Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi liderliğine daha yüksek bir oyla yeniden seçilmesi İşçi Partisi içindeki sol ve Britanya’da ilerici siyaset için önemli bir zafer. Bu, soldaki herkesin kutladığı bir zafer. İşçi Partisi’nin siyasetinin değişmesi için mevcut desteğin gücünü gösteriyor: toplumumuzdaki güç dengesinin siyasal ve ekonomik seçkinlerden çoğunluğa doğru kayması için, işçi sınıfı ve refah devletine yönelik uzun süredir devam eden saldırıların en çok vurduğu toplulukları güçlendirmek ve bunları özgür kılmak için varolan desteğin gücü.
Corbyn’in İşçi Partisi’ne kaydadeğer bir değişim yaşatmanın peşinde olduğu çok açıktır: işçi sınıfının çıkarlarına ve gelişmesine olan temel adanmışlığını onarmak, en büyük başarısı olarak refah devletini savunmak ve genişletmek ve de daha önce pek ilerlemenin olmadığı bir konuda, İşçi Partisi’ni Britanya ekonomik müdahaleciliğine, savaş ve nükleer silahlara karşı uluslararası barış ve adaletin en büyük destekçisi kılmak konusunda ilerleme kaydetmek. Bu doğrultuda ilerleme peşindekilerin hepsi İşçi Partisi’ne değişim getirmek hususunda Corbyn ve müttefiklerini desteklemek istiyorlar, ki bu sayede bu politikaların bir kısmı ya da hepsi uygulanabilsin.
Corbyn’in siyasal vizyonunu desteklemek üzere İşçi Partisi’ne yeni üye akını dikkate değerdi. Ancak İşçi Partisi’nde yaygın bir değişimin yaşanması karşısındaki engeller de, geçtiğimiz yıl boyunca görüldüğü üzere kaydadeğer. Hem Britanya müesses nizamı hem de İşçi Partisi’ndeki muadilleri Corbyn’in altını oymak ve onu görevden uzaklaştırmak için uğraştılar. Bu girişim başarısız oldu ancak parti aygıtında ve yapılarında sağın gücü Corbyn’in yapmak istediklerinin çoğunu engelledi. Ancak, sol uçtakilerin görmek istediği tarzda kapsamlı değişimin aleyhine etkide bulunan bazı tarihsel ve siyasal etkenler de mevcut.
İşçi Partisi siyasal olarak her daim geniş bir fikirler toplamı oldu, asla baskın bir şekilde solun özel alanı değildi. Corbyn’in geçen İşçi Partisi konferansındaki konuşmasında gösterdiği üzere, partiyi birleştirmek partinin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilebilir bulunan – ilerici ancak oldukça İşçi Partisi geleneği içinde – siyasal vaatlerde bulunmak anlamına geliyor. Bunlar Ulusal Sağlık Hizmetlerini (NHS) desteklemek, Ulusal Eğitim Hizmetleri oluşturmak, iş ve konut yatırımında bulunmak ve işçi haklarını ve kamu mülkiyetinin bazı unsurlarını onarmayı kapsıyor. Bu taahhütlerin hepsi müthiş ve İşçi Partisi’nin bu siyasal programla restorasyonu son derece iyi karşılanacak bir gelişme.
Savaş karşıtlığı, nükleer karşıtlığı, NATO karşıtlığı gibi Jeremy Corbyn ve sol tarafından desteklenen, sağın hoş karşılamadığı politikalar İşçi Partisi’nin tarihinin çoğundaki politikalar uyarınca kenara alındı ya da reddedildi. Refah devletini getiren Attlee hükümeti ayrıca NATO’nun kurulmasına yardımcı oldu ve Britanya’da nükleer silah geliştirdi; ve sendikalarda, parlamento grubunda ve üyeler arasında olduğu kadar Corbyn liderliğinde de gerçekten bu perspektifi destekleyen ya da demiryollarının kamulaştırılması gibi daha anaakım konularda değişim gerçekleştirmek için bunu görmezden gelenler mevcut. Diğer meseleler de oldukça tartışmalı ve ilerici değişim önünde yapısal engeller mevcut ( örneğin geçmiş konferansta oylanan, İşçi Partili belediye meclis üyelerini bütçe kesintileri karşısında oy kullanmaktan alıkoyan ve böylece çok sayıda işçi sınıfı mensubu ve topluluğun Parti’yi çözümün parçası olmaktansa sorunun parçası olarak görmesine olanak tanıyan kural değişimi).
Bu nedenlerle İşçi Partisi’nin karşılaştığı sorun radikal solun anti-kapitalist partisi haline gelip gelmeyeceği değildir. Bu siyasal olarak mümkün olanın çerçevesi içinde yer almıyor. Bunu göz önünde bulundurursak aşırı solun siyasi müdahalesi Corbyn’in İşçi Partisi içinde değişim umutlarını zedeleyecektir. Sorun, liderliğinin Parti’yi sosyal demokratik reform gündemi doğrultusunda toparlamakta başarılı olup olamayacağıdır. Bu tarz bir gelişme, Avrupa boyunca ve ötesinde, Avrupa’daki – Almanya’da SDP ve Fransa’da Sosyalist Parti – benzer diğer partileri potansiyel olarak etkileyerek daha önce görülmemiş ve muazzam siyasal öneme sahip bir gelişme olacaktır.
1990’lardan bu yana bütün görünürde sosyal demokrat partiler neoliberalizmi kucakladılar. Jospin’in Fransa’da, Schroeder’in Almanya’da ve sayısız başka siyasi figürün diğer yerlerde yaptığı gibi Blair bu süreci Britanya’da pekiştirdi. Bu siyasal süreç henüz hiçbir yerde tersine çevrilmedi. Bu ihtimal Britanya’da mevcut çünkü, [belirlenen seçim bölgesinde, ç.n.] en yüksek oyu alan kazanır (first past the post) ilkesine dayanan seçim sistemine bağlı olarak, Avrupa boyunca ya da küresel olarak başka yerlerde gördüklerimize benzeyen ve neoliberalizm karşıtı bir alternatif sunmak üzere kaydadeğer oy alan herhangi bir radikal sol parti ortaya çıkmadı. Bu nedenle Corbyn, Podemos ve Syriza gibi partilere önemli seçmen desteği taşıyan müesses nizam karşıtı, neoliberalizm karşıtı hissiyatın çoğunun yönlendiği kişi oldu. Eğer Corbyn sosyal demokrasiyi İşçi Partisi’nde onarmak üzere değişim için varolan arzuyu kullanabilirse, bu Britanya halkı için, ulusal sınırların ötesinde kitlesel sosyal demokrat partiler üzerindeki potansiyel bir etkiyle birlikte muazzam bir ilerleme olacaktır. Britanya siyasetindeki sosyal demokratik alanın yönetmeye ehil bir kitle partisi tarafından bir kez daha işgal edilmesi gereklidir.
Soldaki çoğu insan İşçi Partisi’ne bu gelişmeyi desteklemek üzere katılmayı tercih ettiler. Diğerleri İşçi Partisi’ni orijinal meselelerine ve ethosuna geri döndürme mücadelesine ek olarak alternatif bir sol – anti-kapitalist ve anti-emperyalist – siyasetin de, yüzyıl ya da daha uzun bir süredir olduğu üzere Britanya siyasetinde ve küresel ölçekte yer bulmasının [ifadesinin, ç.n.] ayrıca önemli olduğu görüşünü benimsiyorlar. Söz konusu yer edinmenin tek amacı toplum ve insanlığın, ekonomik ve toplumsal ilişkilerin gerçek bir dönüşümü için neyin mümkün ve gerekli olduğunun ölçüsünü belirlemek değil, bu vizyonun temsil ettiği siyaseti pratik bir şekilde uygulayabilmek. Bu siyasal alan yani sosyal demokrasinin solunun da – Avrupa boyunca ve ötesinde olduğu gibi Britanya’da – işgal edilmesi gerekiyor. Sol Birlik, Avrupa boyunca başka partiler ve hareketlerle birlikte, dayanışma içinde hareket eden ve Britanya’da karşılaştığımız sorunların ulusal bir düzeyde çözülemeyeceğini teslim eden bu radikal sol akımın bir parçası. Bunlar, işçi sınıfının karşısında uluslararası biçimde örgütlendiği sistemik sorunlar ve biz de bu sürecin bir parçasıyız.
Corbyn’i destekleyen çok sayıda insanın – ve toplumun her tarafında arzularını parti siyaseti üzerinden ifade etmeyen çok sayıda kişinin – umudu ve hayali ancak, demokrasinin sadece siyasal bir süreç değil de halkın en tepe konumda yer alması gereken bir ekonomik süreç olduğu radikal bir toplumsal dönüşümle nihai olarak yerine getirilebilir. Corbyn’in insanların hayatlarını iyileştirmek için önerdiği yatırım ve reform programını görmek istiyoruz ancak ayrıca kapitalizmin temelden halk karşıtı olduğunun ve çıkarlarımızın sermayenin çıkarlarıyla uzlaşamayacağının farkındayız. Anti-kapitalist ilkeler ve siyasetlerin açık bir şekilde siyasal ifadesi siyasal yelpazenin temel bir unsuru – Britanya’da hiç şüphesiz küçük bir unsuru – ancak son iki yüzyılın deneyimi bu siyasal çözümlemenin doğru olduğunu ve uluslararası ve geniş bir şekilde desteklendiğini gösteriyor.
Emperyalizme karşıtlığımızın, Britanya dış politikası ve bu politikanın Britanya’nın küresel konumunu korumak için yarattığı ızdıraplar ne olursa olsun kullandığı araçlara yönelik eleştirimizin ifadesi de öyle. Britanya’nın, neo-kolonyalizmi devam ettirmek için değil, dünyada devletler arasında adalet ve eşitliğe dayalı farklı bir tür rol oynaması için savaş ve nükleer silahlar karşısında açık bir duruş hiçbir zaman bundan daha gerekli olmamıştı. Irkçılık ve ayrımcılığa karşı göçmenler, mülteciler ve serbest hareket için, sadece bütün ülkelerin işçileri değil kadınları ve kızları, engellileri ve burada ve uluslararası olarak yönetici sınıfların acımasız politikalarının sonuçlarından muzdarip herkesin hakları için böyle bir duruş gereklidir.
Her şeyden öte, konumumuz sadece bir alternatifin gerekli olduğunu belirtmekle ilgili değildir; harekete geçmekle, topluluklarımızda nerede yapabiliyorsak orada, sınıfımızla ulusal sınırlar içinde ve ötesinde, kemer sıkma karşısında, yaptırımlara karşı, ırkçı saldırılara ve ayrımcılığa karşı çalışmakla ilgilidir. Adil ve eşit bir toplum için mücadeleye katkı sunmanın çeşitli yolları mevcuttur ve bu da bizimkisi.
[Bu yazı Left Unity‘deki orijinalinden Ali Rıza Güngen tarafından PolitikYol için çevrilmiştir.]