muş esnafının işçinin, kadınların, gençlerin, sorunları ile ilgilenmedi. Ancak biz biliyoruz ki Muş işsiz, Muş yoksul, Muş sefalet içinde. Caddeleri çukur, çöp içinde; caddelerine hizmet gitmiyor, yapılmıyor.
Buranın, bu kadim kentin, büyük ovasının ne kadar verimli olduğundan haberleri yok. Bu verimli toprakları Muş ovasını öyle bir hale getirdiler ki hiç kimse tarımdan bahsedemiyor, hayvancılık yapamıyor. Hayvancılığı, tarımı bitirdiler. Esnaf gece evine giderken, ekmek götüremiyor. Erkenden dükkanının kapısını kilitleyip kapatmak zorunda kalıyor. TİGEM adında bir kurumu özelleştirdiler. Süt fabrikası, şeker fabrikasını kapattılar. Bu fabrikalarda çalışan işçileri işten çıkardılar ve onların işinden son verdiler.
“SÜT FABRİKASINI SATACAĞINA SARAY’I SAT”
Süt fabrikasını satacağına, şeker fabrikasını satacağına Saray’ı satsana! Saray’ı satarsan sadece Muş’u değil, bütün bir Türkiye’yi, 81 milyon insanı iş sahibi yaparsın. Her şeyi kendisine göre ayarlayan, sadece kendisini ve ailesini düşünen bir iktidar var. Her şeyi kendi yandaşlarına peşkeş çekerken, Muş ve Türkiye halklarını asla düşünmeyen, onların geleceğine asla önem vermeyen bir iktidarın artık sonu gelmiştir. 31 Mart onlara ders vereceğimiz bir tarihtir.
“31 MART TARİHİNDE ARKALARINA BİLE BAKMADAN GİDECEKLER”
Burada bir öğretmen arkadaşımız, bir çocuğun babası tarafından kendisine yapılan bir battaniyeden yapılmış bir çantayı sosyal medyada paylaştığı için işinden alındı. Oysa o insan Muş’un sefaletini yansıttı. Muş halkının yaşadıklarını aslında bir şekilde sosyal medyadan paylaştı. Buraya gelip bol keseden atanlar, şunu bilsinler ki Muş halkı 31 Mart tarihinde artık kendi geleceğini, kendi kaderini belirlemekle birlikte 31 Mart tarihinde onlara öyle bir ders verecek ki arkalarına bile bakmadan gidecekler.
“MUŞ’UN BÜYÜK BİR DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜME İHTİYACI OLDUĞU BİLİNCİYLE TERCİHİNİZİ YAPIN”
Buraya başka zamanlarda gelen bakanların, Başbakan’ın verdiği sözleri de yerine getirmediğini biliyoruz. Başbakan Binali Yıldırım’ın, buraya araştırma hastanesi sözünü verdiğini biliyoruz. Bütün arkadaşlarım konuşmalarında bahsettiler. Sinevizyonda sizlere izlettiler ve bu söz üzerine Cumhurbaşkanı burada ki mitinginde “Araştırma Hastanesi falan olmayacak” dedi. Yani hasta olursan ol, ölürsen öl anlamına geliyor bu. İşte, Muş halkı 31 Mart tarihinde tercihini buna göre yapmalıdır. Sizlere verilen vaatlerin yerine getirilmediğini bilerek tercihini yapınız. Sizlere verilen vaatlerin hiçbir zaman aslının olmadığını bilerek tercihinizi yapınız. Bunun içinde Muş’un büyük bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğu bilinciyle tercihinizi yapınız sevgili halkımız. Muş değişime ihtiyacı olan bir kentimizdir, Muş en kadim kentlerimizden birisidir. Rengarenktir, çeşitli kimlikler farklı inançların olduğu bu kentte, Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin, Arapların, Terekemelerin bir arada yaşadığı bu şehir, bu çok renkliliği ile çok kültürlülüğü ve inançlılığı ile yaşayacak ve yaşamaya da devam edecek.
“İNSANLARI DÜŞMANLAŞTIRDILAR AMA BUNA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Sevgili halkımız, burayı da tıpkı Türkiye’nin birçok kenti gibi kutuplaştırmak istiyorlar. Burada yaşayan Türkleri, Kürtleri, Arapları, Terekemeleri, Alevileri, Sünnileri birbirine kırdırtmak istiyorlar. Öyle bir kutuplaşma yaratmışlar ki artık Aleviler ile Sünniler, kadınlar ile erkekler birbirine düşman olmuş. Ve burada Türkler ile Kürtler birbirine düşman olmuş. Ama biz böyle bir kutuplaşmaya asla izin vermeyeceğiz. Türküyle- Kürdüyle, Alevisiyle- Sünnisiyle ,Lazıyla Çerkeziyle, Arabıyla- Terekemesiyle kardeşçe, barış içinde yaşamaya devam edeceğiz.
“BU ÜLKEYİ SİZİN ZİHNİYETİNİZ BÖLÜYOR”
Artık AKP’nin elinde Türkiye’ye verebileceği hiçbir vaat kalmamış. Gittikleri her yerde, yaptıkları her mitingde sadece ve sadece HDP’ye hakaret etmekten başka, HDP ile ilgili yalan söylemekten başka konuşacak hiçbir şeyleri kalmamış. Her gün, her yerde ağızlarını açıp HDP’ye hakaret etmek, terörist, bölücü, dinsiz, imansız demekten başka ağızlarında tek bir laf kalmamış ve yoktur. Ancak bölücülüğü de dinsizliği de imansızlığı da bizler kabul etmiyoruz. Dinsiz, imansız değiliz. Bölücü ve terörist değiliz. Bu ülkeyi, sizin zihniyetiniz bölüyor. Bu ülkeyi, sizin zihniyetiniz kutuplaştırıyor. Bu ülkede 6 milyon insan bir partiye oy veriyorsa bu partiye hiç kimsenin terörist demek, bölücü demek, dinsiz, imansız demek kimsenin hakkı da haddi de değildir. Bütün bunları söylerken, bir de adaletten, haktan, hukuktan bahsediyorlar. Bu ülkede adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığını herkes biliyor. Eğer bu ülkede adalet olsaydı, hukuk olsaydı, bugün Selahattin Demirtaş cezaevinde olmazdı, Figen Yüksekdağ cezaevinde olmazdı. Milletvekili arkadaşlarımız cezaevinde olmazdı. Bu ülkede adalet olsaydı, sizlerin seçmiş olduğu belediyelere kayyımlar atanmazdı. Varto, Bulanık, Malazgirt belediyesine kayyımlar atanmazdı.
“KENDİ ÇIKARDIKLARI YASALARA BİLE SAYGILARI YOK”
Bu ülkede adalet olsaydı Leyla Güven tam 140 gündür bedenini açlığa yatırmazdı. Sadece Leyla Güven değil, bugün cezaevlerinde 300’ün üzerinde arkadaşımız hayati tehlike yaşıyor. Sadece cezaevlerinde de değil, yurt içinde ve yurt dışında birçok insan, bu ülkeye adalet gelsin, barış gelsin, bu ülkede özgürlükler olsun, tecrit kalksın diye İmralı’ya avukatlar ve aileler gitsin diye, bedenlerini açlığa yatırdılar. Adalet Bakanı kendi çıkardığı yasaları bile engellemiş durumda. Kendi çıkardıkları yasalara bile saygıları yok. Bu yasaları uygulamıyorlar bile. Kendi kendileriyle çelişiyorlar. Bugün adaleti, hukuku ağzına alanlar, kendi adalet ve hukuklarını işletmiyorlar. Kendi yasalarına uymuyorlar. Oysa bu talep en haklı, en meşru en yasal taleplerden biridir. Bütün cezaevlerinde eğer insanlar yakınları ile görüşebiliyorsa, avukatları ile görüşebiliyorsa o zaman İmralı’da Sayın Öcalan da görüşebilmelidir. Bu hakkı ona da vermelisiniz.
“CENAZELERE YAPTIKLARINIZI NE BİZ NE ALLAH KABUL EDER”
Sevgili halkımız, bize dinsiz, imansız diyenler var ya işte onlar, cenazelerimizi bile gömmemize müsaade etmiyorlar. Cezaevinde yaşamı yitirenlerden biri de buradan. Zehra Sağlam diye bir kadın, Vartolu. Cenazesi buraya geldi. Ancak gece yarısı emniyet tarafından defnedildi. Dini vecibeleri bile yerine getirilmedi. Dinden ve imandan bahsedenler, dine ve imana bu kadar saygı gösterdiler. Her insan öldükten sonra üzerinden hüküm kalkar, ancak bunlar bunu da yapmıyorlar. Cenazeleri gece yarısı 4-5 kişi ile gömüyorlar. Bunu ne biz kabul edebiliriz, ne de Allah kabul eder. Bunun hesabını Allah mutlaka sizden sorar.
“AKP DÜŞERSE DOLAR DA ENFLASYON DA DÜŞER”
AKP’den kurtulmanın tek yolu, tek çaresi elbetteki 31 Mart tarihidir. İnanın ki AKP düşerse, dolar da düşer, faizler de düşer, enflasyon da düşer. AKP kaldığı sürece bizler enflasyon, dolar ve faizlerle boğuşmak zorunda kalacağız. Ekonomik, siyasi, toplumsal bütün sorunlar AKP iktidarı ile geldi. İnanın ki onlar gidince bütün bu sorunların hepsi onlarla birlikte gidecek.
“İNSANLARDAN TEHDİT İLE OY İSTİYORLAR”
Çok değerli halkımız, biz hiç kimseden zorla oy istemiyoruz. Bize oy veren de vermeyen de her bir insanımız bizim yanımızda kıymetlidir, değerlidir. Hiç kimseden tehditle oy istemiyoruz. Ancak burada duyuyor ve görüyoruz ki hem Muş’ta hem de ilçelerinde, insanlardan tehditle oy istiyorlar. Hani belediyecilik bir gönül işiydi? Siz insanları tehdit ederek, onlardan oy almaya çalışırken insanların gönlünden geldiği gibi size oy vermelerini beklemeyin. Bakın biz istiyoruz ki insanlar gönülden oy versin isteyerek, severek ve bilerek oy versin. Oy isterken de hiçbir ayrım yapmıyoruz. Sadece Kürtlerden oy istemiyoruz. Ezilen tüm halklarımızdan Araplardan, Türkmenlerden, Azerilerden, Terekemelerden herkesten oy istiyoruz. Biliyoruz ki Muş halkının geleceği burada yaşayan halklarımızın ellerindedir. Biliyoruz ki Muş’u değiştirecek olan burada yaşayan halklarımızdır. Onun için sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. 31 Mart’ta iyi bir tercih yapmanızı bekliyoruz.
“SIRRI BAŞKANLA MUŞ’A HİZMET GELECEK”
İşte onun için sevgili Sırrı Başkanı ve Sibel Başkanı buraya gönderdik ve 31 Mart tarihinde sizlerin oyları ile seçilecek olmanın inancı ile gönderdik. Sırrı Başkan tam da Muş’un istediği, aradığı bir başkandır. Sırrı Başkan ile Muş’a huzur, barış gelecek, Sırrı Başkan ile Muş’a hizmet gelecek. Onun için Sırrı Başkan buradadır. Biz ona başkan diyoruz, çünkü biliyoruz ki kazanmış Sırrı Başkan.
“MUŞ’TA İLK DEFA BELEDİYEYE BİR KADIN ELİ DEĞECEK”
Sevgili Sibel Başkan. Kadın arkadaşımız. Burada ilk defa belediyeye bir kadın eli değecek. İlk defa sizleri bir kadın belediye başkanı yönetecek. Sizlere bir kadın belediye başkanı tarafından hizmet gelecek. İşte onun için Sibel Başkanı da buraya getirdik, sizlere hizmet vermesi için. Kadın arkadaşlarımızın kendi sorunlarını, sıkıntılarını bire bire gidip söyleyebileceği, derdini anlatabileceği, derdine derman olacağı bir kadın arkadaşımızı aday gösterdik. Biliyoruz ki 31 Mart’ta sevgili Sırrı ve sevgili Sibel’i belediye başkanı yapacaksınız. Sizlere inanıyor ve güveniyoruz.
“GENÇLERİMİZİ KENDİ GELECEKLERİNE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Sevgili gençler, Sırrı Başkan aynı zamanda gençlerin de başkanı olacak. Kendisi, gençlerle genç, yaşlılarla yaşlı ve tüm halklarla herkesin inancına ve kimliğine göre herkesin başkanı olacak. 31 Mart tarihinde ilk defa oy kullanacak olan sevgili genç arkadaşlarımıza genç yoldaşlarıma şunu söylemek istiyorum: 31 Mart tarihinde yapacağınız tercih ile kendi geleceğinizi de belirleyeceksiniz ve kendi geleceğiniz için de oy kullanacaksınız. Bugün gençliğe ne kadar önem verildiğini görüyoruz. Muş’un sokaklarında, kahvehanelerinde işsiz gençleri görüyoruz ellerinde diplomaları olmalarına rağmen iş sahibi olamayan gençlerimizi tanıyoruz. Ama onları kendi geleceklerine ve yarınlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
“SİZİN BAŞARINIZ KARS’I DA BİNGÖL’Ü DE VAN’I DA ETKİLEYECEK”
Sevgili halkımız zamanımız çok yok. Şimdi Bitlis’e gideceğiz, orada da miting yapacağız. Gitmeden önce son kez şunu ifade etmek isterim. Muş halkı bu sefer bu seçimde 31 Mart’ta yeni bir tarih yazacak. Muş halkı bu başarının ve zaferin altına büyük bir imza atacak. Bu zafer, bu başarı bu kazanım Muş halkının olacak. Biz bu binaya sadece taştan ibaret bir bina olarak bakmıyoruz. Oraya girmeyi, oranın içerisinde olmayı halkımız için istiyoruz. Halkımızın olan belediyeyi halkımıza, gençlerimize, kadınlarımıza emanet etmek istiyoruz. Sibel ve Sırrı Sakık arkadaşlarımıza emanet etmek istiyorum. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Kazanacağınıza olan inancımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu başarı her yere sirayet edecek. Ben inanıyorum ki burada elde edilecek başarı Kars’ı da Bitlis’i Dersim’i de Van’ı da Hakkari’yi de her yeri kendi enerjisi ile dolduracak. İşte onun için tercihinizi iyi yapın, kararınızı iyi verin. Gelecek bizimdir, başarı bizimdir, Muş bizimdir Muş Ya Me Ye. Hepinize teşekkür ediyor saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
