Cuma, Nisan 19, 2024

Pazar Çevirisi | Olivier Roy: Radikalizm başarısız entegrasyonun sonucu değil

Bay Roy, terörizm ile Avrupalı göçmen toplumlarının başarısız entegrasyonu arasında bir bağlantı görüyor musunuz? 

Olivier Roy: İslami radikalleşmenin entegrasyonun başarısız olmasının sonucu olduğunu düşünmüyorum. Bu yalnızca görünürdeki sorun. Cihat bayrağını sallayan gençlerden çoğu gayet entegre olmuş kişiler. Fransızca, İngilizce ve Almanca konuşuyorlar. İslam Devleti (IŞİD), genç Fransız ve Belçikalılar hiç Arapça bilmediği için sırf Fransızca konuşulan bir müfreze kurdu. Sorun kültürel entegrasyon sorunu değil. Toplumlarından kopsalar bile Avrupalı cihatçılar çok Batılı bir modele bağlı olmayı sürdürüyorlar. İslami geleneğe hiç de uymayan nihilist bir model. Birçok durumda filmlerden ve videolardan gördükleri şiddet estetiğine kapılmış oluyorlar. Bu anlamda Columbine Lisesi katliamında gördüğümüz öğrencilere veya toplu katliamcı Anders Behring Breivik’e daha çok benziyorlar. 

O zaman göç ve cihatçılığın birbiriyle alakası yok? 

Roy: Sonradan Müslüman olanların cihatçılar içindeki yüksek oranı bence ilginç bir gösterge. Müslüman kültürde, IŞİD gibi yüzde 25’i sonradan Müslüman olmuşlardan oluşan başka hiçbir örnek yok. O zaman kültürel açıklamalar tek başına IŞİD’i neyin bu denli çekici yaptığını anlatmaya yetmiyor. Dahası, göçmen geçmişi olmayan gençler de cihat fikrine kapılıyorlar. 

O zaman teröristlerin İslam’a başvurmasını nasıl açıklıyorsunuz? 

Roy: Dini bir boyut olduğunu inkar etmiyorum. Bu kısmı önemli, çünkü bu, cihatçıların kendi nihilizmlerini bir cennet vaadi olarak yeniden yorumlayabildiği anlamına geliyor. İntiharları ebedi hayatın garantisi haline geliyor. Bu gençlerin “Müslüman toplumdan geldikleri” algısının yanlış olduğunu vurgulamak istiyorum. Birçoğunun hiçbir dini eğitimi yok ve camiye nadiren gitmişler. Neredeyse hepsi daha önce küçük suçlar işlemiş. Alkol ve uyuşturucu kullanırlarmış. 

Avrupa’nın sömürgeci geçmişinin oynadığı rol ne? 

Roy: Solun sömürge sonrası vizyonu yetersiz. Bence İslamcı radikalleşme ne şu anki dış politikaya ne de sömürge geçmişin günahlarına bağlanabilir. Bu genç radikaller, büyük babaları oradan gelmiş olsa bile Cezayir’deki savaştan söz etmiyorlar. Genellikle bu konuda bir şey de bilmiyorlar.

Neden cihada birlikte katılan bu kadar çok kardeş var? 

Roy: Bu gençler anne babalarının kuşağı ile radikal bir kopuş yaşamak istiyorlar. Anne babaları onlara İslami kültürü aşılamamış. Radikal olunca, kendilerini anne babalarından daha iyi Müslümanlar olarak görüyorlar. Çocuk ve torunlarının şiddet eylemlerini genellikle onaylayan Filistinli anne babaların aksine, Avrupa’daki ebeveynler çocuklarının cihada katılmasını kınıyorlar. Avrupalı ebeveynler şunu diyor: “Kızımı veya oğlumu motive eden şeyi anlamıyorum.” Burada yeni bir kuşaklar çatışması var. Bu aynı zamanda neden bu kadar çok kardeşin, çoğu durumda erkek kardeşin, anne babalarından birlikte koptuklarını da açıklıyor. IŞİD savaşçıları aynı kuşağın üyeleri, kardeşler veya çocukluk arkadaşları. 

Yani diyorsunuz ki teröristler özel olarak şiddetli bir kuşak çatışmasının sonucu? 

Roy: Birçok cihatçı, radikal İslam ile yepyeni bir hayata “yeniden doğuyor.” Bu yüzden ilk göçmen kuşağından gelen cihatçı sayısı bu kadar az. Bu kuşak geleneksel İslam inancı ile büyümüş bir kuşak. Geçmişten kopuş, dini inançların yeni kuşağa aktarılmasının sona erdiği ikinci göçmen kuşağı ile birlikte oldu. Birçok terörist ikinci göçmen kuşağından. 

O zaman terörü besleyen zemin konusunda bir tartışma yapılmasına karşı olan Başbakan Manuel Valls ile hemfikirsiniz? 

Roy: Hayır, tam tersine: Terörü besleyen zemin konusundaki tartışmaya katkıda bulunmak istiyorum. Valls şu anda popülizme göz kırpıyor; soldan uzaklaştı ve daha otoriter ve anti-entelektüel hale geldi. Terörü besleyen zeminin araştırılması gerekir. Ben de şaşırdım ama baktım ki bu konuda psikologlar ve psikiyatrlar ile giderek daha fazla çalışmaya başlamışım. Gençler arasında risk alma davranışı tavan yapmış durumda. Buna intihar ve şiddet konusunda bir büyülenmişlik eşlik ediyor. Bu boyuta daha fazla odaklanmalıyız. 

Bunun gençler arasında yaygın bir fenomen olduğunu mu düşünüyorsunuz? 

Roy: Mesela İtalya’da bir süre önce iki genç kendi yaşıtları birini öldürdü. Yakalandıklarında eylemleri için sunabildikleri tek gerekçe öldürmenin nasıl bir duygu olduğunu deneyimlemek istedikleri oldu. Basın onlara kafayı yemiş diyor. Ama bu gençler eylemden önce “Allah-u Ekber” diye bağırsalardı terörist kabul edileceklerdi. 

Yurttaşınız olan İslam araştırmacısı Gilles Kepel, sizi terörün İslami boyutunu hafife almakla suçluyor. 

Roy: Aslına bakarsanız kızgın olması iyiye işaret. Bu onun benim tezlerimle hesaplaşmaya çalıştığını gösteriyor. Psikolojik boyutu işaret etmemi sevmiyor. Ama bence İslami radikalleşme fenomenini ele alırken acilen multidisipliner bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor.

Bu röportaj  dunyadanceviri.wordpress.com/ adresinden alınmıştır.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER